IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   IF Günlük (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/)
-   -   Hepimiz birden sevinemeyiz. (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/387879-hepimiz-birden-sevinemeyiz.html)

Melodram 28 Mart 2011 18:10

Hepimiz birden sevinemeyiz.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Sevgiliyle ilk gün buluşacakmış kadar heyecanlı - bir annenin bebeğini ilk defa kucağına alması gibi çekingenim..
Ömre düşen son katre bu.. Çekilecek son acı gidilecek son yol..
Sevilecek son adam..
Tapılacak tek kadın-ım..
Dar sokakların en geniş kaldırımında karşılaşmış olmamıza şaşmıyorum.
İnsanlık hali.. Birbirini düşünen iki insanın ebedi hali..
Aynı yerlerde olduğumuzun farkına bile varamayacak kadar kör olmak..
Adı ne bunun?
Sesli başlayıp sessiz biter desem.. Mutluluğun tam ortasında sizi çırılçıplak bırakıp gider desem..
Ağlatır desem. Ya da çılgınca eğlendirir mutlu eder.. / diyebilsem..
A desem - ş desem - k desem..
Korkar mısınız?
» Melodram..


Melodram 29 Mart 2011 15:46

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Yüzüme düşürdüğüm saçlarımla saklıyorum utancımı..
Şafak sökerken üzerime dökülen acıların kırıntılarını topluyorum - biriktiriyorum avuçlarıma..
Yetinmeye çalışıyorum elimde kalanlarla - daha çok susuyorum..
Daha çok özlüyorum..
Saplanıyor beklenmedik bir zamanda ateşin okları bedenime!
Senden gelen her şeye razı olan umutsuz bir kadınım bu gece..
Sev beni ya da seviş.. Ama benim ol..
Ölüme yürüdüğüm yolda sen tut elimi son kez.. Nefesinle hayat olmayı beceremedin bana[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ellerinle mezar ol!
Yağmurlu havada o dar sokağın köşe başında bekle beni yine..
Şemsiyemi alıp geliyorum salına salına.. Gözlerine bakıp son kez demeye geliyorum..
Üşüyorum adam..
Ellerimi uzatacakken sen kayboluyorsun..
Eskiden gözlerini kaçıran adamın sesi de çıkmıyor artık!
Gözlerimi açıyorum..
Günaydın yalnızlığım - ne güzel bir sabah değil mi?
» Melodram.

İnsanlar ne kadar garip..
Küçücük dünyada büyük oynuyorlar, sanki gideceğimiz yer aynı değilmiş gibi hırs bürümüş gözlerini..
Kalp kırmayı kolay sanıyorlar ve sandıkları gibi de oluyor - acımadan kırıyorlar..
Pardon söze başlarken insan mı demiştim, özür dilerim.


Melodram 31 Mart 2011 17:34

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ne desem bilemedim şimdi bu duruma..
Hem hüzünlendiriyor gözümden yaş geliyor - hem güldürüyor yine gözümden yaş geliyor.
Her durumda gözlerimden akan yaşta -sen- varsın..
Ruh halimse bir o kadar karışık!
Her neyse diyerek üzerimden atabiliyorum tüm kasveti..
Her neyse diyerek kalbimden atabildiğim gibi seni..
2 kelime 8 harf arada bir boş'luk bırakarak..
Senin bende bıraktığın gibi bir boş-luk.


» Melodram.
Dört tane gerçek dost edinin, tabutunu taşısın yeter!

Melodram 01 Nisan 2011 12:50

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Hani bir şarkı vardır herkesin dilinde..
Ve sen sürekli denk gelirsin, dinlersin ama kimin söylediğini bilmeden..
Bende sevdim bir gün seni..
Kim olduğunu - ne olduğunu bilmeden sevdim..
Kalbimin sonuna gelince en güzel nakarat başa sardım yeniden sevdim..
Sadece sen ol istedim, sildim tüm şarkıları kulağımdan, insanları kalbimden..
Çok mu şey istedim ki ben?
Tek bir şey istemiştim oysa, anlamadı beni kimse.
Kime açacağım ben sen kokan ellerimi, senin yansımanı taşıdığım gözlerimde hangi adama bakacağım?
Dudaklarımda adın saklıyken kime seviyorum diyebileceğim?
Kapasam mı gözlerimi, kimse görmese seni.. Bir bana kalsan, sadece uyusam..
Çıkarsam kalbimi koysam bir köşeye, saklamasam kimseden sevdiğimi?
Herkes görse içimdeki seni, utanır mısın?
Bütün çıplaklığıyla bir aşka dokunmaya korkar mısın?


» Melodram.
Hâlâ yalnız mısın?
Sadece özgür.
Peki mutsuz?
Sadece alışmış.
Peki ya aşık?
Sadece eksik.
Peki ya sen?
Hâlâ bekliyor musun?
Beklemek; şimdi hiç duymayan birine
Dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız.
Peki ya umut?
Umut; şimdi hiç görmeyen birine
Gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız.

Melodram 03 Nisan 2011 20:23

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]


..#

Aslında gördüklerimiz yaşadıklarımızdır.
Bazen susarız..
İğneyle ilmek ilmek işlenmiş gibidir dudaklarımız..
Gözlerimize bulutların ağırlığı çökmüş, karanlık..
İşte öyleyim günlerdir..
Her şarkıda kendimi buluyorum.. Biri söz söyledimi, yaşla doluyorum.
Kederli biriymişim ne de çok, kendimden haberim yok..
Ardından sürükledin sen, sende kalan gözlerimi..
Göremez oldum ne kendimi ne de çevremdekileri..
Hislerim, ah onlara en çok ihtiyacım olan zamanda yoklar.
Bulamıyorum, ulaşamıyorum. -Hissedemiyorum.
Çok acımışım belkide ondandır hissizliğim.. Hiçliğim.. Kimsesizliğim..
H a t a l a r !
Götürdü bende bıraktıklarını.. Senden sonra sebepsiz ağlamalar, yersiz gülümsemeler, umarsız bağırışlar..
Neydi elimde kalan?
Onca yanlış, çantalar dolusu hata ve bir yürek acısı..
Doğrularda seninle beraber gitti..
Aslında tek YANLIŞIN sen olduğunu bile bile, doğrularımda sana kandı..
Ve gitti..
* Mєlodram ¬
Birikenlerin hırçın selini sundum.


----------

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ah şarkıların olmasa ne yapardı bu kız..

Melodram 04 Nisan 2011 13:48

Cevap: Hêг πêysê.
 
Uzanıp geçmişe tozlu sayfaları çevirdim.. İçine aşk yazılmış sözlerin üstünü çizdim!
Dokunur her sarı sayfa o benim olmadı asla..
Anlamadan yazılmış bir roman oldu sevda.

...
Sözlerimi içime attım. Attım ve en sonunda sende taştım ben..
Seni kırdım, kırıldığım kadar..
Seni üzdüm üzüldüğüm her günün intikamını alırcasına.
Sana bağırdım içimde kopan fırtınaları dindirmek için..
Ve yine sana geldim unutulan yaramı tekrar kanatman için.
Durma, yine eskisi gibi vur kalbime kalbime..
Acıma, yine eskisi gibi bağır kulağımı parçalarcasına..
Bekliyorum senden gelecek son darbeyi.
Düşünemezsin bundan sonra yaşanacak arbedeyi.

MeLoDraM.
* No pain no gain.



Melodram 06 Nisan 2011 15:38

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Yine başlar sonu belli olmayan cümleler..
Bir hiç uğruna heba edilebilir yürekler.


İnsan bazı şeylerin değerini geç anlıyormuş bazılarını ise anlayamıyor. Neyi anlayıp neyi anlamadığımı ben de bilemiyorum artık. Kafam allak bullak. Neye dokunsam sanki canımı yakacak, kime sırtımı dayasam arkamdan çekilecek gibi. Hani küçük bir bebek olsam ve annem nereye gitsem, kime dokunsam yapma ‘’ cıss o ‘’ dese bana da canım hiç yanmasa.. Ama hayat annenin kucağında başlar öğrenirsin merhameti sevgiyi. Sonra kucaktan inersin adım atmaya başlarsın ve ilk düşüşünü yaşarsın. Herkesin yüreği hop eder bir şey oldu diye.. Oysa şimdi düşürenler umursamaz. Neden düştüğümden ziyade nasıl düştüğümü öğrenmek isteyenler var etrafımda. Ne yapsak da bu kızı biz de düşürebilsek acı çekse diye düşünenler..
Bebekken adımlarımı yamuk yumuk atsam da yolum hep doğruydu. Şimdi doğru olan yollara engeller koymuşlar.. Ama ben nereden geçeceğimi biliyorum. Onlar geçirmiyorlar..


.. Derdim kadar olsaydı kuvvetim benimle baş edemezdi kasvetim..

Sanırım bu günü özetleyen söz o. Ya da birçok günü.
Ben ne zaman büyüdüm de dertler kuvvetim yanında ağır basar oldu.. Ne zaman hayatı öğrendim de baş edemez oldum. Kimler bu hale getirdi ki beni? Ya da ben mi kendi kendimi bu hale sürükledim?
Başk
aları yaşatırken bunları neden suçu kendimde arıyorum ben?
Sorularımın cevabını kendim verebilirim aslında biliyorum..
Ama vereceğim cevaptan da korkuyorum korkuyorum işte bu bir itiraftır.
Korkuyorum.
Bende korkabiliyorum. Duydunuz mu?
Ama sizden korkmuyorum tek fark bu. Ben kendimden korkuyorum. Sorularımın cevaplarından korkuyorum bazen. Sizin yapabileceklerinizin yanında kendime yapabileceklerim korkutuyor.
Yersiz bir korku belki. Ama kendime hakim olamıyorum ne yazık ki..

Kendini iyi bilen kötülere ne yarar ki benim iyiliğim. Kurudu iliğim.

Kendini dünyanın merkezi sananlar sanmaya devam etsinler..
Kötü oldukları halde iyi gözükmeye çalışanlar farkında değiller aslında ama kendine en büyük kötülüğü yapanlardır..
Ama yok acımak yok artık kimseye. İnsan yerine koyup da acımak yok.
Git sokak köpeğine acı su ver yemek ver.. Onlar çıkarsız tüm masumiyetiyle gözlerinizin içine baktığında anlarsınız ne kadar doğru bir şey yaptığınızı..
Kargayı besledik bu güne kadar gözümüzden olduk..
Aklımızı başımıza alma zamanı geldi de geçiyor. Hala neyi kimi bekliyoruz? Bak buda bir soru..
Sanırım biraz cevapsız biz soru oldu.
Alışmıştık ama biz böyle sorulara.
Her neyse..
Neyse işte neyse ne..

Heder olan yürekleriniz gem almamakta.
Hebadır onca sevgi cümlesine kanmışlığın leşleri
Bir bir geçmişe mazi
Söyle çok mu önemli ikili yaşanmış mazi?
Azimle unutup sadakatle geleceğe emin ol
Başta zor gelir adım atılmış her yol..


Yüreğimin yırtıklarına dua kırıntılarını nasıl yamadığımı anlatacaktım.
Dudaklarımın çatlaklarından sızan tebessümün aslında kötü bir taklit olduğunu anlatacaktım ki her biri aslından kaçırılmıştı.
Ama çöl rengi dudaklarımın tebessümün aslını hiçbir zaman tatmadığını anlatacaktım.
SUSTUM
Hicranımın hicretinin sana gitmek olduğunu anlatacaktım.
Sen bir serap gibi kaybolurken önüme çıkan herkesi sana benzettiğimi her ulaşmamın bir kaybetmek oluşunu anlatacaktım.
Bulmalarımın kaybetmelerimin yarısının yüz fazlasına eşit olduğunu
yüz yıl yaşasam da bu problemi çözdüğümde hep eksiye düşen bir sonuç aldığımı ve geriye elimde hep sıfır kaldığını anlatacaktım.
Bu sıfırlardan kendime bir sır edindiğimi bu sırrın matematiğe sığmadığını anlatacaktım;
SUSTUM..



» Melodram.


Melodram 12 Nisan 2011 15:49

Cevap: Hêг πêysê.
 
Bugün sanki boğuluyorum..
Nedenini bilmediğim bir şeyler kemiriyor içimi..

İstem dışı bir nefret çıktı meydana, kurcalıyor sol'umu.
Durduramıyorum.
Şüpheci bir insan oldum sanki anlam veremiyorum.
En sevdiğim fotoğrafını alıp çıktım odamdan.
Daha fazla duramazdım orada. Sensizlik kovalıyor beni bugün..
Kaçıyorum saklanıyorum.
Bulamayacağını düşünüyorum.
Fark ettim de ne zamandır gözyaşı dökmüyordum ben.
Ne zamandır seni anmıyordum.
Unuttuğumu sanma sakın, öyle sanıp da sırtını dönme bana.
Ben ne zaman unuttum seni?
Bak korkma gel hatırladım.
Görüyor musun dolmaya başladı gözlerim. Ama hadi nazlanma gel.
Küslük olmaz eski aşklar arasında.
Bak en sevdiğimiz şarkıyı da açtım.
Kadehleri de çıkarayım mı tozlu vitrinden?
Yoksa her zamanki gibi şişeden mi içelim?
Peki tamam.
Bak şimdi yağmurda başlar ben ağlarken.
Bir damla, iki damla, üç damla..
Sel olur götürür sol'umu bir kıyamet.
Gidişinin yarattığı sarsıntıların genel adıymış doğal afet.
-Öğrendim-
Bak şimdi tam senin istediğin gibiyim.
Hüngür hüngür ağlıyorum.
Şimdi anladın mı?
Ben seni unutmadım.
Sadece unutuyormuş gibi yaptım.
.. gibi sevdim.
.. gibi gittin.
Ayağa kalktım ve silkelendim..
Dağınık bir salon, birbirine girmiş 2 kalp ve tek beden..
O da ben..
Şimdi kendime geliyorum.
Yalnızlığım yeniden sendeyim, kıskanma.
Bu kadar.
Melodram.


Melodram 15 Nisan 2011 00:44

Cevap: Hêг πêysê.
 



Z/amansız atılan her adım biraz daha sürükledi boşluğa.
..ve ben bir kez daha yenildim sen'li yıllara.
Kötü bir niyetin yoktu biliyorum.
Geldin-kırdın-gittin!
Annem yine bana toplattı kalbimin kırıklarını..

Can'oldum-sana..
Su'ladım gönül bahçemin çiçeklerini..
Her şeyin başlangıcı can'dır ya ve su'suz yaşayamazsın..
Keşke başlangıç değil de son olabilseydim,
Ebedi yolculuğunda bana kalabilseydin.

Bir garip melodram bu, tarifi imkansız.
Gecenin bir yarısı..

Melodram 15 Nisan 2011 18:16

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Büyük düşleri ve gülüşleri olan bir aşkın ardından kalan tutku birikintilerinin sebebidir bu kitap..
Yazılmış her cümle;
...Kanayan,kanadıkça sulanan,sulandıkça kabuk bağlamayan bir yaradan,bir yar yıkımından,bir aşk acısından üryan..
Öte yandan o acıya dayanmaktan,aşk kadar ayrılığında yardan geldiğini savunmaktan..
İç kanayışların için için ağlarken kâğıda basıldığı ölümcül anların yetimliği,aleni bir yasağı,‘Aşk’ kelimesinin anlamındaki o karşı konulmaz tutsaklığı, ‘ayrılığın’ yaş durdurmazlığıdır harflerle motifleşerek anlatılan..
Sessizliğin kölesi olun,aralanmış kapınızdan giren o aralık soğuğunda yalnızlığın silüetini bıçaklayan hain sis olun,Ankara kışı bir gece yarısında pencereleri döven,sokak kalabalıklarının arkasından dolu dolu söven,yutkundurmayan,nefes aldırmaya bile kimi zaman izin vermeyen is olun,
Çoğaltın yaralarınızı tek başınıza ve siz,siz olun..
Ama;
‘ O, gelmez’ demeyin..
O bir kez daha yanmamışlarınızı yakmak ve sallananlarınızı yıkmak için geri gelecektir.Kimse görgü tanığını ardında bırakacak kadar ahmak değil..
Unutmayın..
‘Gitti’ değil, ‘Dönecek’ demeyi unutmayın..
Aşkın ceza kanununda geçmeyiş sebebi,halkın yalnız kalmamasını sağlamak için aşılanmış ve akla,iki kişilik diye şırıngalanmış olmasındandır..
Lakin her kuşağa boynu yüreğine kadar bükük cesetler ve aydınlanmamış büyük cinayetler bırakmıştır,ip uçlarını gidenin yanında götürerek delilleri örtbas ettiği gerçekleriyle..
Her aşk delil yetersizliğidir,ayrılık zamanında..
Yürek ve yar arasında kalmışlığa,sözcüklerin merhametiyle yas peydahlayan dergâhtır,yargâh..
‘ O, gelmez’ demeyin..
Seven için vazgeçmektir en büyük günah..
Gittiğini bilin
Gidip yerine yakıştığını bilin
Sevmediğini de sindirin..
Ama;
‘ O, gelmez’ demeyin..
Aşk için değil,kendiniz için;
Bekleyin..
Bu kez hazırlıksız yakalanmayın..
O gelirken,ayrılığını da getirmeyi unutmayacak yanında yine,en çok bunu bilin..
Ama hep sevin..
Size Aşk’ı çok gören O’na inat,yalnız bırakmayın;
Acıları sevindirin..

Emre Gökçe - Yargâh.




Gökyüzü bugün her zamankinden daha da güzel..
Güneş senin yüzünü çiziyor beyaz bulutlara.. Ve mavisi gözlerine eş değer.
Öyle bir gün ki bugün..
Her günkünden daha çok özlüyorum seni.
-cansu-



Melodram 18 Nisan 2011 18:38

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Umursamaz olmak zorundaydım kaybetmemek için kendimi.

Kırıldığımı hep sakladım ve biliyordum bir gün patlak vereceğini..
Emin olduğum kadar adımdan - emin olabilseydim senden[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Mutluluğun tohumlarını büyütüyor olurduk..
Ve giden adam;
Şimdi eskisinden daha duygusuz ve nefret doluyum..
Kalp kırıklarımsa çoktan terk etti sol'umu.
5 liralık kırıklıklarımla yaşıyorum[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] saç uçlarımda.
- ve sen dokundun diye saçlarıma onlara gözüm gibi bakıyorum.

Melodram.

Melodram 18 Nisan 2011 21:36

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Bir adam çok kadın sonu gelmedi.

Melodram 25 Nisan 2011 00:05

Cevap: Hêг πêysê.
 

~

Köşeme çekildim ve kafa dinlemekteyim..
İnsan çöplüğünden - kokuşmuş tenlerden ve sığ beyinlerden uzak!
Acı bir kahve, kırk yıl hatrı olanlardan hani,
daha ne olabilir ki?
Sağımda ayna, solumda ayna, elimde ayna..
Gördüğüm tek şey kendim - düşündüğüm tek insan kendim.
Bu aralar bencilim.
O kadar.

Melodram 18 Mayıs 2011 17:19

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ayrılık konusunda iyi olmadığımız aşikar, peki sevmek?
Oda mı zor, yoruyor mu anlayamadım gitti.
Gerçek olabilmek biri için bu kadar mı imkansız. Sussam, kendime ne faydası var.. Konuşsam anlamıyorsun.
Nasıl baş edeceğiz biz bu yalnızlıkla Mira?
Kime yakınacağız, kime kusacağız nefretimizi!
Kim duyar ki, feryatlarımızı.
Sus Mira, seni sevmeyecek kimse ve de saymayacak.
Tek gerçek var, öleceğiz yalnız başımıza.

Melodram 25 Mayıs 2011 15:31

Cevap: Hêг πêysê.
 


Bilmiyorum nedendir ama deli gibi sevesim var.
Sokağa çıkıp çığlık atasım, bağıra bağıra sövesim var!
Dövesim var belki de önüme çıkanı,
Benim neyim var?
Gidesim, sadece gidesim var benim..
S a d e c e..




Sihir 26 Mayıs 2011 21:15

Cevap: Hêг πêysê.
 
Ne kadar zor; insan içinde dolaşıp,
Ölmemiş gibi numara yapmak...
Ve trajik aşk oyunlarını,
Henüz yaşamamışlara anlatmak...
Ve kendi kâbuslarına bakıp da;
Duygusuz, düzensiz fırtınasında bir düzen bulmak...
Sanatın sönük alevlerinde,
Ölümcül hayat yangınını tanıtmak...

Melodram 29 Mayıs 2011 23:55

Cevap: Hêг πêysê.
 
Başkasını inandırabilmek için, aynanın karşısına geçip bir bir sıralamalıyız yalanlarımızı!
Ne zaman ki, gözlerimizi kaçırmadan bakabiliyoruz, işte o zaman başarmışızdır.
Ve bir yalancıyız.
Dünyama hoş geldin, seni sevdiğimi söylemiş miydim daha önce?
- Evet.
Hmm, vallahi yalan.

*neredeyiz biz yahu, ne oluyor melodram!



Melodram 03 Haziran 2011 23:38

Cevap: Hêг πêysê.
 
Bir adam gelir..
Hoş geldiğini düşünürsün ve bağlanırsın.
Gün geçtikçe aynan olur o senin, dönüp dönüp bir tek ona bakarsın. Bazen kendini bile unutturur sana. İşte o gün sen 'o' olursun.
Sadece onu düşünürsün. Ne vakit gözün dalsabir boşluğa, ilk canlanan o olur. Yatağa yatıp gözlerini tavana diktiğinde gördüğün yüz onundur. Kapasan gözlerini hayallerinde, uyusan rüyalarındadır o adam.
Gün gelir adam gider..
Sen kabullenemezsin ve adam olmadığını söylersin o'na.
Hangi yalan kapıya gidip yeniden adam olacağını düşünüp, endişelenirsin..
Kahrolursun.
Hangi kadının gönlüne '' hoş gelecek '' bu sefer?
Ve sonunda bir kadın tüm göz yaşlarını toplayıp gitmeye karar verir. Son satırlarını yazar adam'a..
'' Sen bana hoş geldin ya sevgilim, işte hep o ilk günkü gibi kalacaksın aklımda..''
Hoş gitmedin benden ama sen yine de hoşça kal olur mu?
Bir kadın, bir sitem, binlerce yaş ve bir kalp gider bu şehirden..
Sen yeter ki kal..

Melodram.
Ene yine bağladık damara gecenin bilmem kaçında oldu mu şimdi bu?
Pek de güzel oldu.
Gebersin kalbim.

Sihir 10 Haziran 2011 23:57

Cevap: Hêг πêysê.
 
Bu soğuk iklimin kollarına yine esir bıraktın beni,, ve ben yineaynıyım susuyorum arkandan tüm masumluğumla.. geri dönüşü olmayacakbir yola girmiş gibi hissediyorum kendimi gözden geçirdiğimde..

senden vazgeçmek yaşamanın tüm güzelliğinden vazgeçmek, uzun biruykuya mahkum bırakmak gibi birşey, cansız..

seni her ana kazıdım artık, sen olmasan bile hayalin yetiyorsıcaklığımı duymak için,, bedenime verdiğin acizliğinle yanıyorumşimdi sıcak değilim ama alev alev yangınların arasındayım,,

senden uzakta sana yakınım tüm her şeyimle.. burukluğumu esaretime ekleyip geldiğim gibi geri döndm bavulumutoplayıp, unutmadan! açık bıraktığım tüm pencereleri kapatıyorumtutarsızca, yanıyorum demiştim ya şimdi dahada alevleniyorum, sendenuzak sana yaklaşıyorum,, Sadece susuyorum arkandan tüm masumluğumla..

peki sen susabilecek misin ?? tüm masumluğunla, bizi ellerinle gömüyorsun tüm karanlıklara .. uzun bir yolculuğa gitmek istemiyorum aydınlığından uzaklaşarak..

AMA YİNEDE SEN KIRILMA !!
BEN SUSUYORUM, SUSARIM TÜM MASUMLUĞUMLA...

Melodram 28 Haziran 2011 14:30

Cevap: Hêг πêysê.
 
[YT]WiriKDndM2Q[/YT]

Sana bir söz yazdım bugün, yolladım rüzgarla.
İçinde gözyaşı vardı, küçücük bir kadınla..
--
Neler yazmıştım ben sana..
Kelimeler her gün daha da ağlamaklı oluyordu.
İyi misin diyorlardı.. İyi mi?
Neydi ki iyi? Uğramaz pek bana dedim, ne olduğunu bilmediğimden.
Alacalı bir defterde saklıyordum seni ve vazgeçtim.
Kara kaplı bir defterde, temize çektim 'seni'
Zor olmadı desem yalan olur, tozlanmıştı üzerin.
Yaşamamış olmayı isterdim seninle geçen zamanı.
Şimdi sorsalar seni bana dilim lâl..
Ahrez olsam yeridir, başka nasıl anlatılabilir bu acı.
Sadece gözlerimden anlaşılır, bakmaya cesaret edebilen varsa eğer.

Melodram.
*şarkının eseridir aslında bu, yoksa ben mutluyum.
Zaten aşklar hep böyle.
..

Melodram 02 Temmuz 2011 18:10

Cevap: Hêг πêysê.
 
Bu kuaförler beni deli edecek!
Nefret ediyorum kuaföre gitmekten, nefret.
Tatil öncesi boyatayım dedim saçlarımı pişmanlığım hat safhada.
Uzun saçlarıma da veda ettim!
Saçımın rengini açmak için gittim, iyice garip bir şey yaptı bu!
Çok güzel renk seçmiştim, içine kızıl karıştırmış bir de!
Ben sana karıştır dedim mi kardeşim, dedim mi?
İşim gücüm yok Batıkent'ten kalkıp Abidinpaşa'ya gittim bir de.
Ah gitmez olaydım.
Kadınlar mutsuz oldukları zaman kuaföre gider ve mutlu çıkar.
Bende ters tepiyor her şey arkadaş.
Mutlu gittim, mutsuz çıktım.
Güya indirim yapacaktı, pislik.
Ne çok gerildim ya.
Tek tesellim tatil olacak..
Akdeniz'den Ege'ye uzanan huzurlu bir tatil!
Of of.
Gerzek herif.

Melodram 23 Ağustos 2011 00:59

Cevap: Hêг πêysê.
 
45-50 gündür tatil yaptım.
Sınırları zorladım farkındayım. Dinamik ve formdayım.
Reklam filmi gibi oldu bu.
Çok güzel dinlendim.
Eğlendim!
O kadar günü özet geçmemi bekleme benden sakın günlük..
Çıldırmış olmalısın..
İyiyim iyi.

Melodram 23 Ağustos 2011 23:50

Cevap: Hêг πêysê.
 
Perşembe günü IF Performance Hall!
Cem Adrian.
Bir sonraki albümünün adı Cansu'yum olacakmış asads.
İş başa düştü.


Melodram 27 Ağustos 2011 01:08

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Velhasıl, bir adam tanıdım.
Aşk değildi; bağlanmak zorundaydım.
Ve öylesine inanmıştım ki ona.
Bazen onu bir peygamber bazen bir aziz zannederdim.
Şimdi ne kadar yanıldığımı görüyorum...
Erkeklerin kadın vücuduna olan anlamsız saplantısı var oluşun ilk saatinden beri sürüyor.
Neyin ne olduğunu gördükçe, midem bulanıyor.
Cidden.
Bu günceyi, umarım ki erkekler okumaz ve düşman edinmem.
Fakat bu bir gerçek!
Herkes aynı değildir, demeyin.
Erkekler kadın konusunda hep aynı tutumu sergiliyorlar.
Ve bu midemdeki yemeklerin birbirine karışmasına sebep oluyor.
Asla, asla ve asla aşık olmayacağım ve evlenmeyeceğim sevgili günlük.
Aşk evlilikten daha kötü olmakla birlikte evlilik aşktan kötü olmak için elinden geleni yapıyor.
Ha bir de...
Hayatımda hiç bu kadar hayal kırıklığına uğramamıştım.




*Meleğimi özledim hemde çok.
Ankara'da onsuz ne yapacağım şimdi ben. Tatilleri bekleyeceğim.
Yeşil elma oldukça ekşi.
Neden ayakkabının azizliğine uğrayan genç kız ben oldum.
Yol yapmanın sırası mıydı bu şehre?
Teoman müziği bırakacak zamanı buldu ve mutsuzum.
Gece içtiğim bira şişelerini unutmuşum.
Ayağıma dolandı sersem şişeler..
Giden sevgililer dönmeyecekler.
Önce türevini al sıfıra eşitle.
Pisagor kimbilir ne alemde?
Her şey karışık ve herkes saçma.
Ve de her şey saçma.
Bir de ruj aldım, mat.
Kırmızı.
Seni yazdığım sayfaların sonuna imzamı atıyorum.
Özlediğin dudaklarımla.
Ha bir de gözlerim, onlar bozuldu.
Sanırım çok yazmaktan.
Ağlamaktan olacak hali yok ya, komik.
İnsanlığımızı kaybetmemek ümidiyle.
İnsanlar boş ümitlere kapılabilir, doğaldır.
eğlenceli oldu yahu bu iş.
Ve bence sonbahar hiç bitmemeli!


Melodram 28 Ağustos 2011 02:27

Cevap: Hêг πêysê.
 
Tüm renkler griye boyansa ve siyah hasret kalsa beyaza.
Hiç bitmeyen bir melodi olsan, dinlesem ve ağlasam.
Ve ay kıskansa seni, gecelerime doğuyorsun diye.
*
Hırs bürümüş insanların gözlerini, sanal hırslar.
İnanılır gibi değil ve odukça komik geliyor. Tedavisi var mıdır?
Bilinmez.
Mersin'e gidecektim aslında yarın, annemler gidiyor.
Hiç gidesim yok, hem de hiç..
Yalnızım evde, ehe mutluyum da.
Yalnız rica üzerine sıkma ve tantuni getirirlerse bana çok memnun olurum.
Sıkıldım fena şekilde.
Dünüme ve bugünüme damgasını vuran keman & şiir.
Ve ve ve Gabriel Faure - Pavane, ağlatır adamı.
Ben ağlamam da, oldu ki yanlışlıkla akarsa yaş falan.
Toz kaçtı mı desem diye düşünürüm.
Hamarat ve cici ev kızları modu, bir de umutsuz ev kadınları çıktı değil mi?
Soğan doğradık biz.


'' Gitmeseydin bu kadar çok şair olmazdı mesela,
Bu kadar sık ayrılık şiirleri yazılmazdı,
Ve Farid FARJAD kemanı bu kadar iyi çalamazdı
''Goleh Pamchal'' diye bir şarkı da olmazdı
Bende sövmezdim yerli yersiz aynalara,
Simit yerine taş atmazdım beyaz martılara,
Gitmeseydin
Adını yazmazdım dip boyası gelmiş duvarlara,
Ve kazmazdım mezarımı her gün defterlere, kağıtlara,
Kaleme böyle kötü davranmazdım gitmeseydin,
Anneme de... ''

Alıntısını yapayım, okuyup okuyup maziye daldım.
Ama boğulmadım.
* Sonbahar'a girelim artık hadi, ver ellerini.




Melodram 29 Ağustos 2011 03:49

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Önce böyle bir masa istiyorum yazmak için, saçlarda güzel..
Biraz uzatmam lazım sadece, olacak olacak.
Herhalde bu saatlere kadar kalanların yarısı sahur için kalıyor, bende benim için sanıyorum eheh. Tutmuyoruz nerden bilelim? Her neyse, burayı atlasam da olur.
Uykum gelmediği için, sıkıntıdan sana geldim.
Biraz yazayım diyorum bir şeyler.
Mersin'e gitmediğime pişman olur gibiyim.
Ev ilk günden kendinden geçti, her yer dağınık. Şu an mutfağa girmek bile istemiyorum. Çok susamama rağmen hemde! Ama bitsin bu karalamam, gideceğim tabii ki.
Kimseyi özlemedim aslında, kafa dinlemek çok güzel.
Herkes tatilde olunca, ne arayıp buluşalım diyen oluyor, ne de evin kapısını zamansız çalan, biricik dostlar..
Bugün Melek'le konuştuk, sms yaptım sonunda ve avea'dan şikayetçiyim.
Her yöne 1000 tanecik sms mi olurmuş?
Onsuzken olanları anlattım, eheh. Çok hararetli bir konuşmaydı.
Telefon hala susmuyor. Zil sesimi çok sevdim ama, susmasa da olur hani.
Bugün bir ara oje komasına girdim, sorma gitsin.
Önce siyah sürdüm, sonra dedim ne yapıyorum ben sildim.
Tabii bu siyah ojeden sonra tırnakların aldığı renk 'bögk' denir cinsten.
Ama demokraside çareler tükenmez, hallettik.
Mavi sürdüm sildim, yeşil sürdüm sildim, bej sürdüm sildim, sonunda kırmızı da karar kıldım.
Kadının rengi kırmızıdır, bir de boğaların mı?
Bu aralar farklı müziklere verdim kendimi.
Kemanlar, yan flütler, piyano ve gitar dinletileri..
Sanırım parçalanmış ruhumun da ihtiyacı olan buymuş.. Farklı şeyleri keşfetmek ve birazda olsun yenilenmek.
Şu an kendimi çok dinç hissediyorum.
Aslında tüm gün üzerimde bir kırıklık vardı, yanlış olmasın gribal yönde bir kırıklık.
Yoksa ben kırılmam, nerde görülmüş kırıldığım peh.
Yattım biraz, ıhlamur yaptım kendime.
Nazımın geçeceği kimse yok.. Kardeşime de bir şey denmiyor! Duygusal ergen ne olacak.. Kendi kendime de naz yapamayacağıma göre, paşalar gibi yapıp içtim ıhlamurumu.
Neyse işte böyle şeyler oldu..

Çoğu insan ölüme hazır değildir, ne kendi ölümüne ne de başkalarının. Şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar için. Olmamalı oysa. Ben ölümü sol cebimde taşırım. Bazen cebimden çıkarıp onunla konuşurum: ''Selam yavrum, nasılsın? Ne zaman geleceksin beni almaya? Hazırım.''
//Charles Bukowski.
Bu adamda iyi geliyor bana. Ne bileyim hoşuma gidiyor işte.
Acaba uyumasam mı diye düşünüyorum? Yok saçmalama.
Sonra kafayı yemiş gibi oluyorum.
Saçlarım uzadı biraz ve bunun tek kötü yanı diplerimin geliyor olması.
Doğal rengimle çok da farkı olmasa da, rahatsız edebilir.
Evden çıkasım yok zaten, şimdilik sorun değil.
Bayramda gelen yok, giden yok! Çok mutluyum.
Şeker toplayan çocuklara da açmayacağım kapıyı, şimdiden duyrulur.
Susayım artık, evet iyi olacak.
Aslında şu an, dişime göre konuşacak bir insan bulamadığımdan seni meşgul ediyorum günlükcan, yoksa bilirsin pek uğramam.
Cem Adrian'la iletişime geçmeye karar verdik Melek'le. Ehm, deli kız doğum günü hediyesi olarak Cem'i getirecekmiş. Öh, öyle hediyeye ölürüm ben.
Gerçi daha aylar var ama bir gece yazlıktayken mesaj attı.
'' Senin ki tv'de '' diye, uyumak üzereydim hoop fırladım yataktan izledim.
Kral çıplak'ın eski bölümü ama ben izlememiştim. Neyse işte o gün karar verdik.
Ben bir şeyler karalayacağım.
Hayale bak Söz: Cansu Altun - Cem Adrian, Müzik: Cem Adrian. Öhö.
Albümün adıda oldu olacak Cansu'yum olsun.
Bu dünyada her şey olabilir.
İmkansızı istiyorum var mı? İmkansızda değildir aslında.
Ve son kez neyse diyerek bitiriyorum.
İyi sabahlar olsun, içimin rengi.




Melodram 30 Ağustos 2011 02:54

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Sevgili günce,
Ne zaman anlatmaya başlasam, kelimelerim korkak kalıyor.
Sanki yazma kabiliyetimi kaybeder gibiyim. Ben yazarken aşkı anlatmak istemiyorum ki! Ya da onu.. Neden anlatayım hem, ne gerek var anlatmaya. Yaşarken çektiğim acılar yetmezken, bir de deli gibi neden anlatayım?
Ben öyle gelişigüzel yazıyorum sadece, can sıkıntısından.
Bir de müzik dinlerken, dalıp gidiyorum bazen. Kendime gelmem için bu yolu seçiyorum.
Ne gelirse aklıma yazıyorum. Belli bir plan olması gerekmiyor ki.
Hayatta her şey planladığımız gibi olmuyor sonuçta, bu da böyle bir şey. İstem dışı çalışan bir organ gibi bu kalem. Ara sıra yokluyor beni, bende tüm misafirperverliğimle ilgileniyorum onunla. Aman bir şey olmasın, aman incinmesin, aman mutlu olsun, aman rahat etsin.
Bu kadar düşünmek iyi midir acaba? Tabii ki değil, neden iyi olsun ki?
Şarkı da en can alıcı bölüm çalıyor.
‘’Ağlamam artık bitenlere, ağlamam artık üzenlere, ihanet edenlere.’’
Ağlamaz mıyım sahiden? Ne çok soru soruyorum ben kendime yahu.
Bu kadar yüklenmemeliyim kendime.
‘’ Ben ne çok hata yapmışım meğer seni yokken var saymışım meğer.’’

**

Saat gece yarısını geçti. Bir hayli geçti, hem saat hem de bazı şeyler için bir hayli geçti.
Eve uğramıyor, nasıl olduğumu merak dahi etmiyor. Aramıyor, sormuyor, konuşmuyor. Bazen sesini duyuyorum kapının, gözlerimi açmıyorum.
Kokusu zaten tüm odayı sarıyor. O geldi diyorum, yavaşça açıyorum gözlerimi. Onun görmeyeceği şekilde. Birkaç parça eşya ve iki tane gömlek alıyor, bir de o muhteşem kokulu parfümünün şişesini.. Nereye gidiyorsun? Desem mi diye düşünüyorum içimden. Sanki cevap verecekti bana, saçmalama. Sessizce çıkıyor odadan..
Nereye gittiğini merak ederek, uyumaya çalışıyorum.
Bu sabah Roka çok hastaydı, kusuyor sürekli zavallı kedicik. Ona bir şey olmasından çok korkuyorum, benim yalnızlığımın tek tanıdığıdır kendileri.
Ah bir konuşabilse, neler diyecektir.

**

Sevgili günce,
Neden böyle olduğunu bilmiyorum. Eskisi gibi sevmiyor beni, bende onu..
Sanki bir büyüydü bu, birden bozuldu.
Çok zamansız oldu aslında.
Acı çekiyorum ve daha fazla yazamayacağım sanırım.
Duygusal ve ruhsal boyuttaki acılardan bahsetmiyorum, bedensel bir ağrı var ve acı çekmeme sebep oluyor, anlayamadım.
Özür dilerim.

**

Kendimi fazla kaptırdım, saçma sapan yazıyorum.
Acaba ben deneme yazmaya mı başlasam? Bir kadın ve adam olsa adı. Fazla yüklenmiş gibiyim hayatı üzerime. Ama her şeyi anlatacak kadar donanımlıyım sanki.
Evet bunu devam ettirebilirim. Âşık ve yalnız kadınlar tehlikelidir. Bunu işleyen bir şey neden yazılmasın. Bir adamın aşkı da anlatılır bence, cins ayrımı yoktur kalpte.
Tamam devam edeceğim buna kesin karar verdim.
Her gün bir şeyler eklesem, iyi olacak gibi. Tabii bu kabataslak bir şey, ciddi düşünmüyoruz biz! Laylaylom bir ilişki, evet tam da öyle. Ne çok şey geçiyor kafamdan benim, kendimi durdurmam lazım.
Ya da neyse, sadece yazmak için yazayım.
Tatmin edeyim duygularımı.

Bu arada dün çok geç yattım..
Yani sabah yattım. 7'ye geliyordu, uyuyamadım nedense..
Şu an tüm günü harcamışım gibi geliyor..
Güneş doğarken çok da güzeldi, bir de kediler..
Ben sevmezdim kedileri, ama değişiyor sanırım fikrim.
Tüm hayvanları çok seviyorum!
Hayvanları sevmeyen, insanları sevemez diyorlar ya, iyi güzel hoş da, insanı sevince ne oluyor?
Neyse.
Mutluyum, bu bana yetiyor.
***

Şu an bir şarkı dinledim ve efkarlanasım geldi.
Müzeyyen Senar ne de güzel söylüyor..
Aşk gibi, sevda gibi
Huysuz ve tatlı kadın.
Yine uykular haram sanki!
Gecenin bir körü oldu, sabahlayacak mısın kızım?
Neden olmasın..
Olmasa iyi olur tabii ki..
Yarında bayrammış, aslında saatlere bakılınca yarın çoktan oldu.
Oh kimse yok..
Gelen misafir yok!
Baklava ve sarma dolu tabaklarda yok!
Çayı biten koca popolu teyzelere hizmet yok!
Islak ıslak öpen amcalar da yok!
Şeker yok!
Ama çikolata aldım eheh.
Bir de sarma siparişi verdim, deliyim ben..
Ama ne yapayım çok canım istedi ve yapamazdım kendim.
İyi oldu iyi..
31 Ağustos ve 1 Eylül!
İşte budur, sıcaklık olarak pek değişim olmasa da,
Mevsimlerden sonbahardayım.
:mavisuratlıgözleriyukarıdoğrubakancanımsmile:
burada yoksun sen, öf.


bubbleoops 30 Ağustos 2011 23:18

Cevap: Hêг πêysê.
 
Beğendim sayfayı komple.

Melodram 31 Ağustos 2011 03:04

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Siyah-beyaz..
Daha güzel bir renk var mıdır acaba?
Ya da ikisinin karışımı bir şeyler, gri mesela..
Goleh Pamchal dinlemekle hata mı ettim acaba diye düşünüyorum.
Neden hata olsun ki? İyi geldi şimdi bana..
Otursam böyle bir evin önünde..
Deniz ve mehtap sordular seni, neredesin çalsa nasıl olurdu?
Deniz ve mehtap istemiyorum ben!
Yağmur yağsın mesela, deli gibi hemde.
Islanayım..
Rüzgarda esmeli tabi, yapraklar dans etsin izleyeyim..
Gök gürlemesin ama!
O zaman korkabilirim..
Arabalar geçsin sürekli. Şoför koltuğunda baba, yanında eşi ve arkada iki çocukları..
Bana bakarak dil çıkarsınlar!
Ağır çekimde olsun sahne, daha iyi bir etki bırakır..
Geçip gittikten sonra yine yalnız kalayım..
Sonra yeni bir araba daha.
İki sevgili.. Belli ki kavga etmişler..
Sırtını dönmüş kız, adama.. Yaşça da biraz küçük ondan..
Biz ayrı nesillerin insanıyız!
Onlarda geçip gider.. O sırada bir yaprak düştü..
Yaprak düşünce bir hoş oluyor içim..
İçim'e sen düşüyorsun sanki. Öyle karışık bir şeyler işte..
Lüks bir araba geçiyor, gıcır gıcır..
Siyah, parlıyor.. Oldukça gözalıcı..
Yalnız bir adam var, sürüyor arabasını bir elinde sigarası..
Kimbilir ne düşünüyor yola bakarak..
Belki her şey para değil! diyordur içinden.
Mutsuz belli ki, ne yapılabilir bilmiyorum..
Ne o hanımefendi, pek duygusal gördüm sizi dedi bir ses bana..
Ortalıkta kimse yoktu halbuki..
İçimden bir ses, yine rahatsız ediyor beni..
Duygusalım dedim kısık sesle..
Ben bugün, ben yarın, ben bu mevsim duygusalım..
Bir gün kaldı, benim mevsimimin içine girmemize..
Gelme sonbahar desem? Gelme hüzün..
Gelme sevdiğim adam, gelme aklıma..
Gözyaşım sende gelme, olduğun yerde kal..
Ne yaprak düşsün, ne yağmur yağsın..
Üşümesin ellerim..
''Sonbahar gelecek..
Peşini bırakmayacak kaçtığın hüzün ve geçmişin..
Aklına gelecektir muhtemelen, kaçışın yok.. Ağlamanı istemezdim ama büyük ihtimalle ağlayacaksın da ve yağmur hiç durmayacak.. Dallar çıplak kalacak, ayrılacak yapraklarıyla. Gelme desen de, gelecek sonbahar ve üşüyecek ona muhtaç ellerin '' diyor içimdeki ses..
Neden konuşmana izin verdim ki sanki?
Hadi sen sus da git, yorma beni..
Öyleyse gelsin sonbahar, gelsin..
Hazırım ben, güçlüyüm de.
Eskisi gibi olmayacak bu sonbahar.
Bu sonbahar farklı olacak, o olmayacak, gözyaşı olmayacak..
Üşüyüp birbirine sarılan sevgililerde olmayacak, öpüşerek ısınanlarda..
Kimse olmayacak bu mevsim..
Tek başıma olacağım..
Geçici bir süreliğine gözlerimi kapayacağım dünyaya..
Kalp kan pompalamaya devam edecek ve nefes alacağım. Sadece görmeyeceğim.
Ama biliyorum ki hissedeceğim..
Şarkıyı bilmem kaç kere başa sardım.. Kendime bunu yaptığım için pişman değilim.
Belki de buna ihtiyacım vardı..
...
Bu üç noktayı koydum ve bekledim..
O sıra şarkının en can alıcı yerindeydim çünkü, saygımdan sustum.
Durdum!
Güzel oldu bir kez daha dinlemek..
Belki her şeyde bir gün güzel olur, ne dersin?


Bayrammış bugün..
Erken kalktı mı çocuklar, merak ederim.
Eller öpüldü, şapır şupur.
Şunu fark ettim ki, ilk kez bir bayram yalnızım..
Belki de hayatımda ilk kez bu denli yalnızlığı tattım.
Güzel mi diye sorsanız, bilmem der geçerim.
Garip bir şey olduğu kesin!
Sevdiğim insanların uzakta olmasının dışında kötü bir şey yok aslında.
Bu yazdıklarımın rengi, dimgray olsun..
Fark olsun!
Normalde yorgun olmam gerekirdi benim.
Aksine çok dincim, keyfim yerinde..
Şu an yazma hevesimin geçtiğini anladım.
Dur seni göndereyim foruma.
'Cevapla'
Telaş yapma sevgili günce..
Yine geleceğim, tekrar geleceğim, yeniden geleceğim..
Biter mi iç döküşler bu kadar kelimeyle?
Merak etme, yine geleceğim..


* Beni sevmeye kanatlarımdan başla..
Ben bir kelebeğim, yarın öleceğim!
Kanatlarım emanettir, çırılçıplak gömüleceğim..

Melodram 07 Eylül 2011 14:23

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Acı çekiyorum.
Acı çekiyorum.
Acı çekiyorum.
Acı çekiyorum.
...
Alışveriş çılgınlığı insana acı çektirir mi? Çektirirmiş anladım.
Ayağımı hissetmiyordum dün eve geldiğimde, geçer diye düşündüm geçmedi.
Dayanamıyordum gece yattığımda ve aniden uyandım..
En nefret ettiğim yere gittim, hastaneye.
Sargıya aldılar, incinmiş dediler.
Nasıl olur? Gözüm gibi bakıyordum oysa ona..
Ben gözüm gibi baktığım her şeyi incitir miydim? Canını mı acıtırdım?
Kendine haksızlık etme kızım, iyisin sen iyi.
Hayat çok farklı noktalara atabiliyor insanları. Dün yüzüne bakmadığım -sevmediğimden değil uzak olduğum için- insanla yıllardır arkadaşmışız gibi, gezdik. Tanımadığıma pişman oldum mu desem? Ne olacağı hiç belli olmuyor işte bu hayatta. '' Bu hayatta her şey olabilir '' diyorum yeniden.
*
Dün bir de fark ettim ki, insanların hiç tahammülü yok, bir başkasına.
Bir başkasının hatasına, günahına, fikrine de.
Saygı yok, hoşgörü yok, sabır yok.
Ve bunların hepsi aynı topraklarda yaşıyor, bizde buna millet diyoruz.
Tek bir yanlışta birbirini öldürecek kadar gözü dönmüş insanların bir arada yaşaması, milleti oluşturuyor-muş.
Bende tahammülsüzüm ama neye? Haksızlığa, başka neye olacak.
*
2 saat d&r'da oyalandım dün, oyalanmak değil aslında kendimi buldum.
Evet tam anlamıyla buydu söylemek istediğim, kendimi buldum.
Bıraksalar hiç çıkmazdım, ama bırakmadılar!
Her neyse yahu, geç buraları..
Asıl olay, ilkokulda başladı.
5. sınıftaydım ve Montaigne-Denemeler kitabını okumamı istedi hocam.( O zaman hocamı var, öğretmen derdik. Hoca demek artistlik oluyordu, eheh )
Okumamıştım, kaldırmamıştı bünyem.
3 kitabı birden okuyorum şu sıra.. Denemelerde bunlardan biri.
Okumaya başladım çünkü ilkokul öğretmenim aradı beni.
Çok şaşırdım!
Emekli olmuş haliyle, yaşlanmış.. Sesi değişmemiş ama.
Her zamanki gibi biraz sert, biraz yumuşak, naif..
'' Cansucuğum nasılsın benim güzel kızım? Ben Tülin ''
Hocaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaam? ( Afet Güçverir geldi aklıma hoca camide )
Duygulandık sanırım.
Çünkü o benim öğretmenim olduğu zaman benim psikolojim bozuktu.
Deprem vs vs.
20 dakika konuştuk..
Gölcük'e geri dönmüş, o da depremzedeydi..
Ne olursa olsun insan özlüyor sanırım, geçmişini.
Oysa geçmişi yerle bir oldu!
Kapadıktan sonra kendimi çok mutlu hissettim.
Dünyalar benim olmuş gibiydi.
Haftasonuda eğer ayağım iyi olursa, ilkokul arkadaşlarım ve öğretmenimle buluşacağım.
Ne konuşacağız ki? Ya da yetecek mi zamanımız, yılların birikmişliklerine.
Bilemedim.
*
Ha bu arada, huzur 50 metre ilerde, solda..
Hangi yoldan gidiliyor bilmiyorum.
Her 50 metrede bir, soluma mı baksam?




I
Gerçekten karanlık günlerde yaşıyorum!
Doğru söz delilik. Düz alın
Kanıtı vurdumduymazın. Gülen ki
Korkunç haberi
Henüz almamış.


Ne günlere kaldık ki
Neredeyse suçtur ağaç üzerine bir konuşma
İçerir çünkü susmayı bunca kötülük üstüne!
Orda ağırdan caddeyi geçen
Erişilmez mi dara düşen
Arkadaşları için?


Doğrudur: geçimimi sağlıyorum daha
Ama inanın: bu bir rastlantı yalnız. Yaptığım
Hiçbir iş doyma hakkını vermiyor bana.
Rasgele korunmuşum. (Talihim dönüverse. Yokum.)


Bana diyorlar: ye iç! Bak keyfine!
Nasıl yer içerim kaparsam
Yiyeceğimi bir açın elinden ve
Bardaktaki suyum bir susuzda yoksa?
Ve yiyip içiyorum gene de.


İsterdim bilge olmak.
Eski kitaplarda yazılı nedir bilge
Kavga dışı kalmak dünyada ve kısa yaşamını
Korkusuz geçirmek
Zora başvurmadan edebilmek
Kötülüğe iyilikle karşılık vermek


İsteklerine ermeyip unutmak
İşi bilgenin.
Yapamam bütün bunları:
Gerçekten karanlık günlerde yaşıyorum!


II
Şehre geldim bozuk düzen günlerde
Açıklık sürerken.
İnsan arasına karıştım ayaklanmada
Ve onlarla birlikte öfkelendim.
Böyle geçti zamanım
Yeryüzünde.


Yemeğimi yedim iki savaş arası
Katillerin arasında yattım
Sevgiye saygısız
Ve doğaya sabırsız baktım.
Böyle geçti zamanım
Yeryüzünde


Her yol batağa çıkardı benim zamanımda.
Dilim durmaz ele verirdi beni.
Elimden gelen azdı. Ama hükmedenler
Daha rahat olurdu bensiz buydu umudum.
Böyle geçti zamanım
Yeryüzünde.


Gücüm azdı. Hedef
Uzak mı uzak.
Apaçık belliydi benim ulaşmam
Mümkün değildiyse de.
Böyle geçti zamanım
Yeryüzünde.


III
Siz siz ki çıkacaksınız
Battığımız tufandan
Düşünün
Eksiklerimizden söz ederken
Karanlık çağı da
Sizin kurtulduğunuz.
Gittiydik ayakkabıdan çok ülke değiştirip
Sınıf savaşları arasından umarsız
Yalnız haksızlık var da baş kaldırma yoktuysa.


Biliyoruz oysa:
Alçaklıktan nefret bile
Çarpıtır çizgileri
Haksızlığa öfke bile
Kısar sesi. Ah biz
Hazırlamak isterken dostluk yolunu
Dost olamadık kendimiz.


Siz ama o gün gelince
İnsanın insana el uzattığı
Anın bizi
Hoşgörüyle.


...
O gün mavi eylül ayında
Sessiz körpe bir erik ağacı altında
Tuttum onu sessiz beyaz aşkı
Kolumda kutsal bir düş gibi.
Ve üstümüzde güzel yaz göğünde
Bir bulut vardı çoktan gördüğüm
Çok beyazdı ve çok yukarılarda
Ve başımı kaldırıp baktığımda değildi orda.


O günden beri birçok birçok aylar
Geçti sessiz aşağı kaydılar
Yok oldu o bütün erik ağaçları
Ve bana sorarsan aşk n'oldu diye
Sana derim ki: hatırlayamıyorum
Ama gene de inan ki biliyorum ne demek
istediğini.
Ama gene de gerçekten hatırlamıyorum onun
yüzünü.
Yalnız: o zamanlar öpmüştüm onu biliyorum.


Ve bu öpücüğü de çoktan unutmuş olurdum
O bulut olmasaydı orada
Onu bugün de hatırlıyorum ve hep hatırlayacağım
Çok beyazdı ve yukarılardan geliyordu
Erik ağaçları belki çiçek açıyordur gene de
Ve o kadının belki de şimdi yedi çocuğu olmuştur
Ama o bulut yalnız birkaç dakika için açtı
Ve yukarı baktığımda rüzgârda kayboluyordu
bile.


Bertolt Brecht

Melodram 08 Eylül 2011 15:43

Cevap: Hêг πêysê.
 
Ah sebebi çok, bir sebebi yok.
Aslında her şey böyle değil midir? Bir şeylerin sebebi olduğu aşikar, peki nedir o sebep, nerededir?
Ne zaman çıkacak ortaya? Adam gibi geçip karşıma, ayakları titremeden ne zaman durabilecek?
Biliyorum hiçbir zaman olmayacak bu.
Kafamdaki sorular hiç bitmeyecek, acılarımda dinmeyecek.
Her gün daha da katlanacak mı diye korkacağım.
Aklıma gelirse diye geceleri uyurken müzik dinlemeyeceğim.
Yazmayacağım, söylemeyeceğim.
Şimdi bunları -mayacağım, -meyeceğim derken bile
-ıyorum, -iyorum.
Her neyse.
Alıştık! Yanlış sabahalara, yalnız uyanmaya.
Yine alıştık, kalbe söz geçirmeye.
Ve biliyorum ki; o hiç eskisi gibi olmayacak.
Bende eskisi gibi değilim zaten.
Sol'umda hissizlik var.
Tedavisi mümkün değil diyorlar.
Olsun.


* ah aman bu sonbahar geldi ya, şimdi böyle duygusala bağlar dururum.
Çok lazım ya.

Eluveitie - Anagantios !
tavsiyesini sevdiğim es-es'lim.


Melodram 09 Eylül 2011 18:07

Cevap: Hêг πêysê.
 
Bugün söyleyecek bir şeyim yok..
Sadece şarkı dinliyorum, dinliyorum işte.
- Tam olur her şey yanımdaysan eğer,
Yok olur gidersen, eksilir tükenir..
Su olsan, taşa değsen olur safir,
Yol olsan, yürünsen cennete gidilir.

Sadece bu kadar yetmez mi?

Melodram 10 Eylül 2011 17:06

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]


İlk defa dün iliklerime kadar hissettim sonbaharı.. Bir de bugün, bugünün de dünden farkı yok.
Sanki ağzımı açıp tek cümle kuramayacak kadar yorgunum..
Kırgınım bir de.. Neye ya da kime olduğumun önemi yok.
Önemli bir şey varsa kırgın olduğumdur.
Tabii şöyle bir gerçek var diğerlerine göre..
Ben kırılmam, üzülmem, ağlamam, sevmem.
Ben kırarım, üzerim, ağlatırım.
Sevilince değer bilmem, kötü insan.
Dertlere ortak olmam, kötü insan.
Umursamam bir de sevdiklerimi, ah yine kötü insan. Neden böyledir ki?
Birini düşünmek, iyiliğini düşünmek için daha ne yapmam gerekiyor.
İşte bende insanım da bunu nasıl anlatırım.
Kalbini nerede unuttun Cansu?
Hangi kalpsizle paylaştın onu?
Bilmiyorum ki ben.. Hoş bilsem de söyleyemem.
Aslında bugünlerde nickimi daha çok sevmeye başladım.
Melodram.. Dram..
Hatta eğlenelim böyle dırım dırım dram dram gibilerinden.
Yok yok, bu kızla eğlenilmez.
Masaya oturup anne çok büyük kararlar aldım bugün diyesim var.
Ama kararımın ne olduğu sormayacak.
Ne diyebilirim ki ona?
Pin-up diye bir grup var desem, Üretim hatası diye şarkıları var.
'' Hıyarın birisi yüzünden harcanıyor 20'li yaşlarım, kendisi tam bir ruh hastası ''
Diye bir söz geçiyor desem, eheh.
Annemde ne diyorsun sen dese..
Yok vazgeçtim, annemle konuşmaktan. Dur ben yine annemden öncesine döneyim.
**
Yağmur olmak istiyorum..
İç kesimlerde sağanak yağayım, kuzeye doğru çiseleyeyim.
O, yani işte o hangi bölgedeyse orada dolu olarak yağayım.
Gebersin it. Sırılsıklam olsun.
( Vaaaoov bu ne sertlik ahah ) Yok be, o falan yok yani.
Şimdi böyle romantik başlayınca işin içine illa bir 'o' girmeli mi?
Girdirmiyorum arkadaş var mı?
Yağalım işte, o kadar.
Şimdi aklıma bir şarkı geldi..
Sadece bir sözü yeter..
'' Mevsimlerden sonbahardayım ''
Yalan mı yani, değil sonbahardayız.
Güzel şarkıydı, etkilemedi desem yalan olur.
Yalnızlığa, yalnızlığıma ihtiyacım var. Herhangi bir omuza, bir ele, bir sıcaklığa değil.
Ya da iki çift laf edecek bir insana da ihtiyacım yok..
İki çift laf edince ne oluyor ki? Benim iki cilt oluşturacak kadar lafım var.
Hani nasıl desem, eski kitaplar cilt ciltti.
1000 küsür sayfalı, modern zamanda 500 oldu onlar.
Eski kafalıyım o zaman ben. Bitmez ne yazacaklarım ne anlatacaklarım.
Ama bazen susmak gerekir, susmalı insan.
Çünkü konuştukça ya batarsın, ya da göze batarsın. ( oouh iyi dedim bunu, tebrikler kendime )
Kendi dünyasını yaratmış ve orada mutlu olan yarım akıllılar var.
Beni kendi dünyamla başbaşa bırakmak istemeyen sülükler.
Kendilerini haklı görüp, beni susturan korkaklar var.
Bir de, ne olduğunu bilmeyen ve asla bilemeyecek olan zavallılar.
Hatta bu zavallıların sayısı gün geçtikçe artmakta.
Ve onların sayısı arttıkça, orantılı bir şekilde benimde sinir katsayım artıyor.
Elimde değil.
Eh o zaman susayım ben şimdilik..
Ama önce başa sarayım hemen, film gibi düşün..
Hoppaaaaa yap.
**
Dün ilk defa sonbaharı iliklerime kadar hissettim.
Sıkıldım[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bunaldım, müzik dinledim..
Sonra biraz durdum, yine müzik dinledim..
Sonra yine ve sonra yine.
-Yol olsan yürünsen, cennete gidilir-
Ne kadar güzel söz..
Sonra sinirlendim, ne olduğunu anlamadım.
Çok sinirlendim. Kızdım kendime!
Aynaya baktım, diplerim gelmiş. Şimdi zamanı mıydı ha bunun?
Neden geliyorsunuz, bir siz eksiktiniz!
Yüzüm soluktu.. Zaten beyazım, bir kat daha beyazlamış gibiydim.
Kireç görl. ( hohho )
Hiçbir şey yapasım yok!
Hemde hiçbir şey..
Yazasım yok, gülesim yok, gelesim yok, gidesim yok..
En önemlisi de ne biliyor musun günce?
Sevesim yok..
Bunun farkına vardım.
Şaka falan değil ha, sakın gülme.
Benim bildiğin sevesim yok.
Belki de bundandır kaybedişlerim ha ne dersin?
-Biraz lazanya ve şarap alır mısınız bayım?
Neden her kitapta bu cümle var.
Bu akşam lazanya ve şarap menüsü hazırlayacağım.
Karşıma alacağım benim Mayk'ı.
Oğlum Mayk, lazanya alır mıydın diyeceğim.
Reddedecek.
Çünkü biz sevmiyoruz lazanya falan.
Mayk'larda sevmez.
Ne kadar saçmaladım değil mi? İyi oldu ama.
Kitap okumak güzeldir.
Sonbahar daha güzeldir.
Platform topuklu ayakkabı daha daha güzeldir.
Blazer ceket daha daha daha güzeldir.
Dibi gelen saçı boyatmak için kuaförün yolunu tutmak da güzeldir.
Kırıkları aldırmakta güzeldir.
Kırıkları aldırırken saçının yarısını kaybetmek!
Ah işte o hiç güzel değildir.
Yani hayat bu kısır döngüden ibaret.
Güzel olan her şeyin sonunda, bir kötü son bekler bizi.
Bunu bile bile[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] güzellikleri yaşarız.
Ha bir de şoförün camı açabileceğini hiç düşünmüyoruz.
Onu da düşünmek lazım arada.
O kadar.
Yani yazacaklarım bu kadar.
Bağırmak istiyorum şimdi de.
S o n b a h a r g ü z e l d i r !
Melodram ne diyorsa o güzeldir.



Bugün yağmur günü!
Bugün yağmur yağarsa benim günüm olacak.
Yağmazsa da, aman yağmazsa yağmasın be.
Şimdi kafayı yoramayağım.
Bu şarkı da dinlemeye değer hani.

**
Çiselerken yağmurlar..
Gülüşür tüm yapraklar, çiçekler fısıldaşır
Oynaşır tomurcuklar.
İşte bende böyleyim, canlanırım yeniden seninle ben..

Melodram 11 Eylül 2011 23:59

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Bu rüzgarı hissetmek istiyorum..
Yanımda olduğunu hissettiğim, bana benzeyen insanlarla beraber savrulmak istiyorum.
Üşümek değil bu, beraberliğin verdiği sıcaklık var çünkü işin içinde..
Nereye gittiğimi bilmesem de olur.
Savrulayım bir sağa, bir sola..

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Hırçın bir denizde olabilirim..
Dalgalarım korkutsun insanları, kaçsınlar benden.
Hiç beklemedikleri bir anda şaha kalkayım!
Ne olduğunu anlamasınlar.
Ve ben onları hiç beklemedikleri bir anda vurayım..
Tıpkı bana olan gibi..
Beklenmedik bir an.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ben ne kadar ağladıysam, onlarda ağlamalı.
Beddua değil bu.
Duası kabul olmayanın, bedduasından ne olur zaten.
Küçük bir istek diyelim, dilek..
Fazla masum oldu böyle dediğimde de..
Benim sustuğum gün, onlar ağlasın.
Herkes sustuğu gün, o ağlasın.
Ağlasın ki, tek başına ağlamanın ne demek olduğunu anlasın.
Kendi hıçkırıklarından başka bir şey duyamasın.
Sadece o'na yüklenmemeliyim, herkes ağlasın..
Şimdi şarkıda da diyor;
'' Ağlamak güzeldir, süzülürken yaşlar gözünden, sakın utanma. ''
Utananlar ağlasın, ne bileyim karışık bir şey oldu işte.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ve öyle bir an gelsin ki, hiç beklemedikleri bir zamanda kapansın gözlerim.
Zamansız gidişler mi denir buna?
Hangi gidiş zamanlıdır ki zaten ha? Kim haber verir gittiğini.
Haberi olur mu, ardında kalanın terk edildiğinden?
Gidene hep sorular mı sorulur böyle?
Kalan nasılsa cevaplayamaz dimi?
Öyleyse, ben giden olmak istiyorum.
Sebebim çok, cevabım çok..
Gitmek istiyorum.

* Bazen gidilir.

Melodram 14 Eylül 2011 21:06

Cevap: Hêг πêysê.
 
S o n b a h a r.
Geldin de ne oldu biliyor musun? Bir kadın kendini kaybetti.
Bir ruh kendini boşluğa teslim etti. Bir aşk kanatlanıp uçuverdi.
Bir ses uzaktan sesleniverdi.
Kendine gel, yüreği kocaman kadın, kendine gel.
Sen kendinde değilsin dedi.
Ne yaptığını ve ne yapacağını bilmiyorsun.
Düşün!
Elleri yazmaktan nasır toplamış kadın..
Bu sessizliğin hangi fırtınalara yol açacağını düşün.
Gözleri uykusuzluktan kanayan kadın..
Kapa son kez onları, düşün.
Hayal et, nerede olmak istediğini ve ağla.
Durmadan, yorulmadan, bıkmadan ağla mutsuz kadın..
Mutsuzluğu anlat herkese[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] nasıl olduğunu göster.
Ya da dur kadın!
Dur sen hiçbir şey yapma.
Bilirim ki yapacak gücün yoktur.
Dur kadın!
Otur soluklan, aksın gitsin zaman yanından.
Sen bakma kadın, yorma o ağlamaktan şişen gözlerini..
Omuz arama yaslanmak için, bul bir kara duvar kendine..
Dayan kadın!
Dayan..
Bu mevsim bitecek elbet..
İnan.
Git kadın.. Yol iz bilmeden yürü[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] canın çıkana kadar yürü.
Uyu şimdi..
Huzuru nerede buluyorsun orada uyu.
Sev/me bir daha, sevme be kadın!
Bağlanma ne olduğunu bilmediğin bir adama.
Yıpranma kadın.
Yıpranmaman için ne gerekiyorsa yap!
Yalnız kal mesela, aylarca ve yıllarca.
Ve sessizce öl kadın, yasını tutacak kimsen olmasın etrafta.
*bu mevsim böyleyim, işine gelirse günce.



Melodram 16 Eylül 2011 20:54

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Özlemişim onları..
Saat kaça geliyordu hatırlamıyorum, bir telefonla çıktım..
Tuğçe nasılsın, çok özledim.
Eneeee Murat ne kadar uzamışsın sen, ilkokulda tependen bakardım.
Ayran çocuk 'kahkahkah' bu saç sakal ne?
Sıra arkadaşlarım.
Oğuz kardeşin doğmuş, çok tatlı len!
Uğur nereyi kazanmıştın sen unuttum, affet beni eheh.
Elif saçlarını nerede kesitiriyorsun!
Çok güzeldi her şey..
Sanırım güldüm çokça.
**
Dans kursuna yazılasım geldi bir an, nerden geldi ve niye geldi hiç bilmiyorum. Ama çok heveslendim. Eheh, üye olurken sevgilini götürsen tango'da sorun yaşamazsın herhalde.
Ateşli dans. İşin şöyle ilginç bir kısmı da var ki, götürecek sevgili yok.
Hiç öyle bir kız olmadım. ( Nasıl bir kız? ) Yani yaptığım veya yapmak istediğim bir şeye, sevgilimide zorlamadım.
İleride kocamıda zorlamayacağım. Hamilelik yogasına falan gelmesin.
Yuh, nasıl saptı konu.
Dans salonu vardı hemen aşağıda, kapadılar. Kapamasalar ne güzel olurdu. Zaten hep önünden geçerken izliyordum.
Pam pam pam taram tam pam.
Bir, iki, üç hop sağ hop sol, tam tam param param.
Gitmek istediğim o kadar kurs var ki!
Gitar öğrenmek istiyorum. Evde yatıyor kendisi, çalabildiğim tek şey Beni Al'ın başı.
Si do si do si do si diye gidiyordu. Eheh, çok zor!
Yan flüt çalmak istiyorum ama nefes konusunda tereddütlerim var.
Çello çalmayı çoo..k istiyorum. Saçlarımı da kestireyim yamuk yumuk.
Düğünlerde çalarım abeey! Eah.
İngilizce kursuna gideceğim sanırım. İngilizce şart maalesef!
Drama'ya gitmek istiyorum.
Öf, tamam git cehennemin dibine olsun bitsin.
**
Yalnız olduğumu düşünürken, hiç olmadığımı fark ettim.
Niye yalnız değilim lan(!) ben. Çok kabalaştım biliyorum.
Farkında mısın güncecan, ben aşkı ele almıyorum artık.
Zaten elden ele dolanıp duruyor. İyi oldu bu!
( Aşkı ele almıyor musun? ) - Sen bir susar mısın?

**
Yolculuk yapasım var çok fena.
Keşke bu tatili başa sarabilsek, ne çok isterdim.
Saatlerce oturacağım, cam kenarı olsun.
Bayan yanı lütfen! En son otobüse bindiğimde -bu yıl hariç- bir bayanla yanyana oturmuştum, ah beni deli etmişti.
O zamanlar otobüste televizyon yoktu tabii, müzik dinliyorduk.
Açtı operasını, aaaaaaaaaaaaaaooooooooooooo huuuuuuuuuu diye sesler benim kulağımda çınlıyor. Sonra molada bir kızla tanıştım.
Yanıda boştu, şanslı insanım ben.
Şimdi niye anlattım bunu..
Eskişehir'e gidebilirim, Ozan'ı görmek için, bir de Abdullah'ı. Aslında ben A'yı görmeye gitmeyi düşünüyordum, sonra dedim ki orda benim kömür adamım var onuda göreyim.
Hatta Ankara'dan tamamen gidesim var!
Bir de ben şu kendini beğenmişlerden çok nefret ediyorum.
3 ay önceki insanla, şimdiki insan arasında dağlar kadar fark var.
Bazı şeyler gerçekten çok değişiyormuş.
* Ankara'yı kazanan tanıdıklarımız var. Bu kötü bir haber.
Askeriyeyi kazanan çocuk, çok somurtkan. Aslında serserinin tekiydi kaç yıl önce gördüğümde, zaman işe yarıyor sanırım bazen.
Haftasonu yurt gibi olacak ev, eheh.
Olsun neyse.
Susayım ben biraz, susmak dedim susadım.
Su içeyim.


Melodram 19 Eylül 2011 23:02

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Dans ve müzik, hala ilgimi çekmekte.
İki gündür boşlamışım seni, ama kendimde değildim. Yani en azından kendimde olmadığımı düşünüyordum. Eğer kendimde değilsem, nerdeydim? Bilemedim.
Önceki günlerde kayda değer bir şey oldu mu? Oldu.
Yani çok önemli değil aslında, alışveriş yapmıştım.
Eve geldiğimde yorgundum ve Kenan Doğulu ile Sertap Erener'in konseri vardı.
Gitmedim, ne işim var ama ses naklen odamdaydı.
Şans meleğim nerelerdeydin tam zamanında geldin, tüm batıkent haydi '' süper süper ''
Ne kadar dert, tasa, sıkıntı varsa anında unutuluyordu. Ne güzel bir şey aslında, unutabilmek..
Hiç hatırlamamak ne güzel.
Dün, uyudum sadece. Yaptığım hiçbir şey yoktu, uyumak dışında.
Bir ara kalktım, sonra yine uyudum ve kalktığımda akşama geliyordu. Biraz çıktım, dolaştım. Nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm.
Ama kaybolmadım, yollar tanıdık ne de olsa, işte bu kötü sondu.
Mutlu değildim dün, bugünde farkı yoktu.
*
Sabahın köründe kalktım, boş yere! Neymiş efenim ergenius hanımı okula yolcu edecekmişim! Ablası olduğumu sadece işi düştüğü zamanlarda hatırlar.
Okula gittim bende, öğlene doğru.
Çok sıcaktı hava, bunaltıcı ve metro tıklım tıklım.
Ankara nüfusuna eklenen yeni öğrencilerle dolu her yer. Metrodan in, koştur koştur Ankaray, amaaan orası daha tıklım tıklım.
Havalandırmalarda kapalı mıydı neydi artık anlamadım, dedim hadi be kızım, öleceksin herhalde. İnsanlar zaten bakışlarıyla yeterince rahatsız ediciydi.
Zenci bir hatuncan, bizim okulda. Ne dediğini tabii ki anlamıyorum, kimse anlamıyor. Derdini anlatacak birini arıyor, buldu mu bilemiyorum.
Eah neyse işte, birkaç insanla tanıştım. Sevmedim daha kimseyi, fazla sinsiler vardı. Ahah içimizden sinsirella diyoruz.
Ayakkabımda vurdu bu arada sağolsun! Ölüm gibiydi, içine etti yani tüm günün.
İşimiz bitince ne yaptık? Ben geri döndüm çünkü acıya dayanamayacaktım, yollar ayrıldı arkadaşlarla. Ve yeni maceram başladı.
**
Ankaray'a bindim, bu sefer gidiştekinden daha da kalabalık.
Off ne yapsam insem mi? ( Saçmalama )
Ortaya koymuşlar bir direk, hurra 30 tane el oraya yapışmış, bir ara bonus kafalı bir çocukla eleleydik ahah, istemeden oldu!
-Pardon dedi, ne deseydim devam et mi?
Neyse yaşıyordum, indiğimde ilk defa bu kadar nefes almak istedim. Koştur koştur metroya. Bu Ankara'nın yenileri, metronun delisine rastladı.
- Pardon evladım Batıkent'e burdan gidiliyor mu?
* Hayır teyze karşıya geç, ordan biniliyor.
( Oysa fark etmiyor, orası son durak her metro Batıkent'e gidiyordu )
Birkaç tane insanı böyle karşıya yolladı deli!
Sonra şeker bir teyze sordu, tam o cevap verecekti ben atladım.
Yaşasın kahraman Melo!
Buradan gidiliyor diye açıklama yaptım, sonra yanımdaki kız
-Pardon bir şey sorabilir miyim?
Ben sor demeden sordu gerçi ama olsun eheh.
Demetevler'e burdan mı gidiliyor?
* Evet.
Sonra o şeker teyzecik benimle pek samimi oldu.
Ümitköy'de oturuyormuş, 3 vasıta ile geliyormuş buralara. Burdan bir de Kardelen'e gideceğim, ah şu Gimsa servisleri kalkmasa iyi olurdu dedi.
Güldüm, ne yapayım yani? Bir sürü şey sordu ve sonra metronun sesi duyuldu.
İçimden bir ohhh dedim!
Hiç beklemezdim böyle olacağını ama kadın metroyu izlerken başı döndü.
Atıldı kollarıma!
Eneee dedim içimden, dışımdan da iyi misiniz?
-Metroya baktımda başım döndü, ay aman.
* Bakmasaydınız keşke dedim ( Ne kibarım bende )
İnenler kenar platformunu kullanıyor, e bizde mecbur ordaydık, hurrraa bir ordu saldı sanki üstümüze düşman. Bekledik inmelerini, tabii içeri dalanlar oldu.
Ve ayakta kaldım!
Bahtsızım işte ne yaparsın, ayakta kalmam sorun değildi de, sorun ayak'ta.
Tam durduğum yerde bir afiş gördüm.
İşte yukardaki koyduğum resmin anlam ve önemine sonunda geldim.
( ahah, biraz geç oldu sanki )
Dans, tango, yan flüt, keman, piyano, drama, ingilizce, fransızca alabildiğine kurs kaynıyor.
Üç tane seçiyorsun 60 ytl!
Eneeee çok güzel bu dedim, tabii içimden yani. Numarasına baktım yol boyunca, birileriyle göz göze gelmemek için.
Batıkent'e son 3 durak ve yerler boşaldı yavaştan, kendimi bir atışım var.
Off off offf..
Sonunda gelmiştim ama çok yorgundum acı çekiyordum!
Bir de baktım yağmur yağıyor, enee dedim yürü kızım yürü!
Bu yağmur kaçmaz, ayağımı unuttum tabi o ara.
Sonra eheh sağolsun Bab'la( Bab yok artık ) terapi saati yaptık. Yol çabuk bitti, aslında daha çabuk bitirirdim ama yürüyemiyordum.
Her neyse, garip bir gündü.
Şimdi kendimi daha da garip hissediyorum.
Yarın okul olması beni geriyor, ilk kez bu kadar alışmıştım tatile.
Ne olur, Betüş benim annem olsun bir günlük, Çilek'te küçük kız kardeşim.
Zamanı geri alın!
Çok bir şey istemiyorum.
2 Temmuz 2011 olsa yeterli!
Şu an kendimi hamamdan çıkmış gibi ferah, masajdan çıkmış gibi rahat hissediyorum.
İçimi döktüm ya, iyi oldu iyi.
Ama şöyle bir gerçek var ki, hala çok doluyum.
İnanılmaz derecede!
Aklımda bir şey daha vardı ama unuttum.
Haaa, bu liselerin açılması kötü oldu. Parktan giderken yol boyunca Ankara havası açan erkek grupları.
Bu bir işkence! Bu haksızlık!
Böyle dedim aklıma şarkı geldi.
'' Haksızlık, vefasızlık bu, bu her şeyi inkar eden duygu ve acı
Yazık! Kadınım söyle sen mutlu oldun mu? Bu deli adamı unuttun mu?
Sevdin mi gerçekten ah seviştin mi? Söyle onlarıda öptün mü?
Kadınımmmmmmmmmm sen mutlu oldun muuuuuuu? Bu deeeeeliiiii adaaaamıııı unutttun muuuuuuuuu? Dırırırırım ''
*çok güzel kadınım diyor bu Kenan, eheh.

# Ha şey bir de, elini tuttuğum çocuk bizim okuldaymış.
Ahah, bu bir işaret olamaz elbette.
Saçmaladım.
Bizim okulda olduğu alnında yazmıyordu, çantasında yazıyordu.
Haydi bakalım.
Ne güzel böyle, aşk yok, meşk yok, sevgi yok.
Sevgisizlik çok!
Sadece günü anlat ve geç..
Güzel.


Melodram 01 Ekim 2011 19:46

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Yazmıyordum.
Neden bilmiyorum, aklıma yazacak bir şey gelmiyordu ondan olabilir.
Çok zor değilmiş cevabı, bu kadar paniğe ne gerek vardı?
Bazen cevaplardan korkuyorum, o yüzden sanırım.
Sıkıcı bir haftaydı..
Aslında sıkıcı değildi, aksine çok eğlendim, çok gezdim ama sanki bir şeyler eksikti ya da fazla. Ondan sıkılmışım gibi geliyordu.
**
Pazartesi okula gidip derse girdik, çıkışta bira içmeye gittik ve her şey onunla başladı. Salı, Çarşamba, Perşembe yine gittik içtik, bıkmadan..
Güzel geliyordu bana, zevkine içerken etrafımdakiler sanki ben başka bir şeye içiyordum. Kendimin bile görmekte korktuğu bir şeye.
Farklı insanlar tanıdım, bir sürü yüz, yeni sesler..
- Merhaba ben Gülçin.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Tuğba.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Mustafa.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Samet.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Can.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Saliha.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Özlem.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Erdem.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Murat.
+ Merhaba ben Cansu.
- Merhaba ben Cansu.
+ Aa merhaba bende Cansu. ( Ne var ki şaşıracak )
Böyle gider liste..
Memnun olduk, el sıkıştık. Ne kadar kısa bir süre öyle değil mi?
Sadece 10 saniyede memnun oluyoruz. İnsanları memnun etmek için tanışın, evet ne güzel bir slogan oldu bu.
*
Hangi gündü hatırlayamadım ama metrodaki deli kadın gerçekten beni gülmekten çatlatacaktı. Hatta 3 gün boyunca deli gibi güldük metroda, tutamıyorduk kendimizi. Çok enterasan tipler gelip karşımıza oturuyordu. Demetevler'de Kızılay tarafına binecekken, Batıkent tarafına binen, 1.70 boylarında, ince, kısa ve elektrik çarpmış gibi gözüken saçları olan, ön iki dişi oldukça aralık, leopar desenli tunik, altına dantelli tayt ve yine leopar desenli platform topuklu ayakkabı giyen, ayak parmaklarının ikisi dışarıda olan, muzur bir kadın..
Oturuyoruz, metronun hareketi için bekliyoruz. Birden tepemizde bir kadın.
'' Ayyyyyy üüffff inanmıyoruuum ben Aşti'ye gidecektimm. Demetevler'de binmiştimm ''
C: Gülüyorum, burdan tekrar Kızılay'a gidip ordan Ankaray'a binersiniz.
Kadın: Ama ufff boşuna zaman kaybı, ayyy aman yaaaa. ( Resmen kur yapıyor, kaş göz farklı oynuyor, çocuk gibi somurtuyor )
G: Bir şey olmaz, 30-35 dakikaya gidersiniz.
C: Kendimi zor tutuyorum, gülmemek için arada bırakıyorum istemeden ve kadına bakarak, '' Oturun siz en iyisi ''
Kadın: ( Öyle bir oturuşu var ki, yanındaki kızı da ezdi geçti, kız şokta ve gülüyor ) Ayyy amaaa ne yapsam şimdi beeen ufff. ( Güneş gözlüğünü takar )
G: Amaaan yandık Cansu, bildiğin kur yapıyor bize, bak bak bak tipine ahah.
C: Sus söyleme bir şey, ben bakarsam dayanamam.
Böyle giderken sohbet muhabbet, kadın sürekli birilerine laf atıyor.
En son Kızılay'a geldik, işte herkeste bir ayaklanma derken,
Kadın: Geldik dimi oh sonunda, offff.
C: Evet geldik ( Ama nasıl gülüyorum ben, bastım kahkahayı, benimle beraber yanımızdaki 2 çocuk ve kadının etrafındakilerde gülmeye başladı )
Kadın: ( Sola dönerek, müzik dinleyen çocuğa ) Ay ben ne dedim ki, Kızılay'a geldik dedim ne var yani neeeeee. Geldik mi? Uff neyse artık. ( Kur kur kur, kırılacak kadın )
**
Ankaray'a geçerken baktık kadın önümüzde ama biz hala gülüyoruz, aynı vagona binmemek için uzaklaştık.
Neyse işte, kısaca çok eğlendirdi bizi.
Perşembe günü dönerken de, karşımızdaki çocuk öyle bir tırnak yiyordu ki, resmen parmağı soktu ağzına, kıt kıt kıt kemiriyor ahahah.
Bu kadar güldüm, ağlamam umarım diyerek son veriyorum.
Yine Perşembe akşamı, dönerken unutmuşum üzerime bir şey almayı.
İnce bluzum ve ben, donuyoruz!
Çok üşüyorum, çooook..
Ankara çok soğuk, benden bile soğuk inanır mısın?
**
Bu Sezen Aksu'nun Sorma'sı da fena yapıyor beni, dinlediğim ilk günden bu yana en az 200 kere dinlemişimdir.
Güzel..
Sorma ne haldeyim, sorma kederdeyim.
Sorma yangınlardayım zaman zaman.
..

Şu her gün kocasını gece yarılarına kadar bekleyen, aldatıldığını bile bile susan kadın vardı ya, ben o kadını öldürdüm.
Baktım ki çok klasik, baktım kadın üzülüyor, baktım kadın eziliyor.
Dur dedim, dur!
Farklı bir şey bulmak lazım.
Mesela ne olabilir, kocasının cinsel organını kesip, onu kocasına yediren kadın.
Kim yazar ki böyle bir şeyi?
İsme bakınca '' yuuhhh '' diyen sesleri duymamak zor olurdu.
Tuğba Ekinci'nin köyde yaşayan kadınlarının bilinçlenmesi için '' Condom '' şarkısı yapması gibi bir şey bu da.
Hani Fatmagül'ün Suçu Ne? diye soruyorlar aylardır, belki ona cevap verebilecek bir yapıt.
Bıraksana, Fatmagül falan umrumda değil. Sorun diğerleri.
Beni bıraksalar aslında ne güzel olur. ( Tutan mı var balım? )
*balım kelimesi bu hafta ağzımdan düşmedi, gelene gidene balım.
Hiç bana yakışıyor mu? ( I-ıh )
Ne diyordum işte, beni bıraksalar.
Her şey daha kötü olacak işte o zaman!
**
Duymamak için sağır olmak gerekmiyor aslında.
Umursamaz ol, sevgisiz ol, beklentisiz ol.
Ya da en iyisi,
Düşünmesek olur mesela.
:)
Ne demiştim ben..
Aşkı anlatmayınca her şey daha kolay oluyor.
Kelime aramana gerek yok mesela.
Yazıp geçiyorsun.
Ne düşündüm bir de biliyor musun?
Az önce dediğimi yutmuş mu oluyorum bunu söyleyerek.
( Düşünmesek olur mesela )
Nickimi değişebilirim.
Melodram nereye kadar?
Bir yere kadar.
O yer?
..

Melodram 03 Ekim 2011 11:13

Cevap: Hêг πêysê.
 
Çok karışığım Mayk.
Acayip gülesim var şu an, bir yandan da ağlayacak gibiyim.
Eskişehir'e gidecektim ya, Eskişehir bana geliyor eheh.
Jolly Joker açılması hepimize yaradı desem yeridir.
Kömür adamı çok özlemiştim, gelecekmiş.
*
Hayatta her şey olabilir diyordum ya bazen, şimdi onu bağıra bağıra diyesim var.
H a y a t t a h e r ş e y o l a b i l i r.
Olsun da hani.
Yazasım kaçtı birden, vazgeçtim.
Şimdilik ''cevapla''
Sonra döneceğim.

Melodram 04 Ekim 2011 01:51

Cevap: Hêг πêysê.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Hangi birinden kaçayım hayat?
Bugün kovalayanlardan mı, dün kovalayanlardan mı?
Nereye kadar dayanabilirim.
Ne zaman hissizleşir ayaklarım veya sızlar koşmaktan.
Gittiğim yer neresi bilmiyorsam, kaçmak kurtuluş mu olur acaba?
Ya takılırsam, hiç beklemediğim bir anda birinin ayağına.
Ya düşersem, kapaklanırsam toprağa..
Toprak fazla iyimser oldu, bildiğin taş lazım bana, kapaklanmam için.
Sert zemin lazım.
-Nefes bile almadan-
Koşsam sadece..
Hesap vermesem kimseye, kimseyle konuşmasam.
Mesela kimse beni anlamasa, ben dilsiz olsam, işaretlerle de anlaşamasam kimseyle. Herkes kör olsa.
Sonra bir gün, sıkılsak.
El birliğiyle ters çevirsek dünyayı..
Ayaklarımıza çok yüklendik, bütün yük onlarda dedik, e şimdi yürüsek başımızın üstünde? Ayakların altına alınan tüm gururlar meydana çıksa, tüm sevgililer, tüm aşklar..
Ayağa yüklendik yüklenmesine ama şu hepimizin boynuna bağlanmış bir dünya var bedenimizde!
Her şey onun içinde..
Sadece ben biliyorum, sadece sen biliyorsun, sadece o biliyor.
Kafa!
O kafa ki, her türlü savaştan sağ çıkabilmiş, galip olmasa da.
O kafa ki, en büyük düşmanı kalple her gün savaşmış, yenileceğini bile bile.
O kafa ki, tek bir şeye akıl sır edirememiş, aşka.
Bırakayım demiş, bırakayım onu kalp yüklensin.
Yük..
Yük'tür artık her şey kalp için.
Zorumuz neyse onunla, her şeyi ona yük'lüyoruz.
Bırakalım kanını pompalasın paşa paşa, bizde rahat edelim o da.
Yok efendim yok, bizden bir cacık olmaz.
Bu koca kafalarımıza kıyamıyoruz ama avcumuz kadar olan kalbimize neler yapıyoruz.
Aslında kötü olan diğerleri değil, kötü biziz, kendimiz.
Ne kadar felçli bir yazı oldu bu.
O daldan, bu dala, bu daldan, şu dala.
Şimdi itiraf etmeliyim ki, ben bugün ne kadar yorulduğumu anlatacaktım.
Bir de kalem tutmaya tutmaya, yazımın çirkinleştiğinden bahsedecektim.
Sonra ne olduysa kendimi bu saçma sapan yazının içinde buldum.
Oh şu an çıktım, sakinim.
Ayıp yani, ne yazacaktın ne yazdın. Bence bugün yaşadıklarım şu an kendini aldatılmış gibi hissediyor.
Ne yapalım yani, ölelim mi?
Bir de şey geldi aklıma, içmeyelim de taşa mı dönelim?
Ne alaka bilmiyorum ama ölelim mi dedikten sonra uyumlu olur diye düşündüm.
Düşünmesek olur demiştik hani? Olmuyorsa zorla, patlasa da girersin.
Saçmalarken daha çok seviyorum kendimi.
Neyse değil, her neyse..
Redd söylesin mi benimle beraber?

Biraz gevşetebilsem göğüs kafesimi
Dokunup durdurabilsem attığın yeri
Boşalttığın yere ne koyduysam dolmuyor
Dakka başı bir off içimden hiç eksik olmuyor
Her neyse işte özledim seni o kadar..


Eylül bitti, ne çabuk geçti anlayamadım.
Ekim'in 4. gününe geldik, o da bitecek.
Sonra Kasım, hani şu güya aşkların başka olduğu ay.
Sonra son bulacak sonbahar.
Daha çok üşüyeceğim..
Alışacağım..

Her neyse işte böylesi hayat nereye kadar..
Der Melodram ve elinde kahvesiyle çekilir kenara.





Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:40.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk