IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   Genel İslami Konular (https://www.ircforumlari.net/genel-islami-konular/)
-   -   Jkl Dini PayLaşımLarı (https://www.ircforumlari.net/genel-islami-konular/959144-jkl-dini-paylasimlari.html)

Dedecan61 17 Ocak 2022 06:35

Cevap: Genç ve günahkar bir kızın azaptan kurtuluşu…(HİKAYE)
 
Güzel bilgiler için eline sağlık +

Jkl 17 Ocak 2022 06:58

AYET-HADİS-DUA 17-01-2022
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Dedecan61 17 Ocak 2022 06:59

Cevap: AYET-HADİS-DUA 17-01-2022
 
Eline sağlık Aminn..

Jkl 17 Ocak 2022 09:44

TATLI TARİFLERİ( SÜPRİZ SARE TATLISI )
 
Süpriz Sare Tatlısı Tarifi İçin Malzemeler

1 su bardağı beyaz un
1,5 su bardağı toz şeker
1 paket vanilya
6 su bardağı süt
2 tatlı kaşığı nişasta
200 gram tereyağı
2 yumurta sarısı

Süslemek İçin:

Hindistan Cevizi

Süpriz İçin:

Damla çikolata ve meyve tanecikleri yada meyveli taneli reçel

Süpriz Sare Tatlısı Hazırlanışı

Öncelikle Hindistan Cevizini dondurma kasesi yada çay fincanının dibine 1’er tatlı kaşığı dökelim hazır duruma getirelim.

Tereyağı eritilir, un 5 dakika yağda kokusu gidene kadar kavrulur. Süt, vanilya ve şeker de eklenerek homojen hale gelene kadar karıştırılır.

2 yumurta sarısı da eklenerek bebek maması kıvamında bir muhallebi elde edilir.
Hindistan Cevizi koyduğumuz kaplara muhallebiden dökülür. Üzerine hafif ılındıktan sonra parça çikolatalar orta kısıma gelecek şekilde dökülür. Kenarlara yaymamak şartı ile ve soğumaya bırakılır.

Soğuduktan sonra servis tabağına kasedeki muhallebi ters çevrilir. Çevrilmeden önce servis tabağının ortasına süpriz meyve parçacığı yerleştirilir.
Arzu eden başka süpriz yiyecekler de koyabilir. Çocuğunuz neyi seviyorsa onu koyun. Kalan Hindistan Cevizi ile muhallebinin üstü süsleme yapılır.

Not: Ben birde krema yapıp süslemeyi onunla tamamaldım.

Afiyet Olsun!

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Tanem 18 Ocak 2022 08:45

Cevap: TATLI TARİFLERİ( SÜPRİZ SARE TATLISI )
 
Beyefendi paylaşım için teşekkürler emeğinize sağlık

Tanem 18 Ocak 2022 08:46

Cevap: YAŞLILARA HÜRMET EDEPTENDİR VE BÜYÜK NİMET DİR
 
Beyefendi paylaşım için teşekkürler emeğinize sağlık

Tanem 18 Ocak 2022 08:46

Cevap: Hikaye (Şeytana Karşı İnsanlar?)
 
Beyefendi paylaşım için teşekkürler emeğinize sağlık

CyBeR 20 Ocak 2022 13:40

Cevap: Hazreti Ali(KAV)´nin eğitim metodu
 
Emeğine Sağlık Paylaşım İçin Teşekkürler ;thumbsup

CyBeR 20 Ocak 2022 13:40

Cevap: Misafir ağırlama kültürümüz
 
Emeğine Sağlık Paylaşım İçin Teşekkürler ;thumbsup

Jkl 22 Ocak 2022 05:38

BU GÜNÜN DUASI 22-01-2022
 
BU GÜNÜN DUASI

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

“Ey Rabbimiz Bizi sana teslim olanlardan kil neslimizden de sana teslim olan bir ummet cikar, bize ibadet yerlerimizi goster, tovbemizi kabul et zira tovbeleri kabul eden, cok merhametli olan ancak sensin.”
( Bakara- 28 )

AMİN

Jkl 22 Ocak 2022 05:43

MEVLA YA SIĞINANIN BAŞKASININ YARDIMINA İHTİYACI KALMAZ (HİKAYE)
 
Mazlumun duâsı

Namaz kişinin sığınağı, sıkıntıda olanların, en büyük yardımcısıdır. Çok önceleri, Horasan ilinin çok âdil bir valisi vardı. Adı, Abdullah bin Tahir. Bu valinin jandarmaları birgün bir kaç hırsız yakalamış, vâliye bildirmişlerdi…

Getirilirken hırsızlardan birisi kaçtı. Hadisenin olduğu sırada Hiratlı bir demirci de Nişabur’a gitmişti. Bir zaman sonra evine dönerken, yolu Horasan’dan geçiyordu… Kaçan hırsız olduğunu zannederek, yakaladılar bunu. Diğer hırsızlarla valinin huzuruna çıkardılar…
Vâli:
– Hepsini hapsedin! dedi.
Bu suçu olmayan demirci, hapishanede, abdest alıp, namaz kıldı. Ellerini uzatıp:
“Yâ Rabbî! Bir suçum olmadığını ancak sen biliyorsun. Beni bu zindandan ancak sen kurtarırsın!” diye duâ etti.

Bu mazlum demirci böyle yalvarırken, vali evinde uyuyordu. Uyurken dört kuvvetli kimsenin gelip, tahtını ters çevirecekleri zaman uyandı uykudan. Bu rü’yadan çok korktu. Hemen kalkıp, abdest aldı. Namaz kıldı iki rek’at. Tevbe istiğfar etip, tekrar uyudu. Tekrar o dört kimsenin tahtını yıkmak üzere olduğunu gördü ve uyandı. Kendisinde bir mazlumun âhı olduğunu anladı. Gündüz ki hırsızlar hatırına geldi. Acaba içlerinde suçsuz olanlar mı var?

Vâli hemen hapishane müdürünü çağırtıp sordu:
– Acaba bu gece hapishanede mazlum birisi kalmış mı?
Müdür dedi ki:
– Bunu bilemem efendim. Yalnız biri namaz kılıyor, çok duâ ediyor. Gözyaşları döküyor.
– Hemen o adamı buraya getiriniz!
Demirciyi vâlinin huzuruna getirdiler. Vâli hâlini sorup, durumu anladı. Ve dedi ki:
– Sizden özür diliyorum. Hakkını helâl et ve şu bin gümüş hediyemi kabûl et. Ayrıca herhangi bir arzun olunca bana gel!
Demirci cevaben ne dedi biliyor musunuz?
– Ben hakkımı helâl ettim… Verdiğiniz hediyeyi de kabûl ettim. Fakat, işimi dileğimi senden istemeğe gelemem.
– Niçin gelemezsiniz?
– Çünkü benim gibi bir fakir için senin gibi bir sultanın tahtını birkaç defa tersine çeviren sahibimi bırakıp da, dileklerimi başkasına söylemek kulluğa yakışır mı hiç? Namazlardan sonra ettiğim duâlarla beni nice sıkıntılardan kurtardı. Nice muradıma kavuşturdu.

Nasıl olur da başkasına sığınırım. Rabbim, nihâyeti olmayan rahmet hazinesinin kapısın açmış, sonsuz ihsân sofrasını herkese açmış iken, başkasına nasıl giderim? Kim istedi de vermedi? Kim geldi de boş döndü? İstemesini bilmezsen, alamazsın. Huzûruna edeple çıkmazsan rahmetine kavuşamazsın…

Tabiî ki, namazın insanı sıkıntıdan kurtarması için şartlarına uygun ve cenab-ı Hakka tam bir tevekkül içinde kılınması şarttır. Allaha tam bir teslimiyet sağınma şeklinde kılınmalıdır. Gerçekten, insan sıkıntıya düştüğünde hemen abdest almalı, namaz kılmalı. Kur’ân-ı kerîm okumalıdır. Tecrübeyle sabittir, böyle yapanların çok kerre, sıkıntılarının hafiflediği görülmüştür. Fakat, kılınan namazın şartlarına uygun olması lâzım.

Jkl 22 Ocak 2022 05:51

MİZAH( ZEKİ ÖĞRENCİ)
 
Zeki öğrenci

Üniversite yemekhanesine giren bir öğrenci tüm yerler dolu olduğundan gidip üniversite profesörünün oturduğu masaya oturmuş.

Profesör kaşlarını çatarak: ” Okuzler ve kuslar ayni masada oturamaz!”
Ogrenci: “O zaman ben ucuyorum…”

Profesor cevaba cok sinirlenmis, sinavda ogrenciye takmis ve sinavini basarisiz gecmesi icin elinden geleni yapmis. Yanliz sinavda ogrenci tum sorulari mukemmel bir sekilde cevaplamis.
Profesor ogrenciye: Sana son bir soru soracagim demis.

Yolda yururken iki torba buldugunu hayal et, birinde akil var, digerinde ise para var. Hangi cuvali alirsin?
Ogrenci: “Para olan cuvali secerdim…”
Profesor: “Ben akil olan cuvali secerdim…”
Ogrenci:“Normal! Kimde ne eksikse onu secer”…

Profesor cok sinirlenmis, ogrencinin not defterini alip icine “öküz” yazmis.
Ogrenci nota bakmadan odadan cikmis.
Bir dakika sonra ogrenci kapiyi aralamis : “Sayin profesor, imzanizi atmissiniz, fakat notumu yazmayi unutmussunuz.”- demis .

Jkl 22 Ocak 2022 05:58

HAYAT NELER ÖĞRETTİ -KIYMETLİ OLAN BİLGİLER-NELER DOĞRU NELER YANLIŞ
 
33 Sene Talebelikten Sonra Öğrendiğim 8 Şey

Hâtim-i Esam hazretleri, hocası Şakîk-i Belhî hazretlerinin yanında 33 sene kalır, ilim tahsil eder. Hocası, bu zaman içinde ne öğrendiğini sorduğu zaman, sekiz şey öğrendiğini söyler ve bunları hocasına şöyle arz eder:
-Efendim,
öğrendiklerimden birincisi, insanlara baktım, herkesin bir şeyi seçip sevdiğini gördüm. Seçtikleri ve sevdikleri şeyler, onlara mezâra girinceye kadar, arkadaşlık ediyor. Kendi kendime dedim ki, dünyâda öyle bir dost seçmeliyim ki, mezâra benimle gelsin, bana orada arkadaşlık etsin. Aradım, taradım, Allahü teâlâya yapılan ibâdetlerden başka sâdık dost bulamadım ve ibâdetlere sarıldım.

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerîmenin meâlini düşündüm:
(Allahü teâlâdan korkarak nefislerine uymayanlar, elbette Cennete gideceklerdir.)
Kur’ân-ı kerîmin doğru olduğuna tâm inandım. Nefsimi düşman bilerek, ona aldanmamaya karar verdim.
“Sizden ayrılacaktır!”

Efendim, öğrendiklerimin üçüncüsü; herkesi dünyâda bir sıkıntıya girmiş, dünyâlık toplamaya uğraşıyorlar gördüm. Sonra bir âyet-i kerîmenin meâlini düşündüm:
(Dünyâ malından, sarıldığınız, sakladığınız her şey, yanınızda kalmayacak, sizden ayrılacaktır! Ancak Allah rızâsı için yaptığınız iyilikler ve ibâdetler sizinle berâber kalacaktır!)
Dünyâ için topladıklarımı, Allah yolunda harcadım, fukarâya dağıttım!

Efendim, dördüncü olarak, insanların birbirlerini beğenmediklerini gördüm. Buna sebep, birbirlerine hased etmeleri olduğunu anladım. Ve bir âyet-i kerîmenin meâline dikkat ettim:
(Dünyâdaki maddî, ma’nevî bütün rızıklarını aralarında taksîm ettik.)
Herkesin ilim, mal, rutbe, evlât gibi rızıklarının dünyâ yaratılmadan evvel, ezelde taksîm edildiğini, çalışmayı, sebeplere yapışmayı emrettiğinden, Allahü teâlâya itâat etmiş olmak için çalışmak lâzım geldiğini, hased etmenin zararlı ve lüzûmsuz olduğunu anladım. Allahü teâlânın ezelde yaptığı taksîme ve çalışınca Rabbimin gönderdiğine râzı oldum. Böylece herkesi sevdim ve sevildim.

Efendim, öğrendiklerimin beşincisi; çok kimsenin, insanlık şerefini, kıymetini, âmir, müdür olmakta, insanların kendilerine muhtâç olduklarını ve karşılarında eğildiklerini görmekte zannettiklerini ve bununla öğündüklerini gördüm. Bazıları da, kıymet ve şeref, çok mal ve evlâd ile olur sanarak, bunlarla iftihâr ediyorlar. Bir kısmı da, insanlık şerefi, malı, parayı insanların hoşuna gidecek, herkesi eğlendirecek yerlere sarf etmektir sanarak, Allahü teâlânın emrettiği yerlere ve emrettiği şekilde harcedemiyorlar ve bununla öğünüyorlar gördüm. Sonra şu âyet-i kerîmenin meâlini düşündüm:
(En şerefliniz ve en kıymetliniz, Allahü teâlâdan çok korkanınızdır.)
İnsanların yanıldıklarını, aldandıklarını anladım ve takvâya sarıldım. Rabbimin affına ve ihsânlarına kavuşmak için, Ondan korkarak İslâmiyetin dışına çıkmadım, harâmlardan kaçtım.

Efendim, altıncı olarak; insanların, birbirlerinin mallarına, mevkilerine ve ilimlerine göz dikerek, fırka fırka ayrılarak, birbirlerine düşmanlık ettiklerini gördüm. Ve şu âyet-i kerîmenin meâlini düşündüm:
(Sizin düşmanınız şeytândır. Yanî sizi, Allah yolundan, Müslümânlıktan ayırmak için uğraşanlardır. Bunları düşman biliniz.)
Kur’ân-ı kerîmin doğru söylediğini bildim, şeytânı ve onun gibi Müslümânlarla uğraşanları düşman bilip, sözlerine aldanmadım. Ehl-i sünnet âlimlerinin gösterdiği yoldan ayrılmadım. Nitekim, bir âyet-i kerîmede meâlen;
(Ey Âdemoğulları! Şeytâna tapmayınız, o sizin en belli düşmanınızdır, diye, sizden söz almadım mı idi, bana itâat, ibâdet ediniz! Kurtuluş yolu, ancak budur) buyurulmaktadır.
Onun için, Müslümânları aldatmaya uğraşanları dinlemedim ve Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarından ayrılmadım.
“Zillete katlanıyorlar!”

Efendim, öğrendiklerimin yedincisi; herkes yiyip içmek, para kazanmak için uğraşıyor. Bu yüzden harâm ve şüpheli şeyleri de alıyorlar ve zillete, hakâretlere katlanıyorlar. Bir âyet-i kerîmenin şu meâlini düşündüm:
(Allahü teâlâ tarafından rızkı gönderilmeyen yer yüzünde bir canlı yoktur.)
Kur’ân-ı kerîmin doğru olduğunu ve o canlılardan biri olduğumu bildim. Rızkımı göndereceğine söz verdiğine güvenerek, Onun emrettiği gibi çalıştım.

Efendim, sekizinci olarak; herkesin, bir kimseye veyâ bir şeye güvendiğini gördüm. Bir âyet-i kerîmenin şu meâlini düşündüm:
(Allahü teâlâ, yalnız kendisine güvenenlerin her zamân imdâdına yetişir.)
Her zamân ve her işimde yalnız Allahü teâlâya güvendim. O emrettiği için çalıştım, fakat yalnız Ondan istedim…
Şakîk-i Belhî hazretleri bunları dinleyince;
-Yâ Hâtim! Allahü teâlâ, her işinde imdâdına yetişsin, ne iyi ve ne güzel yapmışsın, buyurur.

Jkl 22 Ocak 2022 06:01

HZ.EBU BEKİR DEN NASİHATLER
 
Hz.Ebu Bekrin kıymetli nasihatlerinden.

Buyurdular ki:
“Takva akıllıca yapılan işlerin en güzelidir.
Hakka âsi olmak ahmakça yapılan işlerin en çirkinidir.
Verilen emâneti yerine getirmek en üstün doğruluk sayılır. Hıyanet olarak da, en önde yalan gelir.”
“Ölümü özüne sevdir. Nasıl olsa gelecek.”
“Ömrünü faydasız, boş şeylerle geçiren, tarlaya tohum ekme vaktini kaçırmış olur.
Vaktinde tohum ekmeyen ise, hasat zamanında pişman olur.”
“Ne söyleyeceğine ve ne zaman söyleyeceğine dikkat et!”
Ordu kumandanlarını bir yere gönderdiği zaman, onlara: “Kadınları öldürmeyiniz, çocuklara, ihtiyarlara dokunmayınız, meyva ağacı kesmeyiniz, ma’mur yerleri tahrip etmeyiniz, haddi tecâvüz etmeyiniz, korkmayınız ve gıdadan başka bir maksatla koyun ve deve kesmeyiniz ve manastırlarına çekilmiş insanlara zarar vermeyiniz” diye emirler ve nasihatlar verdi.
Bir hutbesinde buyurdu ki: “Ey insanlar, Allah’tan af ve afiyet isteyiniz. Çünkü mü’mine, islâm’dan sonra af ve afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir.”
“Müslümanlardan hiçbiri, diğerini hakir görmesin!
Zira müslümanların küçüğü, Allah yanında büyüktür.”
“Allahü teâlâdan, kendisini, kıyamet gününde cehennem ateşinden korumasını isteyen bir kimse, müminlere karşı çok merhametli ve ince kalbli davransın!”

Jkl 22 Ocak 2022 06:07

Hikaye ( İhlas – Niyet ) Geyiklerin Adem a.s`ı ziyaret etmesi
 
Hikaye ( İhlas – Niyet ) Geyiklerin Adem a.s`ı ziyaret etmesi

Adem Aleyhisselâm, yeryüzüne indirildiğinde, çölün, ovaların ve dağların vahşî hayvanları onun ziyaretine geldiler.
Her biri (kendi lisân-ı haliyle) Adem Aleyhisselâm’a selâm verdiler.
Adem Aleyhisselâm’ı ziyaret ettiler.
Adem Aleyhisselâm da hayvan cinslerinin her birine kendi cinslerine yakışır bir şekilde dua etti.
Derken, Geyiklerden bir taife (bölük) geldi.
Adem Aleyhisselâm onlara dua etti.
Onların sırtlarını sıvazladı.
O andan itibaren onlardan misk kesesi zahir oldu.
Diğerleri bunu görünce sordular:
-“Nereden bu?” Onla rda dediler ki;
-“Bizler “Safıyyullah” (Adem Aleyhisselâm’ı) ziyaret ettik!
O da bize dua etti. Sırtımızı sıvazladı…”
Bunun üzerine diğerleri de koştular.
Adem Aleyhisselâm’a geldiler.
Adem Aleyhisselâm, onlara da dua etti. Onların sırtlarını eliyle mesnetti. Lakin onlarda bundan (misk kesesinden) hiçbir şey zahir olmadı…
Bunun üzerine bunlar diğerlerine;
-“Biz de sizin yaptığınız gibi yaptık! Sizde olduğu gibi bizde hiçbir şeyin belirdiğini görmedik” dediler. Onlarda:
-“Sizin ameliniz (sizin Allah’ın peygamberini ziyaret etmeniz) kardeşlerinizin (diğer geyiklerin) nail oldukları keramete nail olmak içindi… Onların ise amelleri sadece Allâhü Teâlâ hazretlerinin rızâsı içindi. Bütün çıkar şaibelerinden uzaktı….” Dediler.
Bu misk kesesi, o geyiklerden ve kıyamete kadar yeryüzüne gelecek olan, onların nesillerinden hep zahir oldu.
Bu kıssadan zahir oldu ki mahlûkat ancak, yapa geldikleri şeylerle mükâfat görür (veya ceza alırlar).
Ceza (ve mükâfat) elbette lazımdır.
Cezanın da elbette amelin cinsinden olması gerekir.
Biz Allâhü Teâlâ hazretlerinden üzerimizde tembelliği defetmesini ve ayak kaymalarını kaldırmasını isteriz!
Amin

Kaynak : İsmail Hakkı Bursevi(k.s.), Ruhu’l Beyan Tefsiri: 9/243.

Jkl 22 Ocak 2022 06:15

GIYBET ETMENİN ZARARI HAKKINDA HADİS İ ŞERİF
 
Onlar Oruç Tutmadılar

Peygamberimiz bir gün ashabına oruç tutmalarını emrederek:
– Ben izin vermeden kimse orucunu açmasın, buyurur.
Herkes orucunu tutar. Akşam olunca, teker teker müracaat edenlere, iftar müsaadesi verir. Bu arada bir adam gelerek:

– Ya Resulullah! İki genç kız oruç tuttu ve yoruldular. Zat-i alinize gelmeğe utanıyorlar. Müsaade buyurursanız iftar etsinler, dedi. Resul-i Ekrem (s.a.v.) müsaade etmedi. Adam iki defa daha geldi. Sonunda Resulullah (s.av.)
– Onlar oruç tutmadılar. Bütün gün insanların etini yiyenler, nasıl oruçlu olurlar? Git onlara söyle: Oruç tuttularsa, istifra etsinler bakalım, buyurdu.

Adamcağız gitti, gerekeni söyledi. Onlar da denileni yaptı ve kan parçaları kustular. Adam Resülullah Efendimize dönerek vaziyeti bildirdi. Bunu üzerine Peygamberimiz (s.a.v.):
– Nefsim kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki; eğer kusmayıp bu kan parçaları midelerinde kalsaydı, onalrı cehennem ateşi yerdi.

Jkl 22 Ocak 2022 06:19

HİZMET ETMEK -HİZMET EDİLEN OLMAKTAN DAHA ÜSTÜNDÜR
 
Hizmet eden misiniz, edilen mi?

Hizmet eden misiniz, edilen mi? İsterseniz bir de Allah Resulü Efendimiz (sas)’e bakalım. Hizmet edenlerin mi, yoksa edilenlerin mi içinde olmayı tercih etmektedir görelim.

Bir savaş dönüşünde mola verilmiş, öğle yemeği hazırlamak isteyen ashab kesecekleri koyunun hizmetini konuşuyorlar. Biri, ben koyunu getireyim, öteki ben de keseyim, bir başkası da et hazırlamada görev alayım, derken Allah Resulü de oturduğu yerden kalkıyor ve şöyle diyor: Ben de ötelerden odun toplayıp da ateşi yakayım. Diyorlar ki: Haşa, yâ Resulallah! Siz oturun, biz hizmetin hepsini de yapar huzurunuza getiririz!

Şöyle buyuruyor Allah Resulü: Bilirim ki siz bütün hizmeti yapar, ayağıma getirirsiniz. Ancak ben başkaları hizmet ederken, seyirci kalmak istemem. Ben de hizmet edenler arasında yerimi almayı tercih ederim. Seyirci kalmak bana ağır gelir. Hizmet etmek mutluluk verir.
İşte Allah Resulü hizmet edilen değil de eden olmayı böyle tercih ediyor, tüketen değil de üretenden olmayı böyle ibretimize sunmuş oluyor.

*Nitekim bir adam hakkında konuşulurken biri şöyle bağladı sohbeti. Dedi ki: Ben onunla hacca gittim, çok ibadet eden birisidir. Her konaklamada hemen namaza durur, çok ibadet ederdi. Efendimiz şöyle sordu:
Her konaklamada ibadet ederdi de devesinin yemini, suyunu kim verir, kendisinin hizmetini kim yapardı? Dedi ki: Hizmetini biz yapardık. Efendimiz burada da tarihî sözünü şöyle söyledi: Demek ki siz ondan çok ibadet etmişsiniz! Çünkü o, hizmet edilenlerden olmuş, siz ise hizmet edenlerden.

*Bu konuda en çarpıcı bir misal de meşhur Bağdat vaizi Yahya bin Muaz’ın kardeşine söylediklerinde. Mekke’de mücavir kalan kardeşi gönderdiği mektubunda der ki: Mekke’de durumum çok iyi. Bir de hizmetçim var, bana çok iyi hizmette bulunuyor. Hicri 235’in ünlü vaizi kardeşine gönderdiği cevabında şöyle ikazda bulunur: Hizmet edilen olmakla iftihar etme de hizmet eden olmakla iftihar et. Zira hizmet edilmek Allah’a mahsustur. Hizmet etmek de kula mahsustur. Sen Allah’a mahsus sıfatla muttasıf olmayı düşünme de kula ait sıfatla muttasıf olmaya çalış

Bizim halimiz nasıl, durumumuz nedir?
Hizmet etmeyi mi tercih ediyoruz, yoksa hizmet edilmeyi mi?

Carizma 22 Ocak 2022 10:49

Cevap: HİZMET ETMEK -HİZMET EDİLEN OLMAKTAN DAHA ÜSTÜNDÜR
 
Yuregine saglik Jkl

Carizma 22 Ocak 2022 10:49

Cevap: GIYBET ETMENİN ZARARI HAKKINDA HADİS İ ŞERİF
 
Yuregine saglik Jkl

Carizma 22 Ocak 2022 10:50

Cevap: Hikaye ( İhlas – Niyet ) Geyiklerin Adem a.s`ı ziyaret etmesi
 
Emegine saglik Jkl

Carizma 22 Ocak 2022 10:53

Cevap: HZ.EBU BEKİR DEN NASİHATLER
 
Emegine saglik Jkl

Jkl 22 Ocak 2022 12:49

TATLI TARİFİ(ŞEKER PARE)
 
Tatlı Tarifleri

Şekerpare Tarifi

Şekerpare Tarifi İçin Malzemeler
3 su bardağı toz şeker
5 şu bardağı içme suyu
1 kilo buğday unu
200 gram tereyağı
Her bir dilim için badem
1 yemek kaşığı buğday nişastası
5 adet yumurta
1 cay bardağı irmik
1 paket kabartma tozu
1 çay bardağı fındık yağı
Yarım limon suyu


Şekerpare Hazırlanışı

Büyükçe Tepsiye 1 kilo un dökülür.

Ortası havuz şeklinde açılır.

200 gram tereyağı, 1 yemek kaşığı buğday nişastası, 5 adet yumurta, 1 cay bardağı irmik, 1 paket kabartma tozu, 1 çay bardağı fındık yağı havuzun orta sına koyulur ve ortadan yana doğru yoğrulma işlemi başlatılır.

Yumuşak bir hamur elde edilir.

Sıvı yağ ile yağlanmış olan fırın tepsisine ister yuvarlak isterseniz yassı yumurta biçiminde ve yumurta büyüklüğünde parçalar kopararak hamurdan şekerpare dilimlerini aralıklı diziniz.

Orta kısımlarına bademi hafif bastırarak yerleştiriniz.

200 derece fırına koymadan evvel bir fırça ile bir çay kaşığı fındık yağı damlatılmış sudan sürün.

Önceden ısıtılmış fırında 40 dakika pişme süresi vardır.

Şerbeti İçin:

3 su bardağı toz şeker, 5 şu bardağı içme suyu, şerbet için kaynatın.

Kıvamına ayarlamak için arada sırada kontrol edin.

Şerbete batıracağınız kaşıktan şerbet damlaları aralıklı damlama ya başladığında şerbet kıvamı hazır demektir.

Serbetin altına kapatmaya yakın yarım limonsuyu nuda ekleyin.

Fırından aldığınız ve ılınmış olan şekerparelere sıcak şerbeti dökün.

20 dakika bekleme sonrası artık şekerpareler servise hazır demektir.

Afiyet Olsun!

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Dedecan61 23 Ocak 2022 00:50

Cevap: TATLI TARİFİ(ŞEKER PARE)
 
Eline sağlık her mevsimde yenir..

Jkl 23 Ocak 2022 08:09

BUGÜNKÜ DUA 23-01-2022
 
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

“Ey Rabbimiz, Bize dunyada bir iyilik, ahirette bir iyilik ver. Bizi ates azabindan koru.”
( Bakara- 201 )

“Ey Rabbimiz Unutursak veya hataya dusersek bizi hesaba cekme(yarliga).Ey Rabbimiz Bizden oncekilere yukledigin gibi bize de agir bir yuk yukleme.”
( Bakara- 285 )

“Rabbimiz Bizim gucumuzun yetmedigi islerden bizi sorumlu tutma, bizi affet, bizi bagisla, bize aci. Cunku sen mevlamizsin. Kafir kavimlere karsi bize yardim et.”
( Bakara- 286 )

AMİN

Jkl 23 Ocak 2022 08:12

TEDAVİ YÖNTEMİ(MİZAH)
 
NASIL ÖLDÜRÜYOR?


Bir hekimi gece yarısı bir hastaya çağırırlar. Hekim derhal evinden çıkar. Ama ihtiyaten geceleri yanında taşımayı âdet edindiği tabancasını telaşla almayı unutmuş. Hatırlar hatırlamaz yarı yoldan dönüp silahını alır. Bu yüzden biraz geciktiği için hasta sahibine durumu açıklamak lüzumunu hisseder:

— Tabancamı almayı unutmuşum da, yarı yoldan dönmek zorunda kaldım, onun için geciktim, der.
Hasta sahibi dalgın mırıldanır:
— Ya! Demek ilaçla öldüremediğiniz hastalar da oluyor.

Jkl 23 Ocak 2022 08:15

ALLAH C.C YOLUNDA CİHAD IN BÖYLESİ (HİKAYE)
 
Söyle Ey Nefis Başka Diyecegin Kaldı mı?

Şam yakınlarında Mute’de, hicretin sekizinci yılında, on bin kişilik İslam ordusu ile yüzbin kişilik haçlı ordusu karşı karşıya gelirler. Savaş başlamıştı ve şiddetli bir şekilde devam ediyordu.

Abdullah bin Revaha (R.A) yaralıydı, arkadaşı Cafer’in (R.A) şehid edildiğini öğrenince bulunduğu yerden ayağa kalktı, atına bindi ve tekrar çarpışmaya başladı. Dışarıdaki düşmanların yanı sıra içinde ki düşmanla da aynı anda savaş ediyordu. İçinde ki düşman bir ara ona;

“ Dön geri… Dünyayı sen mi düzelteceksin? Bak arkadaşlarının öldüğü gibi birazdan sende öleceksin. Oysa Medine’de seni ömür boyu mutlu edecek hurma bahçelerin var. Bununla birlikte seni bekleyen bir ailen var. Sana hizmet eden kölelerin var…”

Abdullah bin Revaha (R.A), içindeki düşmanı şöyle diyerek mağlup etti.

“ Eşini mi düşünüyonsun? O zaman bil ki; ben onu boşadım. Artık onu düşünemezsin. Köleler mi? Haberin olsun ben onların hepsini azat ettim. Medine’de bulunan bağ ve hurmalıklara gelince, onların hepsini Resul-ü Ekrem’e hediye ettim.

Söyle Ey Nefis Başka Diyecegin Bişey Kaldı mı?

Jkl 23 Ocak 2022 08:21

ADALAEAHDE VEFA-İNSANLIK-MERHAMET( HİKAYE- AĞLIYARAK PAYLAŞTIM)
 
ADALET

Hazret-i Ömer (RadiyAllahu Anh) Arkadaşlariyla Sohbet Ederken, Huzura Üç Genç Girerler. Derler ki :
“Ey Halife, Bu Aramizdaki Arkadaş Bizim Babamizi Öldürdü. Ne Gerekiyorsa Lütfen Yerine Getirin.”
Bu söz üzerine Hazret-i Ömer suçlanan gence dönerek :
Söyledikleri doğru mu diye sorar , Suçlanan genç der ki :
-Evet dogru.
Bu söz üzerine Hazret-i Ömer;
–Anlat bakalim nasil oldu diye sorar:

Bunun üzerine genç anlatmaya başlar, der ki :

-“Ben bulundugum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanim ailemle beraber gezmeye çiktik, kader bizi arkadaslarin bulundugu yere getirdi. Afedersiniz hayvanlarimin arasinda bir güzel atim var ki dönen
bir defa daha bakiyor, hayvana ne yaptiysam bu arkadaslarin bahçesinden meyva koparmasina engel olamadim, arkadaslarin babasi içerden hisimla çikti , atima bir taş, atti atim oracikta öldü. Nefsime bu durum agir geldi, ben de bir tas attim, babasi öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaslar beni yakaladi, durum bundan ibaret” dedi.

Bu söz üzerine Hazret-i Ömer:

-“Söyleyecek bir sey yok, bu suçun cezasi idam.Madem suçunu da kabul ettin” dedi.

Bu sözden sonra delikanli söz alarak
-“Efendim bir özrüm var” diyerek konusmaya basladi

– “Ben memleketinde zengin bir insanim, babam rahmetli olmadan bana epey bir altin birakti. Gelirken kardesim küçük oldugu için saklamak zorunda kaldim. Simdi siz bu cezayi infaz ederseniz yetimin hakkini zayi
ettiginiz için ALLAH(Celle Celaluhu) indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izinverirseniz ben emaneti kardesime teslim eder gelirim, bu üç gün içinde yerime birini bulurum” der.

Hazret-i Ömer dayanamaz der ki :

-“Bu topluluga yabanci birisin, senin yerine kim kalir ki?!”
Sözün burasinda genç adam ortama bir göz atar, der ki:

– “Bu zat benim yerime kalir.” O zat Hazret-i Peygamber Efendimizin (SallAllahu Teala Aleyhi ve Sellem) en iyi arkadaşarindan daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As’ dan başkasi değildir. Hazret-i Ömer Amr’a dönerek,

– “Ey Amr, delikanliyi duydun” der.
O yüce sahabi

-“Evet, ben kefilim” der ve genç adam serbest birakilir.

Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine’nin ileri gelenleri Hazret-i Ömer’e çikarak genc’in gelmeyecegi, dolayisiyla Amr Ibni As’a verilecek idam yerine maktülün
diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razi olmaz ve “babamizin kani yerde kalsin istemiyoruz” derler.

Hazret-i Ömer kendinden beklenen cevabi verir der ki :

“Bu kefil babam olsa farketmez cezayi infaz ederim.”

Hazret-i Amr Ibni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki :

-“Biz de sözümün arkasindayiz.”

Bu arada kalabalikta bir dalgalanma olur ve insanlarin arasindan genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek derki evladim gelmeme gibi önemli bir nedenin vardi neden geldin?” Genç vakurla basini kaldirir ve (günümüz insani için pek de önemli olmayan) “AHDE VEFASIZLIK ETTI” demeyesiniz diye geldim der.

Hazret-i Ömer basini bu defa çevirir ve Amr Ibn As’a der ki :

-“Ey Amr, sen bu delikanliyi tanimiyorsun nasil oldu onun yerine
kefil oldun“.

Amr Ibn As(RadiyAllahu Anh) ALLAH kendisinden ebediyyen razi olsun, vakurla kanimizi donduracak bir cevap verir, “Bu kadar insanin içerisinden beni seçti. “INSANLIK ÖLDÜ “dedirtmemek için kabul ettim” der.

Sira gençlere gelir, derler ki :

-“Biz bu davadan vazgeçiyoruz.”

Bu sözün üzerine Hazret-i Ömer :

-“Ne oldu, biraz evvel “babamızın kani yerde kalmasın” diyordunuz ne oldu da vaz geçiyorsunuz?” der.

Gençlerin cevabı da dehşetlidir :

-“MERHAMETLI INSAN KALMADI” DEMEYESINIZ DIYE …

Jkl 23 Ocak 2022 08:26

ANNE BABA HAKKI NELERDİR
 
Anne Babaya ihsan…Ana Babaya iyilik…

Ana ve babaya ihsan etmek farzdır. Âyet-i Celîle’de: “Allah’a kulluk edin. O’na hiç bir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya da ihsanda bulunun…” (S. Nisa 36) buyurulmuştur.
konuyla ilgili Hadis-i şerifler..

*Allahü Teâlâ’nın rızâsı, baba ve ananın rızâsındadır. Allahü Teâlâ’nın gazabı da ana babanın gazabındadır.
*Baba ve ananın rızâsını kazanan dünya ve âhiret iyiliğini kendisi için bir araya getirmiştir.
*Üveys-i Karânî Rh.A.’in ulaştığı bütün derecelere, anasına iyilik ve hizmet etmesi sebeptir. Eğer Allahü Teâlâ’ya yemin etmiş olsa, Hak Teâlâ, yemin ettiği şeyde onu doğru çıkarırdı. Yâ Ömer! Ona rastlarsan, Hak Teâlâ’nın mağfiret etmesi için sana duâ etsin!

*Size vasiyet ederim: ana-babaya iyilik ömrü uzatır. Canım yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, ömründen üç sene kalan bir kul, ana-babasına ihsan ederse, üç seneyi Allahü Teâlâ otuz sene yapar. Eğer kötülük ederse, üç seneyi üç güne indirir. Ehil ve akrabâsına iyilik etmek ömrü artırır. Kötülük etmek de ömrü kısaltır. Ve rızkı daraltır Allahü Teâlâ’yı gazaplandırır.”

*Ümmetimden üç sınıf insana Cehennem ateşi dokunmaz:

1. Erine itâat edip onu memnun eden kadın,
2. Ana babasına iyilik eden evlât,
3. Allahü Teâlâ’nın kullarına merhametli olan insan.

*İki günâh var ki, kişi bunların cezâsını dünyada görmeden ölmez: Biri, zulüm; diğeri, baba ve anasına eziyet etmektir.
Başka günâhlar affedilebilir, yahut cezâsı âhirete tehir edilir. Lâkin bu iki günâhın cezâsı dünyadayken başlar. Dikkat etmeli…
İmam-ı Gazâlî Rh.A. evlâdın ana babaya karşı olan edeplerini sıralamış:
Sözlerini dinler,
Özürsüz önlerinden yürümez,
Günâh olmayan emirlerini yerine getirir,
Ayağa kalkarlarsa o da kalkar.
Yanlarında sesini yükseltmez.
Çağırdıklarında hemen hazır olur.
Kendilerini râzı etmeye gayret eder.
Hizmetlerinden dolayı öfke göstermez.
Çatık kaşla yüzlerine bakmaz.
Yanlarında ayaklarını uzatmadığı gibi bir tabaktan berâber meyve yeseler, ikramlı bulunup,
dikkatli olur.
Ağrı ve meşakkati olsa, müteessir olmasınlar diye mümkün mertebe onlara duyurmaz.
Buna benzer bütün hallerde dikkatli bulunur.

Resûlüllah S.A.V.’e ana ve babaya dünyada iyiliğin en azı sorulduğunda:
“Onlara sâhip çıkıp iyi hizmet etmek için:

1. Açsa doyurmak,
2. İhtiyâcı varsa elbise almak,
3. Hizmete muhtaç iseler, cana minnet bilip her ihtiyaçlarını görmek;
4. Çağırdıklarında hemen huzurlarında hazır olmak, ihsan ve iyilikte bulunmak,
5. Günâh olmayan emirlerini yerine getirmek,
6. Kendileriyle tatlı ve yumuşak konuşmak,
7. İsimleriyle çağırmamak,
8. Önlerinden değil, arkalarından gitmek,
9. Sevip beğendiklerini onlar için de sevmek,
10.Duâ ederken onlara da duâ etmek,
11.Çağırdıklarında nâfile namaz kılıyorsa çıkıp cevap vermektir.

Bedenle Olan Hakları:

1. Evlât, ana-babasına hizmet eder… Zîra İsrâ Sûresi 24. Âyet-i kerimede “İkisine de acıyarak tevâzû kanatlarını ser…” buyuruluyor. Karşılarında avcı eline düşmüş, kurtulmak ümidi olmayan, yaralı kuş gibi merhamet ve tevâzû kanatlarını ser…

Allah dostlarından biri: “Kardeşim gece namaz kılıp ibâdetle meşgul olurdu. Ben de yaşlı vâlidemin ayağını ovar ve hizmetinde bulunurdum. Bu sebeple benim sevâbımın kazancı ondan üstündür, değişmek teklif etse kabul etmem” demiştir.

2. Hürmette kusur etmekten sakınır. Böyle yapmazsa hizmetler heder olur; sevap kazanmaz.
3. Günâh olmayan emirlerini yerine getirir.
4. Hac, cihad ve ilim öğrenmek gibi nâfile ibâdetlere onların rızâsı olmadan gitmez.
Biri: -Yâ Rasûlallah, gazâya gitmek istiyorum. dedi.
Efendimiz:

“-Anan-baban var mı?
-Var.
-Onların yanında ol, hizmetlerinde bulun, senin cihadın budur. Buyurdu.
5. Günâh olan emirlerini yapmaz.
6. Gördüğü vakit ayağa kalkıp yanlarına gider, onlardan izinsiz veya onlar oturmadan oturmaz.
7. Zarûret olmadıkça önlerinde yürümez.
8. Sert bakmaz. Güler yüz gösterir.
H.Ş. : Ana-babaya sert bakan onlara iyilik etmemiştir.
9. Çağırınca hemen huzurlarında hazır olur.
10. Onları râzı etmeye gayret eder.

Dille Olan Hakları:

1. Evlât tevâzû ile tatlı ve yumuşak söyler. Allahü Teâlâ “İkisine de iyi ve yumuşak söz söyle!” buyurdu. (S. İsrâ 23) Öyle ki, zavallı ve zayıf kölenin, sert ve haşin efendisiyle konuşması gibi…
2. Yanlarında sesini edep dışı yükseltmez.
3. Çok konuşmaz, kaba ve dokunan söz söylemez.
4. Onları isimleriyle çağırmaz.
5. Sözlerini kesmez, söz arasına girmez.
6. Bir şey istediklerinde reddetmez.
7. Onlarla konuşurken emir şeklinde “Yap” “Yapma” gibi ifâdeler kullanmaz.
8. Sert sesle seslenmez.
9. Âyet-i Celîle’de buyurulduğu üzere: “Öf bile demez” (S.İsrâ 23)

Hasan-ı Basrî Hz.: “Âlim biri, kâfir ana-babasına hizmet için kuyudan su çekerken bezginlik gösterip de “Öff” dese, ondan hâsıl olan kötü kokudan bütün amelleri yok olur” demiştir.
Âyet-i Celîle ve Hadis-i şeriflerde bildirilen evlât üzerindeki ana-baba hakları kâfir olan ana-babanın Din-i İslâm’a uygun olan emirlerini yapmayı da emreder.

10.Hizmetlerinde son derece titiz davranır, aslâ kaba karşılamaz.

Kalple Olan Hakları:

1. “İkisine de acıyarak tevâzû kanadını indir” (S. İsrâ 24) âyet-i celîlesinde beyan buyurulduğu üzere, evlât ana-babasına karşı dâimâ merhametli olur.
2. Her zaman, her hususta yapmış oldukları ihsan ve iyilikleri unutmaz sevgilerini muhafaza eder. Bu hususta peygamberimiz S.A.V. “Kalpler kendilerine iyilik edeni sevmek üzere yaratılmıştır” buyurdu.
3. Sevinçlerine iştirak eder.
4. Üzüntülerine ortak olur, dertlerini paylaşır.
5. Her hususta konuşmalarına tahammül gösterir.
6. Cefâlı hareketleri ve sitemli davranışlarına katlanır.
7. Her haklarını gözetir ve incitmekten korkar.
8. Hiç bir zaman incitmeyi kalbinden geçirmez.
9. Kendilerinden sıkıntı görse dahi, çok yaşamalarını arzû edip onlar sâyesinde dünya ve âhirette şerefli şeylere ulaşmayı elde etmek ister.
10. Kendine duâ ederken onlara da duâ eder.

Vefatlarından Sonraki Hakları:

Sünnet üzere ehil kimse tarafından yıkanıp helâl parasından alınan kefende, sünnete dikkat etmek sûretiyle şer’î hüküm üzere defnetmekte erken davranır.

Borcu varsa, hemen öder.
Yüksek sesle, yaka paça yırtarak ağlayıp feryat etmez. Bu gibi hallerden başkalarını da men eder.
Velisi olmak hasebiyle cenâze namazını kendisinin kıldırması evlâdır.

İsrâ Sûresi 24’de: “Ey Rabb’im! Onlar beni küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de onlara merhamet et” buyurulduğu üzere duâ eder.

Sünnet-i seniye üzere kabir kazıp lâhit yapmakta dikkatli olur. Kaabil olursa kabre kendisi koyar, Bir zarûret olursa vârislerini râzı eder. Hasım olanların yakınına defnetmez. Mümkün oldukça iyi ve sâlih kimselerin arasına defnedip kötülerden uzak bulundurmaya çalışır.

Zirâ kötü kişiye yakın olmak, sıkıntıya sebep olabilir.
Mezar kazan ve sâir hizmetlerinde çalışanların ücretlerini kısmaz, onları memnun eder. Kabrin üzerini balık sırtı gibi yüksekçe yapar. Pişmiş tuğla kullanmaz, güneşte kurumuş tuğla veya tahta kullanır. Ev ve civârına değil, kabristana defneder. Sünnet olan budur.

Kabri başında sadaka verir, duâ eder, borçlarını öder, vasiyetinin tamamını yerine getirir.
Nâfile namaz ve oruçlarında, sevâbını onlara hediye etmek üzere niyetlenir.

H.Ş.:Evlâdın ana-babaya yaptığı hayırların mükâfâtı hiç eksilmeden kendi defterine aynen yazılır.
H.Ş.:Ana-babaya iyilik, ihsandandır. Namazlarınla berâber, onlar için de namaz kılasın; oruçlarınla berâber onlar için de oruç tutasın; zekât ve sadakanın yanında onlar için de sadaka veresin.
kaynak:33 risale ankara fazilet

Jkl 23 Ocak 2022 09:07

ayet-hadis-dua 23-01-2022
 
ayet-hadis-dua

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Tanem 23 Ocak 2022 09:38

Cevap: ayet-hadis-dua 23-01-2022
 
Beyefendi emeğinize sağlık paylaşım için teşekkürler

Carizma 24 Ocak 2022 00:02

Cevap: ayet-hadis-dua 23-01-2022
 
Yuregine saglik Jkl

Carizma 24 Ocak 2022 00:03

Cevap: ANNE BABA HAKKI NELERDİR
 
Emegine saglik Jkl

Carizma 24 Ocak 2022 00:04

Cevap: ADALAEAHDE VEFA-İNSANLIK-MERHAMET( HİKAYE- AĞLIYARAK PAYLAŞTIM)
 
Emegine yuregine saglik Jkl

Carizma 24 Ocak 2022 00:04

Cevap: ALLAH C.C YOLUNDA CİHAD IN BÖYLESİ (HİKAYE)
 
Yuregine saglik Jkl

Carizma 24 Ocak 2022 00:05

Cevap: TEDAVİ YÖNTEMİ(MİZAH)
 
Yuregine saglik Jkl

Carizma 24 Ocak 2022 00:05

Cevap: BUGÜNKÜ DUA 23-01-2022
 
Allah kabul etsin Jkl

Carizma 24 Ocak 2022 00:06

Cevap: TATLI TARİFİ(ŞEKER PARE)
 
Ellerine saglik Jkl

Jkl 24 Ocak 2022 06:35

BU GÜNÜN DUASI 24-01-2022
 
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

“Rabbimiz Bizi dogru yola ilettikten sonra kalplerimizi egriltme. Bize tarafindan rahmet bagisla. Eminiz ki, lutfu en bol olan sensin.”
(Ali Imran-

“Rabbimiz Gelmesinde suphe edilmeyen bir gunde insanlari mutlaka toplayacak olan Sen’sin. Allah asla sozunden donmez.”
( Ali Imran -9 )

“Ey Rabbimiz Iman ettik, oyleyse bizim gunahlarimizi bagisla, bizi ates azabindan koru.”
( Ali Imran -l6 )

Jkl 24 Ocak 2022 06:41

BAŞKASININ SÖZÜNE İTİRAZ VE MÜCADELE ETMEK(DİLİMİZE HAKİM OL MESELELERİ)
 
BAŞKASININ SÖZÜNE İTİRAZ VE MÜCADELE ETMEK

Kimisi doğru olsun olmasın söylenen her sözü itiraz etmeyi adet haline getirmişler. Bu dinimizde yasaktır.
Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Kardeşine itiraz etme. Onunla çirkin konuşma ve şaka yapma, ona söz hakkı verip de sonradan cayma.“
Peygamberimiz buyuruyor ki:
‡ ‰
” İtiraz etmeyi terkedin. Zira onun hikmeti anlaşılmaz ve fitnes inden emin olunmaz.”

Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Haklı olduğu halde mücadeleyi terkeden kimse için cennetin ortasında bir köşk yapılır. Haksız olduğu halde mücadeleyi terkeden için de cennetin kenarından bir ev yapılır.“

Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Putperestlik ve içkiden sonra Rabbimin bana yasakladığı ve benden söz aldığı ilk şey dedikodu ve mücadeleden kaçınmaktır.“

Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Allah’ın hidayetinden sonraki sapıtanlar ve mücadele edenlerden başka hiçbir kavim yoldan çıkmamıştır.”

Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Kul, haklı da olsa mücadeleyi terk etmedikçe, imanını olgunluğa kavuşturmuş olamaz.“

Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Şu altı hasleti kendisinde bulunduran kimse imanın hakikatine ermiştir:

a) Yaz aylarında oruç tutmak.
b) Düşmanla savaşmak.
c) Bulutlu günde akşam namazını vaktinde ve erken kılmak.
d) Belalara karşı sabretmek.
e) Sıkışık zamanlarda abdesti tam olarak almak.
f) Haklı olduğu halde itiraz ve münakaşayı terk etmek.”

Müslim b. Yesar diyor ki:
“Mücadeleden sakının. Zira mücadele, âlimin cahilleştiği, şeytanın onun dil sürçmesini beklediği andır.“
Malik b. Dinar diyor ki:
“Mücadelenin dinde yeri yoktur.” Diğer bir sözünde de şöyle diyor:
“Mücadele kalbi katılaştırır ve kini uyandırır.“

Süfyan-i Sevri diyor ki:
“Dilediğin kadar samimi olduğun birisiyle birkaç defa mücadele et , senin aleyhinde öyle konuşurki, bir daha geçinemezsiniz.”

İbn-i Ebi Leyla diyor ki:
“Ben arkadaşımla mücadele etmem. Zira mücadelede ya o beni yalancı çıkaracak veya ben onu kızdırmış olacağım.”

Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Her mücadelenin kefareti iki rekât namazdır.“

Hz. ömer (R.A.) diyor ki:
“Üç şey için ilim öğrenmeyin: Mücadele, övünmek ve gösteriş .
Üç şey içinde ilmi terk etmeyin: Öğrenmekten utanmak, lüzumsuz görmek ve bilmesem olur demek.“

İsa (A.S.) diyor ki:
“Çok yalan söyleyenin güzelliği, insanlarla mücadele edenin de cana yakınlığı kalmaz. Fazla şeyle uğraşan hastalanır. Kötü ahlaklı olanda daima sıkıntılı olur.“

İnsanlara mücadele etmekten başka birde söylenen her şeyde bir kusur bulma ve ona itiraz etme hastalığı var ki buna Mira denir. Böyle huyu olan kimseler, cümlenin tarzında, anlamında veya gayesinde “şu kusur var, bu öyle değil, böyledir” şeklinde itiraz ederler. Bu huy, her çeşit itirazı ve inkar etmeyi terk etmekle düzelebilir. Duyulan söz doğru ise kabul edilir, doğru değilse sorulur.

Jkl 24 Ocak 2022 06:46

EMİR SULTAN HAZRETLERİ VE OSMANLI SARAYINA DAMAT OLMASI(HİKAYE)
 
FATIMA SULTAN’IN RÜYASI

Yıldırım o yıl Edirne’de konaklar. Ailesi Bursa’dadır. Bâyezid’in Hundi Fatıma adında hâya ve takva sahibi bir kerimesi vardır. Bu kızcağız bir gece rüyasında Efendimiz’i görür. Ondan Muhammed Buhari ile evlenmesi istenir. Ama kızcağız edebinden kimseye bir şey söyleyemez. Ertesi gün Server-i Kainat yine rüyasını şereflendirir ve ‘Eğer’ buyururlar, ‘Ahirette şefaatime kavuşmak istiyorsan dinle beni!’

Hundi Fatıma Sultan’ın talibi çoktur. Adı büyük paşalarla, namlı beyler sıradadır. Görünüşte Emir Sultan gibi fakir ve garip biri onlarla aşık atamaz. Ancak Hundi Sultan kararlıdır. Bedeli ne olursa olsun Emir Sultan’la evlenecektir. Ama sırrını kimselere açamaz. Hem Emir Sultan’ın Efendimizin emrinden haberi var mıdır acaba?

Çok geçmez. Bir gün Emir Sultan dünür yollar saraya. Valide sultan dudak büker. Açıktan açığa ‘olmaz!’ demez; ama öyle demeye getirir. ‘Söyleyin ona’ der, ‘kırk deve yükü altın getirsin, alsın kızımı!’
Emir Sultan sakindir, ‘Öyleyse!’ der, ‘göndersin develeri!’

Mübarek, devecibaşını karanlıkta karşılar, onları hiç dolandırmadan Nilüfer çayına götürür. Su yatağındaki çakılları göstererek ‘Doldurun!’ der, ‘Hatta kendi keselerinizi de.’

Devecilerden bazıları ‘bunda bir hikmet olmalı’ der, bazısı güler geçer. Hele içlerinden biri ‘n’olacak bunlar’ deyip aldığı çakılları geri döker.

Muhammed Buhari Hazretleri Valide Sultan’ın huzuruna çıkar. Heybeler ters yüz edilir. Zemini kıpkızıl altın kaplar. Valide sultan şaşırmanın ötesinde korkar. Şimdi diyecek tek sözü vardır: ‘Nasıl istiyorsan öyle olsun!’

YILDIRIM’IN TEPKİSİ

Nikah haberi Edirne’ye ulaştığında Yıldırım çok bozulur. ‘Benim kızım, benden habersiz nasıl evlenir?’ der ve kızını cezalandırmak üzere Süleyman Paşa’yı Bursa’ya yollar. Valide Sultan kızına ve damadına siper olur. Dahası büyük âlim Molla Fenari araya girer, askeri ikna eder. Hatta sarılır kaleme, padişaha bir mektup yazar. Yıldırım Bayezid’in Molla Fenari hazretlerine olan hürmetini bilen Süleyman paşa boyun büker, döner geri.

Aradan aylar geçer. Bayezid Bursa’ya avdet eder. Halk yollara çıkar, sultanı karşılar. Yıldırım bir an kalabalığın içinde esrarengiz hekimi görür. Derhal atından iner. Ellerinden tutup sorar: ‘Söyle yiğidim o maharet neydi öyle?’ Emir Sultan hazretleri Feth suresinden bir ayet okur. ‘Allah’ın kuvvet ve yardımı, biat edenlerin vefa ve sadakatlerinin üstündedir’ Bayezid tekrar sorar: ‘Ya mendilin öbür yarısı?’ Emir Sultan cebinden çıkarıp uzatır. Sultan meraklıdır: -Adını bağışlar mısınız?
-Muhammed!
-Yanında Buharisi’de var mı?
-Var!
-Yoksa?
-Elinizi öpebilir miyim baba.
-Hayır. Öpülecek el seninki.
Ve kucaklaşırlar.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:32.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk