IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

497Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 16 Eylül 2012, 12:36   #71
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




“Bulanık çıkmış fotoğraflar gibiydim,
görünümsüz
Yalnızdım, karışıktım
Beni tanıyan kimseler yoktu
Hiç yoktu…”

Edip Cansever

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 16 Eylül 2012, 13:26   #72
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aze'm.






Gökyüzü senindir, tenha sokaklar benim.

Martılar düşüyor gökyüzünden denizlere, ütopyaları cehennemleri oluyor birden,
denizsiz yaşayamazken denizde ölüyorlar.
Çığlıkları sitem aslında, bu yüzden böyle acı böyle gerçek martı çığlıkları.
Denizi seviyorlar, çığlık çığlığa sesleniyorlar O'na ama biliyorlar düştüklerinde, bir olduklarında öleceklerini.
Martıları sevdikleri öldürüyor. Ölümlerin en acısı..

Kediler öyle mi ama, kediyi kolay kolay hiçbir şey öldürmez.
Çok sevse de bir şeyleri kendinden parçalar koyamaz kediler sevdikleri şeylere bu yüzden karşılarındakiler isteseler de en fazla üzerler kedileri öldüremezler.
Kedileri çok üzerler.
Kedilerin lanetidir belki de bu, sonsuz hüzün... Ölseler kurtulurlardı belki.
Kedi her gördüğü kötülükte kendinden pay vermiştir mutlaka, bu yüzden martılar gibi çığlıkla bağırmaz acısında haksızlığa uğramamıştır.
Çünkü ihanet değil, nankörlük değildir gördüğü.
Kendi ekmiştir hep hüzünlerini ve ne derler bilirsin ektiğini biçersin..

Bir kedi nasıl öğrenir sevmeyi, şefkâti, kendini adamayı..
Bir martı nasıl vazgeçer sevdasından ?
Bir insan nasıl gider, ardına bakmadan? ...

Bir defasında bana, 'Bana kötü hiçbir şey yapmıyorsun ama kendine çok kötü şeyler yapıyorsun ve ben seni evladım gibi, kardeşim gibi seviyorum bu yüzden yüreğim ta derinden acıyor ben bu acıya dayanamıyorum, bunu görmeye katlanamıyorum bu yüzden gitmek istiyorum.' demiştin,
o gün anladım ben ömrüme nasıl ince ince işlediğimi ruhunu.
Bu yüzden onca zamandan, onca pervasız sözden sonra şimdi bir aradayız.

Kendimedir zararım, kime ne? derdim, dememeyi öğretiyorsun bana,
kediliğime martılık katıyorsun işte bu yüzden iyiki varsın, bu yüzden iyiki teğellemişsin acılarını acılarıma.
Çığlık atmayı öğrenmek güzel, insanın acısı azalıyor sanki yüreğinden sesiyle birlikte uçup gidecekmiş gibi geliyor sitemleri.

Birde bahsetmek istediğim bir şey var, ömrümce Kafka'nın Milena'y
a yazdığı mektupları her okuduğumda çok beğendim ama hiç samimi bulmazdım çünkü kafka ve milena çok uzaklardı yalnızca kelimeleri buluşurdu en mahremlerini açsalarda birbirlerine bir kaç kısa görüşmeden ibaretti yanyana gelmişlikleri hep kağıtlarda, bekleyişlerde, kelimelerde kalmıştı sevgileri, birbirlerini tanıyışları. Bizim de seninle bir araya gelişlerimiz kısa, nadir oldu yakınımıza düşemedik sık sık ama tanıyorum seni, belki annenden sonra en iyi ben biliyorum yüreğini, kezâ benimkisini de sen. Şimdi Kafka'nın 'Odandaki dolap olsam kendimi kapının önüne atardım Milena kıskançlığımdan, orada olamayışımın doğurduğu hüzün ve öfkeyle' demesini anlıyorum..

Okurken ağlarsın bilirim, başım bir kez daha omzuna düşmeden düşürme damlalarını lütfen.

giz.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Eylül 2012, 18:49   #73
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)




Anneannem doksanındaydı o zaman en çok Neşet Ertaş’ı dinlemeyi severdi, hiç rakı içmemişti, hiç aşk acısı çekmemişti ondördünde evlendirilen 10 çocuklu bir yörük kadınıydı anneannem, toprak ne demek emek ne demek yoksulluk ne demek iyi bilirdi. Ve doksanındaydı, namazında niyazında bir kadındı. Ne zaman neşet ertaş çalsa, ağlardı. Bizde kaldığı bir yaz o zaman 87sindeydi sanırım bana o bağlama çalan adamı bir çalıver yavrum derdi, ismini sorsan ‘bağlama çalan adam’ derdi, -chpye de hep altıok derdi- neyse, anneannemin incecik yaşları vardı kırışmış pamuk yüzünden akardı ne zaman dinlese, onu öyle gördüğümde bir zaman;
Insanın öz toprağındaki kadınlar nasıl ağlamışsalar o sesleri unutmuyor ruhu..
O kadınlar gözyaşlarını nasıl düşürmüşseler o topraklara o topraktan o seslerle doğuyor insan..
Ne zaman çok üzülsem, ruhum yırtılmaya yüz tutsa ardımdan hep ince bir bağlama sesi duyulması bundandır.
Yüreğimin en çok esmer çocuklarda titremesi, çorak toprakta ıslanmasi hep bundandır.
Bundandır ve anneannemin zamanında ince ince ağlayışındandır bağlamanın sesinin zaman zaman jilet gibi keskin oluşu boynumda..

bunu yazmıştım.

Sonra, ne zaman bir aşk acısı doğsa yüreğimde rakı sofralarına konuk olurdu Neşet Ertaş, ‘yazımı kışa çevirdin’ olurdu tüm eski sevgililer.


Ve ben hayattan bu kadar memnunsuzken; hayat ‘ah yalan dünya’ olurdu.


Neşet Ertaş’ı ne zaman dinlesem yanaklarımdan inen yaşlar olurdu.


İnsan olan yanlarımıza en güzel o dokunurdu.

Yani demem o ki, benim için Neşet Ertaş biraz anneannem, biraz yiten aşklarım, sitemlerim ve gözyaşlarımdı.

Hoşça kal Neşet baba, biz bu yalan dünyada biraz daha arabesk biraz daha yetim kalacağız senden sonra.

giz.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 19 Ekim 2012, 14:42   #74
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...];

Göğsümde ince bir ağrısın,

kalbimin; yüreğe dönüşmesini sağlayan bir ince noktasın,
boynuma dolanan, asla görünmeyen o ince sicim sensin,
artık yoksun, hissedebiliyorum bunu,
gitmemiş olmayı diliyorsun, gitmemeni diliyorum
ama artık ince bir yolsun ömrümde,
seni kaybetmek istemedim tanıdığımdan beri,
ruhum ruhuna işlendi sandım her düşüşümüzde,
şimdi ince birer yarayız birbirimizde
biz o kırılganlığımızı birbirimize hançer yapmışız, bilememişiz.
hep varken, hiç yokmuşuz aslında.
sana bunları ben artık yokum demek için yazıyorum ama göğsümdeki o ince zincir hep sensin,
birbirimizi samimiyetsizlikle öldürmeyelim istiyorum.
yabancılaşmamızı ve olmayışımızı birkaç kelimeyle birkaç telefon görüşmesiyle normalmiş gibi, yokmuş gibi göstermeyelim istiyorum.
O yüzden sana bir veda bırakıyorum, ama belki sadece zamandır ihtiyacımız olan.
Seni sevmeyi kendime saklıyorum ben hâlâ, sadece biraz ötede oynuyorum ben artık.
Gökyüzümde ince bir martı kanadısın hâlâ, arka sokağında kapı ardlarına saklanan bir kediyim bense artık.
Anlarsın bu kelimelerin altında yatan kırgınlığı, şefkâti ve mânâları bilirim, en iyi sen anlarsın beni hayatta.
Belki huysuzluğumdan yine kendimi kırıyorum.

Sen benim en güzel yaramsın..

Ben soluklanmak için durdum burada,
Sen hayatımdaki en gerçekçi 'incelik'tin..

giz.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 20 Ekim 2012, 21:30   #75
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~





__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 21 Ekim 2012, 01:22   #76
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




şehir onu tanımazlıktan geldi
uykuluydu haydarpaşa
asfalt kaldırımlar genzinden geçti
tam düşecekken
sular çekildi derin kuyulardan

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 08 Ekim 2013, 13:47   #77
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




Fırsatım olsaydı ona hayal aleminde zaman kavramı olmadığını anlatabilirdim. Lakin her şey o kadar gerçekti ki.

Şiir kadar gerçekti mesela; hiç tanımadığım kadar gerçekti, okul falan kadar, sabah kadar, başka bir kadının varlığı kadar, içimde patlayan fişekler kadar, gülümseyen fotoğrafı kadar, nerede olduğunu bile bilmediğim biri ve kim olduğunu dahi, ama gerçekti, fazla mı hayalciydim ben ona göre değil miydim, bilemiyordum o sıra, çok gerçekti; ödemem gereken faturalar kadar, bastıramadığım hayranlığım kadar, dillendiremediğim hislerim kadar, nasıl peyda olduğunu bir türlü çözemediğim hislerim kadar, fazla mı gerçekti bana göre değil miydi? Çok mu farklıydık, bir olamaz mıydık, aynı şarkıda içip ağlayamaz mıydık misal, başka bir kadın ne kadar vardı? Neden vardı?

Tanıyacağım en iyi adamdı, çok şey öğreniyordum ondan haberi bile olmuyordu, haberi olmuyordu daha birçok şeyden söylemiyordum, tanıyacağım en iyi adamdı zira; aldatmazdı, kandırmazdı, bırakmazdı, söylesem beni sevmezdi, biliyordum, o kadar iyiydi ki; bile bile sevmeye yeltensem, benimle artık konuşmazdı.

Beni tek annem anlardı.
Eğer anlatabilseydim, annem beni ilk kez anlardı. Kızardı. Zamanında kendine çok kızmıştı çünkü hatırlıyorum, bir adama çok kızmıştı, tanıdığı en iyi adamdı, “izin vermemişlerdi”, onlar da farklılardı. Bizimle aynılardı.
Her neyse.

Kafasının içindeki dipsiz kuyuya gözüm kapalı inmek istiyordum, hiç etmediğim kadar merak ediyordum; nelere gülmüştü, nelere ağlamıştı doğduğundan beri, nasıl sarhoş olurdu, neler okurdu, nelerin bahsi açılsın istemezdi, neler değişebilirdi benimle birlikte, neleri değiştirebilirdi bende?
Götürmek istediğim bir yer vardı onu, sevecekti biliyorum, belki beni de severdi, neden olmasın belki çok severdi.
Allah aşkına, o kahvaltı her sabah hazır olurdu zaten, niçin hayalime ortak olmuyordu?

Bana gelirdi bir gün belki, neden olmasın, belki hep kalırdı.

Biliyorum, tanıyacağım en iyi adamdı.


Ebru Vatansever.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Mart 2015, 18:04   #78
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




üzerine akşamın kapandığı gölüm ben
bir kez hatıra ettim aşkı, bir daha etmem.

seyrek salkımım bağda
güz geçmiş üstünden
ve tenha.

Birhan Keskin.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Mart 2015, 18:05   #79
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




yeni hükümetlere ihtiyacımız yok
yeni devrimlere ihtiyacımız yok
yeni kadınlara ihtiyacımız yok
yeni yollara ihtiyacımız yok
şefkate ihtiyacımız var.

müşfik davranmıyoruz
birbirimize.
müşfik davranmıyoruz.

korkuyoruz.
nefretin gücü simgelediğini
sanıyoruz.
cezalandırmanın
sevgi olduğunu.

daha az sahte bir eğitim bize gereken
daha az kural
daha az polis
ve daha iyi öğretmenler.

bir odada
bir başına acı çeken
öpülmemiş
dokunulmamış
bir başına bitki sulayan
olsa da çalmayacak
bir telefondan yoksun
insanın dehşetini unutuyoruz.

müşfik davranmıyoruz birbirimize
müşfik davranmıyoruz birbirimize
müşfik davranmıyoruz birbirimize


Charles Bukowski.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 17 Mart 2015, 13:45   #80
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Düş'{üş}ler ~




Hep ama hep aynı şeyi yaptım, sevgi aradım, sevgi istedim.
Tatminsiz, doyumsuz, isterik bir şekilde, en çok sevgiye ihtiyaç duydum...

Kanat Güner / Eroin Güncesi

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
düşüşler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık