Çevrimdışı

Türkiye'de geçen yıl 128 bin çift boşandı. Elbette boşanmaların en büyük sebebi iletişimsizlik. İki ayrı kişiliğin aynı evin içinde olması çatışmaları kaçınılmaz hale getiriyor. Ama çatışmaları çözebilenler de mutlu evliliklere imza atabiliyor. Önceleri hoşgörü ile karşılanan bazı şeyler evliliğin ileri aşamalarında çözülemeyen sorunlara dönüşebiliyor. Bu da evliliğin dengesini bozuyor. Evliliklerin dengesini bozan etkenleri 4 madde altında toplayabiliriz:

1 - OLUMSUZ ELEŞTİRİ

Eşler, birbirlerini elbette eleştirebilir. Sağlıklı evlilikler için bu şarttır. Ama eleştiriler yapıcı olursa... Olumsuz eleştiriler ise evliliğin temeline dinamit koyar. Eşinizin size göre hatalı olan davranışlarını düzeltme amacıyla değil de sırf ondan şikayet etmek için söylerseniz, suçlamaya dönüştürürseniz zararlı çıkarsınız.

2 - AŞAĞILAMA VE HAKARET

Çatışmalarda sırf üstünlük sağlamak için eşinizi aşağılamanız ya da hakaretlerde bulunmanız tamiri olanaksız kalp kırıklıklarına yol açabilir. Sizin niyetiniz o çatışma sırasında psikolojik olarak eşinizin kendisini kötü hissetmesini sağlamaktır. Ama bu kötü hissetme duygusu çatışma bittiğinde geçmeyecek ve süreklilik arzedecektir. için bu şarttır. Ama eleştiriler yapıcı olursa... Olumsuz eleştiriler ise evliliğin temeline dinamit koyar. Eşinizin size göre hatalı olan davranışlarını düzeltme amacıyla değil de sırf ondan şikayet etmek için söylerseniz, suçlamaya dönüştürürseniz zararlı çıkarsınız.

3 - SAVUNMAYA GEÇMEK

Eşlerden biri diğerini sürekli suçluyor, şikayet ediyor ve aşağılıyorsa, buna maruz kalan taraf savunmaya geçecektir. Sorunu çözmek yerine hep savunmada kalacaktır. Aşağılayan taraf da geri adım atmayacağı için, savunma hali sürekli yaşanacaktır. Bu da, sorunun derinine inmeyi geciktirecek, hatta imkansız kılacaktır.

4 - İLETİŞİMİ KESMEK

Tüm bunların sonucunda eşlerden biri ya da her ikisi, iletişimi noktalamayı tercih eder. Suçlanan taraf, artık cevap vermeyi keser. Suçlayan taraf da cevap alamadığı için susar. Aralarında aşılmazı zor bir duvar örülmüştür artık. Bu noktaya gelmiş bir evliliği yeniden ayağa kaldırmak da imkansıza yakındır.

PEKİ İŞLER BU NOKTAYA GELMEDEN ÇATIŞMALAR NASIL ÇÖZÜLMELİ?

1 - AÇIK VE NET OLUN

Eşinizin zihnini okumaya çalışmadan, fikirlerini ifade edebilmesi için onu can kulağıyla dinleyin. Tartışma esnasında olumlu tavrınızı koruyun, suçlama ve eleştiriden uzak durmaya çalışın. Tartışırken kendinizin ve eşinizin beden dilinin farkında olun. Aynı fikirde olmasanız eşinizin neden böyle düşünüyor olabileceğini anlamaya çalışın ve kendinizi onun yerine koyun.

2 - SÖYLEMEDEN ÖNCE DÜŞÜNÜN

Eşlerin sürekli olarak birbirlerine olumsuz düşüncelerini ifade etmeleri tartışmaları daha da fazla çözümsüzlüğe sürükleyebilir. Bu sebeple eşlerin birbirleri hakkındaki düşüncelerini kontrol etmeyi öğrenmeleri gerekir. Ayrıca düşünceleri olumsuz da olsa en olumlu yoldan ifade etmeyi seçmeleri, ilişkinin sağlığı açısından önemlidir.

3 - BİRBİRİNİZE YARDIMCI OLUN

Herkesin yapmaktan hoşlanmadığı veya yapmak istemediği çeşitli sorumlulukları olabilir. Örneğin eşiniz evdeki çiçekleri sulama konusunda isteksiz davranıyor ve bunu sıklıkla unutuyor diyelim. Bu durumda siz onun bu zaafını hoş görün ve bu sorumluluğu üstünüze alın. Sizin yapmaktan hoşlanmadığınız bir şeyi de o üstlensin.

4- BAĞIŞLAYICI OLUN

Her evlilikte, yaşanan çatışmalar dolayısıyla zaman zaman eşler arasında incinmişlik ve kırgınlık duyguları meydana gelebilir. Aslında tüm bu duygular gelip geçicidir. Eğer eşler duygularının zeminine birbirlerine duydukları bağlılığı yerleştirirlerse bu, ilişkilerini güçlü tutar ve birbirlerini affetmelerini kolaylaştırır.

5 - SEVGİ BAĞINI GÜÇLENDİRİN

Çatışma durumları anlayış ve affedicilikle çözümlenemediği takdirde, ilişkide karşılıklı sevgi bağının gelişmesi mümkün olamaz. Yaşanan tüm olaylar, zamanla geride kalır. Onları zihinde yaşatarak sürdürmek ise kişinin tercihidir. İlişkinin olumlu yönlerine ve içinde bulunulan ana odaklanmak, aradaki sevgi bağını güçlendirecektir.

6 - BİRBİRİNİZİN TARAFI OLUN

Destekleyici bir ilişki geliştirebilmiş olan çiftler problemlerine ‘takım ruhu’ ile yaklaşırlar. Aslında tüm tartışmalarda her iki tarafın da ortak ihtiyacı şudur: Kendisini tam olarak ifade edebildiğini ve anlaşıldığını hissedebilmek. Burada önemli olan “sen-ben” çekişmesinden vazgeçerek “biz” olabilmeyi başarmak ve tartışmanın sonunda ortak çıkarlara ulaşabilmektir.




Mehmet Coşkundeniz

__________________
Kimsenin fark edemeyeceği detayları görmeyi çok severim. ❣