IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30 Haziran 2010, 17:44   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
BBC Türkçe 30 Haziran 2010 Basın Özeti




Guardian manşetindeki özel haberde, İngiliz hükümetinin rekor seviyedeki bütçe açığını kontrol altına almak için uygulama kararı aldığı kemer sıkma önlemleri sonucu beş yıl içinde 1 milyon 300 bin kişinin daha işsiz kalabileceğini belirtiyor.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Gazete, haberini, önlemlerin olası etkileriyle ilgili bir resmi bir değerlendirme raporuna dayandırıyor. Sızan belgeye göre, hükümet 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonraki en ağır önlemler sonucu kamu sektöründen 600 bin, özel sektörden de 700 bin kadar kişinin işini kaybetmesini bekliyor.
“Fatura yoksullara çıkarılıyor’

"Şok Doktrini: Felaket Kapitalizminin Yükselişi" kitabının yazarı ünlü iktisatçı Naomi Klein, Guardian'daki makalesinde, G20 ülkelerinin bütçe açıklarını üç yıl içinde yarıya indirme kararının faturasının kamu çalışanları, emekliler, öğrenciler ve yoksullara ödettirileceğini belirtiyor.

Yazar şöyle diyor:

"Bankalara ya da mali işlemlere zerre kadar vergi getirmeyen ama hükümetlerden bütçe açıklarını 2013'e kadar yarıya indirmesini isteyen G20 sonuç bildirisini başka nasıl yorumlayabilirsiniz ki? Bu çok büyük ve şoke edici bir kesinti. Faturanın kime çıkarılacağını anlamamız gerekir.”

“ Faturayı devlet okullarında eğitim standartları düşen ama harçları yükselen öğrenciler, zorlukla kazandıkları haklarını yitirecek emekliler, işlerini kaybedecek kamu çalışanları ödeyecek. Ve liste bu şekilde uzayıp gidecek. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde ciddi bir vergi artışı olmadan, bütçede 2010 için öngörülen açığı yarıya indirmek, kamu harcamalarında 780 milyar dolarlık kesintiye gitmeyi gerektirecek."

Naomi Klein, "Bu kesintilerin tek bir nedeni var" diyor ve devam ediyor:

"G20 liderleri 2009'daki Londra toplantılarında, yani küresel kriz zirve noktasındayken, bu tür krizlerin bir daha yaşanmasını önlemek için mali sektörle ilgili gerekli düzenlemeler konusunda ortak hareket edemedi. Zirve sonunda boş sözler ve bankaları kurtarmak için devlet kasasından milyarlarca dolar aktarma kararı çıktı. Bu sırada Amerikan hükümeti, halkın evlerini ve işlerini korumalarını sağlayacak adımlar atamadı. Kamu paraları bankalara yönlendirilirken vergi tabanı çöktü ve tamamen öngörülebilir bir borç ve açık krizi doğdu.”

“Ama zirvenin ev sahibi Kanada Başbakanı, diğer liderleri suçu olmayan bankaları cezalandırmanın adil olmayacağına ikna etmeyi başardı. Fakat zaten adalet gibi bir kaygıları olmayan liderler, türev ürün simsarları ve ortalıkta görünmeyen kural koyucuların neden olduğu bir krizin faturasını suçsuz bireylere ödetme kararı aldılar."

‘İnsan hakları ekonomik krize kurban edilmemeli’


Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Guardian'daki makalesinde Avrupa'daki insan hakları manzarasının değişmekte olduğunu belirterek insan haklarının ekonomik krize kurban edilmemesi gerektiğini söylüyor.

Jagland yazısında özetle şunları söylüyor:

"Lizbon anlaşması sayesinde, Avrupa Birliği'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne dahil olmasıyla İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başlatılan süreç tamamlanacak. Avrupa Birliği, aralarında Rusya ve Türkiye gibi küresel oyuncuların da bulunduğu 47 Avrupa ülkesine katılacak. Tüm ülkeler için aynı hukuki standartlarının geçerli olduğu, hepsinin aynı mahkeme tarafından izlendiği bir sistem bu.”

“Ama eşitsizlik ve adaletsizlik birçokları için hala günlük yaşamın bir parçası olmaya devam ediyor. 800 milyonluk Avrupa'da 150 milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Çingeneler toplumdan dışlanıyor, çocuk yoksulluğu tırmanıyor, yaşlılar ve engelliler çok zor koşullarda yaşıyor. Yoksullar ve dışlanmış kesimler siyasi partiler ve medya tarafından görmezden geliniyor. Bu kişiler haksızlığa maruz kaldıklarında mahkemeler ve polise güvenmedikleri için şikayetçi olmakta tereddüt ediyorlar. Ekonomik kriz, koşulları daha da kötüleştiriyor ve kurbanlara yardım etmek yerine onları suçlamaları için siyasetçilere bahane oluyor."

İngiltere işkenceye ortak oldu mu?


Times, İngiltere Başbakanı David Cameron'un, İngiltere istihbarat servislerinin, kaçırılarak farklı ülkelerde sorgulanan terör zanlılarının işkence görmesinde rolü olup olmadığı konusunda bir soruşturma başlatmayı kabul ettiğini aktarıyor.

Gazeteye göre, İngiliz istihbarat servislerinin bilgisi dahilinde, yabancı istihbarat servislerinin kötü muamelesine maruz kalanlara tazminat ödenmesi mümkün olabilecek.

Casusluk krizi


Financial Times, Rusya ile ABD arasındaki casusluk krizini ele aldığı makalesinde, Moskova'ya Batı'ya karşı tavrını değiştirmesi çağrısı yapıyor:

"Ajanlarının deşifre olması Rusya'nın hoşuna gitmeyecek. Ama Moskova niçin bu tür operasyonlara ihtiyaç duyduğunu kendine sormalı. Rusya'nın casusluk faaliyetleri Batı'yla ilişkilerinde ciddi bir gerginlik kaynağı olmaya başladı. Örneğin, Londra’da eski KGB ajanı Aleksander Litvinenko'nun öldürülmesi İngiltere ile Moskova arasında ciddi krize neden oldu. Üç yıl önce İngiliz İç İstihbarat Servisi MI5'ın Başkanı Jonathan Evans, Rusya'nın bu tür faaliyetlerinin, dikkatlerini başka yönlere kaydırdığı için radikal İslamcılarla mücadelelerine zarar verdiğini söyledi.”

“Şimdi eski sisteme göre Ruslar misilleme yapmak zorunda hissedecekler. Ama bunun yerine ABD ve Avrupa'daki bu tür operasyonlardan ne elde ettiklerini ölçüp tartmalılar. Casusluk Rusya'da uzun bir zamandır soylu bir meslek olageldi. Ama Moskova Batı'yla daha iyi ilişkiler istiyorsa daha seçici olmalı."

'Krizde karbon salımları düştü'


Independent, bağımsız İklim Değişikliği Komisyonu'nun parlamentoya sunduğu ilerleme raporuna dayanarak, ekonomik kriz nedeniyle İngiltere'de, küresel ısınmanın nedenleri arasında gösterilen sera gazı salımlarının geçen yıl yüzde 8,6 oranında düştüğünü aktarıyor.

Raporda, ekonomik toparlanma sürecinin bu eğilimi tehdit ettiği, karbon salımları hedeflerinin tutturulabilmesi için politika değişikliğine ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor.

__________________
Lucifer dediler bana, kötülüğü anlatmak için. Halbuki, ışık ve güzelliği anlatırdı Lucifer. Ben kötüyüm bu düzen için; ama değilim asla kötülük.
 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
 

Etiketler
2010, 30, bbc, haziran


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
BBC Türkçe 29 Haziran 2010 Basın Özeti Lucifer Haber Arşivi 0 29 Haziran 2010 18:48
BBC Türkçe 25 Haziran 2010 Basın Özeti Lucifer Haber Arşivi 0 25 Haziran 2010 14:14
BBC Türkçe 24 Haziran 2010 Basın Özeti Lucifer Haber Arşivi 0 24 Haziran 2010 16:07
BBC Türkçe 23 Haziran 2010 Basın Özeti Lucifer Haber Arşivi 0 23 Haziran 2010 14:45
BBC Türkçe 22 Haziran 2010 Basın Özeti Lucifer Haber Arşivi 0 22 Haziran 2010 15:05