![]() |
Cevap: Mutlusuzluk. Söylenecek başka bir şeyim yok artık.. Unutmak istemiyordum oysa, güzel kalan yaralar vardır çünkü. Limon kokulu yağmurlu kadınlar vardır. Hiç unutmayan kadınlar vardır. Herşeye rağmen yağmur kalan kadınlar vardır. Ben iyiyim şimdi sen nasılsın? Günaydın, limon kokulu, yağmurlu kadın :) Seve seve Pollyanna'n olurum, sen de benim koruyucu meleğim ol ;s26 |
Cevap: Mutlusuzluk. Günaydııı @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] <3 |
Cevap: Mutlusuzluk. “Belki bu da kafiydi. Bir insana bir insan herhalde yeterdi. Fakat o da olmayınca? Her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tam bir vehim olduğu meydana çıkınca ne yapılabilirdi? Bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim. İçimde insanlara karşı öyle bir itimatsızlık, öyle bir acılık peyda olmuştu ki, bundan zaman zaman kendim de korkuyordum. Kim olursa olsun, temasa geldiğim herkesi düşman, hiç değilse muzır bir mahluk telakki ediyordum. Seneler geçtikçe bu his kuvvetini kaybedeceğine şiddetlendi. İnsanlara karşı duyduğum şüphe, kin derecesine çıktı. Bana yaklaşmak isteyenlerden kaçtım. Kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan en çok korkuyordum. “O bile böyle yaptıktan sonra!..” diyordum…” |
Cevap: Mutlusuzluk. Kaçıncı sınıfta öğrenmiştim bir insanın gözlerinde ki acıyı okumayı? |
Cevap: Mutlusuzluk. An olur, insan kimsesiz hisseder. Bu his öyle tuhaftır ki, yaşamayana anlatması pek zordur. Ali Ayçil, "Bazen gidecek hiçbir yerim olmuyor benim, bir korkuluk gibi dikilip duruyorum insanların ortasında." der. Daha iyi nasıl tarif edilir bilinmez. Yine de sığınılacak sözcükler, şiirler, öyküler bizimdir @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] :B |
Cevap: Mutlusuzluk. İnsan şu hayatta sahip olduğu tek şeyin ailesi olduğunu düşünür. işin aslı kimse kimseye sahip olamıyor gördüğüm bu çünkü insan sahip olduğu şeylere zarar vermez veremez. |
Cevap: Mutlusuzluk. Galiba o şarkıyı dinlerken ağlamalıydık beceremedik Şimdi gözevlerimiz dolu nereye akıtacağımızı şaşırıyoruz Kırılmışlığımızın ortasında irtifa kaybedeceğimi bilmesem Saç tellerinden kapsülle zaman yolculuğu yapıp Bir kez daha demek için kalkıp geçmişe gelirim Ama söylediğin gibi geç kalmak için bile çok geç Galiba bunlardan hiç bahsetmemeliydim beceremedim Galiba sen bir bulutsun göbeğin kuşlara yuva Uzaklaştıkça güzelsin sesin melekler yankısı Zaten hangimiz neyi ilk defa kaybediyoruz ki Bak mesela ikimiz birbirimizi kaç kez kaybettik Kaç balık öldü akvaryumda kaç kez bu defa son dedik Biliyorum söylemiştin heves etmek için bile çok geç Galiba ben bir yağmurum yağmaktan çoktan vazgeçmiş Kalkarken arkamızdaki parkı yakmalıydık beceremedik |
Cevap: Mutlusuzluk. Aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda İçimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy Birkaç köy sular altında Kalbimin doğusu, her resme güneş çizen bir çocuktu. Gam yükünün kervanları yürürdü dudaklarımda Kavruk ve çatlaktı dudaklarımın toprakları Ölümün ötesinde bir köy vardı Orda, uzakta, kalbimin en doğusunda Şimdi bana yalnızca Dertli türkülere duyduğum karşılıksız aşk kaldı Güzel beyaz bir tay doğururdu her sene hafızam Yorgundu oysa Durmadan, durmadan hatırlamaya koşmaktan. Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı. Okyanusları mavi olmayan. Benim için hayat, Kalbi kalpazanlıktan kırk sene yatmış çıkmış bir adamdı. Geçmişim acıyor şimdi, yalnız benim değil Benim ülkemin geçmişi de acıyor mesela. Bilirdim oysa ilk badem ağaçları çiçek açar baharda. Bilirdim çiçek satan çingene kızlarını Onlar bütün şimdileri, bütün zamanlara Bir gül parasına satardı.Oğlan kıza bir gül alsa Bilirdim odur en kırmızı zaman. Adına aşk diyorlardı Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı. |
Cevap: Mutlusuzluk. Ertelemekse mevzubahis ben pek maharetliyim, kabul, elime sağlık mı, elime benim kimseler su dökemez mi bilmem ama zaman aşımına uğramış olaylar, durumlar, pişmanlıklar tekrar masaya yatırılacak, mevzu gereğinden fazla uzatılıp münakaşaya dönüşecek, kapılar, telefonlar yüze çarpılacak, kimse birbirini anlamayacak veya yanlış anlayacaksa veyahutta zinhar doğruyu anlayıp hızla kırıp dökmekte beis görmeyecekse, nezaketsizliğinin okşanmasını bekleyecekse birileri; |
Cevap: Mutlusuzluk. "Bana gitmekten bahsetme. Hiçbir kapıyı usulca açma ve sakın sessizce kapatma. Gürültüyle kapansınlar ardından. Yer yerinden oynasın. Hemen döneceğine yemin ettiğin bir ayin gibi uzaklarda bir dağın tepesinden eteklerine taşlar yuvarlansın. Gözünü açtığın gibi yataktan kalkıp gittiğin sabahlar var. Sıcaklığın içten içe yanan bir köz gibi parlamaya devam ediyor. Çarşafa düşmüş birkaç tel saçın kıvrılıp bir soru işaretine dönüşüyor. İşte o sabahlar sana gitme dersem, gerçekten gitme. Dur. Kapının eşiğine attığın ayağın havada kaldıysa dahi, dur. Güneş bir kez olsun başka alemlere doğsun. Gel, sarılalım. Yorganı üzerimize çekip içinde yok olalım. Ya da giydiklerini tek tek çıkarıp askılarına geri as. Gel var olalım. Avuç içlerin yeni bir atlas olsun. Kolların sırtımdaki kemiklerin bir parçası. Çarşaflar havalanıp havalanıp her seferinde başka bir coğrafyaya konsun. Öğütüldükçe havaya rayihalar salan şeylerin hepsiyle hemzemin olalım. Korkunç bir rüyamı anlattığımda cevap verme. Uzanıp saçımdan öp. Öperken kokla. Koklarken okşa. Okşarken daha önce hiç duymadığım bir tonunda konuş şefkatin. Sus sonra. Kelimelerin yetmediği boşluklara kokun dolsun. Bir dalganın bir kayada bir oyuk açarken gösterdiği sabırla konuşalım. Çocukça hikayeler anlatırsam sana uyku vaktine yakın, bil ki korkuyorum. Kendi içimdeki kasırgada yüzüne çarpan her sözcük yeryüzüne attığım bir kanca gibi gelip sana saplanıyorsa mesela. Yastıkta beni bekleyen hafif uykularla aramızdaki mesafe durmadan artıyorsa. İçimde incelen ipliklere düğümler at. Elini uzat. Serçe parmağım kafesinden kurtulsun. Bildiğim şeylerin hepsinden şüpheyle, içimde yepyeni ve ılık bir dünya kurulsun. Bana bitmekten bahsetme. Tuvalet kağıtlarını, şampuanları, vişne sularını, dil peynirleri ve kornişon turşuları hep yedekli al. Nar taneleri tabakta biterken kendilerinden birer tane daha doğursunlar. Biten kitapları raflara zincirle. Filmler hep yeniden izleme mesafesinde dursun. Her şey bir kasetin deliğine işaret parmağımı sokup çevirdiğimde geriye dönsün. Mevsimdir geçer, bahar yine gelir deme. Baş ucumdaki çekmecede her daim sıcak iklimlere iki uçak bileti olsun. Uzun deyip anlatmadığın hikâyeler kuş olup uçsun. İtiraf edemediğin gençlik hataların balık bile olsalar, sularda boğulsun. Ne vakit olursa olsun, bana gitmekten bahsettiğin an, dünya dursun." |
Cevap: Mutlusuzluk. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Mutlusuzluk. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] 've kar taneleri gibi yaşıyoruz şu sıra, birbirimize değmeden ayrı ayrı eriyerek..' Metin Üstündağ |
Cevap: Mutlusuzluk. Ruhumdaki sabır, kalbimdeki aşkla kurdum kor dantellerden bu yolu, ormanın altına yeter ki oku onu. Senin gördüğün ağzımın kenarında duran dua, ben ayaklarımın altındaki toprağa, döktüğüm gözyaşına inandım. Öyle uzun ki dünya; katlanmaya, kıvrılmaya, açılıp çarşaf olmaya. Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya. Ah! yine de yolumdaki kederi kimse bilmesin, büyüsün, genişlesin, dolansın ömrümü; kapısı kapalı çoktandır, penceresi dargın. Kim anlayacak bu kor işaretleri? Kimsenin dilinden okunmasın içimde ufalan. Ovada ve dağda saklı bir mavi için düştümdü yola. Benim de yaban bir çığlığım vardı, çok zaman oldu, teslim ettim onu rüzgara. Kışa girdik kıştan çıktık ama değişmiyor insan karınca duası diyorlar ördüğüm yola.. |
Cevap: Mutlusuzluk.
|
Cevap: Mutlusuzluk. @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ^.^ [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Mutlusuzluk. Gökyüzü'm; İnsanlar sevilmek için yaratıldılar. Eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmasıdır. İşte tam da bu sebepten biz doğrusunu yapmaya ve sevmeye devam etmeliyiz. |
Cevap: Mutlusuzluk. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] :B |
Cevap: Mutlusuzluk. bir sahildeyiz. bir ucunda sen, bir ucunda ben. bu bir dünya eder. hangi dünya? benim dünyam. bu benim dünyamdır. merkez üssü de sensin. sana gösterebileceğim tek silah titrek ellerimdir. hiç sorma neden titriyorsun diye. korkudan olduğunu da asla bilme. ben bunları sana anlatmıyorum ki, şükür ki içimin çöplüğü hala orada. en son ruhumun külünü savurdum sanıyordum, kim bilirdi ki hala yandığımı? söndüm sanmaksa aptallık mıymış? ısrarla silah isteme benden. sana verebileceğim tek silah ellerim. gözlerimden de sakın. avuç içlerimi dudaklarına götürdüğün gece miydi yüreğimi bıraktığım gece. yüreğin genişlemesi diye bir şey varmış, diyorlardı. ben de duymuştum. senle tanışana kadar onunla da tanışmamıştım. sonra sen geldin, bir elinde bu yürek genişlemesi, bir elinde garip bir mutluluk. normal olan hiçbir şeye benzemeyerek geldin. ama ne gelişti! ama senin gözlerine bakınca orada da gördüm o yüreğin genişlemesini. genişledikçe, daha çok yer açtık orada sana. her yanını sana adadık. diğerlerine verdiğimiz o yürekten de sana yer çaldık. hırsızlık yaptık, senin aşkın adına. fazlası ile masum olsa da yaptık. sonra o gece, o şairin dediği gibi yüreğim ellerimde uyandım. yanımda sen uyuyordun sarmaşık misali, tüm dalların üzerimdeydi. mesken bildiğin bedenimin en sevgili misafiriydin sen. dağınıktın, ama olsun. |
Cevap: Mutlusuzluk. Sonra dedim: Öyle bir yaşa geleyim ki, hiçbir şeyi kaybetmeyeceğim. O da dedi ki: Küçüğüm, öyle bir yaş yok. İnsan her an bişeyleri kaybeder. İnsan hiç yoksa, her an ömrünü kaybediyor. Bazen dişini. Bazen insan yüreğini bile kaybediyor. Ne yazık ki öyle bir yaş yok. |
Cevap: Mutlusuzluk. "Kendimi hem kendim için yaşayabilecek denli güçlü ve iç zenginliğine sahip hissediyorum, |
Cevap: Mutlusuzluk. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Mutlusuzluk. Hayatımın içine etmiş bir adamı seviyorum ben. |
Cevap: Mutlusuzluk. Bir mide dolusu yalnızlık ve buz gibi bir sessizlik Ben bu şiiri kusarak yazdım kimseler temizleyemez Sabaha karşı ağladım ama hiç sesim çıkmadı Ben bu şiiri susarak yazdım dudaklarım kupkuru Ağır aksak bir ağrı bir gelip bir giderken Sen öylece oradayken ve ben yanına gelemezken Hırsımdan deli gibi olmayışına sarılıp Gıyabında öperek tüm jest ve mimiklerini Ben bu şiiri uçarak yazdım tüm yüklerimden kurtulup Uyudum sonra uyandım gelmedi bir daha uyku Müezzini duydum sonra Allah’la karıştı adın Meleksin ya o yüzden gözüm hep yukarlarda Tavanda ve bulutlarda ve arş-ı ala’nın dışında Başımın üstünde her yerde gözlerini aradım.. Ben bu şiiri sana yazdım sızayım diye rüyalarına. -Ali Lidar |
Cevap: Mutlusuzluk. Bazı şeylerin önüne geçemiyor insan. |
Cevap: Mutlusuzluk. “Zaman zaman çok yalnızım kalbiye |
Cevap: Mutlusuzluk. "Çek çıkar düştüğüm kuyudan, |
Cevap: Mutlusuzluk.
|
Cevap: Mutlusuzluk. Sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. Ve hepsine haykırmak istiyorum. Onayladığınız yanıtlar yalnızca bir yüzey. Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin medeni durum dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. Bu kolay olgulara, siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim. Hem de hiç bir çaba harcamadan. Belki de hiç istediğim gibi çalışmadan. istediğiniz düzeye erişmek o denli kolay ki… Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiç bir değeri yok ki. bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün. Ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla bağdaşan hiç yönüm yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum, hem de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi değer verdiğiniz için. İçgüdülerimi hiç bir işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiç bir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz. Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. Evlerinizle. Okullarınızla. İş yerlerinizle. Özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek istedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın, dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. Delirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım. Şimdi tek konuğu olduğum bu otelden ayrılırken, hangi otobüs ya da tren istasyonuna, hangi havaalanı ya da hangi limana doğru gideceğimi bilmediğim bu sabahta, iyi, başarılı, düzenli bir insandan başka her şey olduğumu duyuyorum. |
Cevap: Mutlusuzluk. Her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getireceği boşluk ve yalnızlık ile dolu. Belirsizlikler arasında belirlemeye çalıştığımız yaşam gibi. Sevgi isteği, kendi kendine yaşamı kanıtlama isteği kadar büyük. Belki kendilerine yaşamı kanıtlamaya gerek duymayan insanlar, sevgileri de derinliğine duymadan, acıya dönüştürmeden yaşayıp gidiyorlar. Ya da sevgiyi sevgi, beraberliği beraberlik, ayrılığı ayrılık, yaşamı yaşam, ölümü ölüm olarak yaşıyorlar. Oysa yaşam ölümle, ölüm yaşamla tanımlı. Ama sen. Senin için her beraberlik ayrılış, her ayrılış beraberlik, sevgi sevgisizlik, duyum duyumsuzluğun başladığı an. Birisinin teniyle yan yana olmak, kendi varoluşumu unutmak mı. Ya da daha derin algılamak mı. Kendi varoluşum. Her varoluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu? |
Cevap: Mutlusuzluk. Uykuda. Uykuyu ararken. Derin uykuların ötesinde bile zaman zaman düşünde sezinlemiyor mu insan birbaşınalığın çaresizliğini. Yollarda. Okurken. Pencereden caddelere bakarken. Giyinirken. Soyunurken. Herhangi bir kahvenin içinde oturan insanlara gelişigüzel bakarken. Hiçbir şey aramazken. Herhangi bir kahvede oturan insanları görmezken, başka olgular düşünürken... Yosun kokusunu yeniden duymaya çalışırken, arabalar dünyasında yaşadığını son anda algılarken, büyük bir bulvarın tüm kahvelerinde oturanlardan hiçbirini tanımazken, bir mağazadan gelişigüzel yiyecek seçerken, ya da bir satıcıdan herhangi bir malı isterken, aynı anda özlem ve yalnızlıkları düşünürken, gidenleri, gelenleri, bölünenleri, ölenleri, doğanları, büyüyenleri, yaşamak isteyenleri, yaşamak istemeyenleri özlerken, severken, sevilirken hep yalnız değil miyiz? |
Cevap: Mutlusuzluk. Yaşam özlemini doyuracak bir olgu mümkün mü. Yirmi yıl sonra aynı şarkılar çalıyor. Elli üç yıl öncesi çekilmiş bir film gösteriliyor. Yirmili yılların, ellili yılların giysileri vitrinleri dolduruyor. Açlık, savaş, geri kalmışlık ve inanılmaz felaketlerle ilgili haberleri kitleler, masal dinler gibi dinliyor. İşte böylesi bir yaşam önümüzden gelip gidiyor. Sen kendi duvarlarının gerisine çekiliyorsun. O, kendi duvarlarının gerisine çekiliyor. Bir başka kentte. Bir başka ülkede. Herkes bir başka kentte. Herkes bir başka dili konuşuyor. Ya da anlamaya çalışıyor. Aynı dili konuşan iki kişi yok. Her sözü, insanın kendisi için söylediğine inanıyorsun. Her söylenen söz, bir biçimde insanın kendini onaylaması. Karşısındakine bir şey anlatmak istese de, gene kendi gerçeğini, bilmişliğini ya da doğru algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler. Bir bedenin üzerinde dolaşan her el, kendi bedenini okşamak istercesine dolaşıyor öteki bedenin üzerinde. Doyum içinde ayrılacağını sandığım bu yaşamdan, zaman zaman algılıyorsun ki, hiç de doyumla ayrılamayacaksın. Hiç yaşanmamış gibi. |
Cevap: Mutlusuzluk. ''küstürmeyin insanları hayata. |
Cevap: Mutlusuzluk. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Bence en kötüsü de bir şeylerin artık elinden değil de içinden gelmemesi. Heves yok, inancın kalmamış, zorlayamıyorsun. *Sadri Alışık |
Cevap: Mutlusuzluk. Gerçekten sevdiğim pek az insan var; hele saygı duyduğum daha da az insan var. |
Cevap: Mutlusuzluk. Ben adını ne zaman ansam adın genzimi yaktı. |
Cevap: Mutlusuzluk. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Mutlusuzluk.
|
Cevap: Mutlusuzluk. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Mutlusuzluk. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Cevap: Mutlusuzluk. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:40. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk