IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   IF Günlük (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/)
-   -   Mutlusuzluk. (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/533583-mutlusuzluk.html)

Flora 29 Ekim 2016 19:54

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Mesafenin önemi yoktur.
Burnunun dibinde olsa ne olacak, seni anlamıyorsa!
Ama birisi vardır ki dünyanın öbür ucunda.
En ihtiyaç duyduğun anda, iki satırıyla bile olsa, bir çırpıda yanı başında.
Mesafe uzaklıklarda değil, mesafe fedakarlıkta.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Flora 31 Ekim 2016 00:30

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Belki de bir gün yeniden karşılaşırız, olamaz mı?
Yıllar geçmiş olabilir üzerinden; biraz yorulmuş olabiliriz ya da alışmış... Unutmuş gibi yaparız, hiç kızmamış, hiç ağlamamış gibi bakar gözlerimiz, en azından öyle görünmeye çalışırız...
Olur ya bir gün karşılaşırsak bir yerlerde yeniden, hiç konuşmadan birbirimizi bir daha kandırırız... Açtığımız yarayı öpüyormuş gibi sanki.
Gülümseyelim o zaman olur mu, 'acımadı ki' der gibi..

-Ezgin Kılıç

Flora 01 Kasım 2016 00:04

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Niye olmadı, olsa nasıl olurdu, olur da bir daha olma ihtimali olur mu?” diye de düşünmüyorum. Yoruldum çünkü. Biraz da öfkem var… Hani kapıdan çıkan o kapanma sesi gibiyim. Kim farkında ki kapının, çıkardığı o sesin kim farkında? Çekip gidiyor herkes. Herkes gidiyorsa kapının ne önemi var o zaman? Niçin kapatıyorsunuz?
Şimdi demez miyim, “Lanet olsun kapınıza da, size de. Adam gibi durmayı bilmediniz,” diye?

- Halis Karabenli

Flora 02 Kasım 2016 19:58

Cevap: Mutlusuzluk.
 
"Öyle bir şey yazmak istiyorum ki yukarı bakılsa mavi ve her zaman mavi; aşağı siyah her zaman siyah...
Bir şey ki mavi ve siyah olsun."

Mai ve Siyah

Flora 03 Kasım 2016 20:31

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Zaman mı? değil zaman.
Akan zaman değil mesafelerdir.


Güneşin çekici yukarda
Suyun bıçağı aşağıda
Krom alçakgönüllü, bakır utangaç,
Ağaç: bir damla iki kıvılcım arasında.
Rüzgâr bilmiyor nerden eseceğini
Sınırlar kesik,
Yerleşme yerlerinde balkıma.

Biz kırıldık daha da kırılırız
Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü

Hırsız da bilmiyor çaldığını
Biz yeni bir hayatın acemileriyiz
Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
Şiirimiz, aşkımız yeniden,
Son kötü günleri yaşıyoruz belki
İlk güzel günleri de yaşarız belki
Kekre bir şey var bu havada
Geçmişle gelecek arasında
Acıyla sevinç arasında
Öfkeyle bağış arasında

Biz kırıldık daha da kırılırız
Doğudan Batıya bütün dünyada
Ama kardeşin kardeşe vurduğu hançer
İki ciğer arasında bağlantı kurar
Büyür, bir gün, zenginleşir orada,
Çünkü Ali’yi dirilten iksir de saklı
Hasan’a sunulmuş ağuda,
Granitin de olur bir okyanus diriliği,
Nehirler daha uysal akar,
Bir çiçek nasıl açılıyorsa kendiliğinden
Bir kuş nasıl uçuyorsa
Öyle sever, çalışır insan,
Kıraçlar çarptıkça dağlara
Gül göçürür şafağından
Doğanın altın şafağından
İnsanın altın şafağından
Tarihin altın şafağından

Biz kırıldık daha da kırılırız
Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.


-Cemal Süreya

Flora 08 Kasım 2016 18:21

Cevap: Mutlusuzluk.
 
“En çok neyi konuşuyorsam, aklımda olan da hep o'dur” demek değil elbette.
Bazen insan, aklında olanı saklamak için başka şeylerden söz eder çünkü…
Şurada, az ötede, herkese uzak bir yerde duran bir şey var.
Uzanamadığım, umudumu kestiğim ve “Bir daha olsa, biz akıllanmayız, yine aynısı olurdu” dediğim; sesimde büyük gürültüyle patlayıp, bedenimi boydan boya yırtan, ancak acısını benden başka kimsenin duymadığı, hissetmediği, yalnız göğüs gerdiğim; gerdiğim göğsümün yırtıldıkça mütemadiyen derisinin yenilendiği ve böylece her defasında aynı acı tonunu tattığım; herkese zül gelebilecekken, onurla içimde taşıdığım, yüzümü eşsiz renklere boyayan bir renk cümbüşü var…
Sevdim ben… çok sevdim.

-Halis Karabenli

Flora 13 Kasım 2016 01:48

Cevap: Mutlusuzluk.
 

/watch?v=zGEQMt6aWAM

Hani bazı şarkılar vardır. ne zaman duyulsa can yakan..
bi ok gibi kalbe saplanan,deştikçe deşen.. ama kanatmayan..
en mutlu olduğunu düşündüğün anlarda bile seni paramparça etmeye yeten..
mıh gibi bırakan seni.. aslında olduğun yerde olmadığını hissettiren..
tamamen yalnız ve yabancı olduğunu her şeye..
ama asla ağlatmayan.. içine attıran..
canını yaka yaka defalarca dinlediğin.. dinlemekten usanmadığın... zaman sonra silip attığın...
...ve aylar,yıllar geçse de duyduğun ilk an aynı duyguları yaşatan..
unutmadın gerizekalı, hiçbir şeyi.. alıştın sadece. alışmaya alıştın.. ama onu bile becerememişsin ki, sen bir adım bile gidememişsin ki aslında! gerçeğini yüzüne vuran..
çalıp bittiğinde ise geri döndüren seni, hiçbir şey olmamış o az önce ki kahrolan sen değilmişsin gibi hayatına kaldığın yerden devam edişine şahit...

Flora 15 Kasım 2016 22:59

Cevap: Mutlusuzluk.
 

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

"Yine gece,
Yine hüzün..

ve yine içimde sen
ve biliyor musun?

İçimde sen olunca,
Hüzün de güzel…"

Flora 02 Aralık 2016 01:57

Cevap: Mutlusuzluk.
 

Sessizliği öğrenmek için dolaştık sonra bir zaman
Hanidir unuttuğumuz sessizliği.

(Tuzu, çiçekleri, tuzu, çiçekleri andık)

Bir ses kara yaşlanır, deniz de eskir diyordu
Hayatın renginde

(Sözcüğün nüfus kâğıdıyla)

Neden sonra kadınların seslerini duyduk
Çekilen bir deniz gibi.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

İlhan Berk

Flora 06 Aralık 2016 01:04

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Hataydın, biliyordum.

Bir yanlışın bütün doğruları götürdüğü sınavın muhtemel sonucuydun.

Ama ben, bir kez olsun kendim için hata yapmak istemiştim.

ve doğrularımın hiç önemi yoktu!

-Halis Karabenli

Flora 07 Aralık 2016 00:28

Cevap: Mutlusuzluk.
 

Yaşadığın hayal kırıklığı bir müddet sonra geçiyor.
Ama yine birine güvenmek hiç kolay değil.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Flora 12 Aralık 2016 00:45

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Gitmek isteyipte gidemediğin anlar da, gidememiş olmak değil de kalmaya zorunlu hissetmek kendini -evet tam olarak bu, zorunlu^^- daha çok öfkelendiriyor insanı. Neden böyle hissettiğini sorguluyorsun önce. Cevabın olmadığını bilerek ve bunun gibi nice cevapsız sorular..
Ruhun uzaklarda, sen burdasın. tarifi yok bunun.
Zaman geçiyor sadece.
ve biz, tükeniyoruz..

Flora 15 Aralık 2016 14:00

Cevap: Mutlusuzluk.
 
"... Sabahın sahibi vardır.
Gün daima bulutta kalmaz.
Herhal ilerdedir
yaşanacak günlerin
en güzelleri..."
Nazım Hikmet

Flora 17 Aralık 2016 00:06

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Sonra oturup kabuğunu soyuyorsun yaranın.
Acımıyor mu?
Acıyor...
Gidip suya tutuyorsun.
Sonra sızlamıyor mu?
Sızlıyor...
Benim olan bende kalıyor.
Yen içinde...
Yanmıyor mu?
Yükses sesle hemde!
Öyle işte.

Eda Tosun

Ely 17 Aralık 2016 10:53

Cevap: Mutlusuzluk.
 
''Bir şey eksikti, vardı yeryüzünün haberi
yanımızda başka bedenler
aklımızda başka hayaller
ama aynı güneş aynı gökyüzü
ve sen büyürken kimselerin fark edemediği yerlerde
gözlerini anlamsızca dikerken en yükseklere
durmaksızın seni düşündüğümü söylemem doğru olmaz..

ama günün başka kimselere anlamlı gelmeyen anlarında
bazen onu elli geçe mesela
bazen ikiye altı kala
çorabımın tekini ararken ya da
kaç yumurta kıracağımı düşünürken tavaya
mütemadiyen seni düşündüğümü söyleyebilirim.
sevgilim denmez artık uzaktaki sevgiliye
sevgilim denmez çok ayıp ama sevdiğim diyebilirim
sevdiğim belli olmaz saçma sapan bir zamanda
bir çocuk gülüşünde ya da eski bir türk filminde
farkında bile olmadan aklına gelebilirim''

Ali Lidar



Seversin diye düşündüm @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] :)

Flora 17 Aralık 2016 11:52

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Kaçırdığımız sabahlara ciddi bir özür borçluyuz,
beraber uyanmadığımız bütün sabahlar..

çok severim hem de @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] teşekkür ederim (:

Flora 18 Aralık 2016 00:08

Cevap: Mutlusuzluk.
 

Ruh yaşım, yaşımın katbekat üstünde sanki, yorulduğumu hissediyorum.
Mutsuz değilim, mutlu da. Bıkkınım.
Bir avuç sessizlik ihtiyacım olan. iç sesimin sessizliği en çok.
Duymak istediğim tek şey var, o da nefessiz. öyle bir dünya.


Flora 19 Aralık 2016 16:56

Cevap: Mutlusuzluk.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Flora 20 Aralık 2016 17:38

Cevap: Mutlusuzluk.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Flora 21 Aralık 2016 00:11

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Özlemek yoruyor..
Gidememek..
Dönememek..
Sevmek..
a ah olmayanı sevmek..
hangisi daha çok? hiç düşünmedim. bölmedim daha doğrusu.
yorgunum sadece.

/watch?v=Z8MwCwXQrI4
Neyse, hadi ağlayalım.

Flora 21 Aralık 2016 15:40

Cevap: Mutlusuzluk.
 
...değişmek gerek oysa

büyümek gerek

düşlerimiz çocuk, kendimiz çocuk

kaç aşktan

kaç dostluktan

kaç oyundan kovulduk

ah istemeyerek, istemeyerek…

Murathan Mungan

Flora 22 Aralık 2016 01:23

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Bazen tüm bunları düşünmüyormuş gibi yapıyorum,
Unutmuş gibi.
Hatırlamıyormuş gibi.
Acıtmıyor gibi.
Alışmış gibi.
Anlatsam sana her şeyi tekrardan,
İnanır mısın bana?
Hiçbir şey olmamışcasına?

Ahmet Yavuz - Beklentiler Üzer...

Flora 22 Aralık 2016 17:07

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Ve işgalim,eşgalim,sevgilim...
Keşke diyorum bazen bu şehir yanlızca senden ibaret olsaydı...
- Mehmet Uzun

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Flora 23 Aralık 2016 20:07

Cevap: Mutlusuzluk.
 

Karlar eriyince, beyaz kalır mı gece?
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ely 23 Aralık 2016 21:36

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Bir çocuk minicik ellerinin arasına alıp salladı küçük dünyamı.Onun sallamasıyla başımdan aşağıya beyaz beyaz noktacıklar dökülmeye başladı.Uzun uzun seyretti bu manzarayı çocuk, beni ve küçük dünyamı. Son beyazlık da düşünce yere tekrar sallandı dünyam. Tekrar seyretti bu manzarayı çocuk büyük bir hayranlık ve merakla. Kim bilir ne kadar çok istiyordu bu kürenin içinde olmayı.

Kendi küresinin görünmez camları içerisinde yaşayan çocuk tabii ki bilemezdi benim küremde her şeyin ne kadar sahte olduğunu. Altında üşümek istediği kar sahte, üstüne tırmanmak istediği çam ağacı sahteydi ve kömürlerle üzerine düğmeler yapmak istediği ben sahteydim. Annesinden azar işitip de ağladığı zaman gözlerinin takıldığı gülümsemem de sahteydi ve en çok da o sahteydi aslında. Mutluluğu arayan insanların fabrikalarında büyük bir gülümseme yüzüme yapıştırılırken mutsuz olma hakkı verilmemişti bana çünkü. Yine de ağlardım ben gizlice, sahte karlar üzerimde dans ettiğinde. Oysa kimse üzülmezdi bir kar küresinin içindeki dünyayı izlerken. Bilmezlerdi çünkü içeride gülümseyen o kardan adamın aslında ağladığını.

Tek mevsimin yaşandığı bir dünyaydı benimkisi. İçinde sadece tek bir rengin olduğu bir dünya… Gülümsemeye zorlanmışlığımla, kendi dünyamın merkezine saplanmışlığımla ve tüm sahteliğimle içinde bulunduğum ve camlarını kırıp dışına çıkamadığım bir dünya… Keşke getirebilseydim buraya baharı. Arkamdaki çam ağacının dallarında kuşlar cıvıldasaydı,açsaydı rengarenk çiçekler, arılar bal yapsaydı. Ne kadar güzel olurdu baharı kendi küçük dünyama getirebilseydim. Hatta o kadar güzel olurduki gerçek olsam erirdim. Ama ne bahar uğradı buralara ne de ben gerçek olup eridim. Küçük çocuk yanımda oturmuş uçuşan sahte karlarımı izlerken, ben onun odasının penceresinden yüzümde gülümseme içimde yaşla yağan yağmuru seyrettim.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ely 23 Aralık 2016 22:54

Cevap: Mutlusuzluk.
 
"Yirmi beş yaşındasın ve yirmi dokuz dişin, üç gömleğin, sekiz çorabın, artık okumadığın birkaç kitabın, artık dinlemediğin birkaç plağın var.
Başka şeyleri hatırlamayı canın çekmiyor: ne aileni, ne öğrenimini, ne aşklarını, ne dostlarını, ne tatillerini, ne de tasarılarını.
Yolculuklara çıktın ve dönüşte yanında hiçbir şey getirmedin. Oturuyor ve beklemek istiyorsun sadece, bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek: Gece olsun, saatler vursun, günler geçip gitsin, anılar silikleşsin..."

Flora 24 Aralık 2016 02:55

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Oturuyor ve beklemek istiyorsun sadece, bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek: Gece olsun, saatler vursun, günler geçip gitsin, anılar silikleşsin..

evet, anılar silikleşsin..

Ely 24 Aralık 2016 13:56

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Kumdan bir kale düşünün. Çevresine güzel su kanalları yapmış, hendekler kazmışsınız.

Yalnız öyle bir yere inşa etmişsiniz ki kalenizi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları doluyor, sonra heybetli surlarınız tuzlu suyun ellerinde giderek erimeye başlıyor.

Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor.

Küçük plastik kovanızla habire koşturup duruyorsunuz. Kan, ter ve panik içinde!..

O kadar odaklanmışsınız ki “onarmaya”, bu yıkımın artık sizin kontrolünüzde olmadığını göremiyorsunuz.

Oysa bir dursanız, durup da yukarıdan baksanız kaleye, çamur haline gelmiş surlara ve dalgalara; onarmaya harcadığınız sürede yepyeni bir kale inşa edilebileceğini göreceksiniz. Denizin biraz ötesinde, yeni bir başlangıç yapabileceksiniz.

Yaşam da birçoğumuz için böyle geçip gidiyor.
“Alışmaya” çalışıyoruz. İncinen yerlerimize her gün küçük yamalar dikiyoruz.
Ertesi gün sökülüyor yamalarımız, yara bere içinde, delik deşik, yorgun argın dönüyoruz evlerimize.
Her şeyi bırakıp düşlerimizin peşinden gitmek, bir lüksmüş, şımarıklıkmış gibi görünüyor gözümüze. Öyle ki utanıyoruz da bazen, gitme düşlerimizden!

Bazen bir şeyi onarmak için, önce tamamen yıkmak gerekmez mi?

Hayatınızdaki bazı kumdan kaleler, denize karışmayı çoktan hak etmedi mi?

Ely 24 Aralık 2016 16:54

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Kor bir yankıdan başka nedir ki taş?
Dünyada bir heves değil mi insan?


Yokluk ateşiyle tutunduk varlığa
çatladık,kırıldık
ağrıdık.
Sarıydı kum çünkü
gökyüzü sarı hatıra.


Yeryüzünün acı bilgisine uyandık,
şaşkınlığa.
Derin uçurumlardan doğrulup doruğa,
yollarda kabuklar soyunduk.


Dilsizmiş dağ,ses etmemiş bize
merhamet ettik bakıp halimize
-Ah boynumuz ağırdı bize
boyumuzdan büyük yükler edindik.


Çöl!
yetmez mi bunca ağrıdığımız
sarı zehir işte dört yanımız
Çöl! kaldır kumunu duy halimiz:


-Kaybolduk sende, nerde yolumuz?

Flora 24 Aralık 2016 22:16

Cevap: Mutlusuzluk.
 
o zaman bu da dursun burda,,

Yıllardır kendini Bulutlar da saklayan İllegal bir yağmurum
Bir yağsam pahalıya mal olacağım.
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum
Fakat korkuyorum........


@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] çok tatlısın biliyorsun değil mi?

Ely 24 Aralık 2016 22:25

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Ah en sevdiğim şiir, en yeni ve tatlı arkadaşımın bir arada olması nasıl tarifsiz bir mutluluk :)


Doğuya bakan yüzünle bak bana ve kalbimin bir porselen gibi olduğunu hiç unutma..

Flora 25 Aralık 2016 12:29

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Üzülme, ben çok iyiyim.
Hayat yine güzel bak heryer bembeyaz şimdi.. Ah seninle tanıştığımız gün gibi.
Sen yoksun, ama iyiyim. Arada düşüp acıtsam da yüreğimi, iyiyim.
Sen beni düşünme. Ben hep iyiyim.
Hem bak, fotoğraflarımız var eskimeyen.
Bütün şehirde anılarımız, şarkılarımız.
Üzülme! Sen yoksun ama, ben çok iyiyim..

hadi ozaman; /watch?v=icF6KWf3aiE

Ely 25 Aralık 2016 21:21

Cevap: Mutlusuzluk.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]



Bazen hayatınıza bir dokunuş olur,
Beklemediğiniz bir anda.
Hiç bir nedenini bulamazsınız!
Neden geldi, nerden geldi, niçin geldi?
Düşünürsünüz. Şaşırırsınız. Mutlu olursunuz. Ve içinizden bir ses size fısıldar:
-Bu bana yıldızların bir kıyağı olsa gerek.

*

Flora 25 Aralık 2016 22:37

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Alışmak..

Büyük anlamlar kazandırdığın içinde, hayatın da hep olsun dediğin, her baktığında görmek istediğin, bir telefon uzağında olduğunun rahatlığıyla sarıldığın..
Her şeyi paylaştığın, koşulsuz güvendiğin,
yüreğini açtığın, sevdiğin,
değer verdiğin, evet değer verdiğin..
İncitmek istemediğin, üzdüğün için üzüldüğün, kaybetmekten korktuğun, sonu ne olursa olsun hep doğru olduğun, olacağın..
ve bütün bunların karşılıklı olduğunu sandığın ama, hiç olmamış olduğunu farkettiğin,
bildiklerini unutturan, bir daha istesen de hayatında olamayacak bir insana..

Ah öyle acı, öyle zor.



Flora 26 Aralık 2016 16:46

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Uluorta yaşadığım ama hiç kimseye anlatmak istemediğim acılarım var benim.
Ve kanaması durmayan kalbimin bileklerinde ustura kesikleri...
Aklımdan ayaklarımın altına kadar can kırıklarıyla dolu bedenim, acıyor her yanım…
Her adımımda, üstünde yürümekten bıktığım ateş parçaları düşüyor avuçlarımdan.
Dokunduğum her yer “Dokunma! ” diyor küstahça.
Hiçbir kapıyı çalmadığım hâlde, her kapı kapanıyor yüzüme.
Oysa anahtarım olsa dahi girmiyorum içeri.
Terk edilmiş ve yıkılmış bir şehir var bende.
Belki de kavim göçleri kadar eski ve Yaradan’ın gazabına uğramış...
Bir kuyunun dibindeyim. Bir kervanın en sonunda yürüyorum her an kopmak için.
Bir peygamberin, ağlamaktan kör olmuş gözleri gibi ağıtlarla dolu dudaklarımın çukuru…
Kaybolmak istiyorum çoğu zaman ve uzaklaşmak her şeyden...
Ve yazılmış kelimelerin, tekrar yazılamayacağını bildiğim hâlde, umutsuzca yazıyorum yine de...

- Halis Karabenli

Ely 26 Aralık 2016 18:02

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Şimdiden bir hatırasın
Bulutsa, tozsa, uçarsa
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Rüzgar çanısın, rüzgarın diline dolanırsın
Ne bir şarkısın,
ne de dillerde nağme adın
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın

Günler izmarit diplerinde biriksin
O zaman mutlaka bir trenle gelirsin
Köpüklerdensin, mavisin, sakinsin
istesen suyun tenine bitişirsin
ellerimi bıraktım, artık bunu sana yazsın
İçimde iki yaşlı balık varsa,
İçimde biri pulsuz, iki balık varsa
Biri sensen, gelirsen ve yok edersen
Bunu yazmak istiyorum sana
Sonra postalamak istiyorum
Pulsuz bir zarfla
Hiçbir mektup artık ikna etmiyor beni hayata

Flora 26 Aralık 2016 20:11

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Bazı geceler, zaman duracak kadar yavaşlar..
Böyle anlarda insan kendine anımsayıp kederleneceği bir anı seçer istemeden.
Binlerce kötü anı içinden en çok canını yakanı bulup çıkartır bilinç ve öncesinin arafındaki çöplükten.
Bazı geceler, zaman akmayı unutur.
Canını ısırmak ister insan geçemeyen saatler boyunca.
Belleği, yıllarca şımartıldıktan sonra terk edilen, artık sokak köpeği olmayı beceremeyen ama gidecek bir evi de olmayan zavallı bir kaniş acınasılığıyla oradan oraya atlayıp durur.
Bazı geceler, zaman bir yerlerde takılıp kalır.
Bazı şarkılar sadece böyle zamanda dinleyelim diye vardır.
Bazı şiirler ancak böyle zamanlarda anlaşılabilir.
Bazı hikayelere sadece ve sadece böyle zamanlarda katlanılabilir.
Bazı geceler, zaman buzdan bir bıçak kadar sert, soğuk ve şeffaftır.
Görünmez bir el onu ruhumuzun en hassas noktasına batırır..


- Ali Lidar.


Ely 26 Aralık 2016 20:50

Cevap: Mutlusuzluk.
 
O büyük ve muazzam zamanda unuttum
Kanatlarım çok oldu üşüyor benim
Bu beyaz ıssızlıkta göğsüme düşüyor
Bu yüzden eğik boynum.
Bir kuşun anısı kalmış bende, saklı
Bundan gözlerimdeki kayalık,
İçimdeki serseri buzullar
Dürtme içimdeki narı
Üstümde beyaz gömlek var.

Ely 27 Aralık 2016 00:49

Cevap: Mutlusuzluk.
 
Mutsuzluktan bahsetmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor


Günlüğünü ele geçirdim ve pişman değilim @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] :B

Flora 27 Aralık 2016 00:57

Cevap: Mutlusuzluk.
 

Benim Pollyannam da sensin @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]..
Günlüğüm senindir, sen hep yaz (:

Sevgili Pollyanna,
Sen bu mektubu okurken
Soğuk bir doğu sokağında,
Acılarla yüklü bir faytonla dolaşıyor olacağım
Atların boynunda ziller ve pembe orlondan püsküller
Şaklayan kırbaç ve gıcırdayan tekerlekler.

Kömürümüz bitti tam kışın ortasında
Toz hatıra ve talaş bastık sobaya
Üşüse böyle yapardı mutlaka hazreti İsa da.
Aşkın yüzünden düşen bin parçayı
Toplamaktan yoruldum ben artık Pollyanna

Yolda bavulumu çaldılar
Bana hediye ettiğin o kırmızı elbise de içindeydi
Ne güzeldi
Ben kendime çilek derdim onun giydiğimde
Bakar bakar anne derdim memelerime
İnsanın memesi olması büyük bir çilektir Pollyanna
Güzeldi yine de o yıllar
Küçük sarı pütürleriyle
Ne çabuk geçti.

Ama zaten onu burada giymeme izin vermezlerdi
Belki artık hiç olmaması daha iyi
Çalınmış bir güzellik,
Yasaklanmış bir güzellikten daha iyidir.
Ama onu asla unutmayacağımı bilmelisin.

Dilerim sen pötikareli gömlekler gibi neşeli,
İri dişli bir mısır koçanı kadar
Mutlu ve yan yanasındır.
Belki bir gün beni ziyarete gelirsin
Sana krem fıstıklı ekmek ikram ederim
Artık çok mutlu olacağızlı ekmekler
Süte ekmek doğrar ve
Papara papara diye şarkı söyleriz.
Sen ruhumun misafir odasında uyursun,
Süt ve gözyaşı lekeli yumuşak yer yatağında.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:40.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk