IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10 Temmuz 2012, 10:10   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Bakara Suresi, 261 - 274) Allah Yolunda İnfak




261-مَّثَلُ الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ أَنبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فِي كُلِّ سُنبُلَةٍ مِّئَةُ حَبَّةٍ “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir.”

Bitirmek, bazan toprağa ve suya nisbet edildiği gibi, burada da sebep olması açısından daneye nisbet edilmiştir. Gerçekte ise bitiren Allahtır. Bu bir meseldir, aynen vâki olması gerekmez. Ancak verimli arazide bire yediyüz almak mümkün de olabilir.
وَاللّهُ يُضَاعِفُ لِمَن يَشَاء“Allah, dilediğine kat kat verir.”
Allah infakta bulunanın ihlâsına ve yorulmasına göre dilediğine daha da kat kat verir. Bundan dolayı da, sevabın miktarı yönünden ameller birbirinden çok farklı olur.
وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ“Allah, Vasi’ - Alîm’dir.”
Lütfuyla kat kat vermek, Allaha zor değildir.
Ve Allah Alîm’dir, infak edenin niyetini, ne kadar infak ettiğini bilir.

262- الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللّهِ ثُمَّ لاَ يُتْبِعُونَ مَا أَنفَقُواُ مَنًّا وَلاَ أَذًى لَّهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ “Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının peşinden minnet etmeyen ve eza vermeyenlerin, Rab’leri katında mükâfatları vardır.”

Sebeb-i Nüzûl
Ayet, Hz. Osman hakkında indi. Tebük seferine giden orduya bin deveyi yükleriyle beraber donatarak yardım etti.
AbdurRahmân Bin Avf da Peygambere gelip dört bin dirhemi sadaka olarak vermişti.
Minnet, iyilik yaptığı kişiye bunu nazara vermek, eza ise yaptığı iyilikten dolayı iyilik yaptığı kişiye üstten bakmaktır.
وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ“Onlara bir korku yoktur.”
وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ “Onlar üzülmeyeceklerdir de.”

263- قَوْلٌ مَّعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِّن صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَآ أَذًى “Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eza gelen bir sadakadan daha hayırlıdır.”
Birisine tasaddukta bulunup ardından ona üstten bakarak ezada bulunmaktansa, güzel bir söz ve “kusura bakma, verecek durumda değilim” şeklinde mazeret beyan ederek bir şey vermemek daha hayırlıdır.

وَاللّهُ غَنِيٌّ حَلِيمٌ“Allah, Ğani’dir – Halîm’dir.”
Allah Ğani’dir, minnet ve eziyet ile tasaddukta bulunulmasına ihtiyacı yoktur; Halîm’dir, minnet ve eziyetle tasaddukta bulunana hemen ceza vermez.

264- يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُبْطِلُواْ صَدَقَاتِكُم بِالْمَنِّ وَالأذَى Ey iman edenler! Minnet ve eza ile sadakalarınızı boşa çıkarmayın.”

Sadaka verdiğiniz kimselere minnet ederek ve onları inciterek amellerinizin mükâfatını boşa çıkarmayın.
كَالَّذِي يُنفِقُ مَالَهُ رِئَاء النَّاسِ وَلاَ يُؤْمِنُ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ “O kimse gibi ki, Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde, insanlara gösteriş olsun diye malını harcar.”
İnfak ederken riya ile veren, bununla Allahın rızasını ve ahiret sevabını murat etmeyen münafığın yaptığı gibi yapmayın.
Veya genel anlamda münafıklara has olmadan bazılarının yaptığı gibi riyakârane infakta bulunmayın.
فَمَثَلُهُ كَمَثَلِ صَفْوَانٍ عَلَيْهِ تُرَابٌ فَأَصَابَهُ وَابِلٌ فَتَرَكَهُ صَلْدًا “Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir.”
لاَّ يَقْدِرُونَ عَلَى شَيْءٍ مِّمَّا كَسَبُوا“Onlar kazandıklarından hiçbir şeyi tutmaya güç yetiremezler.”
Böyle yapanlar, riya ile yaptıklarından faydalanamazlar, bir sevap elde edemezler.
وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ “Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.”
Allah kâfirleri hayra ve doğruya iletmez.
Ayette riyanın, minnet ve eza ile infakta bulunmanın kâfirlerin özelliklerinden olduğuna bir tariz vardır. Dolayısıyla, mü’minin bunlardan uzak kalması gerekir.

265-وَمَثَلُ الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمُ ابْتِغَاء مَرْضَاتِ اللّهِ وَتَثْبِيتًا مِّنْ أَنفُسِهِمْ كَمَثَلِ جَنَّةٍ بِرَبْوَةٍ أَصَابَهَا وَابِلٌ فَآتَتْ أُكُلَهَا ضِعْفَيْنِ “Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla ve kalben mutmain olarak mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yüksekçe bir yerdeki güzel bir bahçenin durumu gibidir ki, bol yağmur alınca iki kat ürün verir.”
Kişi, malını Allah yolunda infak etmekle, kalbindeki imanı daha sabit hâle getirir, yerleştirir. Çünkü mal, ruhun bir parçasıdır. Malını Allah yolunda harcayan kimse, nefsinin bir kısmına sebat kazandırmış olur. Malını ve ruhunu Allah yoluna adadığında ise, nefsinin tamamına sebat kazandırmış olur.
Veya ayet “mallarını İslâmı tasdik ederek ve amellerin karşılığının verileceğine inanarak infak edenler” anlamına da gelebilir.
Bunda, malını infak etmenin hikmeti, nefsi cimrilikten ve mal sevgisinden kurtarmak olduğuna bir tenbih vardır.
Böyle bir yerdeki ağacın manzarası daha güzel ve meyvesi daha hoş olur. Kuvvetli yağmur sebebiyle meyvesini iki kat verir.

فَإِن لَّمْ يُصِبْهَا وَابِلٌ فَطَلٌّ “Bol yağmur almasa bile, bir çiseleme ona yeter.”
Yani kuvvetli yağmur gelmese bile, bir çisenti (hafif bir yağmur) ona yeter. Çünkü verimli bir arazidir ve yüksek yerde olduğundan havası serindir.
Ayetin manası şöyledir: Her ne kadar durumları itibarıyla artışta farklılıklar olsa da, bunların harcamaları Allah nezdinde mutlaka artar, hiçbir şekilde zâyi olmaz.
Onların Allah nezdindeki hâli, yüksek bir yerdeki bahçeye benzer. Bu bahçeye kuvvetli yağmur da yağsa, hafif bir çisenti de olsa her hâl u kârda durumu hoştur, güzeldir.
Allah yolunda çokça harcayanların hâli, o tepedeki bahçeye bolca yağmur yağmasına benzer, bolca sevap elde ederler. Daha az harcayanların ise, aynı bahçeye az bir çisenti gelmesi hâline benzer, diğeri kadar olmasa da, bu durumda da bahçe yine verimlidir.
وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir.”
Bu ifade, riyadan bir sakındırma ve ihlâsa bir teşviktir.

266- أَيَوَدُّ أَحَدُكُمْ “Sizden biri hiç şunu ister mi? ”
أَن تَكُونَ لَهُ جَنَّةٌ مِّن نَّخِيلٍ وَأَعْنَابٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ “Kendisinin hurma ve üzümlerden bir bahçesi olsun, bunların altından ırmaklar aksın.”
لَهُ فِيهَا مِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ“O kimseye, orada her türlü semerat (mahsuller) var.”
Bir bahçe var. Bu bahçede diğer ağaçlar da bulunmakla beraber asıl olarak hurma ve üzümden meydana gelmiş. Bu ikisinin ismen zikri, bunların ayrıcalıklı olmaları ve menfaatlerinin çok olması sebebiyledir. “O kimseye, orada her türlü semerat (mahsuller) var” ifadesi, diğer ağaçları da ihtiva ettiğine delalet etmek içindir.
Bundan murat, menfaatler de olabilir.

وَأَصَابَهُ الْكِبَرُ وَلَهُ ذُرِّيَّةٌ ضُعَفَاء“Himayeye muhtaç çocukları var iken, ihtiyarlık gelip kendisine çatsın.”
Ayette yaşlılığın nazara verilmesi, yaşlılık dönemindeki muhtaç olmanın ve geçim sıkıntısının daha zor olmasındandır.
Ve bu yaşlı insanın bakıma muhtaç, çalışmaya gücü yetmeyen küçük çocukları var.

فَأَصَابَهَا إِعْصَارٌ فِيهِ نَارٌ فَاحْتَرَقَتْ “Derken bahçeye ateşli bir bora (kasırga ) isabet etsin de orası yanıversin?”
Ayet, iyi işler yapan bir kimsenin, bu işleri boşa çıkaracak riya ve eza ile infak etmek gibi durumlarını anlatan bir temsildir. Böyle birinin pişmanlığı ve üzüntüsü çok fazla olacaktır. Kıyamet günü gelip bu güzel işlere son derece muhtaç iken, bunlardan yararlanamayacaktır.
İşarî mana olarak ise şöyle denilebilir:
Sırrı ile melekût âleminde cevelan eden, fikri ile Cenab-ı Ceberuta yükselen biri, ardından şu yalancı âleme dönüp Hakkın masivasına iltifat etse, elbette bütün sa’yini hebaen mensur hâle getirecektir.

كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمُ الآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ “Allah, düşünesiniz diye âyetlerini size böyle açıklıyor.”
Bunları tefekkür edip de ibret alasınız diye Allah ayetlerini işte size böyle beyan ediyor.

267- يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَنفِقُواْ مِن طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّا أَخْرَجْنَا لَكُم مِّنَ الأَرْضِ “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkardıklarımızın temiz ve hoş olanlarından infak edin.”
Kazancınızın helâl ve kaliteli kısmından başkalarına verin.
Yerden insanlar için çıkarılanlar, hububat, meyveler, madenler gibi şeylerdir.

وَلاَ تَيَمَّمُواْ الْخَبِيثَ مِنْهُ تُنفِقُونَ وَلَسْتُم بِآخِذِيهِ إِلاَّ أَن تُغْمِضُواْ فِيهِ“Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın.”
Bunlardan düşük kaliteli olanları vermeye çalışmayın.
İbnu Abbas, bazılarının hurmadan infak ederken kalitesiz olanları verdiğini, bu ayetle böyle yapmaktan men edildiklerini söyler.

وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ“Ve bilin ki Allah, Ğani’dir – Hamîd’dir.”
Allah Ğanî’dir, sizin infakınıza ihtiyacı yoktur. Size infakı emretmesi, bunun size olan faydasındandır. O, Hamîd’dir, infakınızı kabul eder, sevab olarak karşılığını verir.

268- الشَّيْطَانُ يَعِدُكُمُ الْفَقْرَ “Şeytan size fakirlik vaat eder.”
وَيَأْمُرُكُم بِالْفَحْشَاء“Ve size çirkin işleri emreder.”
Şeytanın çirkin şeyleri emretmesi, cimrilik gibi çirkin fiillere teşvikte bulunmasıdır. Arablar, cimri kimseye “fâhiş” derler. Bununla beraber, “çirkin şeylerden” murat, genel anlamda günahlar da olabilir.

لْ وَاللّهُ يَعِدُكُم مَّغْفِرَةً مِّنْهُ وَفَضْلاً “Allah ise, size kendisinden bir mağfiret ve bir lütuf vaat eder.”
Allah infakınıza karşılık günahlarınızı bağışlamayı ve infak ettiğinizden daha efdalini dünyada veya ahirette onun yerine vermeyi size vaad eder.
وَاللّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ“Allah, Vasi’ – Alîm’dir.”
Allah, infak edene fazlasıyla genişlik verir, onun infakını da bilir.

269- يُؤتِي الْحِكْمَةَ مَن يَشَاء “Dilediğine hikmet verir.”
Hikmet, bir yönüyle gerçeğe mutabık bilgi ve düzgün ameldir.
وَمَن يُؤْتَ الْحِكْمَةَ فَقَدْ أُوتِيَ خَيْرًا كَثِيرًا“Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir.”
Bu şekilde kendisine hikmet verilen kimseye dünya ve ahiretin hayrı verilmiştir. Bundan daha büyük hayır olabilir mi?
وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الأَلْبَابِ “Bunu ancak akıl sahipleri tezekkür eder.”
Anlatılan bu ayetlerden öğüt alan veya bunları tefekkür edenler, ancak vehimden ve hevâya tâbi olmaya meyletmek şaibelerinden kurtulan hâlis akıl sahibi kimselerdir.
Tefekkür ve tezekkür birbirine yakındır. Tefekkür eden kimse, Allahın kalbine bilkuvve koyduğu bilgileri tezekkür eden, hatırlayan kimse gibidir.

270- وَمَا أَنفَقْتُم مِّن نَّفَقَةٍ أَوْ نَذَرْتُم مِّن نَّذْرٍ فَإِنَّ اللّهَ يَعْلَمُهُ “Allah yolunda her ne harcar veya her ne adarsanız, şüphesiz Allah onu bilir.”
Nafaka olarak az veya çok, gizli ve açıktan, hak yolda veya batıl yolda ne harcarsanız; veya şarta bağlı veya şartsız, taatte veya masiyette her ne adakta bulunursanız bulunun Allah onu bilir ve ona göre size karşılık verir.
وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ“Zulmedenlere hiç bir yardımcı yoktur.”
Günah için harcayan ve günaha adakta bulunan veya sadaka vermeyen ve adağını yerine getirmeyen zâlimleri Allah bilir. Allaha karşı bunlara yardım edecek ve O’nun cezasından kurtaracak hiçbir yardımcı da yoktur.

271- إِن تُبْدُواْ الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَ “Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel!”
وَإِن تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَرَاء فَهُوَ خَيْرٌ لُّكُمْ“Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.”
Nafile sadakalarda gizliden vermek daha iyidir. Ayrıca, serveti bilinmeyen birinin de gizliden vermesi daha efdaldir. Ancak serveti bilinen kimse sadakayı açıktan verirse, töhmetten kurtulması açısından daha uygun olur.
İbnu Abbastan şöyle rivayet edilir:
“Nafile sadakayı gizliden vermek, açıktan vermekten yetmiş defa daha üstündür.”
“Zekatı alenî vermek ise, gizli vermekten yirmibeş kere daha efdaldir.”

وَيُكَفِّرُ عَنكُم مِّن سَيِّئَاتِكُمْ “Ve günahlarınızdan bir kısmına kefaret yapar.”
وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ “Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”
Bu ifade, gizlice vermeye bir teşviktir.

272- لَّيْسَ عَلَيْكَ هُدَاهُمْ “Onları hidayete erdirmek sana ait değildir.”
İnsanları hidayet üzere kılmak senin üzerine bir görev değildir.
Sana düşen,
-Ancak irşattır.
-Ve güzel şeylere teşvik etmektir.
-Minnet ve eziyetle infakta bulunmak ve verirken düşük şeylerden vermek gibi çirkin işlerden de yasaklamaktır.

وَلَكِنَّ اللّهَ يَهْدِي مَن يَشَاء “Fakat Allah, dilediğini hidayete erdirir.”
Ayet, hidayetin Allahtan ve O’nun dilemesiyle olduğunu ifade etmekte gayet açıktır. Bu hidayet ehil olanlaradır, layık olmayanlara değil.
وَمَا تُنفِقُواْ مِنْ خَيْرٍ فَلأنفُسِكُمْ “Hayır olarak ne harcarsanız, kendiniz içindir.”
Hayır olarak neyi infak edersiniz kendiniz içindir, bunun faydası sizedir. Öyleyse yaptığınız infaka mukabil minnette bulunmayın, düşük maldan infak etmeye kalkışmayın.
وَمَا تُنفِقُونَ إِلاَّ ابْتِغَاء وَجْهِ اللّهِ “Zaten siz ancak Allah’ın rızasını kazanmak için harcarsınız.”
“Zaten siz Allahın rızasını talep etmek dışında bir gayeyle infakta bulunmazsınız.”
“Harcarsınız” ifadesi, aslında “harcayınız” mesajını verir.
وَمَا تُنفِقُواْ مِنْ خَيْرٍ يُوَفَّ إِلَيْكُمْ “Hayır olarak her ne harcarsanız, karşılığı size tastamam ödenir.”
Hayır olarak ne infak ettinizse, bunun sevabı kat be kat size verilir.
Hz. Peygamberden (asm) şöyle şöyle rivayet edilir: “Allahım, infak edenin malının yerini doldur. Cimrilik edenin malını ise telef et!”

Sebeb-i Nüzûl
Rivayet edilir ki, Müslümanların bir kısmının Yahudiler içinde evlilikten veya süt emmeden dolayı akrabaları vardı ve bu akrabalarına infakta bulunuyorlardı. Bunlar, kendileri İslâma girdiklerinde, gayr-i Müslim olan bu yakınlarına fayda vermeyi kerih gördüler, bu münasebetle üstteki ayet nazil oldu.
Bu, farz olmayan nafile sadakalardadır. Farz olan zekâtın gayr-i Müslimlere verilmesi ise caiz değildir.
وَأَنتُمْ لاَ تُظْلَمُونَ “Ve haksızlığa maruz kalmazsınız.”
Yani, nafakalarınızın sevabı size noksan olarak verilmez.

273- لِلْفُقَرَاء الَّذِينَ أُحصِرُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ (Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan kimseleredir.”
لاَ يَسْتَطِيعُونَ ضَرْبًا فِي الأَرْضِ “Onlar, yeryüzünde çalışmaya güç yetiremezler.”
Bunların suffe ehli olduğu söylenir. Sayıları dört yüz kadardı, fakir muhacirlerden idiler. Mescidin suffesinde (çardağında) kalırlardı. Vakitlerini devamlı ilim ve ibadetle geçirirlerdi. Hz. Peygamberin gönderdiği seriyyelere de iştirak ederlerdi.
يَحْسَبُهُمُ الْجَاهِلُ أَغْنِيَاء مِنَ التَّعَفُّفِ “İffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin zanneder.”
Onların hâlini bilmeyen, istemekten çekinmeleri sebebiyle onları zengin zanneder.
تَعْرِفُهُم بِسِيمَاهُمْ “Sen onları yüzlerinden tanırsın.”
“Sen ise onları zafiyetlerinden, hâllerindeki bitkinlikten tanırsın.”
Burada hitap Hz. Peygamberedir. (asm)
Veya muhatap olan herkesedir.
لاَ يَسْأَلُونَ النَّاسَ إِلْحَافًا“Yüzsüzlük yapıp kimseden bir şey istemezler.”
Onlar başkalarından sadaka istemezler. Şayet bir zaruretten dolayı isteseler, ısrarcı olmazlar.
وَمَا تُنفِقُواْ مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللّهَ بِهِ عَلِيمٌ “Hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilendir.”
Ayet, infaka ve özellikle de üstteki ayette hâlleri anlatılan kimselere vermeye teşvik eder.

274- الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُم بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلاَنِيَةً “Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya.”
Yani, onlar bütün vakitlerde ve bütün hallerde hayır yaparlar.

Sebeb-i Nüzûl
Ayetin Ebu Bekir (r.a) hakkında indiği söylenir. Rivayete göre kırkbin dirhem tasaddukta bulunur. Bunun onbinini gece, onbinini gündüz, onbinini gizlice, onbinini açıktan verir.
Hz. Ali hakkında indiği de söylenir. Rivayete göre sadece dört dirhemi vardı, bir dirhemini gece, bir dirhemini gündüz, bir dirhemini gizlice, bir dirhemini de açıktan sadaka olarak verdi.
Denildi ki: Ayet, Allah yolunda akıncı olmak ve bunun masraflarını karşılamak hakkındadır.”
فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ “İşte onların mükâfatı Rab’leri katındadır.”
وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ Onlara bir korku yoktur.”
وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ “Onlar üzülmeyeceklerdir de...

__________________
Eğer "dokuz" CanLı oLsaydın biLe En fazLa "sekiz" kez kaçabiLirdin öLümden..
BiLki "
yedi" düveLe suLtan oLsan dahi Yerin "aLtı" mekan oLacak sana
En fazLa "beş" metre kumaş götürebileceksin Kapatacaksın "dört" açsanda gözünü..
Bu dünya "
üç" günLük dünya , AzraiLin yanında "iki" kat oLup yaLvarsanda nafiLe
ELbet "
bir" gün öLeceksin İşte o gün herşey "sıfır"dan başLayacak..!
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
261, allah, bakara, infak, suresi, yolunda


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Bakara Suresi, 190 - 195) Allah Yolunda Savaş Sır Kuran-ı Kerim 0 10 Temmuz 2012 10:09
Bakara Suresi, 183 - 189) Oruç Meseleleri Sır Kuran-ı Kerim 0 10 Temmuz 2012 10:07
(Bakara Suresi, 8 - 20) Münafıklar Sır Kuran-ı Kerim 0 20 Şubat 2012 10:47
Bakara sûresi Sır Kuran-ı Kerim 0 18 Ekim 2010 23:47
Atatürk ve Bakara Suresi Afrodit Atatürk Köşesi 0 26 Eylül 2010 00:33