IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
22Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 07 Kasım 2011, 09:40   #31
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Çeşmeler

Yılankıran (Çukur) Çeşmesi: Isparta’da Sülübey mahallesindedir. Osmanlı dönemi çeşmesidir. H. 925 / M. 1519 yılında Muhammedoğlu İsa Fakih adlı hayırsever yaptırmıştır. Hazne kısmı yıkılmıştır. İldeki tarihi bilinen en eski çeşmedir.
Karbuz Çeşmesi: Isparta’ya su getiren Keçeci Hacı Mustafa Ağa tarafından Halil Hamid Paşa adına yaptırılmıştır. Masrafları Halil Hamid paşa tarafından karşılanan Çeşmenin kitabesinde “Yaptı Hamid Efendi anı reisi küttap / Bir nev-ser bu yerde lillah teşne-gane / Bu âbsaf olunca menendi feyzi câri / Bağı canâne döndü pazar ü Hindüvâne / Dad oldu revâni hâm yazdı bu resme tarih / Bu çeşme-i mübâreke heran ola revan. Sene 1194” yazmaktadır. 32 x 46 cm boyutlu kitabe bugün yok olmuştur. 1768 yılından 1945 yılına kadar Mimar Sinan Cami karşısında olan çeşme yol yapımı nedeniyle bugünkü yerine getirilmiş ve en son 1992 yılında yeniden mermer olarak dört yönde, dört musluklu olarak yapılmıştır.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 07 Kasım 2011, 09:41   #32
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Türbeler-Yatırlar

Piriefendi Sultan (Piri Mehmet Halife) Türbesi: Isparta’nın namazgâh yöresinde, şimdiki Halı Sarayı-Sümer Bank karşısındaki yerde bulunan türbe, yerinden kaldırılıp eski mezarlığa nakledilmiştir. Fakat mezar daha sonra bulunduğu yerden kaybolmuştur. Piriefendi Sultan’ın asıl adı Piri Mehmet Halife’dir. Kendisi (Seyit Ahmet Buhari) halifelerinden olup, vatanı olan Isparta’da uzun süre oturmuş, 1554 yılında vefat etmiştir. Hakkında pek çok rivayet bulunmaktadır. Bunların en önemlisi hâlâ aramızda yaşadığı ve sağlığında Sarıdere’de dağın eteğinde abdest alacak su bulamadığından asasını vurduğu yerden su fışkırmasıdır.
Piriefendi’nin sağlığında, Manisa-Konya ve Kütahya Valiliklerinde bulunan ve bir ara Isparta’ya gelen Sultan II. Selim (Sarı Selim) Piriefendiyi ziyaret ettiğinde “Büyük Şehzade Mustafa’ya taht nasip olmayacağını, Kanuni’den sonra kendisinin padişah olacağını” söylediği 1556 yılında padişah olunca, kargir türbeyi yaptırdığı söylenir. Piriefendi Sultan Karaağaç Mahallesinde evine yakın bir yerde, dolma çeşme ile bir mescit ve bir de okul yaptırmıştır.
Halife Sultan Türbesi: Şehrin dışında türbesi olan Halife Sultan farazî (miras payları açıklayıcısı) olarak ün yapmış Seydi Halifedir. Bugün türbenin kenarları beton ve üzeri demir açık çatı ile örtülmüştür. Bu zatın Feraiz Ruh’al Şuruh adlı eserin yazarı olduğu, sağlığında nice kerametler gösterdiği söylenmekte ise de adı geçen eserin önsözünde ve başka kaynaklarda ve yaşadığı zamana dair bir bilgi yoktur. Halk dilinde, Seydi Halife’nin Isparta’da Şeyhi Feraiz’de hocası ve üstadı olduğu, Seydi Halifenin ölümünden sonra, Feraiz’de şüpheye düştüğü halde Halife Sultan Türbesine giderek zorluklarını giderdiği söylenir. Şu halde adı geçen eserin, Halife Sultan tarafından, Alaaddin Efendiye bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bundan da Seydi Halifenin, Şeyh Alaaddin’den önce yaşadığı, eserin Alaaddin Efendinin ölümünden sonra yazıldığı sonucuna varılmaktadır. Timurlenk’in Hamid Eli yöresine geldiğinde bu tarikata sevgisinden dolayı Ispartalılara kötülük yapmadığı söylenir.
Şeyh Alaaddin Efendi (Aldan Efendi): Isparta’nın Gülcü Mahallesinde Hergele Meydanı doğusundaki “Binti Emir Mezarlığı” içinde bulunur. Yapı dikdörtgen ve kiremitli bir çatı ile örtülmüş olup, yeni yapıdır. Erdebili Tarikatından olup, yukarıdaki açıklamalara göre Seydi Halifenin Halifesi (şeyhin vekili) olduğu anlaşılmaktadır.
Hace’i Sultani (Abdülkadir Geylani): Hisar Mahallesinde, dikili taş yanında “Uyuoğlu Tekkesi” adıyla bilinen yerde yatan Abdulkadir Efendi aslen Ispartalı olup, I. Murad zamanı bilginlerinden Mevla Ali Tusi’ye hizmet ederek bazı rütbe ve memurluklar almıştır. Daha sonra Fatih Sultan Mehmet’e hocalık etmiştir. H. 857 / M. 1453’den 1467’ye kadar Başbakanlıkta bulunan büyük vezir Mahmud Paşa’nın karalamasıyla azledilmiş ve Isparta’da oturmaya mecbur edilmiştir. Sonra hastalığa tutularak ölmüştür. Adı geçen zat,ünlü Abdulkadir Geylâni’nin kurduğu tarikata üye olmuş, adını ayırmak için Hace-i Sultanî denmiştir. Sakalını kına ile boyadığından “Kınalı Abdülkadir Efendi” de denir. Türbesi karşısındaki delikli taştan sıska ve hasta olan süt çocukları geçirilerek sağlıklarına kavuşacaklarına inanılır.
Gökveli Sultan (Şeyh Recep): Günümüzde bulunmayan Harabizade Medresesi içinde Kavaklı Camii bitişiğinde gömülü olan Gökveli Sultan veya Şeyh Recep Efendi, Isparta’ya Horasan’dan gelmiştir. Kendisinin bir çok kerametleri vardır. En önemlisi 3-4 yaşındaki yürüyemeyen çocukların bu türbe çevresinde üç defa dolaştırılarak yürümeye başlamalarıdır. Bunun için Cumartesi ve Çarşamba günleri çocuklar türbeye götürülür. Bu nedenle şeyhe “ayak dedesi” denilmiştir.
Sıtma Dedesi: Piri Mehmet Efendi zamanında ve ondan sonra yaşadığı sanılmaktadır. Bu zatın sıtma tutanları, ısıtılmış söğüt yaprakları üzerine yatırarak terlettiği, sonra söğüt ağacı yapraklarını ve kabuklarını kaynatıp, hastalara içirerek iyileştirdiği söylenir. Yatırın yeri daha sonra yapılan şehir düzenlemeleri dahilinde kaldırılmıştır.
Hızırabdal Sultan: Hızırbey Mahallesinde kendi adıyla anılan türbede gömülüdür. Eldeki vakfiyelere göre H. 880 / M. 1476 tarihinde Nakşibendi Halifesi olarak Isparta’ya yerleşmiş, müritlerince yetiştirilen ürünlerle tekkesinin gelirini sağlamıştır. Hızır Abdal H. 937 / M. 1531 yılında ölmüştür. Bu zat aslında Nakşibendî iken, buraya sığınan Bektaşilerin etkisiyle tekkesi zamanla Bektaşi tekkesi haline gelmiştir.
Teberdar Mehmet Dede: Mevlevi şeyhidir. Eskiden Mevlevihane’de gömülü olan bu kişi oruçlu ve yaya olarak birkaç defa Hicaz’a gittiği rivayet edilir. Dönüşte Şam’a uğrayarak Kartal Dede’den halifelik almış, Isparta’ya yerleşerek Mevlevihane’de ayin yaptırmıştır. H. 1012 / 1032 yıllarında sağ olduğu Sefinevi Mevleviye’de yazılıdır. Bu kişinin sarılıklı hastaların dil altını ustura ile kesip, biraz kan akıtarak sarılık hastalığını tedavi ettiği söylenir.
Yavruzade (Kılıcı) Hacı Hüseyin Efendi: Tabakhane mahallesinde bulunan Yavruzade Tekkesinin kurucusu olan Hacı Hüseyin Efendi Savlı olup, 1769’da doğmuş ve 1858 yılında ölmüştür.
Tavganalı Şeyh Hacı Mehmet Nuri Efendi: Ispartalı olup, Hacı Bektaşi Veli dergahına Postnişin ve şeyh olarak gönderilmiştir. İskender Mahallesinde tekke kurmuş ve 1872 yılında ölmüştür. Ağrı ve sızı giderici dualar ve muskalar ile ün yapmıştır.
Yedi Şehitler: Yedi Şehitler, yedi ayrı mezarda gömülü olup, en ünlüleri Kesikbaş Gazi’dir. Isparta’nın ilk fetih yıllarında düşmanla yaptıkları savaşta her birinin bir bölgeyi koruduğu, şehit olmalarıyla öldükleri yere gömüldükleri söylenir. Tabakhane Camii yanında Kesikbaşa ait bir türbe vardır. Türbenin kövke yapısı çokgen gövdelidir. Yedişehitlerden birisi Şeremed Dede adıyla İskender Mahallesinde, diğeri Hu dede adıyla Doğancı Mahallesinde, diğerleri Kurtuluş ve Yenice Mahallelerinde medfundur.
Veli Baba Sultan Türbesi: Senirkent’in 3 km kuzeyindeki Uluğbey (eski adı İlegöp) kasabasındadır. Elde bulunan Veli Baba Menakıbnamesi ile kasabada bulunan Veli Baba Türbesi şeceresinden alınan bilgilere göre; Veli Baba, Miladi Ağustos 1533’de Uluğbey’de doğmuş, büyümüştür. Dedesinin adı Veliyittin Gazi, babasının adı Hüseyin Veli (Seyyid Hüseyin Gazi), annesinin adı ise Hatice Sultan’dır. Veli Baba’nın gerçek adı Hüseyin’dir. Bu bilgilere göre Veli Baba Sultan 16 ve 17. yüzyıllarda yaşamış bir kişidir. M.1613 / 1630 yılında IV. Murat’ın başkumandanı Murtaza Zor Paşa, Bağdat Seferi için İç Anadolu, Ege ve Akdeniz yöresinden asker toplamaya çıktığında Isparta Uluğbey’den de geçer. O zamanlar türbenin olduğu yer üzeri açık bir mezarlık halindedir. Veli Baba Murtaza Zor Paşa ve ordusuna izzet, ikram ve kerametler gösterir. Murtaza Zor Paşa da, Veli Baba’dan duyduğu yakınlık, sevgi, hürmet ve iyilikten dolayı Isparta mütesellimine emir yazarak, üzeri açık mezarlığın türbe haline getirilmesini ve bitişiğine de bir cami yaptırılmasını ister. Yapımına başlanan türbe H.1038 / M.1622’de Murtaza Zor Paşa’nın Bağdat Kalesi önünde şehit düşmesiyle yarım kalır. Türbe daha sonra M.1858’de köy halkından Ramazan bin Halil’in yardımıyla tamamlanır. Türbe Veli Baba zamanında yapılmaya başlandığından Veli Baba Türbesi diye adlandırılmıştır.
Türbenin içinde Veli Baba’nın aile fertleri ile büyük dedelerinin ve amcasının mezarları bulunmaktadır.
Diğer Yatırlar: Çelebiler Mahallesinde Bostan Çelebi, Hastane Caddesinde Leblebici Dede, Sidre Tepesinde Muharrem Dede, Yenice Mahallesinde Tez Murat Dede, Lağus (Yakaören) Şeyh İsmail, Kavak Dede, Aslan Baba, Çünür Mahallesinde Yakup Dede, Niyazi ve Kerim Babalar, Ali Köyünde Şeyh Mehmet Kadı, Hacılar Köyünde Şeyh Ali Dede, Sav Köyünde İlyas Dede, Destab ve Sinan Babalar bulunmaktadır.
İncili Çavuş Türbesi: Sav Kasabasında İncili Çavuş’a ait olduğu söylenen içi boş bir türbe vardır. Türbe kövke taşından yapılmış, sekizgen gövdeli ve konik çatılıdır. İncili Çavuş’un İstanbul Aksaray’da bir mezarı vardır.
Sağaşık Mezarı: Isparta-Antalya karayolu üzerinde Sağaşık denilen bir mezar vardır. Çocuğu yaşamayan kadınlar ile çocuğu hastalıklı ve sıska olanlar, burayı ziyaret ederek adak adarlar.
Mübarizeddin Ertokuş Türbesi: 1224 yılında Mübarizeddin Ertokuş tarafından yaptırılan medresenin batı kısa tarafına ekli bir türbesi vardır. Medresenin doğusunda yeralan anıtsal kapıdan girilince, batı tarafta mihraplı bir mescidin sağına gelen üç girişten türbeye girilir. Türbe sekizgen planlı olup, tamamiyle tuğladan yapılmıştır. Türbenin içinde taş sandukalı bir kabir vardır. Ceset sanduka içinde olmayıp, girişi öndeki mescid kısmının zemini altında kalmış olan kripta kısmındadır. Türbenin içindeki sandukanın kaide kısmı mavi çini ile süslü olup, çinilerin bir kısmı kaybolmuştur.
Şeyhül’islam Elberdai Türbesi: Eğirdir Yazla Mahallesinde, caminin doğu tarafındadır. Yapı kare planlı ve kareden kubbeye geçişte Türk üçgenleri vardır. Türbenin batı tarafı açıktır. Üzeri çatı ile örtülü türbenin çatı kiremitleri önce alaturka tipi kiremit iken, 1993 yılında Vakıflar tarafından yapılan onarımla Marsilya tipi kiremit ile kaplanmıştır.
Bu kişi Türkistan’da Semerkant civarında Berda vilayeti halkından olup, H. 765 / M. 1364 yılında Hicaz’a gitmiş ve orada Hızırbey’e rastlar. Hızırbey onu Eğirdir’ e davet eder. Bu husus H. 1225 / M. 1810 yılında Yılanlıoğlu Şeyh Ali tarafından Ispartalı hattat Yunuszade Hacı Halil Efendiye yazdırılan ve ağanın Eğirdir’de yaptırdığı medreseye konan kitapta yazmaktadır. Elberdai’den sonra yerine damadı Pir Mehmet geçmiştir. Sonra Şeyh Mehmet Çelebi tekkenin başına geçmiştir. Halen türbe bu isimle anılır. Bu türbede Burhanettin Efendi (ölümü H. 970 / M.1573) şeyhlik yapmıştır.
Baba Sultan Türbesi: Yazla Mahallesindedir. Anayolun hemen kuzeyinde, sekizgen gövdeli ve konik çatılıdır. Kövke taşı ile yapılan türbe Selçuklu sitilindedir. Her yüzde kör kemerler olup, karşılıklı ikisinde pencere, birinde giriş kapısı vardır. Çatı da sekizgen koniktir. Türbe kapısında bulunan kitabeye göre, Hamidoğlu İlyas Bey tarafından H. 759 / M. 1358 yılında İsa bin Musa isimli şahıs için yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Türbe içinde Baba Sultan’dan başka Sureti Baba (Zorti Baba) ile Palaz Baba adlı kişiler de vardır.
Türbe içindeki kişinin, Timur’un Eğirdir’i zapt ettiğinde adaya kaçan halkı öldürülmekten kurtardığı söylenir. Rivayete göre, Timur Eğirdir’e gelip halka işkenceye başlayınca bu kişi halka eziyet etmemesi için Timur’a ricada bulunmuştur. Timur bu ricayı kabul etmeyince “Senin gibi Emir’e zort” demiş, o da öfkelenip boynuna taş bağlatarak göle atmış; fakat, gölde batmayan ve askerlere taş atan şeyh gölden çıkarak, her rastladığı yerde Timur’a “Zorttt” demeye devam etmiştir. Bu nedenle adı Zorti Baba olarak kalmıştır.
Şeyh Muslihiddin Türbesi: Yeşilada (Nis) içinde olup, ahşap bir mezar ve mescitten ibarettir. Mescid kısmına ahşap bir merdivenle çıkılır. Çatı alaturka kiremitle kaplıdır. IX. veya X. yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır. Türbesinde bulunan dikişsiz bir gömlek Konya Müzesine gönderilmiştir.
Yunus Emre Türbesi: Gönenin doğusunda çam ormanları arasında Yunus Emre’nin türbesinin olduğu belirtilmektedir. Türbede bulunan mezarların ermiş insanlara ait kutsal mezarlar olduğuna inanılmaktadır. Mezarların bulunduğu ormana Manastır (mana-sır) denilmiştir. Yeni adı Pazar Mahallesidir. Türbenin girişinden itibaren sağ başta sıra ile Yunus Emre, Taptuk Emre, Buharalı Sinan Efendi, Vakıf Kurucusu Şeyh Sadettin Efendi mezarlarınin bulunduğuna inanılmaktadır

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:42   #33
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Ören yerleri

ISPARTA MERKEZ
BARİS-FARİ: Modern Isparta yerinde olduğu kabul edilen kalıntılar hemen hemen yok gibidir. Cestrus (Aksu) ırmağını besleyen kaynakların başında olduğu bilinen Baris'in bugünkü Isparta adının da kaynağı olduğu düşünülmektedir. 1948 yılında L. Robert bu antik kentin Keçiborlu-Kılıç Kasabası yakınında Fari'de olduğunu göstermiştir. Helenistik çağdan itibaren sikke basan kent, Roma dönemisonuna kadar para basmaya devam etmiştir. Isparta adının geldiği köken için düşünülen diğer bir görüşte ise, Polybios’da (V.72) bir metinde geçen Sporda adı üzerinde durulmaktadır. XIV yüzyıl Arap kaynaklarında ilin bugün bulunduğu yöre Saparta olarak anılmakta ve Isparta adının da Saborta isminin değişmiş hali olduğu düşünülmektedir.Isparta merkezinde Karaağaç Mahallesinde de Bizans dönemi kalıntılarının olduğu bilinmektedir.
KAPIKAYA HARABESİ: Isparta ili, merkez ilçeye bağlı, Güneyce ve Çukurca köyleri arasında Güneyce Köyüne 5 km. uzaklıktadır. Kentin adı ve kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Kentin adı bilinen fakat tespit edilemeyen Sandallion, Minassos, Tityassos gibi kentlerden birisi olduğu düşünülmektedir. Şehir Helenistik dönemde kurulmuştur. Eğimli arazide yeralan kentin güney tarafı surla çevrili, kuzey tarafında ise yüksek bir kayalık bulunmaktadır. Kente girişte iki yandaki kayalara Sagalassos'da olduğu gibi nişler oyularak ostotekler (külkabı) yapılmıştır. Kentin doğu ve batı yamacında teraslar oluşturularak yapılar yerleştirilmiştir. Güneydeki geniş düzlükte 5 sıra oturma basamaklı at nalı biçimli toplantı alanı, doğusunda işlevi belli olmayan kentin en büyük binası bulunur.

Tapınak olabilecek bir yapı ve haç planlı bir şapel yeralır. Kentte lahit mezar ve kapak üzerine mezar sahibinin işlendiği iki adet lahit kapağı ve heykeller yeralmaktadır. Heykeller Isparta müzesine nakledilmiştir. Kentin güneybatısında antik basamaklarla
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
ulaşılan doğal bir mağara bulunur. Mağara muhtemelen bir kutsal alan olmalıdır.

İncirlikaya Oda Mezarları : Merkez İlçeye bağlı Gölbaşı köyü yakınında bulunan kaya mezarları zemin kodunun altında kayaya oyulmuşlardır. Mezarlara giriş kısmı kapılıdır. Mezarların tavanları tonozlu yada iki yana eğimlidir. Mezar içinde üzerine ölünün yatırılacağı klineler bulunmaktadır.
AKSU
TİMBRİADA VE ZİNDAN MAĞARASI KUTSAL ALANI: Aksu İlçesi Mirahor Mahallesinin kuzeyindeki Asar tepenin güney eteklerinde bulunan kentten ilk kez Strabon bahsetmiştir. W.M. Ramsey gördüğü bir yazıtta şehrin adını okumuş ve Timbriada'nın yerini kesinleştirmiştir. Ayrıca Apollonia (Uluborlu) ile Timbriada arasındaki sınır çatışmasını anlatan ikinci bir yazıt da bulunmuştur.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Küçük bir kent olan Timbriada Eurymedon (Köprüçay) kaynakları yakınındadır. Kentin Zindan Mağarası önünde bir açıkhava tapınağı bulunmaktadır. Açıkhava tapınağı mağaranın önünden alt kısımdaki dere yatağına kadar basamaklı inşaedilmiştir. Kutsal alanın önüne Roma dönemi tonozlu bir köprü yapılarak kutsal alan ile güneyindeki mezarlık birbirine bağlanmıştır. Mağara girişinde mozaikte ve köprünün kilit taşı üzerinde Eurymedon'un kabartması yeralır.
Antik çağda mağara ağzının sağında ana kayaya oyulmuş niş içinde duran Eurymedon Tanrısının insan ölçülerindeki heykeli bugün Isparta Müzesinde sergilenmektedir.
Antik kent Roma İmparatoru Hadrianus (M.S. 117-138) dan İmparator Severus Alexander'e (M.S. 222-235) kadar para basmıştır.
TYNADA:Aksu İlçesi, Terziler Köyü yakınında Asar Tepe mevkiindedir. Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte Hellenistik dönem tapınak ve işlevi belirsiz bina kalıntıları mevcuttur.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

SENİTLİ YAYLASI:Aksu İlçesinin 15 km. Kuzeybatısında yeralan kalıntıların adı ve kuruluş tarihi bilinmemektedir. Birbirine yakın büyük ve küçük 2 tepe üzerinde yeralan kalıntılar geniş yer kaplamaz. Tepelerin güneybatısında geniş bir nekrapol (mezarlık) alanı bulunmaktadır. Tepe üzerindeki yapılar fazlaca tahrip olmuştur. Tepe çevresinde dağınık halde mimari bloklar, heykel kaideleri, mezar stelleri bulunmaktadır. Sözkonusu saha Pisidia mezar taşlarının Timbriada ve Sofulardan sonra çıktığı en önemli yerdir.
ATABEY
AGRAE: Atabey ilçe merkezinde yeralan Agrae kenti modern ilçe merkezi altında kalmıştır. Birkaç mimari parça dışında kentten herhangi bir kalıntı yoktur. İlçe merkezinin kuzeybatısında Kapıcak Köyü yakınında Parlais (Barla) ve Prostanna (Eğirdir) şehirlerinin sınırlarını belirleyen bir sınır yazıtı bulunmaktadır. Agrae Bizans döneminde Seleukeia ile birlikte bir piskoposluk merkezidir.
SELEUKEİA SİDERA: Seleukeia antik kenti Atabey ilçesinin güneyinde, Bayat Köyü yakınındadır. Kent Suriyeli Kral Seleukos I (MÖ 312-280) veya oğlu Antiokhos I (MÖ 280-261) tarafından kurulmuştur. Roma İmparatoru Cladius (MS 41-54) tarafından şehrin adı Claudia Seleukeia olarak değiştirilmiştir. MS 7. yüzyılda yaşayan Hierokles Pisidia'daki Seleukeiadan bahsederken diğer Seleukeialarla karışmaması için sonuna Sidera (Demir) adını eklemiştir.
Antik kentte 1993 yılında Müze Müdürlüğü başkanlığında bir kurtarma kazısı yapılmıştır.Kentin Akropolü (Yukarı kent) surlarla çevrili olup, akropolün kuzeyinde Yunan tiyatrosu tarzında yamaca oturtulmuş tiyatro yer alır.Tiyatronun Cavea (oturma sıraları) kısmı tahrip olmuştur.Sahne binasına yanlardan girişi sağlayan Vomitorium (Tonozlu giriş) ayaktadır. Akrapolün güneybatısında Helenistik devir bir tapınağın podyumu vardır. Alt kısımda tabanı merdivenli, 180x120 cm ebadında 20 m uzunluğunda tünelle inilen bir sarnıç yer alır. Akropolün güneydoğu yamacında ovaya bakan kısımda ardındaki kayaya hatıl delikleri açılmış bir kutsal alan mevcuttur. Bu yapının güneyinde iki tarafı apsisli (yarımay) bir yapı ortaya çıkarıldı. Yapının güney cephesi düzgün kesme taş olup ön kısmında mozaik döşeli bir taban bulunmaktadır.
Akropolün kuzeybatı yamacında geniş bir mezarlık alanı bulunur. Mezarlıkta Sanduka mezar ve bol miktarda Oda mezar mevcuttur. Oda mezarların içi kayaya oyulmuş tavanı yuvarlak tonoz biçimlidir. Mezarların içine iki yada üç basamakla inilmektedir. Mezar odasının girişinde iki yanda ölülerin yatırıldığı kısım ortada ise mezar hediyelerinin konulduğu seki bulunmaktadır.
Kelian : Kapıcak Köyü içinde Kelian isimli bir yerleşme tespit edilmiştir. Kalıntıların mevcut durumuna göre küçük bir yerleşme olan Kelian antik çağda Seleukeia (Bayat) veya Agrae (Atabey)'in bir köyü olmalıdır.
Göndürle 1 Höyük Mezarlığı: İlimiz sınırları içinde Atabey ilçesi, Harmanören (Göndürle) köyü yakınındaki Göndürle I Höyük Mezarlığında l989 yılından beri kurtarma kazısı yapılmaktadır. Bu kazı aynı zamanda ilimizde açığa çıkarılan İlk Tunç Çağ mezarlığıd
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
ır. Mezarlık alanındaki esas ölü gömme yöntemi küp mezarlar olup İlk Tunç Çağ II ile Orta Tunç Çağ başı arasında (MÖ 2700/2600 – 1900/1800) gömü yapılmıştır. Genellikle doğuya dönük yatırılan küplerin içine, ölen kişiler hoker tarzında bacaklar karına çekik ve bir yana doğru yatırılmışlardır. Küpün ağzı kapaktaşı ya da küçük derin bir çömlekle kapatılarak etrafı moloz taşlarla desteklenmiştir. Ölünün yanına mezar hediyesi olarak; kadın ise bronz yüzük, küpe,bilezik,ağırşak, gaga ağızlı testi vb. kap kacak, erkek ise taş balta, obsidyen (Doğal Cam) kesici, bronz spatula vb metal objelerle gaga ağızlı testiler konulmaktadır. Söz konusu bu mezarlık alanı Erken Tunç Çağ kültürüne ışık tutmaktadır.

EĞİRDİR
MALOS: Antik kent, Eğirdir İlçesi, Sarıidris kasabası, Göynücek gediği mevkiinde bir tepe üzerinde yer alır. Kent akropolü Helenistik ve Roma dönemi surlarla çevrilidir. Tepenin doğu yamacında kayaya oyulmuş basamaklı bir toplantı alanı mevcuttur. Küçük bir dağ kenti olan yerde şehrin resmi yapıları tespit edilememiştir. Sur kulelerinden bir tanesi hâla sağlam ve ayaktadır. Şehirdeki Tapınaklardan birisi kentin 1 km kuzeybatısında Kaşerenler Tepesi yakınındadır. Tapınağın doğu duvarı ve kapısı halen ayaktadır. Tapınağın arkasında bir mağara vardır. Kareye yakın planlı tapınağın yan duvarlarının bir kısmı ayaktadır. Bu tapınak da aynı bölgede Aksu Zindan Mağarası önündeki Eurymedon kutsal alanı gibi bir mağara önüne yapılmıştır.
PARLAİS: Eğirdir İlçesi Barla Kasabasında bulunan antik kent MÖ I yüzyıldan itibaren para basmıştır. Şehrin kesin yeri konusunda uzun süre görüş birliğine varılamamıştır. L. Robert’in Bedire köyü yakınında bulduğu sınır yazıtıyla Prostanna (Eğirdir) ve Parlais’in (Barla) yeri net olarak tespit edilmiştir. MÖ I yüzyıldan beri sikke basan kentin ne zaman şehir hüviyetine kavuştuğu bilinmemektedir. MÖ 25 yılında İmparator Augustus tarafından Galatia eyaletine dahil edilen şehrin ismi “Colonia Julia Augusta Parlais” olarak değiştirilmiş ve kent bir Roma kolonisine dönüştürülmüştür.Ordu üssü olarak kullanılan kent Pisidia ve komşu İsauria (Konya-Bozkır) halklarını denetim altına almıştır. Şehir Roma İmparatorluk çağında İmparator Marcus Aurelius’dan (MS 161-180) İmparator Caracalla (MS 198-217) dönemine kadar sikke basmıştır. Yüzeyde fazla bir kalıntı yoktur.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

PROSTANNA: Eğirdir İlçesi içinde, Eğirdir sivrisinin eteğinde kurulan antik kentin yeri L. Robert’in Bedre Köyü yakınında bulduğu sınır yazıtıyla kesinleşmiştir. Şehrin tarihi hakkında fazla bir bilgi yoktur. 1957 yılında buradaki kalıntıları inceleyen M.H. Ballance’a göre Prostanna Helenistik devirden önce kurulmuş ve bir şehirden çok karakoldur. Kent Roma döneminden sonra terkedilmiştir. Şehirle ilgili en eski belge, Asia eyaletinden bir görevli şerefine dikilen MÖ 113 yılına tarihlenen bir yazıttır. Bu yazıtta “ Pisidia’daki Prostanna halkı” yazmaktadır.
Kent sikkeleri MÖ I yüzyıldan itibaren görülmektedir. İmparatorluk döneminde de İmparator Antoninus Pius’dan (MS 138-161) Claudius II’ye kadar sikke basmıştır. Şehrin akropolisi Eğirdir Sivrisinin güneyindeki alçak bir tepe üzerindedir. Hem bu tepe hem de Sivri üzerinde sur vardır. Her iki tepenin arasındaki boyunda podiumlu tapınak kalıntısı olabilecek yapı temelleri yeralır. Bu kısım surla kaplı değildir. Küçük tepedeki sur içinde kare biçimli yapı temelleri mevcuttur. Kent üzerinden toplanan sunak, mimari parça ve kitabeler Isparta Müzesine getirilmiştir.
Gökçehöyük Kilise Kalıntısı : Gökçehöyük kasabası, Kocapınar mevkiinde bulunmaktadır. Doğu-batı yönünde yapılmış olan kilisenin yan duvarları l metre kadar korunmuş durumdadır. Kilise üç nefli olup apsis kısmı doğuda yarım yuvarlak biçimdedir. Kilisenin çevresinde birtakım temel kalıntıları mevcuttur.
Kaletepe Kilise Kalıntısı : Akbelenli köyü, Kaletepe mevkiinde yeralan kilise kalıntısının yan duvarları görülebilmektedir. Kilise kalıntısının yanında bir sarnıç bulunmaktadır.
ULUBORLU
APOLLONİA: Uluborlu merkezinde, modern ilçe altında kalmış olan antik kent Seleukos I (MÖ 312-280) tarafından kurulmuştur. Şehir Strabon’da Frigya şehri, Ptolomaios’da Pisidia şehri olarak geçer. Şehrin yeri F.V.J Arundell tarafından 1833 yılında tespit edilmiştir. Kentin eski ismi Stephanus Byzantinus tarafından (Mordiaeum veya Margium) olarak kaydedilmiştir. Apollonia, Roma İmparatorluk çağı sikkeleri üzerinde ve yazıtlarda kendini Likya ve Trakyalıların bir kolonisi olarak gösterir. Şehirde traklara ait iki yazıt ele geçirilmiştir. Muhtemelen bu kolonistler kente Romalılar tarafından yerleştirilmiş ve şehire diğer kolonilerde olduğu gibi farklı bir statü verilmiştir. Apollonia Geç Roma ve Bizans Döneminde de önemini ko
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
rumuştur. Apollonia İmparatorluk Döneminde İmparator Titus’dan (MS 79-81), Gallienus (MS 260-268) dönemine kadar sikke basmıştır. Şehrin adı geç devirlerde “Sozopolis” olarak değiştirilmiştir.

Şehrin Roma İmparatorluğu için ne kadar önemli olduğu İmparator Augustus’un ölümünden önce yazdığı vasiyeti “Res geastae Divi Augusti”nin Yunanca metninin parçalarının bulunmasından anlaşılır. Vasiyetin Latince metni ise Pisidia Antiokheia‘da (Yalvaç) Propylon’da (Anıtsal Giriş) bulunmuştur. Bu da her iki şehrin önemini ortaya koymaktadır. Antik kentten fazla bir kalıntı yoktur.
SENİRKENT
TYMANDOS: Senirkent İlçesi Yassıören Kasabasında, kalıntıları günümüze kadar ulaşmayan antik kent hakkında yeterli bilgi yoktur. Kentin adı Ptolomaios’da Talbonda; ortaçağ kilise kayıtlarındaki Piskoposları gösteren listelerde Tymandos, Tymandros şeklinde geçmektedir. MS 451 yılında Khalkedon’da (Kadıköy) toplanan kilise kurultayındaki tutanakların Yunan dilinde olanı “Tymandosluların kentinden Longinos” adlı piskoposun sözünü ederken Latin dilinde olan tutanaklarda aynı kişiyi “Talbonda kentinden Longius” diye göstermektedir. Bundan da Talbonda ve Tymandos isimlerinin bir arada kullanıldıkları anlaşılmaktadır.
Yassıören’de bulunan postament, sütun, kapı biçimli ve alınlıklı mezar stelleri ile yine bu köy sınırları içinden çıkan ve Senirkent kütüphanesi bahçesinde duran iki adet palmetli, bir adet sphenksli Geç Arkaik Çağ (MÖ 540/530-480) mezar steli Isparta Müzesine nakledilmişlerdir. Son üç eser Pisidia bölgesinin ilimiz sınırlarında kalan kısmında çıkan Greko-Pers üslubundaki ilk örnekleri olup çok büyük öneme sahiptirler.
SÜTÇÜLER
ADADA: Isparta Sütçüler İlçe karayolu üzerinde yer alan antik kent Sağrak Köyü’ne 2 km il merkezine 90 km uzaklıktadır. Şehrin ismi ilk olarak Artemidorosda geçmektedir. Strabon ,Ptolomaios ve Hierokles’de kentten bahseder. Kent 1888 yılında ilk olarak G. Hirschfeld ve aynı zamanda W.M. Ramsay tarafından tespit edilmiştir.
Kentin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte şehrin adı ilk kez MÖ 2 yüzyılda Termessosla Adada arasında yapılan bir anlaşma metninde geçmektedir. Kentin MÖ I yüzyılda sikke bastığı da göz önüne alınırsa kentin bu tarihten daha önce kurulduğunu düşünmek yerinde olacaktır. Roma İmparatorluk döneminde özellikle İmparator Traianus, Hadrianus ve Antoninus Pius dönemleri Adada’nın en parlak dönemleridir. Bir kısım Adadalı Büyük İskender’den sonraki Helenistik kralların ordularında hizmet vermek amacıyla anayurtlarından ayrılarak gurbette paralı asker olarak çalışmışlardır. Bunun kanıtları Kıbrıs’ta ve Fenike’de bulunan Adadalı askerlere ait mezar taşlarıdır. Kent Caralis (Beyşehir) Gölü’nün batı kıyısını izleyerek Antiokheia (Yalvaç), Neapolis (Şarkikaraağaç), Timbriada (Aksu), Adada (Karabavlu) üzerinden Pednalissos (Gebiz ?) ve Perge (Aksu) antik kentine uzanan antik yol üzerinde yer almaktadır.
Kent bulunduğu noktanın dağlık arazide olması nedeniyle günümüze fazla tahri
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
p olmadan ulaşmıştır. Sadece Pisidia bölgesinin değil Anadolu’nun en sağlam kentlerinden birisidir. Kentte tabanı taş döşeli bir antik yol, Roma İmparatorluk Çağı Traianus Tapınağı, İmparatorlar Tapınağı, İmparatorlar ve Zeus Megistos –Serapis Tapınağı ile Yeniköy yolu altında kalan İmparatorlar ve Aphrodite tapınağı yeralır. Ayrıca forum, bazilika, akropol anıtsal çeşme, yönetici binası , açık hava toplantı yeri tiyatro ve mezar anıtı bulunmaktadır.

Kent düzlüğü ile vadi arasındaki bölümde yeralan kayalık alandaki akropol savunma amaçlı yapılmıştır. Akropolün çevresi sur duvarları ve kuleler ile çevrilidir. Akropolisin batı kısmında kentin açık hava toplantı yeri bulunmaktadır. Toplantı yerinin önüne sonradan kentin alışveriş ve idari merkezi olan forum ve bazilika yapılmıştır. Adada forumu 32x45 m.lik bir alanı kaplar. Tabanı düzgün taşlarla kaplı olan forumun ortasında büyük bir sarnıç yeralır. Forumun batısında cadde diğer iki yanında stoalar (sütunlu galeri) bulunur.
Forumun kuzeyinde doğu-batı yönünde bir bazilika vardır. Forumun güneydoğu kısmında anıtsal bir çeşme bulunmaktadır. Adada’nın en büyük kilisesi vadinin batı kısmındadır. Kilise burada eski bir yapının teras ve iç duvarlarından yararlanılarak Bizans döneminde inşa edilmiştir.
Kent düzlüğünün batısında tepe yamacına inşa edilen tiyatronun sahne binası ve orkestra kısmı toprak altındadır. Cavea (seyirci oturma yerleri)’nın uçları kısmen görülmektedir. Tiyatronun kapasitesi yaklaşık 3000 kişidir. Şehirde dört adet tapınak yeralır.
İmparatorlar ve Aphrodite Tapınağı: Basit yuvarlak , Tholos planlı bir tapınaktır. Çevresinde sütun sırası yoktur. Antik kentin içinden geçen Yeniköy yolu altında kalmıştır. Podiuma ait bloklar üzerinde yeralan yazıtta “Tanrı İmparatorlar ve Baba kenti için, kentin dostu, İmparatorlar kültünün Başrahibi, kurucu kentin oğlu ve halk meclisine 4 kez seçilmiş olan Tlaomos oğlu Antiokhos , karısı Başrahibe, Hoplan kızı Anna ve oğulları, kentin dostları,Tlaomos ve Antiokhos ile beraber Aphrodite kült heykelini, tapınağı ve tapınağa ait süslemeleri ve kaplamaları adadılar ve diktiler” yazar. Tapınak MS 200-210 yıllarında yapılmıştır.
İmparator Traianus Tapınağı: İon tarzında olan tapınak prostylos planlı olup ön cephesinde 6 sütun içerir.Yan duvarlardan birisi korniş seviyesine kadar sağlam kalabilmiştir. Diğer kısımlar yıkıktır. Kaynaklara göre İmparator Traianus MS 114 yılında bazı Pisidia kentlerini ziyaret etmiştir. Muhtemelen tapınak bu ziyaret öncesinde yapılmış olmalıdır.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
İmparatorlar Tapınağı:
İon tarzında olan tapınak prostylos planlı olup ikisi yanlarda dördü önlerde olmak üzere toplam 6 sütuna sahiptir. Yan duvarlar saçaklık seviyesine kadar sağlamdır. Arka alınlığın yarısı sağlam durumdadır.Tapınağın önündeki sunak ve merdivenler toprak altındadır. Ön kısımda ise tapınağa ait olduğu düşünülen propylon’a (anıtsal giriş) ait izler yeralır. Sterret tarafından 1888’de kopya edilen yazıtta “Tanrı-İmparatorların iki kez rahipliğini yapmış olan kurucu kentin oğlu, Probusluk yapmış Nikomakhos’un oğlu Theodoros, bu tapınağı Tanrı-İmparatorlara ve kente, ksoanon ve heykelleriyle birlikte kendi parasıyla yaptırdı ve adadı” yazar.Bu tapınakta Traianus Tapınağı gibi MS 114 yılından önce yapılmış olmalıdır. Bu tapınağın en önemli özelliği ; tam bitirilmemiş olan tapınağın doğu duvarında antik dönem taş ustalarının nasıl çalıştıklarını ve ince işçiliği hangi aşamalardan geçirerek yaptıklarını gösteren izlerin mevcut olmasıdır.

İmparatorlar ve Zeus Megistos-Serapis Tapınağı: Korint tarzında olan tapınak 4 sütunlu prostylos planlıdır. Podiumlu olan tapınak saçaklık seviyesine kadar ayaktadır. Ön cephedeki çıkışı sağlayan merdivenler tahrip olmuştur. Kornişler konsollu olup yıkılan bloklar orijinal yerlerinde durmaktadır.Tapınağın önünde anıtsal sunak vardır. Sterret tarafından 1888’de kopya edilen yazıtta “Tanrı-İmparatorlar Zeus Megistos Serapis ve Baba kenti için onun karısı,Hoplan kızı, başrahibe Anna ve onların oğulları Tlaomos ve Antiokhos, tapınağı ve heykelleri, çevresindeki stoalar atölyeler ve bütün süslemeleriyle beraber adayarak dikti” yazar. Tapınak Sereruslar Çağında MS 180-210 yıllarında yapılmış olmalıdır.
ZORZİLA:Sütçüler-Kasımlar yolu üzerindedir. Dağ yamacında yeralan kalıntılar Roma dönemi olup, şehir hakkında fazla bilgi yoktur.
KOCAKÖY ASARI: Sütçüler İlçesi, Kesme Kasabası’nın 5 km güneyinde Asar Tepesi üzerine kurulmuş kentin kuzey ve batısı Köprüçay Vadisiyle sınırlanmıştır. Kent muhtemelen Hellenistik dönemde kurulmuş olmalıdır. Kentin çevresi kısmen ayakta duran bir surla çevrilidir. Kent içindeki en önemli mimari yapı tamamen yıkılmış durumda olan prostylos planlı tapınaktır. Örenyerinde ana kayaya oyulmuş dikdörtgen biçimli dört adet sarnıç ilginç birer mimarı gösterir.
Örenyerinin güneybatısında sur duvarının dışında düzlükte biri sağlama yakın, biri yıkık iki mezar anıtı vardır. Mezar anıtları Podiumlu (kaideli) olup üzerine ionik tapınak tarzında Lahit mezarlar oturtulmuştur.Kapak kısa yüzlerinde Meduza kabartması vardır. Şehrin ismi bilinmemektedir. Kalıntılardan anlaşıldığı kadarıyla küçük bir dağ kentidir.

Sülüklügöl Harabeleri : Yeşilyurt köyü, Sülüklü tepe mevkiinde iki tarafı surla kapatılmış küçük bir vadi içine oturtulmuş olan sahada birtakım bina kalıntıları ile kayaya oyulmuş triskelesli iki adet mezar kitabesi bulunur. Büyük bir kalıntı mevcut değildir.
Taşkapı Harabeleri : Sütçüler ilçe merkezindedir. Kuruluş tarihi hakkında bir bilgi yoktur.
GÖNEN
KONANA: Gönen İlçesinin doğusunda yeralan antik kentten, ilk olarak Ptolemaios’da söz edilir. Şehrin yeri 1879 yılında G. Hirschfeld tarafından tespit edilmiş, L. Robert’in İğdecik Köyü’nde bulduğu mil taşı ile kesinleşmiştir. Şehir MÖ I yüzyıldan itibaren sikke basmıştır. İmparatorluk sikkelerinin basımı İmparator Hadrianus (MS 117-138) ‘dan Gallienus (MS 260-268) dönemine kadar sürer. Arazide fazla bir kalıntı görülmez fakat bu ilçe sınırları içinden çıkan mimari parçalar ve bol miktardaki mezar stelleri Müze Müdürlüğüne nakledilmiştir.
YALVAÇ
PİSİDİA İN ANTİOCHEİA
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

BATI KAPISI:Şehrin batıda ovaya bakan ve muhtemelen antik yolların birleşerek ulaştığı yönden ana girişi sağlayan ve iki yanından şehir suruyla birleşen kapı, 12 metre yüksekliğinde,24 metre eninde Anadolu’daki anıtsal girişlerin yaklaşık % 40’ı gibi üç girişli, kemerli bir zafer takıdır. Augustus Kutsal Alanı’na geçişi sağlayan Propylon’a benzer mimari ve plastik anlayışıyla inşa edilen kapı, Michigan Üniversitesi’nin 1920’lerde yaptığı kazılarda ilk kez ortaya çıkmıştır.
Bugün kapının temel seviyesinde görülen ayakları yanında sıralanmış olan parçaları, yapının toplam % 65’ini oluşturmaktadır. Kemerlerin üzerindeki alınlıkta, cephenin odağını, karşılıklı diz çökmüş, flama ve standart taşıyan iki Persli kabartması oluşturur. Plasterler üzerinde ise girland taşıyan Nikeler bulunur. Arşitrav üzerinde ki frizde Hippocamp, Triton, Amazon kalkanı, zırh ve çeşitli silah kabartmaları bulunmaktadır.
Üslup ve işçilikte görülen farklar yapının İ.S. 2. y.y. başlarına tarihlenmesine ve 2. y.y. sonlarında değişikliklere uğradığının anlaşılmasına yardımcı olsa da, yapının Hadrian için İ.S. 120’den sonra yapıldığı, 200’lere doğru kazanılan bir zafer anısına zafer takına dönüştüğü ve Caius Iulius Asper Pansinianus tarafından yenilendiği sonuçlarına stil kritiği yanında bu ilginç yazıtlar yardımıyla ulaşılmıştır.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Kapının kazısı sırasında bulunan bronz harflerin monte edildiği arşitrav üzerindeki delikler yardımıyla iç ve dış yüzdeki yazıtlar çözümlenmiştir:

İÇ YÜZ:
C. IVL. ASP(ER) PANSINI[AN]VS IIVIR V TRIB[UNUS MILITUM---] D(E) S(UA) P(ECUNİA) F(ECIT) ET ORNAVIT
“C. Iulius Asper Pansinianus, beşinci kez belediye başkanı, binbaşı,kendi parasıyla yaptırıp süsledi.”
DIŞ YÜZ:
IMP. CAESARI [DIVI NERVAE NEP.] DIVI [TRAIANI FIL. TRAIANO H]ADRIANO AU[G. PONT. MAX. TRİB. P]OT. COS III P.P. ET SABINAE AU[G--] COL[ONIA]
“İmparator Caesar Traianus Hadrianus Augustus için; Tanrılaştırılan Nerva’nın torunu, tanrılaştırılan Traianus’un oğlu, büyük rahip, 13. kez tribunus, 3. kez konsül, vatanın babası ve Sabina Augusta için... koloni.”
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
GÜNEYBATI SURLARI:Bugün görülebilen surların uzunluğu izlenemeyen kısımları ile birlikte yaklaşık 3000m.’yi bulmaktadır. Surların çevirdiği alan-örenyeri, 785m. x 990m. yaklaşık 47 hektardır. Kent surlarının kalınlığına dikkat edildiğinde, arazi eğiminin çok olduğu yerlerde; sur kalınlığının ortalama 1.50m. diğer yerlerde ise 4.75m.-5.50m. ölçülerine ulaştığı görülmektedir. Helenistik devirde inşa edilen ilk surlar, Roma ve Bizans çağlarında genişletilmiştir
İMPARATOR AUGUSTUS TAPINAĞI VE KUTSAL ALANI: Şehrin en yüksek noktasında kayaların azimle oyulmasıyla elde edilen düzlükte kurulu olan tapınak, kutsal alanı içerisinde cephe mimarisiyle ziyaretçiyi ilk anda hayrete düşürecek bir zenginliğe sahip olarak inşa edilmiştir.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Tapınağın yapımına olasılıkla imparatorun sağlığında başlanmış, ölümünden sonra da ona ithaf edilmiştir. Tapınak, kutsal alanına girişini sağlayan Propylon’la çağdaştır. Yapının temeli, doğal kayanın kesilmesi ile oluşturulmuştur. Ancak kayalığın daha erken dönemlerde bölgede etkin olan Ana tanrıça Kybele ve Ay Tanrısı Men kültleri için düzenlenmiş olabileceğine dair izler bulunmaktadır. Roma’nın hakimiyeti sonrasında İmparator tapınağı ve kutsal alanına dönüştürülmüştür.
Tapınak, kutsal alan içerisindeki ana kaya düzleştirilirken, merkez aksta bulunan tapınak podyumu için 2,5 m. yüksekliğinde, 14x28m. boyutlarında bırakılan ana kayanın üzerinde yükselmektedir. Podyumun içi de oyularak, kült odası olarak düzenlenmiştir. Tapınak 4 sütunlu bir prostylostur. Galeride Alt katta Dor, üst katta ise İon düzeninde sütunlar kullanılmıştır. Portikonun sonlandığı köşelerde de, kuzey ve güney kenarlarda uzanan stoalar (revaklar) yer almaktadır.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

PROPYLON (ANITSAL GİRİŞ KAPISI: Tiberius Meydanı’nın sonlandığı noktada başlayan on iki basamaklı temel yapısı, arkadaki düzlükte bulunan İmparatorluk Kutsal Alanı’na (Augustus Tapınağı) geçişi sağlayan anıtsal Propylon’a aittir. Üç kemerli girişin yan kemerleri 3,5 m., merkez giriş 4,5 m. genişliğindedir. Orta kemerin üst kısmındaki boşluklarda, karşılıklı olarak diz çökmüş, elleri arkadan bağlı, biri çıplak iki Pisidia’lı savaş esiri kabartması bulunmaktadır. Yan giriş üstündeki kemerlerin üst kısımlarında ise karşılıklı girland (Çiçek-yaprak çelengi) taşıyan aşk tanrısı Eros ve zafer tanrıçası Nike kabartmaları bulunmaktadır.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Orta girişin üzerindeki arşitrava bronz harflerle monte edilmiş yazıtı şu şekildedir;
IMP. CAES[ARI DI]VI [F. A]VGVSTO PONTI[F]ICI M[AXIM]0 COS X[III TRIB]VN[ICAE] POTESTATIS XXII [IM]P XIIII P.[P.]

Tanrının oğlu İmparator Caesar Augustus için, büyük rahip, 13. kez konsül, 23. kez tribunus, 14. kez imparator, vatanın babası (Pater Patriae)
TİBERİUS MEYDANI: Merkezi Kilise’nin doğusundan geçen Cardo Maximus Caddesi ile Propylon arasındaki alan Tiberius Meydanı olarak adlandırılmaktadır. İ.S. 25–50 yıllarına tarihlenen alan, 30 x 70 metre ölçülerindedir. Kentin merkezinde olması ve Kutsal Alan'a yakınlığı nedeniyle kentin en önemli yapılarındandır. Meydanın iki yanında yer alan sütunlu portikolar arkasında bulunan dükkanların kazısında elde edilen buluntulardan anlaşıldığına göre, meydanda ticari hayat oldukça hareketli olup gıda ve içecek satışı yapılmıştır.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Meydanın doğu ucunda, Propylon'un önünde,kalkan biçimli bir bloğa,bronz harflerle oluşturulmuş yazıtta "TİTUS OĞLU,SERGİA KÜTÜĞÜNE KAYITLI,TİTUS BAEBİUS ASİATİKUS,AEDİL (Belediye Başkanı), 3.000 AYAK (880 metre ),KENDİ PARASINDAN DÖŞEDİ" cümlesi okunmuştur
DECUMANUS MAXİMUS VE CARDO MAXİMUS CADDELERİ (ANA CADDELER): Priene, Miletos gibi Helenistik şehirlerde başarıyla uygulanmış olan, düzenli, ızgara plan Antiocheia’da da başarıyla uygulanmıştır. Bilinen iki cadde, Batı Kapısı’ndan başlayan 90 + 320 metrelik Decumanus Maximus Caddesi ve Nympheum’dan (anıtsal çeşme) başlayan 400 metrelik Cardo Maximus Caddesi’dir. İki cadde Tiberia Platea (Tiberius Meydanı)’nın yaklaşık 70 m. güneyinde dik açıyla kesişmektedir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

TİYATRO: Tiyatronun caveası yaklaşık 95m. Uzunluğundandır. Kuzey yönündeki oturma kademeleri, tepenin yamacına oyulmak sureti ile doğal toprak eğimi üzerine oturmasına karşın, güney yöndeki oturma sıralarının tonoz ve kemerlerden oluşan bir alt yapı üzerine oturmaktadır.
Sahne binasının kalıntılarından, dikdörtgen bir plana sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ancak cephe mimarisinin bezemeli olduğu ve kabartmalı frizlerle donatıldığı ele geçen mimari parçalardan anlaşılmaktadır. Tiyatronun bugün var olan kalıntılarından M.S. IV yüzyılın başlarına tarihlenmektedir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

ROMA HAMAMI: Şehrin kuzeybatı köşesinde bulunan hamam oldukça büyük bloklarıyla ve sağlam yapısıyla dikkat çeker. Kazılarla 7 mekanı açılan yapı, 80x55 m. boyutlarındadır. Güneş ve rüzgar faktörleri düşünülerek, tüm hamamların girişleri ve ocakları güney ve doğu yönlerinde yapılmışken durum bu yapıda farklıdır. Su ve ısıtma sistemine ait de çok fazla iz tespit edilememiştir. Pisidia şehri Sagalassos’un hamamıyla karşılaştırabileceğimiz yapı, su sistemi ve çeşme gibi, İ.S. 1. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

ST. PAUL KİLİSESİ: Antiocheia’nın en önemli yapılarından biri olan, Şehrin kuzeybatısındaki bazilika olarak adlandırılan yapıda ilk kazılar 1920’lerin başında Robinson ve ekibi tarafından başlatılmıştır. 70x27 m. boyutlarındaki yapının batıdaki 27x13 metrelik narthex (giriş) bölümü şehir surlarına yaslanmış olarak doğu-batı yönünde uzanmaktadır. Bazilikal planın tüm ögelerini yansıtan yapı, üç nef ve bir yarım daire apsisten oluşmaktadır. Apsisin dış yüzeyi altıgen duvarla çevrilidir. Apsis 10,80 m. çapında ve 9,20 m. derinliğindedir. Orta nefi her iki yandaki dar neflerden 13’er sıralık iki sütun dizisi ayırmaktadır ve bu sütunlar altıgen altlıklara oturmaktadırlar.
Orta nefin zemini, kırmızı, sarı, beyaz ve siyah tesseralardan oluşmuş, geometrik ve bitkisel motiflerle bezeli mozaikle kaplıdır. Mozaiğin apsis önündeki bölümünde bulunan bir yazıtta, 381 yılında Antiocheia’yı Konstantinopolis Konsil'inde temsil eden ve Ortodoks mezhebinin kurucularından biri olan Başpiskopos Optimus’un ismi bulunmaktadır. Bu isim, yapının 4. yüzyıl sonuna tarihlenmesine dayanak oluşturmaktadır. Bu tarih, anıtsal kiliselerin Anadolu’da başlangıç tarihidir. Antiocheia Büyük Bazilikası, Erken Hıristiyanlık kiliselerinin ilk iki örneğinden biridir. Bugün görebildiğimiz kilise ise Optimus’un kilisesinin 4. yüzyıl sonunda değişikliklere uğrayarak 1. katı üzerine oturtulmuş olan 5.-6. yüzyıl kilisesidir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Aziz Pierre ile birlikte Erken Hıristiyan misyonerlerinin en ünlüsü ve hatta en etkilisi olarak kabul edilen Aziz Paulus’un İ.S. 46-62 yılları arasında Antiokheia’ya üç kez gelerek, şimdiki kilisenin temelleri altında olan sinagog'da vaaz vermiştir. Hıristiyanlığı buradan dünyaya duyurmuştur. . Burada Sebt Günü sinagoga girip yaptığı konuşmada Kutsal Yasa’dan ve peygamberin yazılarından metinler okumuştur. Bu konuşma Aziz Paulus’un misyonerlik görevinde yaptığı ilk konuşması olarak bilinmektedir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

MERKEZİ KİLİSE: Decumanus Maximus Caddesi’nden, Cardo Maximus Caddesi’nin başlangıç noktasına gelindikten sonra Tiberius Meydanı’na doğru yaklaşık 75 m. ilerlendiğinde, Tiberius Meydanı'nın tam karsısında apsisiyle dikkat çeken yapı konumundan dolayı araştırmacılar tarafından "Merkezi Kilise" olarak adlandırılmıştır. Günümüze Aziz Bassus'un adini taşıyarak koruna gelen kilise Ramsay tarafından IV. Yüzyıla tarihlendirilmiştir.
KUZEY KİLİSE: Kuzey Kilise akropolün kuzeyinde, hamam yapısının doğusundaki teras duvarına bitişik konumlanmıştır. Kilise, boyutları itibariyle Büyük Bazilika’dan küçüktür; ancak Merkez Kilise’den büyüktür.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Kuzey Kilise Bazilikal planda doğu-batı doğrultusunda boyutları narteks dahil 42.00 x 23.50 m. dır. Kilise üç nefe ayrılmış ve yan nefler 4.05 m, orta nef 10.10 m. genişliğindedir. Ana apsis dışta üç cepheli, içte yarım dairedir. En sağlam kalmış kısmı ana apsistir. Kilisenin yapımında yerel gri renk taşlar yanında devşirme bloklar kullanılmıştır. Kilisede en az iki evre tespit edilmiştir. Kilisenin kuzeyine yapılan eklentiler 2. evreyi göstermektedir. Antiokheia Kenti’nde diğer iki kilisenin yapım tarihi, sütun başlıklarının tarihi ve erken Hıristiyanlık dönemi mimarisi dikkate alındığında Kuzey Kilisesi’nin yapım tarihi en erken 6. yüzyıl sonlarıdır.
NYMPHEUM: Geniş bir “U” şeklinde planlanmış yapı, su kemerlerinden aktarılan suyu depolayıp düzenleyerek kente temiz su dağıtmak için inşa edilmiştir. Yapı, 27x3 m. boyutlarında, suyu toplayan bir rezervuar, 9 m. yüksekliğinde süslü bir cephe ve önündeki 27x7 m. boyutlarında, 1.5 m. derinliğe sahip bir havuz kısımlarından oluşmaktadır. Hemen arkasında da, yaklaşık 10 km. uzaktan, Sultan Dağları’ndaki “Saçıktı” kaynağından aldığı suyu şehre getiren su iletim sisteminin, sifon bölümünü oluşturan 800 metrelik su kemerlerinin günümüze ulaşabilen kalıntıları izlenmektedir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Su kemerleriyle birlikte Anıtsal çeşme binası, Antiocheia’nın Colonia Caesareia adını alıp, başkent konumuna ulaştığı I. yüzyıla tarihlenmektedir.
SU KEMERLERİ: Roma İmparatorluk Dönemi’nin planlı şehircilik anlayışıyla, ortaya çıkan ve Anadolu’nun hemen her antik şehrinde gördüğümüz su iletim sisteminin belkemiği olan su kemerlerin en güzel örneklerinden biri Antiokheia’dadır.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Günümüze ulaşan kemerlerin yüksekliği, 5m.-7m. arasında değişmekte olup. genişliği ise, 2.50m.’yi bulmaktadır. Kemer ayakları 4. m. yükseklikte olup, dikdörtgen blok taşlardan yapılmıştır. Kilit taşları bazen tek, bazen de birkaç taştan oluşmaktadır. Yarım daire şeklindeki kalkık kemerlerin işçilikleri farklı olmasına rağmen, yapının tamamında bütünlük gözlenmektedir.
Kemerlerin bindiği iki ayak arasındaki açıklık 4.70m.-3.80m. arasında değişmektedir. Ayakların oturduğu taban arazinin durumuna göre bazı yerlerde kemerler üzerinde, bazı yerlerde ise 2-3m. yüksekliğindeki blok taşlardan yapılmış temeller üzerine oturmaktadır. Su kemerlerinin 200 metrelik kısmı aralıklı bölümlerle ayakta kalmıştır. Su Kemerlerinin, kentin tarihsel gelişimine göre yapıldığı varsayılarak M.S. 1. yüzyıla tarihlenmektedir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

MEN KUTSAL ALANI:Antiokheia’nın yaklaşık 5 km. güneydoğusu’nda ve Gemen korusu doruğunda daha İlk Çağın erken dönemlerinden başlayarak Phrygia ve Pisidia yörelerinin en saygın tanrılarından biri olan Men’in önemli bir kutsal alanı yer almaktadır.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Burada tapınılan Men, Men Askaios yada Men Askaenos diye anılıyordu.Etrafı Ay kabartmalı ve yazıtlı bir temenos duvarı ile çevrili alanın ortasında Tanrı Men’in tapınağı yer almaktadır.Kutsal yapının etrafında muhtelif fonksiyonları olan yapı toplulukları bulunmaktadır.Bunlar arasında tören salonu,rahip veya rahibe evleri oldukça dikkat çekmektedir.

Araştırmacılar burada temenos (çevresi duvarla çevrili kutsal alan) içinde bir tapınak, daha küçük başka bir tapınak, stadion, tören salonu, kült yemeklerinin yendiği bir ev (andron) ve ev benzeri, 20 kadar niteliği tam anlaşılamayan yapıdan oluşan bir kutsal alan ve daha sonraki yüzyıllarda inşa edilmiş kilise kalıntıları bulmuşlardır. Kalıntıların İ.Ö. 4. - İ.S. 4. yüzyıllar arasına tarihlenen uzun bir sürece, dolayısıyla sağlam kökleri olan güçlü bir külte ait olduğu bulunan yazıtlardan anlaşılmıştır.
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Men Anadolu’nun özellikle iç-batı bölgelerinde genel kabul görmüş, yoksul, güçsüz, hasta insanların koruyucusu, sembolü olan hilal şeklindeki Ay’ın gizemli gücüyle insanlara iyilik ve şifa dağıtan, kökleri İ.Ö.4.binde Mezopotamya’ya dek inen bir tanrıdır. Men, genellikle omuzlarının üzerinde iki yana açılmış, benzerini Neolitik Döneme dek gördüğümüz gizemli semboller olan boynuz biçiminde ayça ( ay’ın ince hilal hali ) ile betimlenmiştir. Tanrı Men’in kutsal hayvanları boğa ve aslandır.
KAYA MEZARLARI: Aşağıtırtar Köyü’nün, Eğirdir Gölü’nün Hoyran Gölü olarak adlandırılan üst bölümünde, gölün doğu kısmında kalan arazisinde, Kırk İnler-Dutlubük Mevkii’nde, cephesi göle bakan üçgen alınlıklı kaya mezarları bulunmaktadır. Cephe mimarisi bakımından, üçgen alınlığı bulan Friglerden etkilenmiş bir görünüm arz eden bu kaya mezarları, Frig ardından süren bir geleneğin kanıtı olarak görülebilirler. Uzunca bir süre, Hıristiyanlık devrine kadar tekrar tekrar kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Bunlardan en önemlisi ve en büyüğünde Kare şeklindeki mezar kapısının sağ yanında bulunan yazıtlı olanıdır. Yazıt Dört satır halindedir. Kapının üst kısmında kare şeklinde bir açıklık bulunmaktadır. İçerisi çobanlar tarafından in olarak kullanıldığı için oldukça harap durumdadır. Kapının tam karşısında yarım kubbe şeklinde yapılmış apsis bulunmaktadır. Apsis fresklerle süslüymüş, ancak bugün harap durumdadır. Hz. İsa ve melekler görülebilmekte bunların etrafında renkler seçilebilmektedir. Tavan üçgen tonoz şeklindedir. Bölgede girişleri mağara görünümünde olan üç kaya mezarı daha bulunmaktadır. Bunlarında içleri mezar odası olarak düzenlenmiş fakat çok harap olmuştur.
LİMENİA ADASI: Yalvaç'a 25 km. uzaklıkta Gaziri Mevkii'nde Hoyran Gölü içerisinde bir ada olup, göl kenarına asfalt bir yolla ulaşılmaktadır. Adanın etrafını çevreleyen sur duvarlarından başka ada içerisinde, Artemis adına inşa edilmiş bir tapınak ile diğer yapı kalıntıları bulunmaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:42   #34
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Yörenin zengin tarihi geçmişi nedeniyle, turizme yönelik son derece zengin ve görülmeye değer kültürel eserler ve yerler bulunmaktadır. Bu yerler tablo halinde gösterilmiştir.
2. Kongre Turizmi
İldeki bilimsel toplantılar genellikle Süleyman Demirel Üniversitesi bünyesindeki fakülte ve yüksek okullar tarafından gerçekleştirilmektedir. Bunun yanı sına Valilik ile belediyeler tarafından da çeşitli sempozyum ve festivaller yapılmaktadır. Gerek ulusal gerekse uluslararası düzeylerde çeşitli sempozyum, konferans, panel gibi etkinlikler ile yöreye yüzlerce insan gelmektedir.
3.İpek Yolu Projesi
Tarihi İpek Yolu’nun canlandırılması ve ipek yolu üzerinde gezilerin düzenlenmesi uluslararası turizm organizatörleri tarafından yeni ele alınan bir projedir. Henüz çalışmalar başlangıç aşamasında olmakla beraber gelecekte bu projeden çok önemli gelişmeler beklenmektedir. 1994 yılında Turizm Bakanlığınca Türkiye’den geçen İpek Yolu üzerindeki han ve kervansaraylara ilişkin ön çalışmalar yapılmıştır. Bu ön etütlere göre turizme elverişli 11 adet kervansaray belirlenmiştir. İpek yolu projesinin temelleri tur güzergahı üzerinde bulunan kervansaray ve hanların çağdaş bir turizm işlevine kavuşturulması düşüncesine dayanmaktadır. Tarihi İpek Yolu’nun bir bölümü Dinar-Isparta-Eğirdir-Gelendost üzerinden Konya’ya devam etmektedir. Bu nedenle Gelendost İlçesinde bulunan Ertokuş Kervansarayı’nın restore edilerek turizmin hizmetine sunulmuştur.
4. Sağlık Turizmi
İl, sağlık hizmetleri açısından önemli bir düzeydedir. Eğirdir Kemik Eklem Hastalıkları Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi yurt çapında ünlü bir tedavi merkezidir. Ayrıca sayıları gittikçe artan devlet hastaneleri ve özel hastaneler, İl içinden ve il dışından birçok hastayı kabul etmektedir. Sağlık bölümünde hastanelerle ilgili ayrıntılı bilgiler verilmiştir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 09:42   #35
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




İnanç Turizmi

Antik Pisidia bölgesi tarih öncesi çağlardan günümüze dek çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere kadar bir çok dine kucak açmış bir bölgedir. Bu bölgenin 2000 yıllık tarihine baktığımızda Museviliğin, Hıristiyanlığın ve daha sonrasında Müslümanlığın yan yana, bazen de iç içe olduğunu görmekteyiz.
Hıristiyanlık dininin yayılmasında siyasi kişiliği ile çok önemli bir rol oynamış olan Hz. İsa'nın 12 havarisinden St. Paul’un Pisidia bölgesinin başkenti Antiocheia'ya gelmesi, burada 2 sene kıl çadır dokuyarak hayatını kazanması ve farklı dinlere inanan insanlara hitap ederek, onlara Hıristiyanlığı anlatması, vaazlar vermesi, bu bölgenin, Hıristiyanlığın beşiği olmasına neden olmuştur. Daha sonra kilise yapımı serbest bırakılınca Antiocheia halkı, St. Paul'un anısına dünyanın ilk ve en büyük kilisesini 325 yılında Aziz'in ilk resmi vaazını verdiği Sinagog üzerine yapmışlardır. Dolayısıyla Hıristiyanlığın bu kadar hızla yayıldığı bölgede Hıristiyanlığı kabul eden rahibeler de kendilerine fiziki konumu nedeni ile Eğridir’in Nis Adası'nı, bugünkü adıyla Yeşil Ada'yı mekan olarak seçmişlerdir. Nis Adası'nın karşısındaki Karabağlar bölgesinin esas isminin Karıbağları olduğu ve rahibelerin bu bölgede üzüm yetiştirip, dünyanın en kaliteli şaraplarını ürettikleri araştırmalarla belirlenmiştir. Ayrıca çok yakın tarihimize kadar gelenek olarak gelen, Eğridir’de 6 yaşından büyük erkek çocukların alınmadığı, sadece kadınların gittiği mesire yerlerinin bulunması dünyanın ilk rahibelerinin Eğirdir Nis Adası'nda yaşadığını göstermektedir.
1402 yılındaki Timur’un saldırısına kadar Nis Adası'nda yalnız kadınlara mahsus 18 adet manastır ve kilise bulunmaktaydı. Timur'un saldırısından çekinen Eğirdir halkı Nis Adası'na sığınmış, bunu fark eden Timur sallar yaptırarak, Nis Adası'na saldırmış ve adadaki manastırları yıkmıştır. Bu tarihten sonra adadaki Hıristiyan rahibelerin bir kısmı başka yere göçmüş, bir kısmı ise Müslüman halkla birlikte uyum içinde yaşamışlardır. Prof. Ramsey ve Bizans tarihçilerinin yazdığı Türk hoşgörüsü ve inançlara karşılıklı saygının bir örneği olarak belirtildiği gibi, halk Nis Adası'nda yaşayan Müslümanların namaz kılmak için fırtınalı havalarda Eğridir’e gitmelerinin zor olduğunu beyan ederek, adadaki kız kiliselerinden birinin Müslümanlara tahsisini 2. Osman'dan istemişlerdir. Padişah Hazretleri Atabey Medresesi’nden konuyu tahkik ettirmiş ve harap durumda olan kız kilisesinin Müslümanlarca tamir edilerek ve yalnız cuma ve iki bayram namazında kullanılmak üzere camiye dönüştürülebileceğine padişah fermanı olarak karar verilmiştir. Bu fermanın aslı Nis Adası'ndaki caminin duvarına asılmıştır. Bu padişah fermanı aşağıdaki gibidir:
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

“Siddei Saadetime mektuplar gönderip, Eğirdir kasabası ceziresinde (Nis Adası'nda) 18 bab kınısa olup, kenaıs mezkureden (Adı geçen kiliselerden) kız kilisesi demekle maaruf kinisa camii olmak münasip olmakla, kendi mallarıyla, haraba müşerref olan yerlerin tamir edüp, Camii Şerif olmasın rica ettikleri, bildürüp izni hümayunu erzan kılınmıştır. Buyurdum ki, göresin, zikr olunan kınısa müstamel olmayıp, harap ve muattal ise kendi mallarıyla tamir ettürüp ikameti, Salat-ı Cuma ve iydeyn (Cuma ve iki bayram namazı kılınması) ettiresin. Şöyle bilesin, alameti şerifeme itimat kılasın. Hicri 1027, miladi 1618.”
İnanç turizmi açısından Yalvaç ilçesi de büyük bir potansiyele sahiptir. Yalvaç ilçe merkezine 1 km. mesafede bulunan Pisidia Antiocheia antik kentinde bulunan kilise Hıristiyanlarca önemli sayılmaktadır. İ.S. 46 yılında St. Paul ve Barnabas bu kilisenin yerinde bulunan Sinagog’da Hıristiyanlığı yaymak için ilk vaazlarını vermişlerdir. Sonradan burada St. Paul adına bir kilise yapılmıştır. Bu kilise Hıristiyanların yaptığı ilk kilisedir. Bu kilisenin günümüzde yalnız temelleri mevcuttur. Bu bölgede inanç turizmi ağırlıklı bir turizm türü olarak potansiyel taşımaktadır. Son çalışmalarda, Yalvaç St. Paul Kilisesi Turizm Bakanlığınca hazırlanan inanç turizmi kapsamına dahil edilmiştir. Ayrıca Haziran 1997 tarihinde Yalvaç'ta Uluslararası St. Paul Sempozyumu yapılmış olması da bölge turizmi açısından çok önemli bir girişimdir.

Kültür ve Turizm Bakanlığınca Yalvaç'ın Hıristiyan alemi açısından önemli bir hac merkezi olabileceği kabul edilmektedir. Yalvaç'ın iyi bir tanıtımla Efes'ten daha iyi bir konuma gelebileceği düşünülmektedir. Düzenlenmiş olan bu uluslararası sempozyuma Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden 250 profesörün de katılmak istemeleri bölgenin önemini ortaya çıkarmaktadır. Bu potansiyelden Eğirdir ilçesinin de faydalanacağı ve Eğirdir konaklama tesislerinden bölgeye gelen turistlerin yaralanacağı düşünülmektedir. Yalvaç ilçesinin sahip olduğu inanç turizmi konusundaki bu büyük potansiyel Hıristiyanlık dininin kutsal kitabı olan İncil'de yer almaktadır. İncil'in 280'inci sayfasında yer alan “Elçilerin İşleri” başlığı altında Yalvaç ilçesinde yer alan Pisidia Antiocheia antik kentinden bahsedilmektedir. İncil'de yazılanlara göre: İsa çarmıha gerildikten sonra İsa'nın Havarileri Kıbrıs’a gitmişler ve daha sonra da Yuhanna isimli havari diğer havariler ile birlikte Kudüs'e gitmiştir. Paulus isimli havari ise tekrar Anadolu'ya dönerek, önce Pamfilya bölgesine gelmiş daha sonra ise Perge ve en son olarak Yalvaç ilçesinde yer alan Pisidia Antiocheia antik kentine yerleşmiştir. Pisidia Antiocheia antik kentine Paulus isimli bu havari yerleştikten sonra bugün St Paulus kilisesi altında bulunan Sinagog’da Yahudilere vaazlar vermiştir. Hıristiyanlığın yaygınlaşması üzerine MS 325 yılında buraya büyük kilise inşa edilmiştir. Görüldüğü gibi Yalvaç ilçesinin Hıristiyanlık alemi açısından öneminin İncil'de de vurgulanıyor olması Yalvaç ilçesinin önemini ortaya koymaktadır. Çünkü, günümüzde Hıristiyanlar Efes Antik kentine hacı olmak için gelmelerine rağmen İncil'de Efes'ten bahsedilmemektedir. Yalvaç ilçesinin bu durumu çok iyi kullanıldığı takdirde Hıristiyanlık aleminin dikkatleri bu yöreye çekilebilecektir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 10:07   #36
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Eko Turizmi

Ekolojik turistlerin tümünün motivasyon skorlarının ortalaması, genel nüfusa oranla daha yüksektir. Bu da ekolojik turist nüfusunun daha sağlam seyahat motivasyonlarına sahip olduğunu göstermektedir. Bu grubun, seyahatlerinde ne isteyip istemedikleri hakkında kesin fikirleri olan, kendilerini seyahat etmeye adamış insanlar oldukları söylenebilir. Ekolojik turistlerin en çok ilgisini çekenler, vahşi hayat, su, dağ, park ve kırlık yerler gibi atraksiyon motivasyonlarıdır. Toplumsal motivasyonlar içinde de fiziksel aktivite, yeni yaşam tarzları, benzer ilgi alanlarına sahip insanlarla tanışma, macera yaşama ve mümkün olduğunca çok şey görebilme gibi konularla ilgilenirler. Ekolojik turistleri ilgilendiren canlı özellikler önem sırasına göre şunlardır: Tropik ormanlar, kuşlar, ağaçlar, yabani çiçekler ve memeli hayvanlar.
1. Kuş Gözlemciliği: Kovada Gölü Milli Parkı, Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı, Çandır-Baraj çevresi, Eğirdir Gölü Hoyran kısmı, Burdur Gölü’nün Keçiborlu ilçesi sınırları, Beyşehir Gölü’nün Yenişarbademli ve Şarkikaraağaç ilçelerini kapsayan alanlar kuş gözlemciliği için elverişli olup, her yıl bu bölgelere genellikle İngiltere ve Fransa’dan kuş gözlemcileri gelmektedir. Eğirdir Gölü, bölgede kışlayan küçük karabatak, macar ördeği, elmabaş patka, tepeli patka, sakarmeke ile Önemli Kuş Alanı (ÖKA) statüsü kazanmıştır. Özellikle Burdur Gölü, soyu dünya çapında tehlike altında olan dikkuyruklar için önemli kışlama alanıdır. Bu türün dışında kara boyunlu batağan, angıt, macar ördeği, elmabaş patka, tepeli patka, sakarmeke diğer önemli kuş türleridir. Ayrıca Mahmuzlu kızkuşu da Burdur Gölü çevresinde kuluçkaya yatmaktadır. Beyşehir Gölü’de ise macar ördeği, elmabaş patka ve sakarmekenin bulunması sebebiyle Önemli Kuş Alanı (ÖKA) statüsü kazanmaktadır.
2. Endemik Bitki Gözlemciliği: İlde endemik bitki gözlemciliği Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı, Kovada Gölü Milli Parkı Alanı, Dedegöl Dağları etekleri, Çandır Yazılı Kanyon Tabiat Koruma Alanı, Sarpdağ etekleri, Çandır Söğüt Yaylası’nda yapılmaktadır.
3. Foto Safari: Kovada Milli Parkı, Sütçüler Çandır Yazılı Kanyon Tabiat Parkı, Eğirdir Yukarıgökdere Köyü Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı, Eğirdir Akpınar Köyü, Yalvaç Men Tapınağı, Yalvaç Pisidia Antiokheia, Yalvaç Aşağı Tırtar Köyü Kaya Mezarları, Hoyran Gölü, Şarkikaraağaç Kızıldağ Milli Parkı, Yenişarbademli Melikler Yaylası, Sütçüler Tota Yaylası foto safari için tercih edilen alanlardır.
4. Trekking (Doğa Yürüyüşü) Parkurları:
*Eğirdir - Akpınar Köyü (8 km)
*Eğirdir - Oluklacı Yaylası (5 km)
*Yukarı Gökdere Köyü - Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı (10 km)
*Yukarı Gökdere Yol Çatı - Kovada Gölü Milli Parkı (10 km)
*Kovada Gölü Çevresi
*Aşağı Gökdere-Arbeterum (Ağaç Müzesi)-Su Çatı-Gökbüvet Kanyon-Çandır Yazılı Kanyon (30 km)
*Sütçüler Batı İstikameti - Roma Harabeleri
*Söğüt Yaylası - Yangın Kulesi - Akçal Tepesi
*Aksu Zindan Mağarası - Aksu İlçe Merkezi (3 km)
*Yakaören Köyü - Gelincik Tepesi
*Eğirdir - Bedre Plajı - Altınkum Plaj Tesisleri (8 km)
*Kasımlar - Fındık Kesme (kamplı)
*Kesme - Asarcık - Çukurca (kamplı, 5 km)

5. Oryantiring (Yön Bulma): Harita, pusula kullanılarak doğada hedef bulma spor dalıdır. Bölgede Gölcük Gölü ve çevresi, Kovada Milli Parkı Alanı ve çevresi, Kasnak Meşesi alanı, Davraz Dağı-Karlıyayla Kış Sporları Turizm Merkezi ve çevresi, Çandır Yazılı Kanyonu Tabiat Koruma Alanı ve çevresi, Eğirdir Sivri Dağı, Akpınar Köyü ve Prostanna Antik Şehri ve çevresi bölgenin en ideal onyantiring yapılabilir alanlarıdır.
6. Skuba (Dalgıççılık): Skuba su altı gözlemciliğidir. Eğirdir Gölünde seyahat acentelerinin programları doğrultusunda su altı gözlemciliği yapılmaktadır.
7. Absailing (Kaya Tırmanışı): Bölgede kaya tırmanışı dışında Kanyon ve kayalık bölgelerden iple iniş faaliyeti yapılmaktadır. Çandır Yazılı Kanyon’da, Eğirdir Sivri Dağında, Kovada Milli Parkı’nda günübirlik turlarla, bir program dahilinde, genellikle pansiyon işletmecileri tarafından organize edilerek yapılmaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 10:07   #37
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Milli ve Tabiat Parkları ile Tabiat Koruma Alanları

Batı Akdeniz Bölge Müdürlüğü, Isparta Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Başmühendisliği sınırları içerisinde 2 adet milli park, 2 adet tabiat parkı, 2 adet tabiatı koruma alanı, 1 adet orman içi dinlenme yeri, 3 adet yaban hayatı koruma sahası ve 18 adet tabiat anıtı bulunmaktadır.

Isparta - Kızıldağ Milli Parkı

Ülkemizdeki Milli Parklar


Yeri:Isparta ili Şarkikaraağaç ve Yenişarbademli ilçesi Ulaşım Akdeniz Bölgesinde Isparta ili Şarkikaraağaç ilçesi sınırlarında yer alan Milli Park Şarkikaraağaç 'a 5 km. Isparta'ya 120 km. mesafededir.
Özelliği:Parkın üzerinde yer aldığı Kızıldağ ile Beyşehir Gölü 'nün kuzey kıyıları arasında uzanan dalgalı arazi üzerinde genellikle erozyonla aşınmış yer şekilleri görülmektedir. Alanın jeolojik yapısını kalker kayaçlarından meydana gelen formasyonlar meydana getirir. Milli Parkın bitki örtüsünü sedir ormanları ve bozuk maki toplulukları meydana getirir. Amatör dağcılar, 1840 m. yükseklikteki Büyüksivri tepeye tırmanarak dağ sporu yapılabilir.
Görülebilecek Yerler:Milli Parkın üzerinde yer aldığı Kızıldağ ile Beyşehir Gölü bitki örtüsü, botanik özellikleriyle görülmesi gerekli sedir ormanlarıdır. Ayrıca manzara seyir noktalarından Beyşehir Gölü'nü görmek mümkündür. Yanı sıra Şarkikaraağaç 'lıların Temmuz ayının ikinci pazarında Milli Parkta düzenledikleri geleneksel Helva Bayramı görülmeye değerdir.
Mevcut Hizmetler ve Konaklama:Milli Parkta kamp ve piknik imkanı bulunmaktadır.Sedir ormanlarının oksijen üretimi nedeniyle Milli Parkın temiz havası solunum yolları rahatsızlığı bulunanlar için Büyüksivri tepe uygundur.
Çadır ve karavanla konaklama yapılabilir. Ayrıca Milli Park içinde halka açık bungalovlar ile kır gazinosu bulunmaktadır.


Isparta - Kovada Gölü Milli Parkı

Ülkemizdeki Milli Parklar

Yeri: Isparta İli

Ulaşım: Akdeniz Bölgesinin güller bölgesinde yer alan Milli Parka, Isparta-Eğirdir-Konya devlet karayolundan ayrılıp güneye dönen 23 km.lik bir yol ile ulaşılmaktadır.

Özelliği: Kovada Gölünün meydana gelişi, Batı Toroslarda görülen karstik göllere benzer.Havzaya düşen yağmur sularının fiziksel ve kimyasal aşınmasına eklenen tektonik yer hareketleriyle şekillenen göl, karstik bir polyedir. Eğirdir Gölünün güneye doğru uzantısı olan Kovada Gölü, sonradan aradaki dar vadinin alüvyonlarla dolması sonunda bugünkü şeklini almıştır.
Tatlısu levreği(sudak), tatlısu istakozu ve sazandan meydana gelen göl faunası sayı olarak oldukça iyi durumdadır. Kızılçam, meşe, çınar ağaçlarından meydana gelen bitki örtüsü ve parkın tabii güzellikleri Milli Parkın ana kaynak değeri olan açıkhava dinlenme kullanma potansiyeline katkıda bulunmaktadır. Sahanın meydana gelişini hazırlayan karst morfolojisi, bakir doğanın araştırılması, yürüyüş, manzara seyretme, tırmanma ve primativ kampçılık imkanı sağlamaktadır.

Görülebilecek Yerler: Kovada Gölü Milli Parkı rekreasyonel kullanıma müsait olan en önemli doğal özelliği olan alanlardan biridir.

Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Sahanın meydana geliş özelliği yürüyüş, tırmanma, kampçılık faaliyetlerine imkan tanımaktadır. Çadır ve karavanla konaklama imkanı mümkündür.


Isparta - Yazılı Kanyon Tabiat Parkı


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Sütçüler ilçesine 10 km. uzaklıkta olup, 600 ha. bir alanı kapsamaktadır. Park adını veren kanyonun derinliği 100 ile 400 m.dir. Zengin bitki örtüsü, yaban hayatı ve seyrine doyum olmayan doğal güzellikleri vardır. Tarihi “Kral Yolu”nun da geçtiği kanyon tapınak ve kaya yazıtları ile tarihi önem arz etmektedir. Kanyonun içinde ikinci köprünün sağında tahrip edilmiş olan yazıt Antalya Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu üyesi Prof. Dr. Sencer Şahin tarafından çözülmüş ve Isparta Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Başmühendisliği’nin girişimi ve katkısı ile bu yazıtın karşısına Türkçe ve İngilizce tercümesi asılmıştır. Aziz Paul, Perge'den Pisidia Antiocheia'ya giderken bu kanyondan geçmiştir.

Yazılı Kanyon Tabiat Parkı’nda kızılçam, kızılağaç, saçlımeşe, çınar, ardıç, ceviz, pırnal meşesi, keçiboynuzu, akça kesme, defne, zeytin, sandal, sakız, tesbih, mersin, alıç, karaçalı, laden, katırtırnağı, zakkum, yaban gülü, sarmaşık, eğrelti gibi bitki türleri ile domuz, yaban keçisi, tilki, porsuk, su samuru, tavşan, sincap, kartal, kızıl akbaba, doğan, güvercin, üveyik, keklik gibi yabani hayvanlar bulunmaktadır. yazılı kan

Yazılı kanyon tabiat park alanında önemli kanyonlar bulunmaktadır.Trafiğe açık olan Antalya - Isparta Dereboğazı karayolu ile Antalya yöresinde yer alan turistik tesislerden bu alanlara ulaşılması 1.5 saatlik bir süreye inmiştir.Çandır köyünde bulunan Alabalık tesislerinde konaklama yapmak mümkündür.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Çandır (Aksu'nun bir kolu) Vadisinde Yazılı Kanyon (Isparta) Kaya Yazıtı

(Hür insan üzerine şiir)
Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek :

Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir
Kişi hürriyetinin ölçüsü bizzat kendi doğasında bulunur
Ve kararında içtenlikliyse hür kişi ,
Yüreğinde ise dürüstlüğü, işte bunlar asil yapar kişiyi
Ve bununla yücelir hür kişi hatalarla değil.
Ana-babadan gelen uydurma bir asaletten tad almaz o :
Zira ana-baba değildir hür insanı doğuran
Zeus'tur herkese ata olan ve de tek kök insanoğluna
Herkesin tek şansı vardır. O alır kader icabı beden güzelliğini
Budur soy güzelliği ve hür olma hali gerçek anlamda.
Ruhen köle olan ise sakınmaz kötü sözden, katmerli köle de olsa
Aşırılıktır şiarı bu kişinin, yüreğinde soysuzluk vardır
Ey yolcu, Epiktetos köle bir anadan doğmuştu, ama
Yüceydi herkesten, bir kartal gibi: bilgelikte ise takdire şayandı ruhu
Söylemem gerekirse, tanrısal bir varlık doğurdu onu. Keşke şimdi de (bu mümkün olsa)
Böylesine yararlı ve sevinç kaynağı bir insan
Tüm ünlü kişiler arasında köle bir anadan dünyaya geldi.

“Epiktetos (Epikirus) : İ.S 50 – 138 yılları arasında Hierapolis’te doğup Yunanistan’ın Epirus bölgesinde ölen ünlü filozof olup, bir köle olarak Roma’ya götürülmüş orada azad edilmiştir. Tanrının birliğine, tüm insanların aynı ve tek tanrıdan geldiğine inanan bir düşünür idi.”


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Isparta - Gölcük Tabiat Parkı

Ülkemizdeki Tabiat Parkları
Yeri: Akdeniz Bölgesinde Isparta ili merkez ilçesi sınırları içerisindedir.

Ulaşım: Tabiat Parkı Isparta'ya 12 km. uzaklıktadır.

Özelliği: Bitki örtüsü ve yaban hayvanları topluluğu, volkan konilerinin yarattığı peyzaj özelliği nedeniyle yörenin 6684 hektarlık bölümü, 1991 yılında sınır değişikliği ile Tabiat Parkı olarak ayrılmıştır. 1994 yılındayapılan sınır değişikliği ile 4720 hektar olarak küçültülmüş ancak sınır değişikliğine yapılan itirazlar ve sakıncalar nedeniyle yeniden sınır değişikliği çalışmalarına devam edilmektedir.
Ağaç olarak karaçam, kızılçam, akasya, meşe, sedir ağaçcıklardan kermes meşesi, laden, tesbih, akçameşe ve maki türü çalılar bitki örtüsünü teşkil eder. Porsuk, tilki, tavşan, şahin, keklik, güvercin, bıldırcın, sazan, gümüşbalığı, yılan, kaplumbağa, kurbağa Tabiat Parkının faunasını oluşturur.

Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Nisan-Ekim ayları arası ziyaret için en uygun dönemdir. Günübirlik piknik, yürüyüşler ziyaretçilerin yapabileceği uğraşılardır.


Isparta - Kasnak Meşesi Ormanı Tabiatı Koruma Alanı

Tabiatı Koruma Alanları

Konumu: Akdeniz (Göller Bölgesi) sinde Isparta ili Eğridir ilçesi Yukarı Gökdere köyü sınırları içerisindedir. Saha 1300.5 Ha. büyüklüğündedir.

Ulaşım: Isparta -Eğridir devlet karayolunun 37. km.sindedir.

Özellikleri: Ülkemizde has bir tür olan ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan kasnak meşesi (Quencus vulcanica) nin gerçek saf sedir ve ardıç ile karıştığı en güzel örneklerinin yer aldığı eşsiz bir ekosistemdir.
Sahada; Kasnak meşesi(Quencus vulcanica),saçlı meşe (Quercus cerris),Makedonya meşesi(Quercus Troyana),Mazı meşesi (Quercus infectoria),Lübnan sediri(Cedrus Libani),karaçam(Pinus nigra),Kızılçam(Pinus brutia), Toros Göknarı (Abies cilicica), Katran ardıcı(Juniperus oxycedrus),kokar ardıç(Juniperus foettidissima), Boylu ardıç (Juniperus excelsa),çınar yapraklı akçaağaç (Acer monspessulanum), Akçaağaç(Acer hyrcanum), Çiçekli dişbudak(Fraxinus ornus), sivri meyvalı dişbudak(Fraşinus oxycarpa)bulunmaktadır.
Tilki (Vulpes vulpes), porsuk (Meles meles), sansar(mustela foina), kurt(Canis lupus), yaban domuzu(Sus scrofa), sincap (Sciurus sp.) sahanın faunasını oluşturmaktadır.



Isparta Tabiat Anıtları

Ülkemizdeki Tabiat Anıtları

Isparta - Barla Sedir Ağacı
Yeri: Isparta, Eğirdir

Özelliği: 320 yaşında, 15 m. boyunda, 1.90 m. çap ve 5.70 m. çevre genişliğinde sedir ağacı.
Tesis Tarihi: 29.09.1994

Isparta - Çatal Sedir Yeri: Isparta

Özelliği: 250 yaşında, 34 m. boyunda, 1.40 m çap ve 4.50 çevre genişliğinde Sedir ağacı.
Tesis Tarihi : 29.09.1994

Isparta - Çatal Çamı

Yeri:Isparta, Sütçüler

Özelliği:650-700 yaşlarında, 22 m. boyunda 1.38 m.çap ve 5.90 m. çevre genişliğinde çam ağacı.
Tesis Tarihi: 21.04.1995

Isparta - Söğüt Yaylası Ulu Ardıç Ağacı

Yeri: Isparta, Sütcüler

Özelliğ:i 30 yaşında, 27 m. boyunda, 2.5 m çap ve 7.85 çevre genişliğinde ardıç ağacı.
Tesis Tarihi: 29.09.1994

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 10:08   #38
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Milli Parklar

1. Kovada Gölü Milli Parkı: Benzersiz flora zenginliği ve yaban hayatı çeşitliliğinin yanı sıra, açık havada dinlenme ve eğlenme imkânları bakımından büyük potansiyele sahip olması, doğal kaynakların ender bir peyzaj bütünlüğü içinde bir araya gelmesi, Kovada Gölü ve çevresini milli park yapmaya yetmiştir. 6.534 ha büyüklüğündeki saha, 03.11.1970 tarihinde milli park olarak ve 1992 yılında l. derece doğal sit alanı olarak ilan edilmiştir. Kovada Gölü Milli Park sahasının en önemli özelliği rekreasyonel kullanıma müsait olan doğal kaynaklarıdır. 9 km genişliğinde ve oldukça sığ olan gölün çevresi 20,6 km’dir. Derinliği ise 6-7 m’ye kadar iner. Suda bulunan ve göle yeşil renk veren tortular 1,5 m derinlikten sonrasının görülmesine engel olurlar. Gölün deniz seviyesinden yükseltisi 900 m’dir. Yörenin oluşumunu sağlayan karst morfolojisi, bakir doğanın araştırılması, kampçılık, yürüyüş, manzara seyretme ve tırmanma ziyaretçilerin katılacağı başlıca uğraşlardır
Zengin bir bitki örtüsüne sahip milli park; kızılçam, karaçam, saplı-sapsız-saçlı meşeler, pırnal meşesi, kokar ağaç ve ardıç gibi ağaç türleri ile hayıt, sandal, kocayemiş, funda, çitlembik, yabani zeytin, akçakesme, mersin, menengiç, boyacı sumağı, muşmula, alıç, dağ muşmulası, böğürtlen, yabani gül, defne, tesbih ağacı, karaçalı, kördiken gibi maki florasının çalıları ile kaplanmıştır.
Kovada Gölü’nde sazan, kadife ve tatlı su levreği, tatlı su ıstakozu bulunur. Bunun yanı sıra düzensiz ve yasadışı avlanmalar, yaban hayatı çok çeşitli ve zengin olabilecek bu yöreyi de kurutmuştur. Kovada çevresinde en çok bulunan yaban hayvanları, yaban domuzu, sansar, porsuk, tilki, tavşan ve ağaç sincabıdır. Kovada Gölü’nde 153 tür su kuşu tespit edilmiştir. Kuşlardan yaban ördeği, kaz, angut, keklik ve çulluk mevsimlere göre milli parkta rastlanan belli başlı türlerdir.
2. Kızıldağ Milli Parkı: Şarkikaraağaç ilçesine 5 km mesafede 59.600 ha’lık bir alanı kapsamaktadır. 20.02.1993 tarihinde milli park olarak ilan edilmiştir. Isparta merkezine 120 km, Konya iline 150 km’dir. Parkın güneyinde Beyşehir Gölü olup, gölden esen güney rüzgarları Bebik Vadisi ile Yertutan Mevkii’nden geçerek milli parka ulaşılmaktadır. Bu nedenle bol oksijenli temiz havası parkın cazibesini artırmıştır.
Yenişarbademli ilçesinde bulunan Dedegöl Dağı, 2.998 m yüksekliği ile Orta Toroslar’ın en yüksek tepesi olup, yılın on bir ayı kar bulunur. Bu dağda bulunan Karagöl görülmeye değerdir. Dağ yürüyüşü, kamp, tırmanma için uygun yer ve imkânlar sunar.
Dağ evleri ve kamp sahaları bulunan milli parkta 1.840 m yükseklikteki Büyüksivri tepesine tırmanarak doğa yürüyüşü yapılabilir. Ayrıca temmuz ayının ikinci pazarında Kızıldağ Milli Parkı’nda düzenlenen “Helva Bayramı” görülmeye değerdir. Milli parkta kamp ve piknik imkânı bulunmaktadır. Mavi sedir ormanlarının bol oksijen üretimi nedeniyle milli parkın temiz havası, solunum yolları rahatsızlığı bulunanlar için uygundur. Çadır ve karavanla konaklama yapılabilir. Ayrıca Milli Park içinde halka açık bungalowlar, yeme-içme tesisleri bulunmaktadır. 1988 yılında doğal sit alanı olarak tescil edilmiştir. Milli parkın orman ağaçlarını başta sedir, ardıç, karaçam, köknar, meşe olmak üzere kavak, söğüt ve az miktarda ıhlamur oluşturur.
Kızıldağ Milli Parkı alt florası çok zengin bir tür yapısına sahip olup, sadece tıbbi ve aromatik bitki sayısı 80’in üzerindedir. Mevcut bitki örtüsünün % 15’i endemik türlerdir.
Geçmiş yıllarda ayı, kurt, çakal, sırtlan, pars gibi memeli yırtıcıların yanında geyik, dağ keçisi gibi memeliler de yaşamıştır. Bugün ise tavşan, tilki, sansar, kurt, çakal, yaban domuzu ve kuş türlerinden kartal, akbaba, şahin, doğan, atmaca, baykuş türleri gibi yırtıcılar; keklik, ardıç kuşu, üveyik, kaya güvercini gibi kuşlar ile 62 yerli, 43 kış göçmeni, 49 yaz göçmeni, 27 transit göçmen olmak üzere 181 kuş türü tespit edilmiştir.
Kızıldağ Milli Parkı Uzun Devreli Gelişim Planı 16.08.2008 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığınca onaylanmıştır. Plan Karar ve Hükümleri çerçevesinde çalışmalar başlatılmıştır.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 10:08   #39
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Tabiat Parkları ve Tabiat Koruma Alanları

1.Gölcük Tabiat Parkı: Merkez ilçenin güney batısında 1.380 m rakımlı alan ve çevresini kapsayan Gölcük Tabiat Parkı, yeni yetiştirilmiş ağaçlarla kaplı olup, bir krater gölü olan Gölcük Gölü’nü içinde bulundurmaktadır. Şehir merkezine 12 km uzaklıkta olup, 5.925 ha (83.0 ha göl yüzeyi) bir alanı kapsamaktadır. Asfalt yolla ulaşım imkânı bulunur. Gölün etrafı 150-300 m’yi bulan volkanik küllü tepelerle çevrilidir. Daireyi andıran gölün çapı 1.500 m derinliği yer yer 32 m’yi bulur. Göl kıyısında piknik için tüm alt yapı tesisleri mevcuttur. Bir restaurant binası ve bir de kır gazinosu bulunmaktadır. 05.07.1991 tarihinde, Gölcük Gölü ve çevresi Tabiat Parkı olarak ilan edilmiştir. 23.11.1994 tarihinde revizyon çalışması yapılmış olup; (aynı sınır 19.11.2008 de Bakanlar Kurulu Kararı ile tekrar ilan edildi) Gölcük gölü ve çevresi 1998 yılında Turizm Bakanlığınca turizm merkezi ilan edilmiştir.
Nemrut kalderası ile birlikte ülkemizin iki kalderasından (patlama krateri) biridir. Batı Anadolunun tek kalderasıdır. Bu nedenle korunması gereken bir yerdir.
Gölcük Tabiat Parkı’nda kızılçam, karaçam, meşe, sedir, akasya, akçakesme ve diğer maki türü bitkiler ile tavşan, tilki, sincap, kaplumbağa, yılan ve çeşitli kuş türleri bulunmaktadır.
2. Yazılı Kanyon Tabiat Parkı: Sütçüler ilçesine 10 km. uzaklıkta olup, 600 ha. bir alanı kapsamaktadır. 05.09.1989 tarihindeTabiat Parkı olarak ilan edilmiştir. Park adını veren kanyonun derinliği 100 ile 400 m.dir. Zengin bitki örtüsü, yaban hayatı ve seyrine doyum olmayan doğal güzellikleri vardır. Tarihi “Kral Yolu”nun da geçtiği kanyon tapınak ve kaya yazıtları ile tarihi önem arz etmektedir. Kanyonun içinde ikinci köprünün sağında tahrip edilmiş olan yazıt Antalya Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu üyesi Prof. Dr. Sencer Şahin tarafından çözülmüş ve Isparta İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Şubesi’nin girişimi ve katkısı ile bu yazıtın karşısına Türkçe ve İngilizce tercümesi asılmıştır. Ayrıca İl Kültür ve Turizm Müdrlüğü’nün girişimi ile de yazıtın ilerisine, yörenin doğal kaya dokusuna ve yazıtın bulunduğu yerdeki kaya rengine uygun kireç taşından yapılmış, Türkçe ve İngilizce tercümesinin bulunduğu tanıtıcı malzeme yaptırılmıştır. Aziz Paul, Perge’den Pisidia Antiokheia’ya giderken bu kanyondan geçmiştir.
Yazılı Kanyon Tabiat Parkı’nda kızılçam, kızılağaç, saçlımeşe, çınar, ardıç, ceviz, pırnal meşesi, keçiboynuzu, akça kesme, defne, zeytin, sandal, sakız, tesbih, mersin, alıç, karaçalı, laden, katırtırnağı, zakkum, yaban gülü, sarmaşık, eğrelti gibi bitki türleri ile domuz, yaban keçisi, tilki, porsuk, su samuru, tavşan, sincap, kartal, kızıl akbaba, doğan, güvercin, üveyik, keklik gibi yabani hayvanlar bulunmaktadır.
Yazılı Kanyon Tabiat Park alanında önemli kanyonlar bulunmaktadır. Pek çok araştırmacının ve meraklıların bu kanyonu görmek üzere yöreye helikopterle geldikleri bilinmektedir. Trafiğe açık olan Antalya-Isparta Dereboğazı Karayolu ile Antalya yöresinde yer alan turistik tesislerden bu alanlara ulaşılması 1,5 saatlik bir süreye inmiştir.
Çandır (Aksu’nun bir kolu) Vadisinde Yazılı Kanyon Kaya Yazıtı:
(Hür insan üzerine şiir)
Ey yolcu, yol hazırlığını yap ve koyul yola; şunu bilerek :
Hür kişi sadece karakterinde hür olan kişidir
Kişi hürriyetinin ölçüsü bizzat kendi doğasında bulunur
Ve kararında içtenlikliyse hür kişi ,
Yüreğinde ise dürüstlüğü, işte bunlar asil yapar kişiyi
Ve bununla yücelir hür kişi, hatalarla değil.
Ana-babadan gelen uydurma bir asaletten tad almaz o
Zira ana-baba değildir hür insanı doğuran
Zeus’tur herkese ata olan ve de tek kök insanoğluna
Herkesin tek şansı vardır. O alır kader icabı beden güzelliğini
Budur soy güzelliği ve hür olma hali gerçek anlamda.
Ruhen köle olan ise sakınmaz kötü sözden, katmerli köle de olsa
Aşırılıktır şiarı bu kişinin, yüreğinde soysuzluk vardır
Ey yolcu, Epiktetos köle bir anadan doğmuştu, ama
Yüceydi herkesten, bir kartal gibi: bilgelikte ise takdire şayandı ruhu
Söylemem gerekirse, tanrısal bir varlık doğurdu onu. Keşke şimdi de (bu mümkün olsa)
Böylesine yararlı ve sevinç kaynağı bir insan
Tüm ünlü kişiler arasında köle bir anadan dünyaya geldi.

“Epiktetos (Epikirus); İS 50-138 yılları arasında Hierapolis’te doğup Yunanistan’ın Epirus bölgesinde ölen ünlü filozof olup, bir köle olarak Roma’ya götürülmüş orada azad edilmiştir. Tanrının birliğine, tüm insanların aynı ve tek Tanrıdan geldiğine inanan bir düşünür idi.”

3. Gelincik Dağı Tabiat Parkı: Eğirdir-Barla yolu üzerinde Isparta şehir merkezine 70 km mesafede 2.593 ha ormanlık bir alanı kapsamaktadır. 14.12.2005 tarihindetabiat parkı olarak ilan edilmiştir. Saha zengin bir yaban hayatı potansiyeline sahiptir. Ayrıca sahada kırmızı orman karıncası doğal olarak bulunmakta olup, Kuzey yarı küredeki yayılış alanının en güney sınırını teşkil eder. Saha 1100-2900 rakım arasında yer almakta ve sahada sedir-karaçam ormanları bulunmaktadır. Münferit olarak da ardıç ağaçları bulunmaktadır. Biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir floraya sahip olan Gelincik Dağı’nda bol miktarda soğanlı, tıbbi ve aromatik özelliklere sahip bitkiler bulunmaktadır. Sahada 127 çeşit endemik takson tespiti yapılmıştır. Genel saha içerisinde anıt meşcere niteliğinde anıt sedir ağaçları ile kapalı eşsiz sedir ormanı bulunmaktadır. Kapı Dağı ve Çam Dağı bölümünden izlenebilecek eşsiz manzara güzellikleri mevcuttur. Sahanın Çam Dağı olarak bilinen mevkisine dini turizm amaçlı çok sayıda ziyaretçi gelmektedir.

TABİAT KORUMA ALANLARI
1. Kasnak Meşesi Tabiat Koruma Alanı: Isparta İli, Eğirdir İlçesi, Yukarı Gökdere Köyü hudutları içerisinde bulunan Kasnak Meşesi Ormanı 1987 yılında tabiatı koruma alanı ilan edilmiştir. 1300 hektar alanı kaplayan kasnak meşesi ormanı, Isparta il merkezine 57 km., Eğirdir ilçe merkezine 22 km. uzaklıktadır. Yüksekliği ise 1300-1848 m. arasındadır.

Koruma alanı içerisinde 218 bitki türü tespit edilmiştir. Yörede kasnak meşesi, saçlı meşesi, Makedonya meşesi, mazı meşesi, Lübnan sediri, karaçam, kızılçam, Toros köknarı, Kakar ardıcı, boylu ardıcı, çınar yapraklı akçaağaç, akçaağaç, çiçekli dişbudak, sivri meyveli dişbudak gibi ağaçlar ile tilki, porsuk, sansar, kurt, yaban domuzu ve sincap gibi yaban hayvanları bulunmaktadır.

Kasnak meşesi, küçük grup ve kümeler halinde bulunur. Toprağın derin olduğu ve çukur alanlarda en iyi gelişmeyi gösterir. 25-30 m. boy ve 1.6 m. kadar çapa ulaşmaktadır. Kasnak meşesi, akmeşe grubuna dahil olup, sadece Türkiye'de yetişen bir türdür. Düzgün gövdesiyle kaplamacılıkta ve parkecilikte kullanılmaktadır. Yıllar önce bu ağaç fıçı ve esnek malzeme yapımında kullanıldığı için yöre halkı tarafından kasnak meşesi adıyla anılmıştır.

2. Sığla Ormanı Tabiatı Koruma Alanı: Sütçüler ilçesi hudutları içerisinde yer alan Sığla Ormanı, ülkemizde bulunan nadir ve tehlikeye maruz endemik bir türdür. Sığla ağacının en elit ve izole yayılışının yaptığı eşsiz ekosistem özelliğinden dolayı 1987 tarihinde tabiatı koruma alanı olarak ilan edilmiştir. Alan 88,5 ha.lık bir alanı kaplamaktadır. Sahada sığla, kızılçam, saçlımeşe, kızılağaç, çınar gibi ağaçlar ile dağ keçisi, sincap ile sürüngenler, amfiba türleri ve çok sayıda yengeç bulunur.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 07 Kasım 2011, 10:11   #40
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Isparta il arşivi




Tabiat Anıtları


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
1
. Barla Sedir Tabiat Anıtı: Senirkent ilçesi sınırları içerisindedir. Isparta iline 72 km., Senirkent ilçesine 32 km. mesafede olup, 320 yaşında, 15 m. boyunda olup; 1,9 m. çapında ve 5,7 m. çevre genişliğine sahiptir. 1994 tarihinde tabiat anıtı olarak ilan edilmiştir.

2. Söğüt Yaylası Ulu Ardıç Tabiat Anıtı: Sütçüler ilçesi , Çandır köyü dahilinde yer alan ağaç 1000 yaşında, 27m. boyunda, 2,5 m çapında ve 7,85 m. çevre genişliğindedir. 1999 tarihinde tabiat anıtı olarak ilan edilmiştir.

3. Çatalçam Tabiat Anıtı: Sütçüler ilçesi, Belence köyü hudutları dahilinde yer alan ağaç 650-700 yaşlarında 22 m. boyunda; 1,88 m. çapında, 5,90 m. çevre genişliğindedir. 1995 tarihinde tabiat anıtı olarak ilan edilmiştirIsparta İlindeki Anıt Ağaçlar: Isparta il sınırları içinde; Isparta Merkez, Atabey, Eğirdir, Senirkent, Sütçüler, Şarkikaraağaç, Uluborlu, Yalvaç ve Yenişarbademli ilçelerinde, 27'si iğne yapraklı 57'si geniş yapraklı olmak üzere toplam 84 adet anıt ağaç tespit edilmiştir (Çizelge 1). Kültür ve Orman Bakanlığı kayıtlarına göre, bu ağaçlardan 18 adedinin tescili yapılmış bulunmaktadır. Şarkikarağaç ilçesi Sindel Yaylası mevkiinde bulunan 13 ağacın tescili ise, Sindel Yaylası, Kültür Bakanlığınca "1. Derece Doğal Sit Alanı" olarak ilan edildiği için yapılmamıştır. Diğer ağaçların tescil işlemleri devam etmektedir. Türkiye'nin en uzun boylu Anadolu kestanesi, kasnak meşesi ve boylu ardıcı, en uzun ikinci Anadolu karaçamı; Göller Bölgesi'nin en yaşlı Toros sediri, Anadolu karaçamı, Anadolu kestanesi, kokulu ardıcı, boylu ardıcı ve doğu çınarı; Göller Bölgesi'nin en kalın doğu çınarı, kasnak meşesi, Anadolu kestanesi ve büyük yapraklı ıhlamuru Isparta il sınırları içinde yaşamaktadır.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
arşivi, il, isparta


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Isparta Sır İl ve İlçelerimizin Tarihçesi 0 29 Ocak 2011 18:29
Isparta Yöresi Sır Yöresel Yemekler 0 19 Ekim 2010 18:32
Isparta Akarsular Juventus Akdeniz Bölgesi 0 02 Temmuz 2009 14:49
Isparta'da Askerler Zehirlendi BeyazBuLuT Haber Arşivi 1 14 Ocak 2008 11:34