Çevrimdışı

Günaydın.
Telaşımız bitmiyor.
İşin tuhafı belli bir yaştan sonra yirmi dört saat de yetmiyor.
Kapılmışız bir yerlere, biz mi sahibiz bir şeylere bir şeyler mi bize sahip bilmeden, düşünmeden koşturuyoruz.
Sonra, Doppler'i hatırlıyoruz: "Dünya insanlara ait değil, insanlar dünyaya ait."
Biraz yavaşlasak ya, arkadaşlar.
Keyfini çıkarsak günlerin ve gecelerin. Bizim olsa dünya...
Saygılar.

Not: Ah bu benim melankolik hallerim..

 

Çevrimdışı

Saat kaç olursa olsun beni arayabilirsin, ancak açıp Efendin olmam artık.. Mesaj atabilirsin, susma hakkımı kullanırım.. Eskisi kadar katı değilim.. Karşıma çıkabilirsin elbette.. Sanki daha evvel seninle gönül bağım olmamış gibi burnumun dikine yürürüm, sen üzülürsün.. Ağlayabilirsin, bunu benim senin yüzünden olan hayata küskünlüğüme sayarsın.. Ben halden falan anlamam artık, içebilirsin de.. İşte o zaman bana gelme.. Hayat bu ne yazık ki, Yaralarımı saran insanlar lazım bana.. Bir yara daha açan değil.. Biz seninle olsak olsak, Mazi oluruz anca.. İyisi mi, sen otur, ağla, düşün, üzül, sigaranı yak.. Ben artık ‘uyursam geçer’ "cinstenim".. Hadi hoş'kal..

__________________
Edep; aklın Tercümanıdır. İnsan edebi kadar akıllı, Aklı kadar şerefli, Şerefi kadar Kıymetlidir. Massive..






Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.

 

Çevrimdışı

Günaydın.
Şu asır ne güzellikler götürdü bizden.
Sabrımız tükenmiş, heyecanımız kalmamış, telaşlarımız tuhaf, inandıklarımız bize ırak...
En fenası da her şeyi gördüğümüz kadarıyla yargılıyoruz.
Haruki Murakami, "Görünüş sizi aldatmasın. Gerçek daima tektir." der.
Gördüklerimiz, olmaya çalıştıklarımız ekseriyetle gerçek değil. Hakikatli yaşamalı insan..

 

Çevrimdışı

Günaydın.
Bazı anlar vardır ki bütün doğrular kesişmedi mi her şey altüst olur.
Hakikatin peşinde giderken yolun başına dönüverir insan.
Irvin Yalom, "Bazen kader bizi öyle durumlara düşürür ki, doğruyu yapmakla yanlış yapmış oluruz." derken bundan bahseder. Doğruyu yapmak yetmiyor.
Doğru zamanı doğru yeri ve bütün doğruları beklemek gerekiyor.

 

Çevrimdışı

Ne güzeldir şiirler.
Saatlerce dil dökse anlatamayacağını insanın, bir dizede söyleyiveriyorlar.
Varoluşumuzu sorgularken bizler, bambaşka bir pencere açıyor.
Cansever: "Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları / Söyleşin benimle biraz bir kere gelmiş bulundum."
Bir kere gelmiş bulunduk Düşünüp durmakla geçerse zaman, ne kalır geriye?

 

Çevrimdışı

Hakan abi adres ver gidelim alalım

 

Çevrimdışı

Yeni bir gün daha doğuyor.
Bu sabah, başka sokaklardan yürümeli, yeni insanlar yeni yüzler görmeli belki de.
Marcel Proust, "Yaşadıkça, hiç aklımızdan geçmeyen şeyler eklenir dünyamıza." der.
Yaşamak güzel şey.

 

Çevrimdışı

Merhaba.
Kelimeler bazen tükenir. Bazen de anlamını yitirir, bilirsiniz.
Ayşen Işık aynı kitabında, "Konuşmak, sözcükleri bir araya getirmek gözüne öyle güç geldi ki çenesini avucuna dayadı, denize çevirdi bakışlarını." der.
İnsan anlatmaktan yoruldu mu maviliklere dönmeli.
Ama gökyüzüne ama denize...

 

Çevrimdışı

Günaydın.
Öyle bir vakitte yaşıyoruz ki herhâlde sınanıyoruz. İnsanlarıyla, sokaklarıyla, kentleriyle, devletleriyle... Gördüklerimizle, göremediklerimizle, duyduklarımızla, duyamadıklarımızla öyle çirkin öyle sefil bir zaman ki bu, konuşamıyoruz.
İsmet Özel o meşhur şiirinde, "Dilce susup bedence konuşulan bir çağda / biliyorum kolay anlaşılmayacak." der.
Biz yine de anlatacağız: İyiliği, güzelliği, sevgiyi, merhameti ve hür kuşların sesini.

Sevgiler.

 

Çevrimdışı

Günaydın.
Ne fena şeydir şu noksanlık hissi. İnsan, her şeyin yolunda gittiğine inanamaz bir türlü.
Sanki öyle unutttuğumuz, eksik bıraktığımız bir şeyler var bugün.
Engin Barış Kalkan, "Her şey tamam gibi görünüyor ama yine de içimde bir eksiklik duygusu var." der.
Dilerim ki bu sabah, bu duygu kaybolup gider.