IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   IF Günlük (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/)
-   -   Hepimiz birden sevinemeyiz. (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/387879-hepimiz-birden-sevinemeyiz.html)

Melodram 04 Ekim 2011 21:25

Cevap: Hêг πêysê.
 


Nasıl olacak bu iş?
- Güzel olacak, güzel..
Fazla yazıp, kirletmeyeceğim.
Güzel olacağını belirtmek istedim o kadar!


Melodram 05 Ekim 2011 14:51

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Çekmeyen bir televizyondan farkım yok şu günlerde. Anlaşılamıyorum, kendimde anlamıyorum aslında içimdeki beni. Farklı bir şeyler yapmak istiyorum, bir türlü bulamıyorum. Sebebi sonbahar desem, sadece kendimi kandırmış olurum, bunu biliyorum. Aslında her şeyi bilip, çoğu şeyi bilmiyormuş gibi yapıyorum. İyi de oynuyorum hani, ödül alabilirim. Bende kırmızı halıda yürüyebilirim.
Şimdilik hedeflerimde bunlar yok tabii.
Öncelikli hedefimi sorsanız onuda bilmiyorum. ( Bilip de bilmediklerimden değil )
Sonunda Sokrates'e mi bağlasam?
Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir falan filan.
Bilmediğini bilmek, kabullenmek büyük erdem.
Eah hadi ama saçmalamayı kes! Sıkıcı oluyorsun. Rahatlamak için yazmıyor musun bunu? R a h a t l a hadi.
Bana ne kadar bozulduğunu anlıyorum ve beni çok ciddiye aldığını da biliyorum.
Ne yazsam, ne söylesem gölgem gibi takibimde..
Şaşırmıyorum. İnsanın kıymeti geç anlaşılıyor, bunuda biliyorum.
Acaba bugün bildiklerimi mi yazsam? Evet olabilir, hemen yazmasam da olur.
İşte böyle, kafam çok karışık.
Nasıl kurtulurum bu halimden inan benimde fikrim yok güncem.
Neyse yazmayacağım sıkıldım.
Dengesiz!
Hazır değilim sanki.
*yağmurdan sonra gelen toprağın kokusuna hayranım,
tıpkı hayran olduğum gibi sana..



Melodram 06 Ekim 2011 12:02

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Kolaymış be!

Melodram 06 Ekim 2011 21:53

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Sonbaharı hep sevmişimdir, bundan sonrada seveceğim kesin.
Hüzünlendirirdi Eylül beni.. Sonra Ekim, ardından Kasım.


Melodram 07 Ekim 2011 14:31

Cevap: Hêг πêysê.
 
Yok ya ben alışamadım bu halime.
Garip geliyor, her şey bu kadar düzgün olamaz.
( olabilir olabilir olabilir olabilir olabilir olabilir olabilir )
**
Anlamıyorum bu sevgili arkadaşlarımı!
- Cansu buluşalım mı?
+ Okuldayım bitanem, 9 gibi buluşalım mı?
Ses yok.
- Selo'm, bugün müsait misin görüşelim artık.
+ Ya Cansucuğum sınavım var.
Sesim kesilir.
- Cansu ne yapsak 4 gibi görüşelim mi?
+ Evde değilim canım!
Ses yok.

Enee bu hep böyle sürecek mi? Yıllarımı dipdibe geçirdiğim insanlarla bir türlü kavuşamıyorum. Hani uzak bir yerlerde olsak neyse, sinir oluyorum.
Hem mutluyum, hem sıkkın ve bıkkın.
**
- Özlem hocanın düğününe gelecek misin?
+ Bilmiyorumki, ben hiç sevmem düğünleri hem!
- Sen kendi düğününe de gitmezsin!
+ Olabilir balım!
- Cansu seninle küstüm taağam mı?
+ Tağaam.
**
Yarın düğün var. :/
Söylemesi bile itici!
Ertesi gün annem bir düğüne davetli, başbakan gelecekmiş!
Dedim benide götür!
Hesabımızı keselim ahah.
Birkaç gündür bunu düşünüyorum, gitsem ne olur!
Görsem karşımda.
..
Bu sabah bir umut var içimde..
Neyse, böyle artık saçma sapan yerlerden kese kese yazağım.
Anlam aramayın cümlelerimde, anlamayın beni.
Yormayın.


*
Seni seviyorum be adam.
Ne zaman kızsam, ne zaman kırsan kalbimi,
Geceyi gözlerine taşıyan yıldızlara bakıyorum.
Bir bulut geçiyor ansızın göğümden, sevdanla ıslanıyorum.

Yanı başımda duruyorsun ben seni özlerken.
İçimden seni anlatan şarkılar mırıldanıyorum.
Notasız, yitik, bestesi maziye esir şarkılar.
Yeni şarkılar söylemek istiyorum, coşkulu, ümit dolu; olmuyor.
Sözleri sende tutuklu şarkılarımın.
Vazgeçemiyorum seni sevmekten.
Öksüz şiirler yazıyorum boyuna,
Buruk satırlar dökülüyor kalemimden.

Seni seviyorum be adam.
Ben baştan başa sevdayım sana,
Sevdam baştan başa hüzün.
Ben hep borçlu çıktım aşkımda,
Hangi yaşı esirgedi senden gözüm.

Seni seviyorum be adam.
Ne zaman üşüsem,
Aşkımın hazan halini örtünüyorum.
Tek korkum ölmek zamansız.
Ben seni sevmek için doğdum biliyorum.

Melodram 12 Ekim 2011 19:32

Cevap: Hêг πêysê.
 
3 gündür Duman ve Düş Sokağı Sakinleri dinliyorum.
Bıkmadım, bıkamadım, bıkmayacağım.
'' Aşktır ölümden güzel olan, bak gör yaşam düşlerdedir. ''
Sonra Duman giriyor..
Öyyyyleeeee yürreekkteeeen seviyoooorsan
Aklı başındaaan atacaaaksınn!
Kimi yanındaa arıyooorsan
Önce içinde bulaaacaaaksıınnn!
Eeee eee eeyh, oooo oooo !
Lölölölölöp sar geri.
Hava kaç gündür çok soğuk.
Bildiğin kış geldi kış şaka değil ha!
Sonra ben çok sevdiğim için onu, mutluyum.
Mutlu olduğum için şaşkınım.
Neyse, şöyle de bir karar aldım ki artık öyle edebiyat parçalamayacağım.
Bu ne böyle?
Her şey parça parça, her şey parçalanmış.
Alışmışız biz toplum olarak parça parça olmaya!
Yok efendim ben yediremem bunu kendime!
Bütün olacağım, bütün yazacağım.
Her şeyi geçtim de,
Benim böyle çok güzel saçmalamam kaç puan?

Melodram 17 Ekim 2011 22:08

Cevap: Hêг πêysê.
 
Hava soğuk mu soğuk ellerim ceplerimde,
Demek isterdim ama anlıyorsun değil mi?
Binecek ego kartım yok, oturmaya hasretim.
Soğuk sokaklarda ben, donuyorum değil mi?
Trafik tıkanmış sanki, metrolar durmuş bugün
Bu soğuk havada bir tek kankam yanımda.
Ya dursun bu otobüs ya da otostop çekelim
Ya babam arasın, geleceksin değil mi?

Ahah, öyle soğuktu ki bu saçmalardan seçmeler şarkıyı yazmak zorunda hissettim kendimi.
Nedir bu havaların bizimle derdi?
Sanki tek derdimiz havaymış gibi.
Zam zam zam zam zam.
Bugün okulda her arada sigara içmeye inen gençler sınıfta oturmayı tercih ediyorlardı.
Winston light slim 7,5 tl.
İsyan bayrağını çekti arkadaşım.
Eh ben dedim bırak şunu, geçinemezsin!
Neyse işte, ben iyi değilim birkaç gündür.
Birkaç haftadır.
Birkaç aydır.
Yok yok birkaç yıldır devam ediyor bu durum.
Umutta etmiyorum iyi olacağım diye.
Böyle güzel, böyle iyi, böyle iyiyim.
Uğrarım arada.
Kopyala-yapıştır insanlar seni rahatsız ediyor diye pek parçalamıyorum duygularımı.
..
Biraz gevşetebilsem göğüs kafesimi
Dokunup durdurabilsem attığın yeri
..
Desin Redd, bende kahvemi içmeye başlayayım..
Her neyse işte, özledim seni o kadar.


Melodram 22 Ekim 2011 23:00

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

İnsanları tanımayız hiçbir zaman.
Hiçbir zaman göründükleri gibi değillerdir, hep sahte, hep oyuncu.
Sen sadece inanmak istersin ve inanırsın.
Uzaklaşınca bir bakarsın ki, kimseden farkı yok, eksiği çok.
Yazık olur.

Melodram 25 Ekim 2011 12:38

Cevap: Hêг πêysê.
 

Hiçbir şey yapasım yok.
Bir şeyler yapmak zorunda mıyım sanki?
Sahneden indim o kadar.
Şimdi ön sırada oturmuş izliyorum olanı biteni.
Neyse değil, her neyse..

Melodram 28 Ekim 2011 10:40

Cevap: Hêг πêysê.
 
Sende farkındasın artık uzak kalıyoruz günce.
Ne yazacağımı bilmediğimdendir ya da yazmak istemediğimden.
Arada bir geliyor işte deli gibi yazıyorum.
Sonra yine ucum bitiyor, üşeniyorum.
Çok yoruluyorum aslında şu sıralar ama değiyor.
Bugün gitmiyorum işe, okulda yok oh!
Hayrettin gelecek bugün okula, Van için yardımlarımızın karşılığında biletini verdiler.
Yardımlar acaba doğru yere ulaşıyor mu?
Sabah sabah bunları yazmak hiç iç açıcı değil biliyorum.
Ama ben 1999'da o depremi yaşadım ve aylarca çadır beklediğimizi biliyorum.
Kışa yaklaşırken sırf üşümeyelim diye annemler halama yolladı bizi..
Sonra ordan amcama geçtik.. 5-6 ay onlardan ayrı yaşadım.
Şimdi ordaki minik bedenlerin neler yaşadığını çok iyi anlıyorum.
Bende çocuktum..
İnternet cafede ölen çocuktan 1 yaş küçüktüm..
Okulumu, arkadaşlarımı her şeyi yıkılmış binalarda bıraktım ve gittim..
Şimdi ne yapıyordur onlar?
Çoğunu hatırlamıyorum bile..
Damla ve Adem vardı onları çok iyi hatırlıyorum.
Bir de Tuğba Çıplak diye bir kız, hep dalga geçerlerdi Çıplak soyadını taşıdığı için..
Adem, anaokulundaki aşkım mı diyeyim?
O yaşta ne aşkı..
Yerli malı haftasında ona armut verip, armudun iyisini ayılar yer demiştim..
Ayı olduğundan değil, ben küçükken adım atmışım erkekleri ezmeye.
Damla, onla hiç ayrılacağımızı düşünmezdik..
En son görüştüğümüzde onların evindeydik ve lahana bebeklerimizin saçlarını kesiyorduk..
Emre, Deniz, Fırat..
Fırat'la konuşuyoruz, yeni yeni.
O kadar garip geliyor ki..
İlkokul sıra arkadaşım Fırat.
Hayat böyle sürüklüyor işte insanı..
Şimdi Evimevindir Van kampanyası var.. Çocukları almak istiyorlar yanlarına..
Çocukların ne istediğini soracak kimse yok.
Çünkü biz hep onları düşünüyoruz..
Birileri düşünürken, diğer gerizekalı insanlar onları terörist ilan ediyor ya, o kadar ağlıyorum ki..
2 gün önce gece 3'e kadar ağladım..
Yaşadığım o günler aklıma geldi, o kadar zordu ki.
Ben arkadaşlarımın hepsini kaybettim.
Belki olmasaydı o deprem, şimdi her şey daha güzel olacaktı..
Bu koca şehirde boğulmak zorunda kalmayacaktım.
Ve hayat o kadar kısa, anlık ki kırmaya değmiyor.
Bazen beyinde bir sıvı pıhtılaşır ve 1 saniye sürer ölmen..
Kimse ne olduğunu anlamaz, sende anlamazsın.
1 saniyede veda edebileceğimiz bu hayattan, kendimizi her saniye biraz daha uzaklaştırmak için çabalıyoruz.
1 saniye daha hayata tutunmak ne demek, o enkaz altındakiler bilir.
..
Yine gözlerim doldu.
İt's not goodbye.


Melodram 30 Ekim 2011 12:20

Cevap: Hêг πêysê.
 
G i t m e k g i t m e k t i r.
Zamanı gelmiş olacak ki, hiç kalkmıyorum oturduğum yerden.
Bıraksanız beni olmaz mı?
Bıraksanız, uyurum günlerce..
Kimseyi düşünmem, kimse de beni hatırlamaz.
Güzel olurdu..
Onu üzdüm günce, üzdüm işte.
Elimde mi sanki, neden çattın kaşlarını?
Unutmuşum bir insanı nasıl sevebileceğimi, unutmuşum yaşadığım şeyin adının mutluluk olabileceğini..
Nerden bileyim ki ben bunları, uzaktı bana, çok uzak..
O yüzden ben gidiyorum günce..
Gidiyorum şimdi..
Kitaplarımın arasında kaybolmaya gidiyorum, kendimi daha da kaybetmeye.
Bir top beyaz kağıt aldım yanıma, çoğu kirlenmiş..
Yani hiçbir zaman bembeyaz bir sayfa açamayacağım hayatıma, olsun be olsun.
Ben gidiyorum günce.
Seni kimseye emanet edemem kadim dostum.
Duygularımın bekçisi, kalemimin kırık yanı, seni kimseye emanet edemem..
Cem Adrian diyor ki:
Gitmek yenilmek değildir kazanmak da!
Gitmek gitmektir işte.
Hepsi bu.

O kadar işte, hepsi bu.
Aslında hep aynı enlem ve boylamda bulunacak şehirdeyim ben.
Ama bu sefer biraz uzak, biraz daha uzak..
Kendimde kaybolacağım bu sefer, öylesi uzak bir yer.
Kalan hoş kalmayı denemeli her zaman, giden için basitti hoşça kalın demek.
Ben hep gidenim ve hoş kalmak zorunda kalmadım hiçbir zaman.
Denemedim de.
..
Bu sefer biraz uzak.
Bitmeyecek olan tek şey var şu hayatta, bitirmeyeceğim tek şey..
Bu garip melodram.



Melodram 03 Kasım 2011 19:23

Cevap: Hêг πêysê.
 



Bayram umrumda değil, şehir dışındaki arkadaşlarımın gelmesi güzel sadece.
O kadar çok anlatacağım şey ki onlara. ( Ney var melo? )
Yıllar çoğu şeyi alıp götürse de, bir dost gülümsemesi, bir kucaklaşma her şeye değebiliyor bazen.
Çiselerken yağmurlar, takıldı yine bu dilime..


Melodram 07 Kasım 2011 19:42

Cevap: Hêг πêysê.
 

Bu benimki sevda değil.
Eğil salkım söğüt eğil, bu benimki sevda değil.
Eğil yağmur rüzgar eğil..
Bu benimki sevda değil.
Neydi?
Bir şey değil.
..
Havalar iyice soğuyor, soğuğunu sevdiğim Ankara'm..
Yok ki başka sevilecek bir yerin.
Soğukta çekilmiyor be bazen tek başına.
Kadehler mi ısıtır yolun ortasında, yoksa bir el mi?
Sen hiç üşüyorum diyen birine içelim mi der misin günce?
Isıtayım mı seni dersin dimi? Normal olan bu.
Ama şimdi şöyle bir şeyi eklemek zorundayım, sence normal mi her şey?
Değil.
İyi o zaman, içelim.


Melodram 10 Kasım 2011 00:41

Cevap: Hêг πêysê.
 


Çanlar benim için çalıyor, tatilin sonuna geldik.
Ders başı - iş başı.
Dünyayı ben kurtaracağım.
.. müjganla ben ağlaşırız.
Anlatmıyorum artık, seni sildirme talebinde bulunmuştum.
Hala buralardasın ya e be köylü kızı, e be köylü kızı !
- Memoli..
Bana sadece iş arkadaşlarım Memoli der.
Ve orda bir müzik giriyor ya, işte onu benim bir arkadaşım flütle çalıyordu müzik derslerinde.
Çok önemli olmasa da aklıma geldi ne bileyim.
..
Cumhuriyet'i kutlamaya bahane buldular, şimdi seni anmamıza da engel olurlar diye korkma Ata'm.
Bahanelere karnı tok olan senin gençliğin, izinde yürümeye devam ediyor.
**
Ve melo kaçar..
yakalayabilene aşk olsun!

Vurdukça en dibe kendimi buldum.

Melodram 14 Kasım 2011 11:59

Cevap: Hêг πêysê.
 

Güzel bir yer buldum kendime, yeniden doğabileceğim.
Biraz uzak, biraz yakın ve hayli karmaşık.
En işlek caddelerde yalnız olmayı başardığım için, gitmek basit kalır bunun yanında.
Yalnız olmak mı - yalnız kalmak mı?
Düşüneyim.


Melodram 19 Kasım 2011 18:26

Cevap: Hêг πêysê.
 
Uzun şeyler yazmamı beklemiyorsundur umarım.
Biliyorsun işte vizeler, mizeler.
Neydi o şarkı?
- İki vize birden yükleniyorlar ama sen ağlama.
+ Öl Melo. ( Zaten bundan önceki yazılarımızda ölmüştük efendimiz )
- Olric'e bağladık iyi mi?
...
Yani olmuyor, olmuyor istesem de,
Kimse gelmiyor beklesem de.
Takıldı dilime, çok da iyi oldu.
Zaten benim dilime bu şarkılardan başka ne takılabilirdi?
'' Şeytan diyor ki yanaş şuna, adını anma sataş şuna '' mı?
I-ıh.
Saçlarıma alıştım, oturdu rengi.
Ah o ilk günler nasıldı?
- Hoop turunç naber?
+ Öf.
..
- Hop dedik orda kal, portakal, Cansuu uyan!
+ Uyuyorum.
..
Geçti yııığaa diye bağırasım var, bağırdım da hani yazarken pek anlaşılmasa da bağırdım, evet.
Neyse ya, hiç öyle çıtı pıtı sözler yazamam.
- Eski filmlerde kaldı böyle sözler deniyor.
Şarkının sözü tam oturmadı mı?
Eah oturdu tabii ki, iyi peki.
Bitti.



Melodram 21 Kasım 2011 23:02

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Az önce ellerimde Uykusuz vardı ve okurken, Fırat'a geldik efenim dünya durdu!
Şöyle bir eskilere de bakayım dedim.
Beslenir ki bu.
Yerim ki bunu.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Desem ki seni yerim, ne der?
- Yeeekyeeeeeaaa!

* Psikoloji vizem iyi geçti, kötü geçmiş olsaydı gerçekten kendimden utanırdım. Aman efendim ben demek psikoloji okuyor olsaydım gerçekten beynim fıyyy.
Tutum-davranış, davranış neye göre şekil alır, uyma davranışı, uyma yöntemi mi, ne oluyor, imdat.
Bir de soruları cevaplarken aklıma şarkı gelmiyor mu, eyvaaaaahhh.
Neyse işte, bir kitap var.
Adı: S*ktir et.
Edilen: ?
Eden: ?
Serim: ?
Düğüm: ?
Çözüm:?
Ana fikir: Akıl fikir.
Ana düşünce: Düşüncesiz.
Her şeyi bir kenara bıraktım, söylemem gereken daha önemli bir şey vardı.
Söylemek çok zor olmasa da, yazarken hissettiklerim gerçekten beni titretiyor.
Öyle böyle değil.
İliklerime kadar hissediyorum, öyle içime işliyor ki..
Ona katlanmak zor, ama mecburi.
- Ne diyeceksen desene artık!
+ Şey ya, çok soğuk.
- Şlaaaps.

Lanet 21 Kasım 2011 23:11

Cevap: Hêг πêysê.
 
----/#s/1detse - önemli olan anlamı.
güzel şarkıdır, hediyem olsun.

Melodram 22 Kasım 2011 12:49

Cevap: Hêг πêysê.
 
Şarkı nerede @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]?
Adını alayım şarkının + teşekkür edeyim bir de.

Lanet 22 Kasım 2011 18:07

Cevap: Hêг πêysê.
 
linkin park - somewhere i belong

Melodram 22 Kasım 2011 20:31

Cevap: Hêг πêysê.
 
Şarkı güzeldir, anlamı daha güzeldir.
Onların görebildiği tek şey sadece açığa çıkan kelimeler.

Lanet 22 Kasım 2011 20:37

Cevap: Hêг πêysê.
 
Onlar derken?

Melodram 22 Kasım 2011 20:42

Cevap: Hêг πêysê.
 
Anlattıklarım kadarını bilenler, içimdekini anlattığım kadar sananlar.
Onlar işte, başkaları.

Lanet 22 Kasım 2011 20:52

Cevap: Hêг πêysê.
 
Little Dragon - Twice o zaman.

Melodram 22 Kasım 2011 21:16

Cevap: Hêг πêysê.
 
The Calling - Wherever You Will Go.

Lanet 22 Kasım 2011 21:28

Cevap: Hêг πêysê.
 
Sunterra - Thank You.
Alıntı:

"Benim kadar kimse sevmedi.." diye bağırıyordu adam. Gözlerin geldi aklıma, gülümsedim geçtim.

Melodram 22 Kasım 2011 21:56

Cevap: Hêг πêysê.
 
Gözleri aklına gelince gülebiliyorsan, şanslısın.

Lanet 22 Kasım 2011 22:07

Cevap: Hêг πêysê.
 
Güzel bir şey gördüğümde ağlayacak değilim,
Azrailin güzel yüzünü görmek gibi düşün, seni öldürmek için geldiğini unutursun.

Melodram 22 Kasım 2011 22:15

Cevap: Hêг πêysê.
 
Hiç bu kadar sevilmemiştir azrail, o da şaşırır önce ne yapacağını.
Sonra doğru zamanı bekler, biz unutmuşuzdur kim olduğunu, kim olduğumuzu da ve zaten film orda biter.

Lanet 22 Kasım 2011 22:21

Cevap: Hêг πêysê.
 
Nev - Mühürlü kaderim.
Gün olur bu rüyadan bende geçerim, o gün sende bitersin.
Eyvallah der o şarabı bende içerim, o gün sende bitersin.

Melodram 22 Kasım 2011 22:29

Cevap: Hêг πêysê.
 
Böyle mi geçer bu rüya çok mu sevdin kederleri
Hangi günahın bedelisin, sen mühürlü kaderim
Hep mi cefa gördüğün reva
Yok mu sende hiç vefa
Mühürlü kaderim ben gibi erir misin?


Lanet 22 Kasım 2011 22:32

Cevap: Hêг πêysê.
 
(Nev - Efkarliyim)
Dert bir yandan,
Sevda bir yandan,
Derman yetmezmiş, bilmedim.
Sitem ne çare?

Melodram 22 Kasım 2011 22:47

Cevap: Hêг πêysê.
 
Zor!
Zor kadere emanet ettim seni
Sen benim kördüğümüm, tutamadığım gözyaşım
Zor!
Zor bir daha , daha da güvenmek
Bana düşen kabullenmek, zor da olsa dönüp gitmek.

Nev - Zor iyi gelir.


Lanet 22 Kasım 2011 22:50

Cevap: Hêг πêysê.
 
Fazla melankolik olmadık mı

Melodram 22 Kasım 2011 22:56

Cevap: Hêг πêysê.
 
Ben alışığım ama evet biraz fazla oldu sanki
Dağılalım o zaman.

Lanet 22 Kasım 2011 22:57

Cevap: Hêг πêysê.
 
Mantıklı.
Esen Kal.

Melodram 23 Kasım 2011 22:04

Cevap: Kalem, kağıt ve ben.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Kalem, kağıt ve ben. Bir de yatak ve yorgan ve yastık ve yine ben.
Yaslanılacak tek yer duvar, o da soğuk ama insanlar kadar değil.
Şöyle de diyebiliriz, soğuk bir duvar ama benim kadar değil. Nasıl istersem öyle değiştirebilirim, her neyse.
İlham vermesi için böyle bir başlık seçtim. Kuru fasulye, pilav ve turşunun verdiği hazzı ben hiç hissetmedim. Sorun kuru fasulyedeydi çünkü. Kalem, kağıt ve ben de ise sorun anlaşılacağı üzere ben-de.
Medeni bir cesaret örneği olmakla birlikte, ayrılığın en klasik cümlesi de böyle değil miydi? Sorun sende değil bende, eski başlığa ithafen tekrarlıyorum her neyse.
Diyorum ki kalemim hazır elimde, hazır ucu da var, bitse bile sorun olmaz yedek ucumda var. O zaman diyor ki içimdeki ses, yaz.
Şu an içimdeki sesi dışarıya yansıttığım için bütün hevesim kaçtı ama savaşım tam da burada başlıyor. Heves olarak görmediğim ama hevesimin kaçtığı bazı şeylere inat, yazacağım bu sefer.
Bu ilkokul 1'de senenin sonunda okuma yazmayı öğrenemeyen bir çocuğun acısı gibidir. Tek sorun kurdele midir? Öyleyse, ben varım, ben alırım ve takarım. Şimdi benim çaresizliğim nerede?
Evet ne demiştik, hevesin kaçması gibi görünen ama işin özünde hevesle alakası olmayan bir şeydir bu. Bu her insanın mutlaka başına gelebilecek en güzel şey ve bir yandan da insanı bitirebilecek bir şeydir. '' Bir şey '' aslında her şeyi böyle açıklayabilirim, öyle yapayım bu sefer. Hala doğru cümleyi bulamamam kaç puan?
Doğru cümle: Ben insanların duygularını, kendi duygularım kadar önemsemiyorum galiba. Sanıyorum ki dünyada sevdiği için ağlayan tek insan benim, üzülen tek kadın benim. Aslında şu an hiçbir üzüntü yok, ağlamak yok, ne bir nefret ne de kin içimde hiçbir şey yok.
İçimde sadece bu Melodram'ın verdiği ağırlık var, biliyorum. Sene 2010.. Edebiyat dergisine bakıyorum, ertesi gün sınavım var bakmayıp çalışmayı denemek üzereydim ve bir anda olan oldu. Gözüm oralarda bir şeye takıldı ve sonra ertesi gün olan sınavımı unuttum, gözümün takılı olduğu yere odaklandım. Düşünmeye başladım, düşündükçe derinleşen bir şeyler vardı içimde. Bu içimdeki his kimseye ait değildi, sadece bana, bir tek bana aitti. Önce okunuşu hoşuma gitti, anlamına bakmadım bile bir anda çekmişti beni çünkü. Sonra anlamına baktım, yani orada yazan tanımına fena değildi. Ertesi gün sınavım vardı ve soruda çıktı. Hiç düşünmeden işaretledim ve çıktım. O meşhur konuda '' Nickiniz Melodram olarak değiştirilmiştir '' yazdı ve aslında bu nickten ibaret değildi, hayatınız melodram olarak değiştirilmiştir kendi yönetimimde. Sonra dergilerdeki tanımını bir kenara bıraktım, internet sayfalarındaki tanımları, sözlükteki tanımları bir kenara attım. Ben hayatımı bulmuş gibiydim, nereye sığınacağımı ve ne yapacağımı bulmuş gibiydim, mutluydum. Kendim anlamlar yükledim, kendi tanımımı buldum ben. Bazen sözlere gerek duymadım tanımlarken, tıpkı dergilerdeki gibi. Bazen sadece kelimelerden ibaretti, fon müziksiz. Bazen boğazın patlayıncaya kadar atılan bir çığlık, bazen karanlığın en kuytu sokağındaki sessizlikti. Bazen hiç tanımadığın bir insanın sol yanı, bazen en iyi bildiklerinin nefretiydi. Bazen uğruna bedeller ödemeyi göze aldığın insanların tebessümü, bazen bir düşmanın en can alıcı sözüydü. Sadece benim anlamlarımdı ama, kimsenin hiçbir yerde bulamayacağı anlamlar. Ve sonra yaşamaya başladık beraber, kopmadan. Onu başkasının üzerinde görmek beni delirtiyordu, sadece bana ait olmasını istiyordum, sadece benim adımla yankılanmasını, benimle can bulmasını. Kıskanç bir insan olduğumu inkar etmiyorum, o da biliyor. Ben kıskanç bir insandım ama belli etmemeye özen gösterirdim. Kimi zaman başarırdım, bazen yakalardı onu kıskandığımı. Şimdi 1 yıl 9 ay oldu, belki 10 bilmiyorum. Aslında içime düşüşünün 2. yılı ve bunu daha ne kadar sayarım bilmiyorum, belki hep. Belki 40 yaşımda menapoza girmeye başlarken yine hissedeceğim bu melodramı, belki 60 yaşında anneanne veya babaanne olduğumda, belki 75 yaşında hayat arkadaşımı kaybettiğimde, belki torunlarım beni unuttuğunda, belki huzurevinde hiç hatırlanmadığımda, belki her yıl hayat arkadaşımın mezarının başında, belki bir çocuk gülüşünde, belki bir evlat sevgisinde.. Belkiler değil sorun, aslında hep, her zaman, daima. İçime düşen bu melodram garip. Hep diyorum bu benim melodramım, bu bir garip melodram. Bazen bir tutam melodram olur, bazen dozu artar.
Ama her şekilde bana ait ve benden bir parça.
Kimseyi senin kadar sevemeyeceğim sevgili melodram, kimseyi senin kadar içimde hissedemeyeceğim biliyorum. Sana ortak edemiyorum bazı insanları ve hep bazı insanlar beni yanlış anlıyor. Biliyor musun senin yüzünden benim kötü bir insan olduğumu bile düşünüyorlar. Ama neyi anladım biliyor musun? Kötülüğü geçtim de konu sen olunca umursamazım ben. Seni yani dolayısıyla beni anlayabilecek biri yok bu dünyada, dünya demek çok mu iddialı oldu. Olsun, iddialı bir cümle olsun bir seferde. Yolumdan seni eksik etmeyeceğim, içimden de. Ve sen her kelimem de bana eşlik edeceksin, hep.
Kimse bizi anlamak zorunda değil, bize ortak olmak zorunda da değil. Ben birilerini anlayamadığım için sana sığındım ve şimdi onlar bizi anlayamadıkları için beni yıpratmaya çalışıyorlar. Tek başıma savaşmıyorum, ben ve onlar değil olayın kahramanları. Biz ve onlar, sen ve onlar, senin eserin olan ben ve onlar, senin esirin olan ben ve onlar. Bu böyle devam edecek ve bugün buradan bunun ilanını vereyim. Sen ölümsüzleşeceksin melodram, seni ölümsüzleştireceğim. Diyeceksin ki, geçen haftalarda öldürüyordun beni, öldüresiye hırpalıyordun. Ben de diyeceğim ki, evet biliyorsun beni sen bu hale düşürdün ve ne yapacağım belli olmaz ama korkma, sana bir şey olmaz. Bir gün seni tozlu raflarda, saman kağıdına basılmış olarak görmeyi çok isterdim, istiyorum ve gerçekleşmesi için uğraşacağım. Bir gün yetişen yeni neslin o yeni kitap kokusuna senin sayfalarınla bayılmasını göreceğim ve o gün biz ölümsüzleşeceğiz.
Şimdi kısa kesmek gerekirse, sorun gördüğünüz üzere bende de değil.
Bence sorun yok, kimse yok.
Ne elmadır sorun, ne de olgunlaşan armutlar.
Bence sorun yok mu dedim ben? Sorun var.
Sorun kuru fasulye, o kadar.

Çekilir köşesine (:

Melodram 24 Kasım 2011 19:17

Cevap: Kalem, kağıt ve ben.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Edgar Allan Poe'nin şiirine bakıyordum, aklıma geldi Annabel Lee.
Deniz ülkesinde yaşayan bir kız değil miydi Annabel?
Seneler,seneler evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı,bileceksiniz
İsmi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekden başka beni.
O çocuk ben çocuk,memleketimiz
O deniz ülkesiydi,
Sevdalı değil karasevdalıydık
Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile
Kıskanırdı bizi.
Babamın şiir defteri geldi aklıma. Anneme yazdığı şiirler ve arasında da Annabel Lee. Hiçbir zaman bilmediler o şiirleri okuduğumu, bilmesinler de.
Duygular bazen gizli saklı olunca eskimiyor, yıpranmıyor.
Yeşil gözlü kadınım diyordu bir şiirinde, yeşil gözlü kadını annem oluvermişti. Lüle lüle saçlarının kokusunu içime çekeceğim günün hasretiyle yanarım diyordu.
Şimdi saçlarına kırlar düşmüş babam, neler yazıyordu.
Belki söylesem okuduğumu, kızacaklar, utanacaklar belki de.
Yaptığımdan utanıyorum aslında ama pişman da değilim.
Senden ayrı geçirdiğim zamanlarda aklımı yitiriyorum demiş.
Sonra araya yine sıkıştırmış Annabel Lee'yi..
Tesadüfen babamla kitaplardan konuşurken sormuştum Annabel Lee'yi kim yazdı, unuttum demiştim. Önce güldü, o zaman ben daha okumamıştım o defteri, sonra hatırlamakta zorlanıyor gibi yaptı ve Poe dedi, Edgar Allan Poe.. Sonra ağzından kaçırdı, annenle bizim şiirimizdir o dedi.
Güldüm, neden güldüğümü bilmiyorum. Hoşuma gitti belki de.
Bir gün benim defterimi de okuyabilir çocuğum, annem neler yazıyormuş öyle diyebilir. Belki de ona kızdığım zamanlarda, eğer okumuşsa defteri onu hiç kırmak istemediğimi de bilecektir.
Ben güldürebilir miyim yazdıklarımla yüzünü orasını bilemiyorum.
Şimdi aklıma geldi işte Annabel Lee..
Deniz ülkesinde bir kız, sevilmekten yorulmuş.
Sevdadan yana ,kim olursa olsun,
Yaşça başca ileri
Geçemezlerdi bizi;
Ne yedi kat gökdeki melekler,
Ne deniz dibi cinleri,
Hiçbiri ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel Lee.







Melodram 26 Kasım 2011 03:56

Cevap: Kalem, kağıt ve ben.
 
Yine kalem, kağıt ve ben.
Bu üçlemeyi çok sevdim, en az kendim kadar çok.
*
Hayatı yaşarken ona sahip olmak isteriz, ona hükmetmek, itaat etmesini sağlamayı isteriz. İnsanlar, yani biz, birbirinden farklı yüzler, farklı renkler, farklı düşüncelere sahip insanlar. Neden farklı olduğumuzu düşünüyoruz? Düşünmeyelim.
Hepimiz bir nefese muhtaç değil miyiz? Hepimiz nefes sayesinde bulunmak zorunda olduğumuz bu hayatta değil miyiz? Öyleyiz, öyleyiz işte. Fark yok, fark insanların uydurması, fark sadece matematikte vardır. Aslında insan öyle alışmış ki birinden bahsederken aradaki farklara takılmaya. Boy farkı, kilo farkı, düşünce farkı, yaşayış farkı, sınıf farkı.
İnkar edeyim mi farkları, edemem ki. Biz bunun içine hapsolmuşuz, çıkış yok.
Ben de böyle bir şeyin içine hapsoldum, kim olduğunu bilmiyorum elbette ve ona hiç saygım yok, sevgiden söz bile edilemez. Ama ben birinin saçma sapan gözlerine hapsolmuş olabilirim. Belki herkes gibi sevemem, herkesin yaşadığı biçimde yaşayamam üç harfli şeyi, belki o kadar cici de olamam ama ben hapsolurum, ben sahiplenirim, ben iyi şeyler yapmasam bile iyi şeyler düşünebilirim. Aynaya bakınca gözlerimle karşı karşıya kalıyorum. İlk kez göz göze geldiğimde onlarla üzüldüm, onlar çok acıyor. Onlar yorgun, onlar aslında sevgi dolu ama kimse göremiyor. Çünkü sadece aynada görülebilir ve sadece ben bakınca görebilirim.
6. sınıftaydım, ilkokulumuz bitmiş, ortaokul olmuşuz, ergenlik hat safhada, yaklaşıyoruz stresli günlere ve başlar hikâye..
Dil ve Anlatım dersi öğretmeni sevgili Hatice Bıyıklı.
Yeni tanışmıştık, dersimize yeni girmeye başlamıştı. Sevdiğim bir ders olmasına rağmen, derse katılım konusunda çekingendim, çok çekingen. Derse öyle bir odaklanmış dinliyordum ki, Cansu dedi.
İrkildim, efendim öğretmenim dedim. ( Ortaokulda hocam demek yasaktı, o liselilerin hitap şeklidir beyler ) Neden öyle bakıyorsun dedi, öyle kötü bakıyorsun? Anlamamıştım o zaman sevgili öğretmenimi, şimdi anlıyorum.
'' İçinde ne varsa söyle Cansu, çekingen olma '' dedi.
Ve ben o gün bugündür, hiç çekinmiyorum, hiçbir şeyden çekinmiyorum. Her şeyi olduğu gibi söylemeyi seçtim, öğretmenimi dinledim. Güzel bak, güzel gözlerini iyi kullan, şefkatle bak demişti öğretmenim ve beni çok severdi. Bense ondan nefret ediyordum başlarda, ama sonra, sonra anladım ki hayatımda bulabileceğim, karşılaşabileceğim en iyi ve idealist öğretmendi kendisi.
Yıllar sonra mağazada karşılaştık 1.35 boyundaki öğretmenimle. Aramızdaki 40 cm sorun bile olmadı sarıldığımızda.. Güzel kızım benim dedi, canım dedi ve benim gözlerim doldu. Yıllar sonra, o kadar değişmeme rağmen bile beni tanımıştı, sevinmiştim bir yandan da buna.. '' Oo gözlere makyajda yapılmış, o gözler gülüyor artık '' dedi.
Nasıl fark edebildi bunu? Nasıl anladı güldüğünü, neye göre, neye dayanarak? Ama öğretmenim dediyse doğrudur.
Hani üzerimde emeği geçen öğretmenlerime deriz ya hep, işte onlardan biridir kendileri.
24 Kasım'dı geçtiğimiz gün, onların günü.. Artık saçlarına kırlar düşmüştü, boyu biraz daha kısalmış, ama hiçbir şey kaybetmemiş o sert bakan gözlerinin altındaki sıcacık sevgisinden. Aradım onu, bir öğretmenin yaşamak istediği duyguyu yaşattım.. Yıllar geçse de unutulmadığını bilsin istedim, aradım ve kutladım. Sesi titredi, duygulandı, belki sonra ağlamıştır olsun, ben her gün ağlıyorum öğretmenim.
Yaş akıtmadan her gün ağlıyorum. Her gün gülüyorum, gözlerim gülüyor dışarıdan bakılınca, yine dışardan bakılınca 32 dişimi de görebilir insanlar, gülüyorum.
Siz beni anladınız öğretmenim, biliyorum..
**
Şimdi bunun farkla ne alakası var?
Bilmem, insanın iki gözü birbirinden farklı olurmuş, ondan herhalde.
Uykusuz bir gece.

Melodram 26 Kasım 2011 20:33

Cevap: Kalem, kağıt ve ben.
 
Annemle karşılıklı bir güzel içtik Türk kahvemizi.
Kapat falına bakayım dedim, cinlerimi çağırdım, konsantre oldum bir güzel, ehm başladık uydurmaya. Sonra kendi fincanımı bir açtım, o da nesi?
Tabanında kocaman bir kalp, fala inanmasam da falsız kalasım da gelmiyor benim. Kalbim kabarmış, kocaman olmuş, taşmış, sığmıyor hiçbir yere.
Sonra dağın en yüksek yerinde bir ağaç, gövdesinin ortasından kırılmış ve bir kaplan tutuyor onu, düşmesin diye. Nasıl yorumlarım bunu ben, aynen şöyle. Zirvedeyken, mutluyken, ani bir fırtınayla kırıldım orta yerimden ve biri, bir dost, bir arkadaş beni tutuyor, kendimi bırakmamam için destek oluyor. ( Kim bu arkadaş, getirin onu bana ) Fokur fokur kaynayan bir çaydanlık var, yanında da saçı örgülü cılız bir kadın. Örgülü, cılız bir kadın araştırması başlamıştır. Bu fincanı saklayayım da yarın götüreyim Sabişe, eheh. Ne alakadır bilmiyorum ama camii var bir de, herhalde imana geliyorum artık. Bilemedim! Ama o kalp, çok korkunç Şimdi tabağa bakayım dedim, 4 tane göz çıktı. Zaten anında görebildiğim tek şey, gözlerdir. Kötü günler seni bekliyor Melo, dikkatli ol. Çok karanlık bu fal, sanırım beynimde ya da herhangi bir organımda bir şey çıkacak. Karaciğer kanseri olabilir, öyle gözüküyor. Karaciğerin kanseri oluyor muydu? Olmuyorsa bile ben bir şekilde oldururum. O gözlerinizi de çekin üstümden, korkacak değilim.
**
Neyse fal geçti, bitti. Fala inanmasak da falsız kalamıyoruz biz kadınlar, ilgimizi çekiyor.
Dün akşamdan beri bir güzel uyuyorum ki, o yüzden çok keyifliyim.
Tatilimiz de yokmuş, nasıl seviniyordum. Eskişehir'e gidecektik yarın, Salı dönecektik, ordan Konya'ya gidecektim. Tüm planlar yatar.
Başım ağırdı, yeter bu kadar.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 13:37.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk