IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

715Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 08 Eylül 2011, 15:43   #31
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.




Ah sebebi çok, bir sebebi yok.
Aslında her şey böyle değil midir? Bir şeylerin sebebi olduğu aşikar, peki nedir o sebep, nerededir?
Ne zaman çıkacak ortaya? Adam gibi geçip karşıma, ayakları titremeden ne zaman durabilecek?
Biliyorum hiçbir zaman olmayacak bu.
Kafamdaki sorular hiç bitmeyecek, acılarımda dinmeyecek.
Her gün daha da katlanacak mı diye korkacağım.
Aklıma gelirse diye geceleri uyurken müzik dinlemeyeceğim.
Yazmayacağım, söylemeyeceğim.
Şimdi bunları -mayacağım, -meyeceğim derken bile
-ıyorum, -iyorum.
Her neyse.
Alıştık! Yanlış sabahalara, yalnız uyanmaya.
Yine alıştık, kalbe söz geçirmeye.
Ve biliyorum ki; o hiç eskisi gibi olmayacak.
Bende eskisi gibi değilim zaten.
Sol'umda hissizlik var.
Tedavisi mümkün değil diyorlar.
Olsun.


* ah aman bu sonbahar geldi ya, şimdi böyle duygusala bağlar dururum.
Çok lazım ya.

Eluveitie - Anagantios !
tavsiyesini sevdiğim es-es'lim.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 09 Eylül 2011, 18:07   #32
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.




Bugün söyleyecek bir şeyim yok..
Sadece şarkı dinliyorum, dinliyorum işte.
- Tam olur her şey yanımdaysan eğer,
Yok olur gidersen, eksilir tükenir..
Su olsan, taşa değsen olur safir,
Yol olsan, yürünsen cennete gidilir.

Sadece bu kadar yetmez mi?

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Eylül 2011, 17:06   #33
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.







İlk defa dün iliklerime kadar hissettim sonbaharı.. Bir de bugün, bugünün de dünden farkı yok.
Sanki ağzımı açıp tek cümle kuramayacak kadar yorgunum..
Kırgınım bir de.. Neye ya da kime olduğumun önemi yok.
Önemli bir şey varsa kırgın olduğumdur.
Tabii şöyle bir gerçek var diğerlerine göre..
Ben kırılmam, üzülmem, ağlamam, sevmem.
Ben kırarım, üzerim, ağlatırım.
Sevilince değer bilmem, kötü insan.
Dertlere ortak olmam, kötü insan.
Umursamam bir de sevdiklerimi, ah yine kötü insan. Neden böyledir ki?
Birini düşünmek, iyiliğini düşünmek için daha ne yapmam gerekiyor.
İşte bende insanım da bunu nasıl anlatırım.
Kalbini nerede unuttun Cansu?
Hangi kalpsizle paylaştın onu?
Bilmiyorum ki ben.. Hoş bilsem de söyleyemem.
Aslında bugünlerde nickimi daha çok sevmeye başladım.
Melodram.. Dram..
Hatta eğlenelim böyle dırım dırım dram dram gibilerinden.
Yok yok, bu kızla eğlenilmez.
Masaya oturup anne çok büyük kararlar aldım bugün diyesim var.
Ama kararımın ne olduğu sormayacak.
Ne diyebilirim ki ona?
Pin-up diye bir grup var desem, Üretim hatası diye şarkıları var.
'' Hıyarın birisi yüzünden harcanıyor 20'li yaşlarım, kendisi tam bir ruh hastası ''
Diye bir söz geçiyor desem, eheh.
Annemde ne diyorsun sen dese..
Yok vazgeçtim, annemle konuşmaktan. Dur ben yine annemden öncesine döneyim.
**
Yağmur olmak istiyorum..
İç kesimlerde sağanak yağayım, kuzeye doğru çiseleyeyim.
O, yani işte o hangi bölgedeyse orada dolu olarak yağayım.
Gebersin it. Sırılsıklam olsun.
( Vaaaoov bu ne sertlik ahah ) Yok be, o falan yok yani.
Şimdi böyle romantik başlayınca işin içine illa bir 'o' girmeli mi?
Girdirmiyorum arkadaş var mı?
Yağalım işte, o kadar.
Şimdi aklıma bir şarkı geldi..
Sadece bir sözü yeter..
'' Mevsimlerden sonbahardayım ''
Yalan mı yani, değil sonbahardayız.
Güzel şarkıydı, etkilemedi desem yalan olur.
Yalnızlığa, yalnızlığıma ihtiyacım var. Herhangi bir omuza, bir ele, bir sıcaklığa değil.
Ya da iki çift laf edecek bir insana da ihtiyacım yok..
İki çift laf edince ne oluyor ki? Benim iki cilt oluşturacak kadar lafım var.
Hani nasıl desem, eski kitaplar cilt ciltti.
1000 küsür sayfalı, modern zamanda 500 oldu onlar.
Eski kafalıyım o zaman ben. Bitmez ne yazacaklarım ne anlatacaklarım.
Ama bazen susmak gerekir, susmalı insan.
Çünkü konuştukça ya batarsın, ya da göze batarsın. ( oouh iyi dedim bunu, tebrikler kendime )
Kendi dünyasını yaratmış ve orada mutlu olan yarım akıllılar var.
Beni kendi dünyamla başbaşa bırakmak istemeyen sülükler.
Kendilerini haklı görüp, beni susturan korkaklar var.
Bir de, ne olduğunu bilmeyen ve asla bilemeyecek olan zavallılar.
Hatta bu zavallıların sayısı gün geçtikçe artmakta.
Ve onların sayısı arttıkça, orantılı bir şekilde benimde sinir katsayım artıyor.
Elimde değil.
Eh o zaman susayım ben şimdilik..
Ama önce başa sarayım hemen, film gibi düşün..
Hoppaaaaa yap.
**
Dün ilk defa sonbaharı iliklerime kadar hissettim.
Sıkıldım bunaldım, müzik dinledim..
Sonra biraz durdum, yine müzik dinledim..
Sonra yine ve sonra yine.
-Yol olsan yürünsen, cennete gidilir-
Ne kadar güzel söz..
Sonra sinirlendim, ne olduğunu anlamadım.
Çok sinirlendim. Kızdım kendime!
Aynaya baktım, diplerim gelmiş. Şimdi zamanı mıydı ha bunun?
Neden geliyorsunuz, bir siz eksiktiniz!
Yüzüm soluktu.. Zaten beyazım, bir kat daha beyazlamış gibiydim.
Kireç görl. ( hohho )
Hiçbir şey yapasım yok!
Hemde hiçbir şey..
Yazasım yok, gülesim yok, gelesim yok, gidesim yok..
En önemlisi de ne biliyor musun günce?
Sevesim yok..
Bunun farkına vardım.
Şaka falan değil ha, sakın gülme.
Benim bildiğin sevesim yok.
Belki de bundandır kaybedişlerim ha ne dersin?
-Biraz lazanya ve şarap alır mısınız bayım?
Neden her kitapta bu cümle var.
Bu akşam lazanya ve şarap menüsü hazırlayacağım.
Karşıma alacağım benim Mayk'ı.
Oğlum Mayk, lazanya alır mıydın diyeceğim.
Reddedecek.
Çünkü biz sevmiyoruz lazanya falan.
Mayk'larda sevmez.
Ne kadar saçmaladım değil mi? İyi oldu ama.
Kitap okumak güzeldir.
Sonbahar daha güzeldir.
Platform topuklu ayakkabı daha daha güzeldir.
Blazer ceket daha daha daha güzeldir.
Dibi gelen saçı boyatmak için kuaförün yolunu tutmak da güzeldir.
Kırıkları aldırmakta güzeldir.
Kırıkları aldırırken saçının yarısını kaybetmek!
Ah işte o hiç güzel değildir.
Yani hayat bu kısır döngüden ibaret.
Güzel olan her şeyin sonunda, bir kötü son bekler bizi.
Bunu bile bile güzellikleri yaşarız.
Ha bir de şoförün camı açabileceğini hiç düşünmüyoruz.
Onu da düşünmek lazım arada.
O kadar.
Yani yazacaklarım bu kadar.
Bağırmak istiyorum şimdi de.
S o n b a h a r g ü z e l d i r !
Melodram ne diyorsa o güzeldir.



Bugün yağmur günü!
Bugün yağmur yağarsa benim günüm olacak.
Yağmazsa da, aman yağmazsa yağmasın be.
Şimdi kafayı yoramayağım.
Bu şarkı da dinlemeye değer hani.

**
Çiselerken yağmurlar..
Gülüşür tüm yapraklar, çiçekler fısıldaşır
Oynaşır tomurcuklar.
İşte bende böyleyim, canlanırım yeniden seninle ben..

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 11 Eylül 2011, 23:59   #34
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.






Bu rüzgarı hissetmek istiyorum..
Yanımda olduğunu hissettiğim, bana benzeyen insanlarla beraber savrulmak istiyorum.
Üşümek değil bu, beraberliğin verdiği sıcaklık var çünkü işin içinde..
Nereye gittiğimi bilmesem de olur.
Savrulayım bir sağa, bir sola..



Hırçın bir denizde olabilirim..
Dalgalarım korkutsun insanları, kaçsınlar benden.
Hiç beklemedikleri bir anda şaha kalkayım!
Ne olduğunu anlamasınlar.
Ve ben onları hiç beklemedikleri bir anda vurayım..
Tıpkı bana olan gibi..
Beklenmedik bir an.



Ben ne kadar ağladıysam, onlarda ağlamalı.
Beddua değil bu.
Duası kabul olmayanın, bedduasından ne olur zaten.
Küçük bir istek diyelim, dilek..
Fazla masum oldu böyle dediğimde de..
Benim sustuğum gün, onlar ağlasın.
Herkes sustuğu gün, o ağlasın.
Ağlasın ki, tek başına ağlamanın ne demek olduğunu anlasın.
Kendi hıçkırıklarından başka bir şey duyamasın.
Sadece o'na yüklenmemeliyim, herkes ağlasın..
Şimdi şarkıda da diyor;
'' Ağlamak güzeldir, süzülürken yaşlar gözünden, sakın utanma. ''
Utananlar ağlasın, ne bileyim karışık bir şey oldu işte.



Ve öyle bir an gelsin ki, hiç beklemedikleri bir zamanda kapansın gözlerim.
Zamansız gidişler mi denir buna?
Hangi gidiş zamanlıdır ki zaten ha? Kim haber verir gittiğini.
Haberi olur mu, ardında kalanın terk edildiğinden?
Gidene hep sorular mı sorulur böyle?
Kalan nasılsa cevaplayamaz dimi?
Öyleyse, ben giden olmak istiyorum.
Sebebim çok, cevabım çok..
Gitmek istiyorum.

* Bazen gidilir.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 14 Eylül 2011, 21:06   #35
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.




S o n b a h a r.
Geldin de ne oldu biliyor musun? Bir kadın kendini kaybetti.
Bir ruh kendini boşluğa teslim etti. Bir aşk kanatlanıp uçuverdi.
Bir ses uzaktan sesleniverdi.
Kendine gel, yüreği kocaman kadın, kendine gel.
Sen kendinde değilsin dedi.
Ne yaptığını ve ne yapacağını bilmiyorsun.
Düşün!
Elleri yazmaktan nasır toplamış kadın..
Bu sessizliğin hangi fırtınalara yol açacağını düşün.
Gözleri uykusuzluktan kanayan kadın..
Kapa son kez onları, düşün.
Hayal et, nerede olmak istediğini ve ağla.
Durmadan, yorulmadan, bıkmadan ağla mutsuz kadın..
Mutsuzluğu anlat herkese nasıl olduğunu göster.
Ya da dur kadın!
Dur sen hiçbir şey yapma.
Bilirim ki yapacak gücün yoktur.
Dur kadın!
Otur soluklan, aksın gitsin zaman yanından.
Sen bakma kadın, yorma o ağlamaktan şişen gözlerini..
Omuz arama yaslanmak için, bul bir kara duvar kendine..
Dayan kadın!
Dayan..
Bu mevsim bitecek elbet..
İnan.
Git kadın.. Yol iz bilmeden yürü canın çıkana kadar yürü.
Uyu şimdi..
Huzuru nerede buluyorsun orada uyu.
Sev/me bir daha, sevme be kadın!
Bağlanma ne olduğunu bilmediğin bir adama.
Yıpranma kadın.
Yıpranmaman için ne gerekiyorsa yap!
Yalnız kal mesela, aylarca ve yıllarca.
Ve sessizce öl kadın, yasını tutacak kimsen olmasın etrafta.
*bu mevsim böyleyim, işine gelirse günce.



__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 16 Eylül 2011, 20:54   #36
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.






Özlemişim onları..
Saat kaça geliyordu hatırlamıyorum, bir telefonla çıktım..
Tuğçe nasılsın, çok özledim.
Eneeee Murat ne kadar uzamışsın sen, ilkokulda tependen bakardım.
Ayran çocuk 'kahkahkah' bu saç sakal ne?
Sıra arkadaşlarım.
Oğuz kardeşin doğmuş, çok tatlı len!
Uğur nereyi kazanmıştın sen unuttum, affet beni eheh.
Elif saçlarını nerede kesitiriyorsun!
Çok güzeldi her şey..
Sanırım güldüm çokça.
**
Dans kursuna yazılasım geldi bir an, nerden geldi ve niye geldi hiç bilmiyorum. Ama çok heveslendim. Eheh, üye olurken sevgilini götürsen tango'da sorun yaşamazsın herhalde.
Ateşli dans. İşin şöyle ilginç bir kısmı da var ki, götürecek sevgili yok.
Hiç öyle bir kız olmadım. ( Nasıl bir kız? ) Yani yaptığım veya yapmak istediğim bir şeye, sevgilimide zorlamadım.
İleride kocamıda zorlamayacağım. Hamilelik yogasına falan gelmesin.
Yuh, nasıl saptı konu.
Dans salonu vardı hemen aşağıda, kapadılar. Kapamasalar ne güzel olurdu. Zaten hep önünden geçerken izliyordum.
Pam pam pam taram tam pam.
Bir, iki, üç hop sağ hop sol, tam tam param param.
Gitmek istediğim o kadar kurs var ki!
Gitar öğrenmek istiyorum. Evde yatıyor kendisi, çalabildiğim tek şey Beni Al'ın başı.
Si do si do si do si diye gidiyordu. Eheh, çok zor!
Yan flüt çalmak istiyorum ama nefes konusunda tereddütlerim var.
Çello çalmayı çoo..k istiyorum. Saçlarımı da kestireyim yamuk yumuk.
Düğünlerde çalarım abeey! Eah.
İngilizce kursuna gideceğim sanırım. İngilizce şart maalesef!
Drama'ya gitmek istiyorum.
Öf, tamam git cehennemin dibine olsun bitsin.
**
Yalnız olduğumu düşünürken, hiç olmadığımı fark ettim.
Niye yalnız değilim lan(!) ben. Çok kabalaştım biliyorum.
Farkında mısın güncecan, ben aşkı ele almıyorum artık.
Zaten elden ele dolanıp duruyor. İyi oldu bu!
( Aşkı ele almıyor musun? ) - Sen bir susar mısın?

**
Yolculuk yapasım var çok fena.
Keşke bu tatili başa sarabilsek, ne çok isterdim.
Saatlerce oturacağım, cam kenarı olsun.
Bayan yanı lütfen! En son otobüse bindiğimde -bu yıl hariç- bir bayanla yanyana oturmuştum, ah beni deli etmişti.
O zamanlar otobüste televizyon yoktu tabii, müzik dinliyorduk.
Açtı operasını, aaaaaaaaaaaaaaooooooooooooo huuuuuuuuuu diye sesler benim kulağımda çınlıyor. Sonra molada bir kızla tanıştım.
Yanıda boştu, şanslı insanım ben.
Şimdi niye anlattım bunu..
Eskişehir'e gidebilirim, Ozan'ı görmek için, bir de Abdullah'ı. Aslında ben A'yı görmeye gitmeyi düşünüyordum, sonra dedim ki orda benim kömür adamım var onuda göreyim.
Hatta Ankara'dan tamamen gidesim var!
Bir de ben şu kendini beğenmişlerden çok nefret ediyorum.
3 ay önceki insanla, şimdiki insan arasında dağlar kadar fark var.
Bazı şeyler gerçekten çok değişiyormuş.
* Ankara'yı kazanan tanıdıklarımız var. Bu kötü bir haber.
Askeriyeyi kazanan çocuk, çok somurtkan. Aslında serserinin tekiydi kaç yıl önce gördüğümde, zaman işe yarıyor sanırım bazen.
Haftasonu yurt gibi olacak ev, eheh.
Olsun neyse.
Susayım ben biraz, susmak dedim susadım.
Su içeyim.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 19 Eylül 2011, 23:02   #37
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.






Dans ve müzik, hala ilgimi çekmekte.
İki gündür boşlamışım seni, ama kendimde değildim. Yani en azından kendimde olmadığımı düşünüyordum. Eğer kendimde değilsem, nerdeydim? Bilemedim.
Önceki günlerde kayda değer bir şey oldu mu? Oldu.
Yani çok önemli değil aslında, alışveriş yapmıştım.
Eve geldiğimde yorgundum ve Kenan Doğulu ile Sertap Erener'in konseri vardı.
Gitmedim, ne işim var ama ses naklen odamdaydı.
Şans meleğim nerelerdeydin tam zamanında geldin, tüm batıkent haydi '' süper süper ''
Ne kadar dert, tasa, sıkıntı varsa anında unutuluyordu. Ne güzel bir şey aslında, unutabilmek..
Hiç hatırlamamak ne güzel.
Dün, uyudum sadece. Yaptığım hiçbir şey yoktu, uyumak dışında.
Bir ara kalktım, sonra yine uyudum ve kalktığımda akşama geliyordu. Biraz çıktım, dolaştım. Nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm.
Ama kaybolmadım, yollar tanıdık ne de olsa, işte bu kötü sondu.
Mutlu değildim dün, bugünde farkı yoktu.
*
Sabahın köründe kalktım, boş yere! Neymiş efenim ergenius hanımı okula yolcu edecekmişim! Ablası olduğumu sadece işi düştüğü zamanlarda hatırlar.
Okula gittim bende, öğlene doğru.
Çok sıcaktı hava, bunaltıcı ve metro tıklım tıklım.
Ankara nüfusuna eklenen yeni öğrencilerle dolu her yer. Metrodan in, koştur koştur Ankaray, amaaan orası daha tıklım tıklım.
Havalandırmalarda kapalı mıydı neydi artık anlamadım, dedim hadi be kızım, öleceksin herhalde. İnsanlar zaten bakışlarıyla yeterince rahatsız ediciydi.
Zenci bir hatuncan, bizim okulda. Ne dediğini tabii ki anlamıyorum, kimse anlamıyor. Derdini anlatacak birini arıyor, buldu mu bilemiyorum.
Eah neyse işte, birkaç insanla tanıştım. Sevmedim daha kimseyi, fazla sinsiler vardı. Ahah içimizden sinsirella diyoruz.
Ayakkabımda vurdu bu arada sağolsun! Ölüm gibiydi, içine etti yani tüm günün.
İşimiz bitince ne yaptık? Ben geri döndüm çünkü acıya dayanamayacaktım, yollar ayrıldı arkadaşlarla. Ve yeni maceram başladı.
**
Ankaray'a bindim, bu sefer gidiştekinden daha da kalabalık.
Off ne yapsam insem mi? ( Saçmalama )
Ortaya koymuşlar bir direk, hurra 30 tane el oraya yapışmış, bir ara bonus kafalı bir çocukla eleleydik ahah, istemeden oldu!
-Pardon dedi, ne deseydim devam et mi?
Neyse yaşıyordum, indiğimde ilk defa bu kadar nefes almak istedim. Koştur koştur metroya. Bu Ankara'nın yenileri, metronun delisine rastladı.
- Pardon evladım Batıkent'e burdan gidiliyor mu?
* Hayır teyze karşıya geç, ordan biniliyor.
( Oysa fark etmiyor, orası son durak her metro Batıkent'e gidiyordu )
Birkaç tane insanı böyle karşıya yolladı deli!
Sonra şeker bir teyze sordu, tam o cevap verecekti ben atladım.
Yaşasın kahraman Melo!
Buradan gidiliyor diye açıklama yaptım, sonra yanımdaki kız
-Pardon bir şey sorabilir miyim?
Ben sor demeden sordu gerçi ama olsun eheh.
Demetevler'e burdan mı gidiliyor?
* Evet.
Sonra o şeker teyzecik benimle pek samimi oldu.
Ümitköy'de oturuyormuş, 3 vasıta ile geliyormuş buralara. Burdan bir de Kardelen'e gideceğim, ah şu Gimsa servisleri kalkmasa iyi olurdu dedi.
Güldüm, ne yapayım yani? Bir sürü şey sordu ve sonra metronun sesi duyuldu.
İçimden bir ohhh dedim!
Hiç beklemezdim böyle olacağını ama kadın metroyu izlerken başı döndü.
Atıldı kollarıma!
Eneee dedim içimden, dışımdan da iyi misiniz?
-Metroya baktımda başım döndü, ay aman.
* Bakmasaydınız keşke dedim ( Ne kibarım bende )
İnenler kenar platformunu kullanıyor, e bizde mecbur ordaydık, hurrraa bir ordu saldı sanki üstümüze düşman. Bekledik inmelerini, tabii içeri dalanlar oldu.
Ve ayakta kaldım!
Bahtsızım işte ne yaparsın, ayakta kalmam sorun değildi de, sorun ayak'ta.
Tam durduğum yerde bir afiş gördüm.
İşte yukardaki koyduğum resmin anlam ve önemine sonunda geldim.
( ahah, biraz geç oldu sanki )
Dans, tango, yan flüt, keman, piyano, drama, ingilizce, fransızca alabildiğine kurs kaynıyor.
Üç tane seçiyorsun 60 ytl!
Eneeee çok güzel bu dedim, tabii içimden yani. Numarasına baktım yol boyunca, birileriyle göz göze gelmemek için.
Batıkent'e son 3 durak ve yerler boşaldı yavaştan, kendimi bir atışım var.
Off off offf..
Sonunda gelmiştim ama çok yorgundum acı çekiyordum!
Bir de baktım yağmur yağıyor, enee dedim yürü kızım yürü!
Bu yağmur kaçmaz, ayağımı unuttum tabi o ara.
Sonra eheh sağolsun Bab'la( Bab yok artık ) terapi saati yaptık. Yol çabuk bitti, aslında daha çabuk bitirirdim ama yürüyemiyordum.
Her neyse, garip bir gündü.
Şimdi kendimi daha da garip hissediyorum.
Yarın okul olması beni geriyor, ilk kez bu kadar alışmıştım tatile.
Ne olur, Betüş benim annem olsun bir günlük, Çilek'te küçük kız kardeşim.
Zamanı geri alın!
Çok bir şey istemiyorum.
2 Temmuz 2011 olsa yeterli!
Şu an kendimi hamamdan çıkmış gibi ferah, masajdan çıkmış gibi rahat hissediyorum.
İçimi döktüm ya, iyi oldu iyi.
Ama şöyle bir gerçek var ki, hala çok doluyum.
İnanılmaz derecede!
Aklımda bir şey daha vardı ama unuttum.
Haaa, bu liselerin açılması kötü oldu. Parktan giderken yol boyunca Ankara havası açan erkek grupları.
Bu bir işkence! Bu haksızlık!
Böyle dedim aklıma şarkı geldi.
'' Haksızlık, vefasızlık bu, bu her şeyi inkar eden duygu ve acı
Yazık! Kadınım söyle sen mutlu oldun mu? Bu deli adamı unuttun mu?
Sevdin mi gerçekten ah seviştin mi? Söyle onlarıda öptün mü?
Kadınımmmmmmmmmm sen mutlu oldun muuuuuuu? Bu deeeeeliiiii adaaaamıııı unutttun muuuuuuuuu? Dırırırırım ''
*çok güzel kadınım diyor bu Kenan, eheh.

# Ha şey bir de, elini tuttuğum çocuk bizim okuldaymış.
Ahah, bu bir işaret olamaz elbette.
Saçmaladım.
Bizim okulda olduğu alnında yazmıyordu, çantasında yazıyordu.
Haydi bakalım.
Ne güzel böyle, aşk yok, meşk yok, sevgi yok.
Sevgisizlik çok!
Sadece günü anlat ve geç..
Güzel.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 01 Ekim 2011, 19:46   #38
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.






Yazmıyordum.
Neden bilmiyorum, aklıma yazacak bir şey gelmiyordu ondan olabilir.
Çok zor değilmiş cevabı, bu kadar paniğe ne gerek vardı?
Bazen cevaplardan korkuyorum, o yüzden sanırım.
Sıkıcı bir haftaydı..
Aslında sıkıcı değildi, aksine çok eğlendim, çok gezdim ama sanki bir şeyler eksikti ya da fazla. Ondan sıkılmışım gibi geliyordu.
**
Pazartesi okula gidip derse girdik, çıkışta bira içmeye gittik ve her şey onunla başladı. Salı, Çarşamba, Perşembe yine gittik içtik, bıkmadan..
Güzel geliyordu bana, zevkine içerken etrafımdakiler sanki ben başka bir şeye içiyordum. Kendimin bile görmekte korktuğu bir şeye.
Farklı insanlar tanıdım, bir sürü yüz, yeni sesler..
- Merhaba ben Gülçin.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Tuğba.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Mustafa.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Samet.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Can.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Saliha.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Özlem.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Erdem.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Murat.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Cansu.
+ Aa merhaba bende Cansu. ( Ne var ki şaşıracak )
Böyle gider liste..
Memnun olduk, el sıkıştık. Ne kadar kısa bir süre öyle değil mi?
Sadece 10 saniyede memnun oluyoruz. İnsanları memnun etmek için tanışın, evet ne güzel bir slogan oldu bu.
*
Hangi gündü hatırlayamadım ama metrodaki deli kadın gerçekten beni gülmekten çatlatacaktı. Hatta 3 gün boyunca deli gibi güldük metroda, tutamıyorduk kendimizi. Çok enterasan tipler gelip karşımıza oturuyordu. Demetevler'de Kızılay tarafına binecekken, Batıkent tarafına binen, 1.70 boylarında, ince, kısa ve elektrik çarpmış gibi gözüken saçları olan, ön iki dişi oldukça aralık, leopar desenli tunik, altına dantelli tayt ve yine leopar desenli platform topuklu ayakkabı giyen, ayak parmaklarının ikisi dışarıda olan, muzur bir kadın..
Oturuyoruz, metronun hareketi için bekliyoruz. Birden tepemizde bir kadın.
'' Ayyyyyy üüffff inanmıyoruuum ben Aşti'ye gidecektimm. Demetevler'de binmiştimm ''
C: Gülüyorum, burdan tekrar Kızılay'a gidip ordan Ankaray'a binersiniz.
Kadın: Ama ufff boşuna zaman kaybı, ayyy aman yaaaa. ( Resmen kur yapıyor, kaş göz farklı oynuyor, çocuk gibi somurtuyor )
G: Bir şey olmaz, 30-35 dakikaya gidersiniz.
C: Kendimi zor tutuyorum, gülmemek için arada bırakıyorum istemeden ve kadına bakarak, '' Oturun siz en iyisi ''
Kadın: ( Öyle bir oturuşu var ki, yanındaki kızı da ezdi geçti, kız şokta ve gülüyor ) Ayyy amaaa ne yapsam şimdi beeen ufff. ( Güneş gözlüğünü takar )
G: Amaaan yandık Cansu, bildiğin kur yapıyor bize, bak bak bak tipine ahah.
C: Sus söyleme bir şey, ben bakarsam dayanamam.
Böyle giderken sohbet muhabbet, kadın sürekli birilerine laf atıyor.
En son Kızılay'a geldik, işte herkeste bir ayaklanma derken,
Kadın: Geldik dimi oh sonunda, offff.
C: Evet geldik ( Ama nasıl gülüyorum ben, bastım kahkahayı, benimle beraber yanımızdaki 2 çocuk ve kadının etrafındakilerde gülmeye başladı )
Kadın: ( Sola dönerek, müzik dinleyen çocuğa ) Ay ben ne dedim ki, Kızılay'a geldik dedim ne var yani neeeeee. Geldik mi? Uff neyse artık. ( Kur kur kur, kırılacak kadın )
**
Ankaray'a geçerken baktık kadın önümüzde ama biz hala gülüyoruz, aynı vagona binmemek için uzaklaştık.
Neyse işte, kısaca çok eğlendirdi bizi.
Perşembe günü dönerken de, karşımızdaki çocuk öyle bir tırnak yiyordu ki, resmen parmağı soktu ağzına, kıt kıt kıt kemiriyor ahahah.
Bu kadar güldüm, ağlamam umarım diyerek son veriyorum.
Yine Perşembe akşamı, dönerken unutmuşum üzerime bir şey almayı.
İnce bluzum ve ben, donuyoruz!
Çok üşüyorum, çooook..
Ankara çok soğuk, benden bile soğuk inanır mısın?
**
Bu Sezen Aksu'nun Sorma'sı da fena yapıyor beni, dinlediğim ilk günden bu yana en az 200 kere dinlemişimdir.
Güzel..
Sorma ne haldeyim, sorma kederdeyim.
Sorma yangınlardayım zaman zaman.
..

Şu her gün kocasını gece yarılarına kadar bekleyen, aldatıldığını bile bile susan kadın vardı ya, ben o kadını öldürdüm.
Baktım ki çok klasik, baktım kadın üzülüyor, baktım kadın eziliyor.
Dur dedim, dur!
Farklı bir şey bulmak lazım.
Mesela ne olabilir, kocasının cinsel organını kesip, onu kocasına yediren kadın.
Kim yazar ki böyle bir şeyi?
İsme bakınca '' yuuhhh '' diyen sesleri duymamak zor olurdu.
Tuğba Ekinci'nin köyde yaşayan kadınlarının bilinçlenmesi için '' Condom '' şarkısı yapması gibi bir şey bu da.
Hani Fatmagül'ün Suçu Ne? diye soruyorlar aylardır, belki ona cevap verebilecek bir yapıt.
Bıraksana, Fatmagül falan umrumda değil. Sorun diğerleri.
Beni bıraksalar aslında ne güzel olur. ( Tutan mı var balım? )
*balım kelimesi bu hafta ağzımdan düşmedi, gelene gidene balım.
Hiç bana yakışıyor mu? ( I-ıh )
Ne diyordum işte, beni bıraksalar.
Her şey daha kötü olacak işte o zaman!
**
Duymamak için sağır olmak gerekmiyor aslında.
Umursamaz ol, sevgisiz ol, beklentisiz ol.
Ya da en iyisi,
Düşünmesek olur mesela.
:)
Ne demiştim ben..
Aşkı anlatmayınca her şey daha kolay oluyor.
Kelime aramana gerek yok mesela.
Yazıp geçiyorsun.
Ne düşündüm bir de biliyor musun?
Az önce dediğimi yutmuş mu oluyorum bunu söyleyerek.
( Düşünmesek olur mesela )
Nickimi değişebilirim.
Melodram nereye kadar?
Bir yere kadar.
O yer?
..

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Ekim 2011, 11:13   #39
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.




Çok karışığım Mayk.
Acayip gülesim var şu an, bir yandan da ağlayacak gibiyim.
Eskişehir'e gidecektim ya, Eskişehir bana geliyor eheh.
Jolly Joker açılması hepimize yaradı desem yeridir.
Kömür adamı çok özlemiştim, gelecekmiş.
*
Hayatta her şey olabilir diyordum ya bazen, şimdi onu bağıra bağıra diyesim var.
H a y a t t a h e r ş e y o l a b i l i r.
Olsun da hani.
Yazasım kaçtı birden, vazgeçtim.
Şimdilik ''cevapla''
Sonra döneceğim.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 04 Ekim 2011, 01:51   #40
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hêг πêysê.






Hangi birinden kaçayım hayat?
Bugün kovalayanlardan mı, dün kovalayanlardan mı?
Nereye kadar dayanabilirim.
Ne zaman hissizleşir ayaklarım veya sızlar koşmaktan.
Gittiğim yer neresi bilmiyorsam, kaçmak kurtuluş mu olur acaba?
Ya takılırsam, hiç beklemediğim bir anda birinin ayağına.
Ya düşersem, kapaklanırsam toprağa..
Toprak fazla iyimser oldu, bildiğin taş lazım bana, kapaklanmam için.
Sert zemin lazım.
-Nefes bile almadan-
Koşsam sadece..
Hesap vermesem kimseye, kimseyle konuşmasam.
Mesela kimse beni anlamasa, ben dilsiz olsam, işaretlerle de anlaşamasam kimseyle. Herkes kör olsa.
Sonra bir gün, sıkılsak.
El birliğiyle ters çevirsek dünyayı..
Ayaklarımıza çok yüklendik, bütün yük onlarda dedik, e şimdi yürüsek başımızın üstünde? Ayakların altına alınan tüm gururlar meydana çıksa, tüm sevgililer, tüm aşklar..
Ayağa yüklendik yüklenmesine ama şu hepimizin boynuna bağlanmış bir dünya var bedenimizde!
Her şey onun içinde..
Sadece ben biliyorum, sadece sen biliyorsun, sadece o biliyor.
Kafa!
O kafa ki, her türlü savaştan sağ çıkabilmiş, galip olmasa da.
O kafa ki, en büyük düşmanı kalple her gün savaşmış, yenileceğini bile bile.
O kafa ki, tek bir şeye akıl sır edirememiş, aşka.
Bırakayım demiş, bırakayım onu kalp yüklensin.
Yük..
Yük'tür artık her şey kalp için.
Zorumuz neyse onunla, her şeyi ona yük'lüyoruz.
Bırakalım kanını pompalasın paşa paşa, bizde rahat edelim o da.
Yok efendim yok, bizden bir cacık olmaz.
Bu koca kafalarımıza kıyamıyoruz ama avcumuz kadar olan kalbimize neler yapıyoruz.
Aslında kötü olan diğerleri değil, kötü biziz, kendimiz.
Ne kadar felçli bir yazı oldu bu.
O daldan, bu dala, bu daldan, şu dala.
Şimdi itiraf etmeliyim ki, ben bugün ne kadar yorulduğumu anlatacaktım.
Bir de kalem tutmaya tutmaya, yazımın çirkinleştiğinden bahsedecektim.
Sonra ne olduysa kendimi bu saçma sapan yazının içinde buldum.
Oh şu an çıktım, sakinim.
Ayıp yani, ne yazacaktın ne yazdın. Bence bugün yaşadıklarım şu an kendini aldatılmış gibi hissediyor.
Ne yapalım yani, ölelim mi?
Bir de şey geldi aklıma, içmeyelim de taşa mı dönelim?
Ne alaka bilmiyorum ama ölelim mi dedikten sonra uyumlu olur diye düşündüm.
Düşünmesek olur demiştik hani? Olmuyorsa zorla, patlasa da girersin.
Saçmalarken daha çok seviyorum kendimi.
Neyse değil, her neyse..
Redd söylesin mi benimle beraber?

Biraz gevşetebilsem göğüs kafesimi
Dokunup durdurabilsem attığın yeri
Boşalttığın yere ne koyduysam dolmuyor
Dakka başı bir off içimden hiç eksik olmuyor
Her neyse işte özledim seni o kadar..


Eylül bitti, ne çabuk geçti anlayamadım.
Ekim'in 4. gününe geldik, o da bitecek.
Sonra Kasım, hani şu güya aşkların başka olduğu ay.
Sonra son bulacak sonbahar.
Daha çok üşüyeceğim..
Alışacağım..

Her neyse işte böylesi hayat nereye kadar..
Der Melodram ve elinde kahvesiyle çekilir kenara.




__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
birden, hepimiz, sevinemeyiz


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kemal Kılıçdaroğlu 'tokalaşamama' anını anlattı Seth Haber Arşivi 0 31 Ağustos 2014 11:39
Doğum anını gören erkeklerdeki değişimler Süslü Ah Erkekler 3 11 Şubat 2010 13:59