IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 21 Haziran 2012, 11:11   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
AÖF Sosyoloji Dersleri - Psikoloji Bilimine Giriş




aöf sosyoloji dersleri - sosyolojiye giriş - gelişim psikolojisi - kişilik psikolojisi - davranış bilimi




Psikoloji Bilimine Giris :

Psikoloji Bilimini, onu olusturan ögeleri ve temel amaclarini dikkate alarak tanimlamak Psikoloji canli davranislarini inceleyen bir bilim dalidir. Sosyal bilimlerle biyolojik bilimler arasinda yer alan, ancak matematik ve teknoloji gibi alanlardan da etkilenen psikoloji biliminin, arastirmaya ve uygulamaya yönelik dallari vardir. Psikolojinin temel amaclari, davranislari betimlemek, aciklamak, yordamak ve kontrol etmedir. Psikolojinin inceledigi davranislar üc grupta toplanabilir:

-; Dogrudan dogruya, dolaysiz olarak gözlenebilen davranislar;

-; Dolayli olarak gözlenebilen davranislar;

-; Davranislarin temelinde yatan sinir sistemi ve kas faaliyetleri ve ----olojik sürecler. Psikolojinin diger bilimler arasindaki yerini ve iliskisini tartisacak; psikolojinin arastirmaya ve uygulamaya yönelik dallarini ve alt dallariyla ayrintili aciklayabilmek, farkliliklari tartisabilmek Psikoloji, bir yandan organizmanin davranislarini biyolojik temelinden anlayabilmek icin biyoloji, biyoloji, ----oloji, biyokimya gibi bilimlerle iliski icindedir. Diger yandan organizmayi sosyal bir varlik olarak ele aldigindan sosyoloji, ekonomi gibi sosyal bilimlerle de cok yakin bir etkilesimdedir. Psikolojinin kendi icinde bazi dallari vardir. Bu dallarin her birinde davranis farkli bir yönden veya farkli bir baglam icinde ele alinir. Bu alt dallar, Deneysel Psikoloji, Sosyal Psikoloji, Gelisim Psikolojisi, Uygulamali Psikoloji ve Psikometrik Psikoloji olarak siralanabilir. Psikoloji arastirmalarinda kullanilan yöntem ve teknikleri aciklayabilmek Psikoloji arastirmalarinda cesitli teknikler kullanilir. Bu tekniklerden bir grubu davranislarin betimlenmesini saglar. Deneysel arastirmalarda ise neden sonuc iliskileri saptanmaya calisilir. Deneysel calismalarin bulgulari davranislarin betimlenmesi ve aciklanmasini saglarken, bu bulgulardan hareketle, davranislarin yordanmasi ve kontrol edilmesi de mümkün olur. Korelatif arastirmalarda dogada kendiliginden mevcut olan degiskenlerin arasindaki iliskiler belirlenmeye calisilir. Korelatif arastirmalarin bulgulari davranislarin betimlenmesini saglar. Bu bulgulardan hareketle, davranislarin tahmin edilmesi de mümkün olur.

Yasam Boyu Gelisim Psikolojisi

Yasam Boyu Gelisim Psikolojisini, temel kavramlari ve amaclarini aciklamak ve tanimlamak

-; Gelisim psikologlari, döllenmeden ölüme kadar yasa bagli olarak görülen davranis degisikliklerini incelerler. Gelisim psikolojisinin hem temel bilim hem de uygulamali yanlari vardir. Yasam süresi denildiginde, döllenmeden yasamin sonuna kadar olan dönemler düsünülmelidir.Davranis gelisiminde, biyolojik ve cevresel etkenleri aciklamak

-; Davranislarin gelismesinde kalitimsal ve cevresel etkenler rol oynamaktadir. Zeka insanlarda genetik acidan en fazla incelenen özellikler arasinda yer alir. Tek ve cift yumurta ikizleriyle yapilan calismalar, zekanin kalitim ve cevrenin etkilesimi sonunda tayin edildigini göstermistir. İnsanlara nasil davranilacagini ögretmek, bir baska deyisle sosyal gelisim, insan yasaminin önemli bir yönüdür. İsbirligi, yardimseverlik ve digerkamlik olumlu; saldirganlik ve düsmanlik ise olumsuz sosyal davranislardan bazilaridir. Davranis gelisimini aciklamaya yönelik gelistirilen baslica kuramlari tartisabilmek

-; Davranislarin gelisimini aciklamaya yönelik degisik kuramlar vardir. U-D kuramcilarina göre davranislar olumlu ya da olumsuz pekistirme ve ceza ile kontrol edilir. Sosyal ögrenme kuramina göre ise, davranislarin kaynagi gözleyerek ögrenme, ve modellerin örnek alinmasidir (taklit ve özdesim). Freud, kisiligin gelismesinde yasamin ilk yillarinin önemini vurgulamistir. Erikson ise davranislarin sosyal cevrenin etkisiyle, tüm yasam boyu degisebilecegine inanmaktadir. Piaget 1920′lerden 1980′li yillarin ortalarina kadar cocugun zihinsel gelisimini incelemis ve davranislarin bilissel gelisimle birlikte önemli ölcüde degistigini ve bilginin kazanilmasinda bireyin aktif rol oynadigini vurgulamistir. Ahlak gelisiminde de, bilissel gelisimde oldugu gibi belirli dönemler vardir (Piaget ve Kohlberg). Ahlak gelisiminin son asamasinda bireyin icsel degerleri ve onuru, yargilarinda önemli rol oynamaktadir.

Güdüler ve Duygular

Güdü kavramin tanimlayarak, güdüsel davranislarin olusumuna etki eden icsel ve dissal güdüleri aciklamak Güdüler ve duygular davranislarimizi belirleyen temel sürecler arasinda yer alir. Güdü, bir davranisi baslatan ve bu davranisin yön ve sürekliligini belirleyen icsel (bireye ait) bir güc olarak tanimlanmakta; bir güdü tarafindan baslatilip, yönlendirilen davranislara güdüsel davranislar denmektedir. Güdülerin hedeseri olumlu veya olumsuz olabilir.Olumlu hedeser yaklasmak, olumsuz hedeser kacinmak istedigimiz hedeserdir. Ayrica, bazi hedeser dogustandir, bazi hedeser ögrenme yoluyla sonradan ortaya cikar. Güdülerin dogustan gelen hedeserine birincil hedeser denir.

Bilincdisi güdülenme kavramini tanimlayarak, güdüleri en yaygin kullanilan sinisandirma sekliyle (birincil güdüler ve sosyal güdüler) aciklamak ve güdülerin davranislarimizi yönlendirmedeki hiyerarsisini incelemek Güdüsel davranislarimizdan bazilari ----olojik ihtiyaclarimizla ilgilidir. Bazi güdüsel davranislar ise cevresel uyaricilar tarafindan baslatilir. Güdüsel davranislarin baslamasina yol acan ----olojik kökenli nedenlere dürtü, cevresel uyaricilara da özendirici adi verilir. Güdülerimiz, birincil güdüler ve sosyal güdüler olmak üzere iki grupta toplanabilir. Birincil güdüler birincil hedeseri olan ögrenilmemis güdülerdir. Sosyal güdüler ögrenme yoluyla kazanilan ve diger insanlarla ilgili olan güdülerdir.Duygu kavramini tanimlayarak; duygularin güdüsel davranislarimizla olan iliskisini aciklamak Duygular, hem güdüsel davranislara eslik eden hemde güdüsel davranislar baslatabilen süreclerdir. Duygularin ----olojik yönü, ifade yönü ve yasanti yönü olmak üzere üc yönü vardir. Duygularimiza bir takim ----olojik tepkiler eslik eder. Duygularin siddeti arttikca, ----olojik tepkilerin siddeti de artar. fiiddetli duygulara eslik eden ----olojik tepkilerin bazilari kolayca farkina varabilecegimiz kadar belirgindir. Duygularimizin ve duygularimiza eslik eden ----olojik tepkilerin ortaya cikmasinda sinir sistemimiz önemli bir rol oynar. Duygularimiza eslik eden ----olojik tepkiler dogrudan dogruya gözlenmeleri mümkün olmayan tepkilerdir. Bu tepkilerin yani sira, duygularimiza dogrudan dogruya gözlenebilen bazi davranislar eslik eder. Duygularimizi ifade edici niteligi olan bu davranislar, bir dereceye kadar kontrolümüz disinda ortaya cikmaktadir. Duygu ifade eden davranislarin en yogun oldugu bölge yüzümüzdür. Yüz ifadelerinin yani sira, duygularimiz zaman zaman bazi beden hareketleri, jestler ve cikarilan seslerle de ifade edilmektedir. Duygular, ayni zamanda, bizim farkinda oldugumuz, hissettigimiz yasantilardir. Tüm duygulari temelinde yatan ----olojik kosullar ayni olmasina ragmen, degisik duygular yasamamiz mümkün olmaktadir. Bunun nedeni duygusal yasantilarimizin cogunlukla, belirli bir ortamda, dis cevreden gelen uyaricilar tarafindan baslatilmasidir.

Duyum ve Algi

Davranislarimizi belirleyen temel süreclerden olan duyum ve algi kavramlarini ve aralarindaki ayrimi tanimlamak

Cevremizden gelen uyaricilarin farkinda olmamizi ve dolayisiyla bu uyaricilara uygun davranislarda bulunmamizi duyum ve algi adi verilen iki sürec saglamaktadir. Duyum cevremizdeki enerji degisikliklerinin, yani uyaricilarin, bir duyu organi vasitasiyla sinir enerjisi haline dönüstürülüp beyine ulastirilmasi; algi da beyine ulastirilan uyaricilarin yeniden örgütlenip yorumlanarak anlamli hale getirilmesidir. Duyu organlarimiz tarafindan kaydedilen uyaricilarin örgütlenip, yorumlanarak anlamli hale getirilmesi belirli ilkeler cercevesinde yapilmaktadir. Bu ilkeler, ayni zamanda algisal yasantilarimizin özellikleri ya da alginin özellikleri olarak da adlandirilir. Secicilik, degismezlik, örgütlenme ve derinlik algisi alginin baslica özellikleridir.İcinde yasadigimiz cevreyi belirli bir yapisi, sürekliligi ve anlami olan bir cevre olarak algilamamiz bu özellikler sayesinde mümkün olmaktadir. Algi yanilmalari ve algida ögrenmenin rolünü Aciklayabilmek Alginin özellikleri, daha önce de belirttigimiz gibi, günlük yasam acisindan büyük önem tasir. Degismezlik, örgütlenme gibi özelliklerin yoklugu cesitli ilizyonlara neden olmaktadir. Alginin özelliklerinin dogustan mi geldigi yoksa ögrenme yoluyla sonradan mi kazanildigi sorusunun kökeni 17.yüzyila kadar uzanan tartismali bir sorudur. Son yillarda yapilan arastirmalar, algisal özelliklerden bazilarinin dogumda var oldugunu, bazilarinin da ögrenme yoluyla sonradan kazanildigini göstermektedir.

Ögrenme

Ögrenme kavramini tanimlayarak, ögrenmenin yasamimizdaki önemini tartisabilmek

-; Ögrenme konusu yasamimizda öylesine önemlidir ki, bir bakima, tüm yasamimizin bir ögrenme ve degisme sürecinden ibaret oldugu söylenebilir. Ancak, ögrenmenin yalnizca akademik bilgilerin kazanilmasi olarak tanimlanmamasi gerekir. Yasantilar sonucu davranislarda meydana gelen oldukca uzun süreli degismelere ögrenme denir. Yasamimizi sürdürürken tipki istendik davranislari oldugu gibi istenmedik davranislari da ögreniriz. Ögrenmenin üc temel yolunu; tepkisel kosullanma(Klasik sartlanma), edimsel kosullanma, gözlem yoluyla ögrenme süreclerini ve davranislara etkisini aciklayarak tartisabilmek.

-; Ögrenmenin cok cesitli yollari olmasina karsin, tüm ögrenme durumlarinda, ögrenmenin temel özelliklerinin üc ayri yoldan ögrenildigi önerilmistir. Bunlar tepkisel kosullama, edimsel kosullama ve gözlem yoluyla ögrenme sürecleridir. Tepkisel kosullamada organizma dogustan getirdigi bir tepkiyi bir baska uyariciya karsi göstermeyi ögrenir. Edimsel kosullama davranislarin kendi yarattiklari sonuclarina bagli olarak degismesi ve ögrenilmesi sürecidir. Her iki kosullama türünde de ögrenmenin olabilmesi icin, ögrenen kisinin belirli uyaricilarla dogrudan dogruya karsilasmasi gerekir. Oysa gözlem yoluyla ögrenmede buna gerek yoktur.Baska insanlarin davranislarini gözleyerek, söylediklerini dinleyerek ve yazdiklarini okuyarak da ögreniriz. Aslinda bizim toplumsal bir varlik olmamizi saglayan bilgi ve becerilemizin büyük bir bölümü gözlem yoluyla ögrenilmistir. Bu bölümde söz konusu ögrenme türleri ayri ayri aciklanmis olmasina karsin, her hangi bir ögrenme durumunda bu ögrenme türlerinden her hangi biri veya ücü birden yer alabilir ve organizmanin ögrenmesini belirleyebilir.

Kisilik Psikolojisi ve Kisilik Kuramlari

Kisilik Psikolojisi ve Kisilik kavramlarini tanimlayacak, kisiligin gelisimine etki eden biyolojik ve cevresel etkenleri aciklamak Kisilik, cesitli sekillerde tanimlanmistir. Kisiligin gelismesini etkileyen baslica etkenler biyolojik ve cevresel olmak üzere iki genel grupta incelenmistir. Kisiligin anlasilmasi ve incelenmesine yönelik cesitli kuramlar gelistirilmistir.

Kisiligin anlasilmasi ve incelenmesine yönelik gelistirilen kuramlari tanimlayabilmek Bunlardan baslicalari psikoanalitik, sosyal ögrenme, davranisci vb. kuramlardir. Kisilik kuramlari karmasik davranislari kisa ve acik ifadesini saglamalari, mevcut bilgileri anlamli bir bütün haline getirmeleri acilarindan önemlidir. Sigmund Freud tarafindan gelistirilen psikoanalitik kuram, kisiligi tanimlarken yapisal ve topografik görüsleri temel alir. Yapisal görüs zihinsel yasamin bir biriyle catisma halinde olan ancak birbirini tamamlayan id, ego ve süperego ögelerini tanimlar. Topografik görüs ise zihinsel yasamin yüzeysel yapisini olusturan betimleyici özellikleri bilincalti, bilinc öncesi ve bilinc olarak ele alir. Frud sonrasi psikodinamik kuramlar ya da sosyal görüslü psikoanalistler insani sadece biyolojik bir varlik degil ayni zamanda sosyal bir varlik olarak toplumun bir ürünü görmüslerdir. Bu kuramcilarin arasinda Adler, Horney, Fromm ve Sullivan yer alir. Bir diger yaklasim ise insancil kisilik kuramidir. Bu kuram sosyal gereksinim ve bilincli (ego) sürecler üzerinde durur. Bu kuramlar daha cok kuramcilarin isimleriyle anilir. Carl Rogers, Abrahan Maslow,Rolla May, Victor Frankl bu isimler arasinda yer . Davranisci kuram ise ögrenme kurami ile paralel kavramlari kullanmaktadir. Sosyal bilissel ögrenme kuramlari ise davranisci kuramlarin bir uzantisi olarak ögrenme, bilissel sürecler ve sosyal etki konulari üzerine yogunlasir. Kisiligin degerlendirilmesi icin yapilan kisilik testlerinin neler oldugunu ve özelliklerini aciklayabilmek Kisiligin degerlendirilmesi cesitli kisilik ölcekleriyle yapilir. Kisilik ölcekleri genellikle objektif ve projektif olmak üzere iki büyük kategoride incelenebilir. Objektif testlere MMPİ, projektif testlere Rorschach ve TAT baslica örnekler olarak verilebilir.

Davranis Üzerine Sosyal Etkiler

Sosyal etki kavramini tanimlayabilmek. Diger insanlarin bireyin davranislarinda dogrudan dogruya ya da dolayli olarak bir degisme meydana getirdigi durumlarda sosyal etkiden söz edilir. Bireyin davranisini etkileyen bu sosyal etkilerden, uyma, kabul etme ve itaat davranislarini belirleyen etkenleri göz önüne alarak karsilastirabilmek. Sosyal etki kendisini degisik bicimlerde gösterebilir. Uyma, kabul etme ve itaat sosyal etkinin en tipik örnekleridir. Uyma bireylerin davranislarini üyesi olduklari grubun normlarina uyacak bicimde degistirmeleri, kabul etme baskalarinin isteklerini yerine getirmeleri, itaat ise otorite pozisyonundaki kisilerin emirlerine itaat etmeleri olarak tanimlanir. Uyma, kabul etme ve itaat her zaman ve her kosulda görülen davranislar degildir. Belirli bir durumda bu davranislarin görülüp görülmeyecegi bir cok etken tarafindan belirlenir. Grubun, bireyin davranisi üzerindeki etkisini nedenleri ve olusum kosullari ile aciklayabilmek.

Bu etkenlerden bazilari bireylerin, bazilari ortamin, bazilari da grubun özellikleriyle ilgilidir. Grup üyesi olma ya da diger insanlarla birlikte bulunma bireylerin davranislarini cok degisik bicimlerde etkileyebilmektedir. Sosyal hizlandirma, tanik etkisi, sosyal ketvurma, uclara kayma ve özdenetimin ortadan kalkmasi bu etkilere verilebilecek örneklerdir

Tutumlar

Tutum kavraminin tanimlamak Tutum terimi sosyal psikolojide “bir bireyler atfedilen ve onun psikolojik bir nesneye iliskin duygu, düsünce ve muhtemelen davranislarini organize den bir egitim” olarak tanimlanmaktadir. İnsanlarin kendileri icin psikolojik olarak varolan her seye karsi tutum sahibi olmalari mümkündür. Tutumun bilesenlerini tanimlayabilecek; tutum ve davranis arasindaki iliskiyi ve ayrildiklari noktalari aciklayabilmek Tutum üc bilesenden olusur. Bireyin tutum nesnesine iliskin düsünce, bilgi ve inanclari bilissel bile- seni, tutum nesnesine iliskin duygu ve degerlendirmeleri duygusal bileseni, tutum nesnesine ilis- kin davranis egilimleri ise davranissal bileseni olusturur. Yapilan arastirmalar insanlarin her zaman tutumlarina uygun davranmadiklarin göstermektedir. Ancak, tutum ile davranis arasinda hicbir sekilde iliski yoktur denemez. Bir tutumu diger tutumlardan ayiran bazi özellikler vardir. Kuvvet derecesi karmasiklik derecesi, bilesenler-arasi tutarlilik, diger tutumlarla iliski bu özelliklerden bazilaridir. Bir tutumun degismeye karsi ne ölcüde direncli olacagi da kismen, bu özellikler tarafindan tayin edilmektedir. Tutumlarin olusmasi ve sekillenmesinde rol oynayan etmenleri tanimlayabilmek.

Tutumlarin ölcülmesinde kullanilan teknikleri ögrenmek Tutumlar dogustan gelmezler, ögrenme yoluyla sonradan kazanilirlar. Ana-baba, arkadaslar, kitle iletisim araclari, tutum nesneleriyle olan kisisel yasantilar tutumlarin olusmasinda rol oynayan faktörlerden bazilaridir. Sosyal psikologlar tutumlarin ölcülmesine iliskin mülakat, davranis gözlemi, psiko-----olojik ölcümler ve tutum ölcümü gibi araclari gelistirmislerdir. Tutum ölcegi, ölcülecek olan tutum nesnesiyle ilgili bir dizi ifadeden olusmaktadir.

Tutum degismesine etki eden etmenlerle birlikte günlük yasamda tutum degisimini aciklayabilmek Ögrenme yoluyla kazandigimiz tutumlarimizin degismesi de mümkündür. Tutum degismesi konusunda yapilan arastirmalar, tutum degismesinde üc faktörün rol oynayabilecegini göstermistir. Bunlar, bilgi kaynagi, mesaj ve hedeftir. Bilgi kaynagi tutum degistirme amaciyla verilen bilginin kim tarafindan verildigine, mesaj bu kisinin nasil verildigine, hedef ise tutumu degistirilmek istenen kisi veya kisilere isaret etmek icin kullanilir.

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
aöf, bilimine, dersleri, psikoloji, sosyoloji


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
AÖF Sosyoloji Dersleri - Dil ve Kültür YapraK AÖF 0 21 Haziran 2012 11:08
Sosyoloji,Psikoloji,Felsefe, Mantık Sözlüğü... ELa__ Genel Paylaşım 0 19 Mart 2012 05:49
Aöf Sosyoloji Dersleri Test efLatun AÖF Sorulari & Daha Önce Çıkmis Sorular 0 10 Kasım 2011 21:18
Aöf Sosyoloji Dersleri Test 1 efLatun AÖF Sorulari & Daha Önce Çıkmis Sorular 0 10 Kasım 2011 21:16