IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
22Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07 Kasım 2011, 09:17   #11
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Atabey

Atabey ilçesi kuzeyden Senirkent ve Uluborlu, batıdan Gönen, güneyden merkez ilçe Isparta, doğudan da Eğirdir ilçeleri ile çevrilidir. İlçenin kuzeyini ve batısını Barla Dağı engebelendirir. Kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu Barla Dağı’nın güneyinde 1.000-1.500 metre yüksekliğinde platolar yer alır. Bu platolar yer yer zengin çayır otlarıyla kaplıdır. Güneyde Bozanönü Ovası’nın bir bölümü ilçe sınırları içinde kalmaktadır. Isparta Ovası’nın kuzeye doğru uzantısı olan bu ova, denizden 959 metre yükseklikte olup, Isparta ovasından Araptepe, Bozanönü, Erenler ve Çeşme tepeleriyle ayrılır. Ovanın dağlara doğru yükselen kesiminde yer yer meşe korulukları bulunmaktadır. İlçe iklim itibariyle Akdeniz ve kara iklimi arasında bir özellik göstermektedir. İlçede metrekareye ortalama yağış miktarı 330 kilogramdır.
Atabey ilçesinde Prof. Dr. Rüçhan Arık başkanlığında, "Göller Bölgesi Arkeolojik-Kültürel-Turistik Araştırma ve Değerlendirme Projesi" adı altında arkeolojik araştırmalar yapılmış, bunların ilk bölümü 1993 yılı sonunda tamamlanmıştır. Bu araştırmalarla Atabey İlçesinin tarihteki önemi bir kere daha vurgulanmış ve kalıntıların bir bölümü gün ışığına çıkarılırken Ertokuş Medresesi de restore edilmiş ve çevre düzenlenmesi yapılmıştır.
İlçenin Harmanören köyü sınırları içindeki Göndürle Höyük’te daha önce yapılan yüzey araştırmaları ve Prof. Dr. Mehmet Özsait tarafından 1993 yılında yürütülen kazı çalışmaları sonucunda, buranın son Kalkolitik Çağdan MÖ 1000 yılı sonlarına kadar kesintisiz sayılabilecek yerleşmelere sahne olduğu anlaşılmıştır. Höyükte yer alan küp mezarların, ilk Tunç Çağı başlarından, Orta Tunç Çağ başlarına kadar kullanıldığı belirlenmiştir.
Antik Çağ’da Agrai veya Agpia olarak adlandırılan Atabey yöresi MÖ 334’te Büyük İskender’in egemenliği altına girmiştir. Büyük İskender’in komutanlarından I. Seleukos Nikator’un oğlu I. Anüochos Soter tarafından kurulan Seleukela Kenti, ilçenin güney batısında yer alan Bayat Köyü sınırları içerisindedir. Bölgenin MÖ 164’te Roma egemenliğine girmesinden sonra İmparator Claudius döneminde Claudioseleucela adını alan şehir, daha sonra "demirden" anlamına gelen "Sidera" ön adını alarak Seleucela Sidera şeklinde adlandırılmıştır. Seleukeia’nın Bizans döneminde Agrai (Atabey) ile aynı piskoposluğa bağlandığı kayıtlardan anlaşılmaktadır.
Malazgirt Zaferi ile Anadolu egemenliğinin Selçuklulara geçmesinden sonra, Atabey’i 1224’de Alaaddin Keykubat’ın Su-Başısı Antalya Valisi bulunan Mubarizüddin Er-Tokuş aldı. Selçuklular döneminde bilinçli bir şekilde kervansaray ağıyla donatılan Konya-Antalya güzergahındaki yerleşmelerden birisi olan Agros’a (Atabey) önem verildiği, Ertokuş tarafından burada 1224 yılında inşa ettirilen medreseden anlaşılmaktadır. 13. yüzyıl başında tamamen Türkleşen bölgede, önemli bir yerleşim merkezi olarak beliren Atabey’deki medrese Osmanlı devleti eğitim sistemi içinde de fonksiyonunu devam ettirmiştir. Atabeyin 1478, 1501, 1522 ve 1568 tarihlerindeki kayıtlara göre, Eğirdir’e bağlı bir nahiye olduğu yazılıdır.
O zamanki adı ile Agros, 16. yüzyılda Hamit Sancağı’ndaki 16 pazaryerinden birisidir. Nahiyenin Pamuklu (Pembeli) köyünde yetiştirilen pamuğun işlenmesi sonucu dokunan ve Osmanlı ülkesinde "Donluk" denilen kumaşı oldukça ün kazanmıştır.
Cumhuriyet döneminde, 1926 yılında TBMM kararıyla, Atabey ismiyle anılmaya başlanan belde, 1953 yılında Bucak, 1.4.1960 tarihinde de ilçe statüsüne getirilmiştir.
İlçe sınırları içinde bulunan başlıca tarihi ve kültürel varlıklar, Harmanören (Göndürle)’de meydana çıkartılan 41 Küp Mezar, Sidera Bayat Harabeleri, Ertokuş Medresesi, Sinan Camiidir. Atabey ilçesine bağlı olarak, İslamköy kasabası yanında 4 adet de köy yerleşmesi bulunmaktadır. Atabey ilçe merkezi Isparta’ya 22 km uzaklıkta olup, çoğunluğu çift yol olmak üzere asfalt yol ile bağlıdır.
İlçenin ekonomik yapısı, kuruluşundan bu yana genelde tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Özellikle, 1970 yılından sonra, Atabey ilçesinde ve çevresindeki yerleşmelerde çeşitli sanayiler kurulmaya başlanılmıştır. 2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 6.151’dir. Bu nüfusun 4.355’i ilçe merkezinde, 1.796’sı belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçenin yüz ölçümü 202 km2’dir

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 07 Kasım 2011, 09:18   #12
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Eğirdir

Eğirdir ilçesi, kuzeyden Yalvaç ve Gelendost ilçeleri, doğudan Şarkikaraağaç ve Aksu ilçeleri, güneyden Sütçüler ilçesi, güneybatıdan Burdur ili, batıdan Isparta merkez ve Atabey ilçeleri ile kuzeybatıdan Senirkent ilçesi ile komşudur. İlçenin kuzey kesiminde oldukça büyük bir alanı kaplayan Eğirdir Gölü ile, göl alanını Isparta çöküntü alanından ayıran dağlar, ilçenin yüzey şekillerinin esasını oluşturur.Kuzeybatıda Barla Dağı, batıda Davraz Dağı, doğuda ise, bu kesimi kuzey-güney doğrultusunda kesen Dedegöl Dağı yer alır.
Eğirdir Gölü’nün büyük bir bölümü ile Kovada Gölü’nün tümü ilçe sınırları içindedir. Yörede, ovalar gittikçe genişleyerek Eğirdir Gölü’ne dökülen derelerin vadi tabanlarında toplanmıştır. Eğirdir ilçesinin genelde, toprakları III. jeolojik zamanda teşekkül etmiş, beyaz tebeşir kalkerden meydana gelmiştir. Arazi oldukça dağlık ve engebelidir. İlçede dağlar üzerinde önemli yaylalar bulunmaktadır. Genelde, ilçenin üzerinde bulunduğu plato, bayırları, dağları, dalgalı arazileri, gölleri ve birkaç dar alüviyal düzlüğü ihtiva eden parçalı bir görünümdedir. Eğirdir ilçesinin denizden yüksekliği ortalama 918 m’dir.
İlçe iklim bakımından Akdeniz ve İç Anadolu iklimleri arasında bir geçiş alanında yer almaktadır. Bu iklim tipine bağlı olarak, ilçede ne Akdenizin yağışlı, ne de İç Anadolu’nun kurak iklimi söz konusudur. Yıllık sıcaklık ortalaması 11.9 C, yağış ortalaması ise 705 milimetre dolaylarındadır. Göller Bölgesi’ndeki en büyük göl olan Eğirdir Gölü’nün büyük bir kesimi İlçe sınırları içinde bulunmaktadır. İlçedeki diğer bir göl de Kovada Gölü’dür.
Eğirdir ve çevresinin Arzava Krallığı (MÖ 2000-1200) döneminde yerleşime açılmış olacağı yöredeki buluntulardan ve kayıtlardan anlaşılmaktadır. Eğirdir kentinin Lidya’nın son hükümdarı Kroisos (MÖ 560-547) tarafından kurulduğu ve ilk adının da "Krozos" olduğu sanılmaktadır. Şehrin iç kalesi de Lidyalılar tarafından yapılmıştır. Eğirdir, MÖ 540 yılında Pers İmparatorluğu tarafından zaptedilmiş, yaklaşık 200 sene adı geçen imparatorluğun egemenliğinde kalmış, daha sonra Seleukos egemenliği altına girmiştir. Yöre, Seleukoslar tarafından MÖ 188 yılında Apamea (Dinar) antlaşması ile Romalılara bırakılmıştır. Romalılar döneminde "Prostanna" adıyla anıldığı görülmektedir. Prostanna, bugünkü şehrin güneybatı kısmında, Camili yaylada yer almaktaydı. Kent, Ptolemaios’da, Orta Pisidia’da, Hierocles’te, Timbriada (Mirahor) ile Konane (Gönen) arasında gösterilmektedir. Eğirdir ve çevresinin 395’te Bizans egemenliğine girmesinden sonra, şehrin orta çağda "Akroterion" şeklinde isimlendirildiği görülmektedir. Bizsans egemenliğinin son döneminde, şehrin adı "Akrotiri" olarak geçmekte ve Bizans’ın Anatolikon Theması sınırına dahil bulunuyordu.
Yörede ilk Türk yerleşiminin 1071’den birkaç yıl sonra gerçekleştiği sanılmaktadır. 1097 Dorilaion (Eskişehir) Savaşı’ndan sonra Türk boyları, Haçlı-Bizans baskısı altında Anadolu içlerine çekilmişlerse de kısa bir süre sonra 1176 Myriokafolon Zaferiyle yeniden çevreye yerleşmeye başlamışlardır. Anadolu Selçuklu Hükümdarı III. Kılıç Arslan, 1204 yılında çevredeki şehirlerle birlikte Eğirdir’i de Selçuklu egemenliği altına almıştır. Selçuklu sultanlarının, doğal güzellikleri sebebiyle yaklaşık olarak 75 yıl sayfiye şehri olarak kullandıkları Eğirdir’in, bu dönemde "Cennetabad" olarak isimlendirildiği de bilinmektedir.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin sona ermesinden sonra, Teke Türkmenlerinin İğdir boyuna mensup olan Felekeddin Dündar Bey, Hamidoğulları Beyliğini kurdu ve önce Uluborlu’yu daha sonra da 1310’da Eğirdir’i beylik merkezi yaptı. Eğirdir, 3 yıllık İlhanlı egemenliği dönemi hariç tutulacak olursa, 1391 yılına kadar 78 yıl süre ile Hamidoğulları Beyliği’nin başkenti olmuştur. 1333 yılında Eğirdir’e gelmiş olan ünlü seyyah İbn Battuta, şehri çok nüfuslu, güzel çarşı ve pazarları olan, iyi sulanmış meyve bahçeleri ile çevrili bir belde olarak anlatır.
1391’de, Kemaleddin Hüseyin Bey’in ölümü ile, Hamidoğulları Beyliği sona ermiş ve beyliğin diğer topraklarıyla birlikte Eğirdir ve yöresi Osmanlı Egemenliğine girmiştir. Osmanlıların ilk egemenlik dönemi çok kısa sürmüştür. Timur Ankara Savaşından sonra, Anadolu’yu istilası sırasında Eğirdir’e gelerek kendisine boyun eğmeyen şehri ve halkın sığındığı Nis Adası’nı kuşatarak zapteder ve bölgeyi 1402 yılında Karamanoğlu II. Mehmet Bey’e verir. Bu zamanda basılmış olan sikkeler günümüze kadar ulaşmış bulunmaktadır.
1415 yılında tekrar Osmanlı egemenliğine giren yöre, kısa bir zaman sonra, yeniden Karamanoğlu egemenliğine geçer. Bu egemenlik 1423 yılına kadar sürmüştür. Eğirdir ve yöresi tekrar Sultan II. Murad zamanında Osmanlı topraklarına katılır. Osmanlılar döneminde zaman zaman Hamideli Sancağı’nın merkezi olan Eğirdir, Tanzimattan sonra Konya Vilayeti Hamid Sancağı’na bağlı bir ilçe merkezi olmuştur. Eğirdir Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra da Osmanlı Devleti zamanındaki ilçe statüsünü korumuştur.
2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 36.132’dir. Bu nüfusun 18.402’si ilçe merkezinde, 17.730’u belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçenin yüz ölçümü 1.227 km2’dir. Eğirdir ilçe merkezinin alt yapı hizmetleri geniş ölçekte giderilmiş bulunmakta ve bu yöndeki çalışmalara planlı ve programlı olarak devam edilmektedir.
Eğirdir ilçe merkezi, Isparta - Konya - Adana devlet yolu üzerindedir. Yurdun her yerinden kolayca ulaşılmaktadır. İlçenin bütün köyleri ile yol bağlantısı vardır. İlçe’ye demiryolu bağlantısı da vardır. İzmir-Aydın demiryolunun Eğirdir’e ulaştırılması 1912 yılında gerçekleştirilmiştir. Eğirdir’in Isparta’ya uzaklığı 36 km’dir. Yol, her mevsim ulaşım için çok elverişlidir.
Eğirdir ekonomik bakımdan oldukça güçlü bir durumdadır. En önemli gelir kaynağı ihracata dönük olan elma ve su ürünleridir. Bu iki ürün için ilçede ayrı bir sektör oluşmuştur. Bunlardan başka hayvancılık, küçük sanatlar, orman ürünleri gibi ekonomik faaliyet dalları da ilçede oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Kırsal kesimde halkın tamamı tarımla uğraşırken, büyük bir bölümü de tarımdan arta kalan zamanlarında halı dokumaktadırlar.
Eğirdir ilçesi, Isparta İlinin hatta tüm Göller Bölgesi’nin en önde gelen Turizm merkezlerindendir. Gerek tarihi zenginlikler açısından, gerekse doğal varlıklar açısından büyük bir potansiyele sahiptir. Eğirdir Gölü’nün ve bölgesinin doğal güzellikleri her yıl artan sayıda yerli ve yabancı turisti ilçeye çekmektedir. Turizm ilçe ekonomisi için de oldukça ağırlıklı bir yer tutmaktadır. İlçenin belli başlı turistik değerleri: Eğirdir Kalesi, Dündarbey Medresesi, Hızırbey Camii, Baba Sultan Türbesi, Eğirdir Kervansarayı, Yeşilada, Can Ada, Barla, Çamyolu, Camili Yayla, Kasnak Meşesi Ormanı, Kovada Gölü Milli Parkı, Pınar Pazarı, Altınkum Plajı, Bedre Plajı, Prostanna ve Parlais Antik Kentleri, Aya Stefanos Kilisesi, Aya Georgios Kilisesi,dır. Eğirdir, eğlence ve dinlenme turizmi dışında, iki önemli turizm olanağına da sahiptir. Bunlar Eğirdir Kemik Hastalıkları Hastanesi ile Dağ ve Komanda Okulu’nun burada bulunmasıdır

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:18   #13
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Gelendost

Gelendost ilçesi, Isparta il merkezinin kuzeyinde, Eğirdir Gölü’nün 10 km içerisinde kurulmuş 624 km2 yüz ölçümü olan bir yerleşmedir. Deniz seviyesinden 940 m yükseklikte olan ilçede Akdeniz iklimi ile karasal iklim arasında geçit teşkil eden bir iklim hakimdir. İlçede orman yok denecek kadar azdır. Bitki örtüsü olarak pırnal ve çalılıklar hakim durumdadır.
Gelendost ilçesi, ilk çağlardan beri, Pisidya Ülkesi adı verilen Göller Bölgesi’nin en eski kültür merkezlerinden biridir. MÖ 3500 yıllarında "Mirya veya Miryo" adı ile Hitit’lerin bir kolu olan Anamurla (Anamilli) Miryalılar tarafından kurulmuştur. MÖ 547 yıllarında bu topraklar Pisidyalıları yenen Perslerin egemenliğine geçmiştir. 17 Eylül 1176 yılında yapılan ve bir kısmı da Gelendost Ovasında geçen Miryakefalon Savaşını Türklerin kazanması ile Selçuklu topraklarına katılmıştır. Gelendost daha sonra Hamidoğulları Beyliği’nin egemenliği altına girmiştir.
Gelendost, tarih boyunca Ablada, Sabinae, Myrio, Miryona, Miryo, Miryakefalon, Glende-Abad, Gelendoz adları ile anılmıştır. 16. yüzyılda Afşar nahiyesine bağlı olan Gelendost, Cumhuriyet döneminde 1930 yılında Afşar’ın yerine nahiye olmuştur. Daha sonrada 6.3.1954 tarih ve 6324 sayılı kanun ile de ilçe olmuştur.
2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 17.239’dur. Bu nüfusun 5.351’i ilçe merkezinde, 11.888’i belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçenin yüz ölçümü 624 km2’dir. Gelendost, Isparta-Konya karayolu üzerindedir.
Isparta’ya 81 km uzaklıktadır. İlçenin tüm kasaba ve köyleri ile ulaşım olanakları her mevsim vardır. İlçede halk ağırlıklı olarak tarımla uğraşmaktadır. Elmacılık en önemli uğraş koludur.
Gelendost ilçe merkezinde bulunan tarihi iki cami ile Yeşilköy sınırları içine bulunan Ertokuş Kervansarayı ilçenin en önemli kültür yapılarındandır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:18   #14
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Gönen

Gönen ilçesi Isparta ilinin kuzeyinde olup, doğusunda Atabey, kuzeyinde Uluborlu, güneybatısında Burdur ili, batısında Keçiborlu ilçesi ile komşudur. İlçe Isparta-Burdur karayoluna 5 km uzaklıktadır. İlçe kuzeyde Tınaz Dağı ve Yaylası, Kale Dağı, güneyde Söbü Dağı ile çevrilidir. İlçenin en önemli ormanlığı Manastır Koruluğu’dur.
Gönen tarih boyunca Kaue, Kawaena, Colonia julia Augusta Pia Fida Comama, İuztinianopolis, Gonana, Konana, Konan ve Gönen adları ile anılmıştır. Roma İmparatorluğu Augustos’un Pisidia adı verilen bölgede kurduğu dört şehirden birisidir. Gönen’in tarihi MÖ 3-4. yüzyıla kadar dayanır. Araştırmalara göre yörede ilk yerleşim birimi Yuvacca, şimdiki yayla adıyla bilinen yerdir. Buraya ilk gelenler Yüreçi göçerleridir.
İlçe zamanla Selçukluların ve daha sonra da Hamitoğulları Beyliği’nin egemenliği altında bulunmuştur. Hamitoğlu Hüseyin Bey, topraklarının büyük bir bölümünü Osmanlı Sultanı I. Murat’a satmış ve Gönen’e çekilerek geri kalan topraklarını buradan idare etmiştir. 1948 yılından beri Belediye teşkilatı olan ve Isparta’ya bağlı bir kasaba durumunda bulunan Gönen, 20 Mayıs 1990 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 3844 sayılı kanunla ilçe olmuştur. İlçenin kuruluşunda Güneykent Kasabası, Senirce, Koçtepe, Gölbaşı, İğdecik, Gümüşgün ve Kızılcık köyleri idari yönden ilçeye bağlanmıştır. 30 Aralık 1992 tarihinde yapılan düzenleme sonucunda, İğdecik, Gölbaşı, Koçtepe ve Senirce köyleri Isparta İl merkezine, Güneykent kasabası, Gümüşgün köyü Keçiborlu ilçesine bağlanmıştır.
2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 8.189’dur. Bu nüfusun 3.663’ü ilçe merkezinde, 4.526’sı belde ve köylerde yaşamaktadır.İlçenin yüz ölçümü 356 km2’dir. İlçenin denizden yüksekliği 1.820 metredir. Isparta il merkezine 23 km uzaklıktadır.
İlçede tarım ve hayvancılık önemli geçim kaynağıdır. Son yıllarda bazı sanayi kuruluşları da gelişmeye başlamıştır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:18   #15
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Keçiborlu

Keçiborlu ilçesi, güney doğusunda Isparta merkez ilçe, batısında Afyon ilinin Dinar, Dazkırı ve Başmakçı ilçeleri, kuzeyinde Uluborlu ilçesi, güneyinde Burdur ili ve Burdur Gölü ile komşudur. İlçedeki dağlar Batı Toros Dağları’nın kuzey uzantılarıdır. En yüksek zirvesi 1.890 metre ile Akdağdır, Göktepe, Gözlektepe ilçeyi çevreler. Güney ve doğu tarafında bulunan Kılıç, Senir Gümüşgün düzlükleri ilçenin en önemli ovalarıdır. Keçiborlu ilçesi doğal bitki örtüsü bakımından zengin değildir. Burdur Gölü’nün 22 kilometrelik kıyı şeridi Keçiborlu ilçesi sınırları içinde kalmaktadır. İlçe kara iklimine sahiptir. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçmektedir. Yağışlar kış ve bahar aylarında yoğun olup, yıllık yağış metre kareye 615 milimetredir.
Keçiborlu ilçe merkezinin tarihi gelişimi Isparta ilçe merkezi ile benzerlik göstermektedir. Keçiborlu tarih boyunca, Eudoxiopolis, Keçik-Borlu, Kiçi-Borlu isimleriyle anılmıştır. Keçiborlu, Hitit, İyon, Lidya, Pers, Helen, Roma, Bizans devirlerini yaşadıktan sonra 1204 yılında Sultan Kılıç Arslan tarafından Anadolu Selçuklu Devleti’nin egemenliğine girmiştir. Daha sonra Hamitoğulları Beyliğinde Uluborlu ve Gönen’e bağlı bir kasaba olarak varlığını sürdürmüştür. Keçiborlu’da 1907 yılında belediye teşkilatı kurulmuştur. 1948 yılında da ilçe statüsüne geçmiştir.
2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 15.790’dır. Bu nüfusun 7.134’ü ilçe merkezinde, 8.656’sı belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçenin yüz ölçümü 565 km2’dir.
Keçiborlu Isparta il merkezine 39 km uzaklıktadır. Keçiborlu tüm yolların kavşak noktasında bulunmaktadır. Ankara-İstanbul-İzmir Demiryolu ve karayolu da ilçeden geçmektedir. Keçiborlu ekonomisi sanayi başta olmak üzere tarım, hayvancılık, el sanatları ve ticaretten oluşmaktadır. Tarımda gülcülük, el sanatlarından halıcılık önde gelen gelir kaynaklarıdır.
Günümüzdeki Keçiborlu ilçesinde korunmakta olan Keçiborlu Höyüğü, Kılıç Höyüğü, Sinanbey Camii eski çağlardan kalan eserler ve yerler olarak görülmektedir.
İlçenin başlıca mesire ve yayla turizmi yerleri: Senir, Tepecik ve Ardıçlı Köyleri Burdur Gölü. Keçiborlu adının, bölgenin küçük tepeciklerinden oluşmasına izafeten Kiçi (Küçük) Bor (Taş) kelimelerinden oluştuğu Kiçiborlu’dan bozulduğu sanılmaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:18   #16
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Senirkent

Senirkent, Eğirdir Gölü’nün Hoyran Gölü adı verilen kuzey kısmının batısında bir vadide yer alır. İlçenin güneydoğusunda Eğirdir, güneyinde Atabey, batısında Uluborlu, kuzeybatısında Afyon iline bağlı Dinar, Şuhut, kuzeydoğusunda Afyon vardır. İlçe, dağ eteğindeki meyilli düzlük bir arazide kurulmuştur. Zira "Senir" dağ eteğindeki meyilli düzlük anlamına gelmektedir. Kurucular bu şehre, eğimli arazi üzerinde kurulmuş şehir veya sınır boyundaki şehir anlamına gelen Senirkent adını vermişlerdir. İlçe, iklim özelikleri bakımından, yazları sıcak ve kurak, kışları ise sert ve yağışlı bir durum göstermektedir.
Senirkent’in bulunduğu bölgenin, tarihin çok eski devirlerinden beri yerleşim merkezi olduğu, buluntulardan ve yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır. Ancak su kanalı, kervansaray, kale gibi ayakta kalmış tarihi yapıtlara rastlanmamaktadır. 1370 yılında kurulmuş olan Senirkent 1880’de Uluborlu’ya bağlı nahiye statüsüne getirilmiş ve belediye teşkilatı kurulmuştur. 16 Haziran 1952 tarihinde de ilçe hüviyetine kavuşmuştur. İlçedeki başlıca kültür varlıkları: Tymandos Antik Kenti, Yassıören Höyük, Güreme Höyük, Garip Höyük, Tohumkesen Höyük, Aralık Höyük, Gençali Höyük, Veli Baba Türbesi’dir.
2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 14.504’dür. Bu nüfusun 6.932’si ilçe merkezinde, 7.572’si belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçenin yüz ölçümü 600 km2’dir.
Senirkent Isparta il merkezine 75 km uzaklıktadır. İlçede halkın geçimi tarıma dayalıdır. Bağcılık, elmacılık, gülcülük, şeker pancarı ve hububat tarımı yapılmaktadır. 13.7.1995 tarihinde meydana gelen sel felaketi Senirkent’te büyük mal ve can kaybına sebep olmuştur.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:18   #17
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Sütçüler

Sütçüler ilçesi, Isparta ilinin güneyinde yer almaktadır. Doğusunda Konya iline bağlı Beyşehir, Seydişehir ilçeleri, batısında ve kuzeyinde Eğirdir ilçesi, güneyinde Antalya iline bağlı Serik ve Manavgat ilçeleri, güneybatısında Burdur ilinin Bucak ilçesi ve kuzeydoğusunda Şarkikaraağaç ilçesi ile komşudur. İlçenin denizden yüksekliği 250 ila 3.500 metre arasında değişmektedir. İlçenin, Batı Torosların, Güneybatı-kuzeydoğu ve güneydoğu doğrultusunda sıkışarak birbiri içine girmesinden meydana gelen üçgen içinde yer alması, Sütçüler’e tamamen dağlık bir coğrafya yapısı kazandırmıştır. Bu nedenle Sütçülerde arazi çoğunlukla engebeli olup, düz arazi çok azdır, ilçede düzlükler genelde yayla görünümündedir. İlçe merkezi, çanak biçiminde dağlarla çevrili bir vadinin yamaç ve tabanında kurulmuştur. Bu yamaçlar bağ ve bahçelerle kaplıdır. İlçe sınırları içinden akan başlıca iki akarsu vardır. Bunlar, Köprüsü ve Aksu Deresi’dir.
İlçede iki havza mevcut olup, buna bağlı olarak da iki tür iklim vardır. Birinci havzada Akdeniz iklimi hüküm sürer ve Akdeniz bitki örtüsü hakimdir. Bu havza Çandır, Sığırlık, Şeyhler ve Melikler köylerini içine almaktadır. Bu havzada, yabani zeytinler ve meneviş ağaçları doğal bitki örtüsüdür. İkinci havza, Köprüsu havzasıdır. Bu havza dağlık bir araziye ve karasal bir iklime sahiptir. Bitki örtüsü iğne yapraklılardan oluşur, az miktarda meşe ormanları da bulunmaktadır.
Sütçüler ilçesinin kuruluşunun MÖ 200 yıllarına kadar dayandığı bilinmektedir. Bu gün Adada olarak adlandırılan antik kent, Pisidya bölgesinde; Pisidya ile Pamphilia bölgeleri arasında yer almaktadır. Bu eski yerleşim yeri Helenistik dönemde en parlak yıllarını yaşamış, bugün hala ayakta kalabilen tapınaklar, meclis binaları, anfi tiyatrolar yapılmıştır. Adada’dan Alanya’ya kadar uzanan Kral Yolu buradan geçmekte ve hala mevcut durmaktadır. Yöre Malazgirt savaşından sonra zaman zaman Türklerin eline geçmişse de, 1224 tarihinde Alaaddin Keykubat zamanında Türklerin eline geçtikten sonra devamlı Türk hakimiyeti altına girmiştir. 1330 yıllarında Hamitoğulları Beyliği Eğirdir’de kurulana kadar Sütçüler Selçukluların elinde kalmıştır. Türklerin Anadolu’ya gelmelerinden sonra, Batı Akdeniz yöresini yurt edinen Türk boyları uzun süre göçer hayatı sürdürmüşlerdir. Horasan’dan gelen Kayı Boyu Türkmen aşiretlerinden biri de Alanya-Manavgat yöresini yurt edinmiş, Sütçüler ve havalisindeki geniş otlakları da yazlık olarak seçmişlerdir. Bunların bir kısmı beğendikleri bu yöreye yerleşmişlerdir.
Arkeoloji literatüründe Adada olarak geçen kentin adının Pavlu olabileceği de iddialar arasındadır. Yörenin Türklerin eline geçmesinden sonra Pavlu ismi uzun süre kullanılmıştır. Bunun yanı sıra İşba, Pavlikan adlarıyla da anılan yöre, zaman içinde Hamitoğlu Beyliği’nin bütün toprakları ile birlikte Osmanlıı egemenliğine girer. Osmanlılar zamanında bir süre Kara Bavlu olarak anılmıştır. Zamanla Bavulu şekline dönüşen isim, Cumhuriyet döneminde 1926 yılına kadar sürmüş, bu tarihte yerleşime dağ-dağlık anlamına gelen Cebel ismi verilmiştir. 1938 yılında belde halkının büyük şehirlerde sütçülük yapmaları üzerine ismi Sütçüler olarak değiştirilmiş ve Eğirdir’e bağlı bir nahiye iken ilçe statüsü verilmiştir.
İlçenin belli başlı kültür varlıkları arasında, ilçenin tarihi gelişimini simgeleyen kalıntılarından Adada Antik Kenti gelir. Antik kent ilçe merkezine 12, Sağrak köyüne 2 kilometre uzaklıktadır. Diğer kültürel varlıklar ise; Taşkapı Harabeleri, Zorzila Kalıntıları, Sefer Ağa Camii, Çandır Köprüsüdür.
2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 12.459’dur. Bu nüfusun 2.371’i ilçe merkezinde, 10.088’i belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçenin yüz ölçümü 1.288 km2’dir. Sütçüler ilçesi Isparta il merkezine 102 km uzaklıktadır.
İlçenin ekonomik durumu, coğrafi yapısına bağlı olarak oldukça zayıftır. Ekilebilir arazinin azlığı tarımsal gelişmeyi kısıtlamış, yöre halkını hayvancılığa yönlendirmiştir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:19   #18
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Şarkikaraağaç

Şarkikaarağaç ilçesi güneyde Beyşehir, kuzeyde Yalvaç, Akşehir, Doğanhisar, batıda Gelendost ve Eğirdir, doğuda Hüyük, Kuzeybatıda ise Yenişarbademli ile çevrilidir. İlçenin etrafında, kuzey doğuda Sultan Dağları, batıda Anamas Dağları, güneyde Orta Toros, Karadağ ve Kızıldağ bulunmaktadır. İlçe, verimli bir ova üzerinde kurulmuştur. Beyşehir Gölü’nün bir bölümü ilçe sınırları içerisindedir. İlçenin iklimi, Akdeniz iklimi ile kara iklimi arasında, ama kara iklimine daha yakın bir iklim yapısına sahiptir. Yazları sıcak ve kurak kışları ise soğuk ve yağışlıdır.
Şarkikaraağaç tarihi Anadolu tarihinin bir parçasıdır. Bu bölgede sırasıyla, Etiler, Frikyalılar, İyonlar, Lidyalılar, İraniler, Makedonyalılar, Selefküsler, Romalılar, Araplar, Selçuklular, Hamitoğulları ve Osmanlılar egemen olmuşlardır. Şarkikaraağaç, tarih boyunca Killanion, Pedion, Anabura, Neopolis, Asikale, Karaağaç, Karaağaç-ı Şarki adlarıyla anılmıştır. İlçeye, Karaağaç isminin verilmesi ise, bölgeye ilk yerleşmenin büyük bir karaağacın çevresinde olmasına bağlanmaktadır. Başka yerlere de ayni isim verildiğinden, karışmaması için, Şarki kelimesi eklenmiştir.
Karaağaç, Bizans’a bağlı iken Türk akınlarına maruz kalmıştır. Karaağaç, III. Kılıç Arslan zamanında 1203 yılında Selçukluların eline geçmiştir. Yöre daha sonra Hamitoğullarının eline geçer. Bölge sırasıyla, Eşrefoğulları, Germiyanoğulları ve Karamanoğulları Beyliklerinin egemenlikleri altında da kalmıştır. 1305 senesinde, Karaağaç, Osmanlı Padişahı Murat Hüdaverdigar zamanında yöredeki diğer birkaç yerleşme ile birlikte, 80 bin altına Osmanlılara verilmiştir. Böylece bölgede Osmanlı hakimiyeti başlar. Osmanlılar zamanında Karaağaç bir kültür merkezi haline gelmiştir. Osmanlılar zamanında ilçe birçok medrese, cami ve çeşmeye kavuşmuştur. Şarkikaraağaç, Yalvaç Karaağacı olarak Yalvaç’a bağlı bir nahiye iken 1863 yılında ilçe olmuştur. İlçe statüsü Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir.
2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 27.873’dür. Bu nüfusun 10.473’ü ilçe merkezinde, 17.400’ü belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçenin yüz ölçümü 1.232 km2’dir.
İlçedeki başlıca kültür varlıkları: Anaboura Antik Kenti, Nudra ve Örenköy Höyüklerinden ayrı olarak 11 adet daha höyük, Cami-i Kebir’dir. Kızıldağ Milli Parkı ilçe hudutları içinde yer almaktadır.
Şarkikaraağaç, Isparta il merkezine 120 km uzaklıktadır. Konya il merkezine ise 157 km uzaklıktadır. İlçenin köy ve kasabalarına rahatlıkla ulaşım olanakları vardır. İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Ayrıca halıcılık da önemli bir gelir kaynağıdır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:19   #19
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Uluborlu

Uluborlu ilçesinin kuzeyinde Dinar, doğusunda Senirkent, güneyinde Atabey, Gönen ve batısında da Keçiborlu bulunmaktadır. Uluborlu önceleri Toros Dağları’nın uzantısı olan Kapı Dağı’nın eteklerinde kurulmuş, 1950 yılından sonra da şimdiki bulunduğu Uluborlu Ovasına taşınmıştır. Uluborlu’nun güneyinde Kapı Dağı ve bunun uzantısı olan Yuvaçça Yaylası, batısında Şalgamlık Tepesi, kuzeyinde Kılıçlayan Dağlar bulunmaktadır. İlçenin doğusu açık olup Senirkent Ovasına uzanmaktadır. Uluborlu ilçesi, coğrafya olarak Akdeniz Bölgesi’nde bulunmasına rağmen tam bir Akdeniz iklimi özelliklerini taşımamaktadır. Göller Bölgesi ikliminin karakteristik özelliklerinden olan, ilkbaharı kısa, sonbaharı ve kışı diğer mevsimlere göre biraz daha uzun olan bir iklim özelliği taşır. Yazları sıcak ve kurak, kış ayları ise soğuk ve yağışlıdır.
Uluborlu, tarih öncesi devirlerden beri çeşitli medeniyetlerin hüküm sürdüğü yörede yer almaktadır. Uluborlu’nun 4.000 yıl öncesi Hititliler tarafından kurulduğu bilinmektedir. Bu döneme ait kalıntılara yörede hala rastlanmaktadır. MÖ 800 yıllarında Uluborlu Frig Devleti’nin egemenliğine girmiştir. Bu dönemde Uluborlu’nun adı Apollonia’dır. Daha sonraları sırasıyla, Lidyalılar, Persler, Pisidyalılar, Galatlar, Romalılar tarafından idare edilmiş olup bu döneme ait pek çok medeniyet kalıntıları günümüze kadar gelmiştir. Yöre daha sonra Bizanslıların eline geçer. Uluborlu, Türklerin fethi öncesinde Apolonia, Sozopolis, Mardion, Mardiyon, Margion, Mardiaion adlarıyla da anılmıştır. 1070 yılında Türklerin egemenliğine girmiştir. Bu devirden sonra Uluborlu, Borgulu, Burgulu, Burulu, Uluğborlu isimlerini de almıştır.
Anadolu’nun kesin olarak Türklerin eline geçmesini sağlayan Miryokefalon Savaşı, Uluborlu’ya yakın bir yerde yapılmıştır. Bu savaştan sonra Türkmen Beyleri Uluborlu’ya yerleşmişlerdir. Selçuklular döneminde Borgulu adını alan Uluborlu, yörede önemli bir merkez olmuş ve burada 13 tane medrese açılmıştır. Yöre daha sonraki devirlerinde Hamitoğullarının idaresine girer. Uluborlu uzun süre bu beyliğin merkezi olmuştur. Uluborlu daha sonra Osmanlı topraklarına katılmış ve Konya Sancağına bağlı bir kaza olarak varlığını sürdürmüştür. Uluborlu, Osmanlı dönemindeki kaza statüsünü Cumhuriyet döneminde de sürdürmüştür.
2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 7.613’dür. Bu nüfusun 6.520’si ilçe merkezinde, 1.093’ü belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçenin yüz ölçümü 322 km2’dir.
Uluborlu ilçesinde bulunan başlıca kültür varlıkları, Apollonia Antik Kenti, Uluborlu Kalesi, Alaaddin Camii, Alemdar Camii (Bülbül Camii), Alaaddin Cami, Taş Medrese, Cirimbolu Su Kemeri’dir.
Uluborlu, Isparta il merkezine 64 km uzaklıktadır. Uluborlu’da halkın başlıca gelir kaynağı, tarımdan gelmektedir. Özellikle Uluborlu Barajının yapılmasından sonra meyve üretimi modern yöntemlerle yapılmaya başlanmıştır. Özellikle elma, kiraz, ayva, armut yetiştirilmektedir. Uluborlu’da yaklaşık 17 türde kiraz yetiştirilmektedir. Uluborlu kirazı Avrupa ülkelerinde çok tutulmaktadır. Ürünün büyük bir kısmı ihraç edilmektedir. İlçede temmuz ayının ilk haftasında 2 gün süreli Kiraz ve Yağlı Pehlivan Güreş Şenlikleri düzenlenmektedir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:19   #20
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Yalvaç

Yalvaç İlçesi, Sultan Dağları’nın eteklerine yayılmıştır. İlçe, doğuda Akşehir, batıda Senirkent ve Afyon ilinin Çay ilçesi, kuzeyde Sultandağı, güneyde ise Şarkikaraağaç ve Gelendost ilçeleri ile komşudur. Denizden ortalama yüksekliği 1.100 m’dir. En yüksek noktası ise, 2.531 metre ile Yalvaç-Çay sınırında bulunan Gelincik Ana tepesidir. Akköprü ve Sel Çayları iki önemli akarsuyudur. Yalvaç, Kumdanlı Hüyüklü ve Yağcılar ovaları ilçe sınırları içinde kalan başlıca düzlüklerdir. Hoyran Gölü ilçenin tek gölüdür.
Yalvaç ilçesinin iklimi, Akdeniz iklimi ile kara iklimi arasında geçiş özelliği gösterir. En fazla yağış kış mevsiminde en az yağış ise yaz aylarında görülür. Yörede hakim rüzgar poyrazdır. Yörenin tipik bitki örtüsü ise, iklime bağlı olarak, stepotu topluluklarına benzeyen otluklar ile, Akdeniz Bölgesi’nin tipik bitki örtüsü makilere benzeyen çalılıklar, çam, ardıç ve meşeden oluşan ağaç topluluklarıdır.
Tarih öncesi devirlerden başlayarak Yalvaç ve çevresinin önemli bir yerleşim merkezi olduğu görülür. Yalvaç’ta yapılan tarih öncesi araştırmalar sonucunda birçok yerleşme yeri tespit edilmiştir. Fakat yörede, Neolitik dönemden daha eski dönemlere inen bir yerleşme merkezi bulunamamıştır.
Yalvaç’ın Kalkolotik Çağda iskan gördüğünü Yarıkkaya ve Kayadibi Höyüklerindeki pişmiş toprak buluntuları kanıtlamaktadır. Yapılan araştırma sonuçlarına göre, Anadolu’da MÖ 3200-1200 yılları arasına tarihlenen Tunç Çağında, Anadolu’nun birçok yerinde ve Göller Bölgesi’nin hemen hemen her kesiminde olduğu gibi, yörede 40’a yakın yerleşme olduğu saptanmıştır. MÖ 546 yılında, Lydia Kralı Kroisos’un Pers Kralı Kyros’a yenilmesinden sonra, tüm Anadolu toprakları gibi Pisidia’da Pers idaresi altına girmiştir. Yörede Pers hakimiyetini simgeleyen kalıntılara pek rastlanmamaktadır. MÖ 334’lerde Makedonya Kralı Büyük İskender, Pers hakimiyetine son verir. Bu dönemde Yalvaç’ın adı, Pisidia Antiokheia olarak geçmektedir. Antiokheia’nın MÖ 300-280 yılları arasında I. Antiokhos tarafından Seleukos kolonisi olarak kurulduğu sanılmaktadır.
Yalvaç’ın tarih boyunca Menar, Psidia Antiokheia, Tochia ol Antochia, Colonia Caesareia Antiokheia isimleriyle anıldığı görülmektedir. Yöre, MÖ 189 yılında Romalıların eline geçmiştir. Daha sonra Bergamalılarla Romalılar arasında bir kaç kez el değiştiren yöre MÖ 133’de kesin olarak Romalılara geçmiştir. İmparator Konstantin 311 yılında hristiyanlığı serbest bırakmış ve dinin yayılmasına yardımcı olmasıyla, hristiyanlığın büyük şehirlerde birer metropoliti olmuştur. Antiokheia ‘nın 325-787 yılları arasında muhtelif yerlerde yapılan meclis veya konsillere bir metropolit olarak katıldığı bilinmektedir. Bu dönemde, Antiokheia ‘ya metropolit olarak, Neopolis (Şarkikaraağaç), Sozopolis (Uluborlu) ve Nikopolis bağlı idiler. Hristiyanlık tarihinde önemli bir olay da, Yalvaç’ı ilgilendirmesi bakımından, 46 yılında St. Paul ve St. Barnabas’ın Antiokheia’ya gelerek dini yaymak istemeleridir. St. Paul’un Anadolu’ya yaptığı üç seyahatinde de Antiokheia ‘ya uğraması kentin hristiyanlık alemi için oldukça önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir.
Daha sonra Bizanslılarla Arap müslümanlar arasında zaman zaman savaşlar olmuş ve bundan kent büyük zarar görmüştür. 1071’den sonra yörede, Türkler görülmeye başlar. 1176 yılında Sultan II. Kılıç Arslan ile Bizans İmparatoru Manuel Kommenos arasında yapılan Miryokefalon Savaşı ile Yalvaç kesin olarak Türk egemenliğine geçer. Yalvaç bir Türk beyinin adıdır. Malazgirt Savaşından sonra Türklerin Anadolu’ya yayılmaları sırasında, Oğuz boylarından Emir Boyu, Yalvaç Bey önderliğinde Antiokheia ‘ya yerleşmişler ve kent bundan sonra Yalvaç adını almıştır. 1243 yılında İlhanlıların kontrolüne geçen Yalvaç, 1280 yıllarında kurulan Hamitoğulları Beyiği’nin sınırları içinde kalmıştır. 1374 yılında da Osmanlı Devleti’nin egemenliğine girmiştir. 1840 yılında kaza olarak Konya’ya bağlanmış, 1864 yılında belediye teşkilatı kurulmuştur.
Yalvaç, Cumhuriyetin ilanından sonra, Isparta’ya bağlanmış ve her geçen gün gelişen bir ilçe durumuna gelmiştir. 2009 nüfus sayımı sonuçlarına göre ilçenin toplam nüfusu 55.236’dır. Bu nüfusun 20.448’i ilçe merkezinde, 34.788’i belde ve köylerde yaşamaktadır. İlçenin yüz ölçümü 1.415 km2’dir.
İlçenin bellibaşlı kültürel ve doğal varlıkları, Pisidia Antiokheia Antik Kenti, Men Kutsal Alanı, Limnea Adası, Kaya Mezarları, Devlethan Camii, Yeni Camii, Leblebiciler Camii, Eski Hamam, Yeni Hamam, Hoyran Gölü’dür.
Yalvaç ilçesi, Isparta il merkezine 107 km uzaklıktadır. Yalvaç’ın gelirlerinin büyük kısmı, tarımdan, hayvancılıktan, su ürünlerinden ve el sanatlarından sağlanmaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
arşivi, il, isparta


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Isparta Sır İl ve İlçelerimizin Tarihçesi 0 29 Ocak 2011 18:29
Isparta Yöresi Sır Yöresel Yemekler 0 19 Ekim 2010 18:32
Isparta Akarsular Juventus Akdeniz Bölgesi 0 02 Temmuz 2009 14:49
Isparta'da Askerler Zehirlendi BeyazBuLuT Haber Arşivi 1 14 Ocak 2008 11:34