IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 08 Kasım 2012, 17:17   #1
Zen
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Vücudun Narkoza Cevabı





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Ameliyat geçirmediğimiz sürece, bizi alâkadar etmeyecek olan anestezi, birçok insan için ürkütücü görünmektedir. Anestezinin ne olduğu, farklı uygulamalarının olup olmadığı ve bilhassa insanın dünya ile münasebetinin kesildiği genel anestezinin nasıl uygulandığı çok merak edilen konulardır.

Hissetme duyusunun ortadan kalkması mânâsına gelen anestezi, halk arasında narkoz ismiyle bilinir. Genel olarak üç gruba ayrılır:
a) Sadece cerrahî işlem yapılacak yerin uyuşturulması (lokal anestezi),
b) Ameliyat yapılacak bölgeyi ilgilendiren sinirlerin uyuşturulması (bölgesel anestezi),
c) Hastanın tamamen uyutulup, solunum cihazına bağlanması (genel anestezi).

Bunların ilk ikisinde hasta uyanıktır ve şuuru açıktır; fakat ameliyat bölgesi uyuşturulmuş olduğu için herhangi bir şey hissetmez.

Günümüzde çok değişik alanlarda anestezi uygulamaları yapılmaktadır. Anestezi sadece ameliyathanede değil, ağrı oluşturabilen hâricî birçok müdahale sırasında da uygulanmaktadır. Meselâ sindirim sisteminin oral veya rektal (makat) yoldan incelenmesini sağlayan endoskopik işlemler sırasında, psikiyatrik bazı hastalıklarda, kalbdeki ritim bozuklukları için yapılan bazı elektroşok uygulamalarında, bilhassa çocukların veya zekâ geriliği olan hastaların diş tedavileri sırasında anestezi uygulamaları çok büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Ayrıca kısa süreli de olsa hareketsiz kalmayı gerektiren tomografi, manyetik rezonans (MR) gibi görüntüleme metotları sırasında, çocuklar veya kapalı alan korkusu olan yetişkinler için anestezi uygulamalarından faydalanılmaktadır. Bu tür ameliyathane dışı uygulamalarda genellikle genel anestezi yerine solunumu ve dolaşımı baskılamayan, fakat hastanın şuurunu hafif uykulu hâle getiren, korku ve buna bağlı refleksleri baskılayan anestezi uygulanmaktadır.

Bugünkü hâliyle modern anestezi uygulamalarının çok eskilere dayanmadığı ve gelişmelerin son yüzyıl içinde meydana geldiği görülür. Cerrahî müdahale geçirecek hastalara morfin benzeri bazı bitkilerin yaprakları çiğnetilerek acılarının hafifletilmesi, uygulanan en eski metotlardandır. Ayrıca cerrahî işlem yapılacak bölgeye anestezik hususiyeti olan bazı bitkilerin sürülmesi de diğer bir uygulamaydı. Fakat bütün bu uygulamalar, sadece basit ve küçük ameliyatlar için kullanılabilen metotlardır. Bu uygulamaların hiçbirinde hastanın şuuru kaybolmaz ve hayatî fonksiyonları da kontrol altında tutulamazdı. Hâlbuki günümüzde hastalar tamamen uyutulmakta, istenmeyen birçok refleksleri baskılanabilmekte, ağrı duymaları engellenebilmekte ve sağlanan anestezi derinliği ile vücudun her bölgesine ulaşılarak her türlü cerrahî işlem kolaylıkla yapılabilmektedir. Modern anestezi metotlarının olmadığı dönemlerde yapılan ameliyatlarda, cerrahinin başarı nispetleri çok düşük, ölüm oranları ise, ne yazık ki çok yüksekti.

Genel anestezi ve riskleri
Genel anestezi için hastalara uyutucu (hipnotik), çok kuvvetli ağrı kesici (narkotik analjezik) ve kas gevşetici ilâçlar verilir. Bu ilâçlar verildikten hemen sonra hastanın nefes borusuna ince bir tüp yerleştirilir ve solunumu tamamen durmuş olan hasta, solunum cihazına bağlanır. Ameliyat boyunca hastaya gerekli olan anestezik ilâç idamesi, damar veya solunum yoluyla sağlanır.

Anestezi açısından en riskli dönemler, genelde hastanın uyutulması ve uyandırılması safhalarıdır. Anestezistler, anestezi uygulamasını bir uçak yolculuğuna benzetirler. Uçak havalandıktan sonra yolculuk genelde problemsiz veya hafif sarsıntılı iken, uçağın kalkışı ve inişi risklere en açık dönemdir. Anestezide de kan basıncında, kalb atım hızında, solunumla alakalı bütün fonksiyonlarda, endokrin ve metabolik dengelerde en büyük değişiklikler hastanın uyutulması ve uyandırılması sırasında yaşanır.

Hastayı uyutmak için kullanılan ilâçlar, dolaşım sistemi üzerinde baskılayıcı bir tesir yaparak, kan basıncının düşmesine ve kalb atım hızının yavaşlamasına sebep olur. Uyutulduktan hemen sonra solunum cihazına bağlamak maksadıyla hastanın nefes borusuna tüp yerleştirilmesi işlemi ise, adrenalin gibi stres hormonlarının miktarının artmasına, dolayısıyla kalb hızı ve kan basıncının yükselmesine sebep olur. Verilen ilâçların dozuna ve anestezi derinliğine bağlı olarak birbirine zıt bu iki tesirin neticesinin ne yönde olacağı her zaman kestirilemeyebilir. Ayrıca anestezik ilâçlar, soluma işinin yavaşlamasına hattâ çoğunlukla tamamen durmasına sebep olur.

Ameliyat bitiminde ilâçların vücuttan tamamen uzaklaştırılması ve anestezik ilâçlarla baskılanmış olan solunum işinin geri gelmesi, her zaman çok kolay olmayabilir. Solunuma yardımcı kaslar yeterli kasılma gücüne ulaşmadığında, hasta yeterli derinlik ve sayıda solunum yapamayacağı için gerekli olan oksijen kana gönderilemez ve atılması gereken karbondioksit de atılamaz. Bu durumun uzun sürmesi, beyin ödeminin gelişmesi gibi istenmeyen durumlarla neticelenebilir. Pilotun iniş sırasında hava şartlarını, alanın coğrafî konumunu, pistteki şartları dikkate alarak uçağın hızı gibi bazı parametreleri duruma göre ayarlamasına benzer şekilde, anestezistin de hastayı gerekli şartlara göre idare etmesi gerekir.

Anestezi ile alâkalı yanlış bilinen bir husus, aşırı narkoz neticesi hasta ölümleridir. Aslında günümüzde aşırı narkoz ve buna bağlı ölüm diye bir durum söz konusu değildir. Anestezide kullanılan ilâçlar, beynin bölümleri arasındaki bağlantıyı ve buradaki hücreler arası iletimleri baskılayarak hastanın uyumasına vesile olur. Aşırı narkoza bağlı ölüm, derin uyumaktan değil, hastaya uygun olmayan ilâcın veya dozun, hastalıklı diğer organ sistemleri üzerine olan menfî tesirleri neticesi meydana gelir. Meselâ, ileri derecede kalb hastalığı olan bir hastada gerekli önlemleri alınmamış bir lokal veya bölgesel anestezinin oluşturabileceği metabolik stres, ölümcül komplikasyonlara sebep olabilir.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Herhangi bir sistemik hastalığı olmayan, basit bir ameliyat olacak bir kişi için sadece narkoza bağlı ölüm nispetinin ne olduğu hep merak konusu olmuştur. Eskiden bu oran, kullanılan ilâç ve metotların kısıtlı olması, hastaların hayatî bulgularını takip edecek teknolojinin olmaması, güvenlik sınırlarının tam olarak belirlenememesi sebebiyle yüksek sayılabilecek seviyelerdeydi. Bunlara ait sağlıklı veriler bulunmamakla birlikte, günümüzde bu oran, tıbbın gelişmesi ve teknolojinin tıbba sağladığı katkılarla oldukça azalmıştır. Hemen her ilâcın tesir ettiği ideal doz aralıkları, güvenle kullanılabilecek en yüksek ve en düşük dozlar, yan tesirler ve alınması gereken tedbirler, binlerce araştırma neticesinde net olarak ortaya konulmuştur. Son zamanlarda yapılan kapsamlı bir çalışmada, sadece anesteziye bağlı ölüm oranının 1/20.000'den 1/185.000 seviyesine gerilemiş olduğu gösterilmiştir. Bu da oldukça düşük bir orandır. Yani belirlenen kurallara uyulduğu müddetçe genel anestezi son derece güvenli bir uygulamadır.

Vücudumuza yerleştirilen koruyucu mekanizmalar
Anestezi maksadıyla kullanılan ilâçlar, birçok organ sistemi üzerinde baskılayıcı hususiyetlere sahiptir. Bu ilâçlar, insanı uyutmanın yanı sıra solunumun durmasına, kalb atım hızının ve kan basıncının düşmesine sebep olabilir. Bu menfî hâdiseleri bertaraf edebilmek için vücudumuza çeşitli koruyucu mekanizmalar yerleştirilmiştir. Meselâ, hastanın nefes borusuna tüp yerleştirilmesi veya cerrahî müdahale sırasında, kalb atım hızı ve kan basıncında artış olursa, kalbden çıkan ana atardamarın etrafındaki basınca duyarlı reseptörler uyarılır. Buradan beyinde bulunan ve kan basıncını düzenlemede vazifeli vazomotor merkeze uyarılar gider. Beyinden kalbe gönderilen uyarılar neticesinde, kalb atım hızı ve kasılması azalır; vücudumuzun uç bölgelerine gönderilen uyarılarla da, damarlarda genişleme olur ve kan basıncı düşer. Öte yandan anestezik ilâçlarla veya cerrahî müdahale sırasındaki aşırı kan kaybı neticesinde, kan basıncının düşmesiyle dokulara giden kan ve dolayısıyla dokunun oksijenlenmesi azalır. Böyle bir durumda yine basınca duyarlı reseptörler uyarılarak kalb daha hızlı atmaya başlar ve dokulara daha fazla kan gönderilerek oksijen ihtiyacı karşılanmaya çalışılır. Bunun yanında kas ve deri gibi dokulardaki damarların büzülmesi ile kan; beyin, böbrek ve karaciğer gibi hayatî organlara doğru yönlendirilir. Böylece bu dokularda, oksijensizliğe bağlı kalıcı hasar engellenmiş olur. Fakat hastada kalb ve dolaşım sistemiyle ilgili bir rahatsızlık olduğunda, bahsedilen koruyucu mekanizmalar yeterince çalışmayabilir.

İlâçların yanı sıra cerrahî işlemin kendisi de çeşitli mekanizmalarla vücutta bazı hormonal ve metabolik değişikliklere sebep olabilir. Meselâ, cerrahinin oluşturduğu stres neticesinde kortizol gibi bazı hormonların kan seviyesinin artmasıyla kan şekeri artabilir. Buna cevap olarak insülin hormonu salgılanır ve kan şekeri normal seviyelere geriler. Fakat şeker hastalığı olan bir hastada, kan şekerini düşürecek yeterli insülinin olmaması, bahsedilen koruyucu mekanizmanın harekete geçmesini engeller ve kan şekeri uzun süre yüksek kalarak, sinir sistemi, böbrek dokusu ve kalb üzerinde zararlı tesirlere sebep olabilir.

Cenab-ı Hakk'ın Rauf isminin bir tecellisi olarak, sinir sistemimizin muvakkaten devre dışı bırakılabilmesiyle ameliyatlardaki ağrılar hissedilmemektedir. Ayrıca vücudumuza yerleştirilen koruyucu mekanizmalar vesilesiyle, anesteziden doğabilecek menfî tesirler de kolayca bertaraf edilebilmektedir. Bu durum, her şeyi kudret elinde bulunduran Rabb'imizin biz insanlara karşı ne kadar müşfik olduğunu açıkça gösterir.

Kaynaklar
- Clinical Anesthesiology, A Lange medical Book, Third edition, 47, 889-893.
- Cheney FW, The American Society of Anesthesiologysts closed claims project: What have we learned, how has it affected practise, and how will it affect practise in the future? Anesthesiology 1999, 91, 552

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
cevabı, narkoza, vücudun


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Strese Vücudun Cevabı Kalemzede İslamiyet 0 24 Temmuz 2011 02:35
Vücudun alerji savaşı Dilara Sağlık Köşesi 0 06 Ekim 2010 07:51
Mükemmel Vücudun Sırları Dilara Güzellik, Sağlık ve Bakım Önerileri 0 12 Ekim 2009 10:46