|
|
| |
| | #1 | |
| Çevrimiçi ~ TeFeCi’nin KıZı ~ ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman: 75. Bölüm – Savaşın Ateşi ve Hüddam’ın Büyük Mirası [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Berzah Aleminin Sessizliği ve Asaf’a Emanet Berzah aleminin sessizliği, uzun yıllardır Süleyman’ın omuzlarındaki ağırlığı gibi bastırıcıydı. Asaf, adım attıkça yankılanan boşlukta kalbinin hızla çarpmasını hissediyordu; her köşe, görünmeyen gözler ve gizli gölgelerle dolu gibiydi. Bu sessizlik, Asaf için hem ürkütücü hem de merak uyandırıcıydı. Süleyman onu yanına çağırdı ve bir adım öne geçmesini işaret etti. “Bir gün bana bir şey olursa… Hüddam görevi, kudretli ilim ve sorumluluk sana kalacak, oğlum,” dedi Süleyman, sesi ağır ama sıcak. “Biliyorsun, Hüddam İbrahim’den öğrendiklerimi bana aktardılar; doğruluk, Allah dostluğu ve hakikatler… Artık sıra bende. Yavaş yavaş sana her birini öğretiyorum. Hazır olduğunda, bu ilmi ve görevi sana teslim edeceğim.” O sırada Padişah Mürre sessizce yanlarında duruyordu. Süleyman ona döndü: “Padişahım, oğlum Asaf bir gün Hüddam olarak görev alacak. Bunu bilmeni ve ona destek vermeni isterim.” Mürre başını sallayarak onayladı: “Oğlum, bu görev ağırdır ama Allah’ın yardımıyla hakkıyla taşıyacaktır. Sana güveniyorum, Asaf.” Asaf şaşkın ve heyecanlıydı. Daha önce böyle bir açıklama duymamıştı. Zarf hâlâ elindeydi, ama ne yapacağını bilmiyordu; açmaya cesaret edemiyordu. Süleyman devam etti: “Bu sorumluluk ağırdır, oğlum. Ama bil ki Allah, kalbini güçlendirecek ve doğruyu gösterecek. Şimdi sana ilk sınavını göstereceğim; ilmini, yüreğini ve sabrını deneyecek bir sınav. Ebru’nun İlk Dokunuşu Tam o sırada Süleyman’ın göz ucuna kısa süreliğine bir siluet ilişti: Ebru kılığında biri, bakışları sanki doğrudan kalbine işliyordu. Ardından kulaklarında kaynağı görünmeyen bir fısıltı çınladı. Süleyman, bunun bir musallatın habercisi olduğunu anladı. Bir, iki gün sonra, Ebru gerçekten Süleyman’ın evinin çevresinde dolaşıyordu. Sessiz, gölge gibi, ürpertici. Artık ifritlerin kontrolü altındaydı ve planlarını uygulamaya başlamıştı: Eğer yardım edilmezse, her gün bir kişinin canını alacaklardı. Musallat: Nur’un Bahçesi Süleyman’ın dikkatini çeken yeni musallat olayı, genç Nur’un evinin bahçesinde gerçekleşti. İncir ağacının altında uyuyakalmış, geceleri garip sesler duyan ve ürkek bir kız haline gelmişti. Babası yıllar önce ölmüş, annesiyle yaşayan Nur artık yalnız kalamıyor, geceleri ağlıyor ve tuhaf davranıyordu. Annesi çaresizce Süleyman’a getirdi: “Kızıma yardım edin… artık korkudan kurtulamıyor. Her gece sesler duyuyor.” Süleyman dua zincirini kurarken Hamza, Berzah’dan gelen kritik bir haberi iletti: Kötü cinler ve ifritler, büyük bir savaş çıkarmak için plan yapıyorlardı. Süleyman ve ekibi hemen Nur’un evine gidip musallatı mühürledi, lanetli varlıkları uzaklaştırdı ve Nur’un korkularını hafifletti. Büyük Savaş ve Züveyde’nin Fedakarlığı Savaşın haberi hızla yayıldı. Süleyman, Asaf, Sabur, Hamza ve Secran hazırlık yaptı. Padişah Mürre ve Müslüman cin askerleri de yardıma geldi. Cinnia olan Züveyde ve Melike savaşa katılmak istedi. Savaş şiddetliydi. Kötü cinlerden biri Melike’yi öldürmek üzereyken Züveyde öne atıldı; ağır yaralanarak yere yığıldı. Etrafta kan ve duman yükseliyor, gölgeler sanki Süleyman’ı sarıyordu. Sabur’un çığlığı Berzah’ı titretti. Asaf, kalbindeki korku ve sorumluluğun ağırlığını hissetti; zarf hâlâ elindeydi, ama şimdi daha da bir lanet gibi yükleniyordu. Süleyman bir an için Ebru’yu savaş alanında gördü; sessiz, etkisiz gibi duruyordu ama ifritlerin kontrolü altındaydı. Zorlu Savaş’ın Ardından Gelen Yas Savaş bitmiş, ekip yaralı ve yorgundu. Züveyde’nin ölümü Sabur’u derinden sarsmış, hâlâ tam anlamıyla kendine gelememişti. Bu zaaf, kötü cinler için bir fırsat oluşturuyordu; Süleyman’a doğrudan zarar veremeseler de, Sabur’un durumu onun ölüm sınavını daha da yaklaştıracak bir boşluk yaratıyordu. Züveyde’nin ölümü üzerinden tam bir yıl geçmişti ki Süleyman hâlâ güçlüydü. Musallatlar ve sınavlarla uğraşıyordu, ama kötü cinler Sabur’un hâlâ toparlanmamış hâli üzerinden değil, doğrudan Süleyman’ı nasıl yok edebiliriz diye planlar yapıyordu. Bu esnada Asaf ise zarfın ağırlığını ve sorumluluğunu hâlâ hissediyordu; açmaya cesareti yoktu. Süleyman ona baktı: “Gördün oğlum, Hüddam olmak sadece ilimle değil; kalbin, sabrın ve doğru kararlarınla ilgilidir. Daha çok sınavın var. Zarfı hâlâ açmayacaksın. Vakti geldiğinde anlayacaksın.” Gece, dua ve sessizlikle kapandı; ama gölgelerin ardında Ebru ve ifritlerin tehdidi hâlâ varlığını hissettiriyordu. Yeni sınavlar ve savaşlar, sadece başlangıçtı.
__________________ ''Zamanın Eli Değdi Bize Artık Aynı Değiliz İkimiz de'' Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. | |
| | |
![]() |
| Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
| |
Benzer Konular | ||||
| Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 63. Bölüm: Sivas Yolunda Muska’nın Büyük Etkisi | Tanem | Tanem | 0 | 22 Ekim 2025 19:11 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 55. Bölüm: Ekrem’in Büyük Laneti ve Musallatın Karanlık Gölgeleri | Tanem | Tanem | 0 | 15 Ekim 2025 15:24 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman – 36. Bölüm: Savaşın Yankısı, Emanetin Sınavı | Tanem | Tanem | 0 | 08 Ekim 2025 03:16 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman 27. Bölüm – Berrak’ın Işıkla Gelen Büyük Sınavı | Tanem | Tanem | 0 | 04 Ekim 2025 10:17 |
| Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman — 17. Bölüm: Süleyman’a Mahir’in Sessiz Sadakati | Tanem | Tanem | 0 | 02 Ekim 2025 23:11 |