IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

715Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 12 Ağustos 2012, 13:54   #201
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.




Sorma bana "ne kadar seviyorsun" diye. O kadar işte!
- Tavanı kadar sokağın, dibi kadar cehennemin!

Üstad Nazım Hikmet Ran

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 03 Eylül 2012, 14:32   #202
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.






Sonbahara İstanbul'da merhaba dedim, her zamankinden biraz daha farklıydı.
Öyle hüzün müzün hiç yok üzerimde, solan yapraklar, esen rüzgar, yağan yağmurun da pek bir önemi yok.
Vaktim olsaydı gezecektim, o hayalini kurduğum eski evlerin oralarda oturup düşünecektim ama zaman yoktu. Sanırım bundan sonra daha sık gideceğim İstanbul'a, kalabalığı sevmem ama o kalabalıkta yalnızsam eğer tadından yenmez.
Teoman'ın şarkıları geldi aklıma,
'' Sokaklarda sapsarı yapraklar, mazgallarda yağmurlar.
Hangi kentte bu denli acı var, başka nerede İstanbul kadar? ''
Ankara'da da belkide son 3 yılım..
Planlarımız, düşündüklerimiz, hayallerimiz gerçekleşirse eğer, gidebilirim buralardan, gidebiliriz daha doğrusu.
Daha farklı bir yıl oluyor benim için, 2012 yılıyla birlikte her şey değişecek diyordum, bu kadar çabuk değişeceğini beklemiyordum sadece.
Hatta ben 2012 doğdum bile diyebiliriz, çok farklı hissediyorum. Anlatmak istediğim çok şey var aslında, ama saklıyorum.
Hepsini anlatacağım tek bir insan var, onu bekliyorum..
..


Kendime şöyle bir raf yapayım diyorum, çünkü elimdeki kitaplar bir hayli birikti, artık sığdıramıyorum. Boydan boya büyük bir kitaplık benim işimi görecek.
Zaten sonrada çekip gitmeyecek miyim? Gideceğim.
Pek bir şey yazmak için gelmedim zaten, sadece sıkılan canımı biraz oyalamak istedim. O halde bizim Madonna'yla bitirelim bu abidik gubidik yazıyı.

'' İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduklarını bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar. ''

-martnisanmayıshazirantemmuzağustoseylül.
Deh deh düldül.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Eylül 2012, 15:52   #203
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.




şehla bir sözün peşine düştün
bir yudum içip tükürecek seni istanbul
hep kendine efendi bu şehir

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 14 Eylül 2012, 16:32   #204
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.






Oturdum, düşündüm, nefes aldım, nefes verdim, konuştum, sustum ve sonunda yapmam gereken şeyi buldum.
Yüreğimin götürdüğü yere gitmek.



En anlamsız şeyler bile, onunla anlamlı geliyorsa;
Asla yapmam dediğin şeyi, onunla yapmaktan keyif alıyorsan;
Yanında olduğunda her şey bambaşkaysa,
Gitmek verilecek en doğru karardır.
Zaman kaybetmek, zamana yenilmektir; o zaman tam zamanı.


- Günlük hayatta alışkanlık olması dolayısıyla hep söylediğimiz iki kelime var, bence bunu yaşamayı da denemeliyiz.
'' İyi günler... ''



__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 14 Eylül 2012, 18:14   #205
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.




artık karanlığa mum değilsin
cansız bedenine gururla bakabilirsin
pegasusun koynunda
işlediğin bütün günahların cezasını
kör ve sakat olarak orada geçireceksin
taa göklerde
pegasus dahada yükselecek
dahada acıtacak seni

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 20 Eylül 2012, 11:05   #206
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.




esekherif Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
artık karanlığa mum değilsin
cansız bedenine gururla bakabilirsin
pegasusun koynunda
işlediğin bütün günahların cezasını
kör ve sakat olarak orada geçireceksin
taa göklerde
pegasus dahada yükselecek
dahada acıtacak seni

Sevdikçe acıyacağımızı bildiğimiz için, daha çok seviyoruz
daha çok acımak için bütün uğraşımız.
İster ayaklarının yere sağlam bastığı şehirde olsun,
ister mutluluktan kanatlandığın gökyüzünde,
acı acıdır işte, bile bile göze aldığımız tek şeydir aslında şu hayatta.
Tek cesur olduğumuz noktadır acı çekmek, sınırsız, uçsuz bucaksız.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 28 Eylül 2012, 17:48   #207
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.






Her yenilgide biraz daha değişiyor insan, biraz daha büyüyor ya da küçülüp yok olmak istiyor. Farklı yollar vardır bir şeyleri unutmak için. Kuaföre gider kadınlar, saçlarını boyatır, saçlarını kestirir mesela. Sabahlara kadar müzikler dinleyip ağlayabilirler. Ben de bugün kalkıp kurabiye yaptım kendime, biraz yanık oldular gibi ama nefisti. Ağızda dağılan kurabiye tarifi isterseniz sorabilirsiniz yani, belki makarna yapamıyorumdur ama yaptığım bir şeyler var. Ha yaptığım bir şeyler derken, ben sana ne yaptım? Niye böyle oldu bilmiyorum.
Bu kadar basit bir sebebin arkasına sığınıp, bahane yaratıp gitmek çok basitmiş senin gözünde. Öyle uzun uzun yazasım yok, yeterince yazdım. Gecelerde yeterince uzun, sensizlikte. Aslında çok uzatmayıp şu şarkı sözlerini yazacağım..
'' Kuşlar, her baharda gelirler ama
sonbaharda göçerler aşkım,
sakın sen kuşlara uyma.. / sen kuşları sevdin ''
Kısacası sen o kuşlara uydun, çünkü onlar kadar ürkekti yüreğin.
O kadar kısaydı kanatların, yetişemedin bana.
Bir de bu var, hangi kitapsa bu sayfasını benden çalmışlar gibi.



Hayat bizi sınıyor, zamansa hep yanımızdaymış gibi davranıyor.
Oysa sadece zaman mıydı geçen?
Sol yanında da gelip geçen bir şeyler var senin, bizim buralarda aşk diyorlar, gelip de geçemediği için.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Ekim 2012, 22:27   #208
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.






Bence hayat düzenli kurulmuş hayallerden ibarettir.
Benim hayallerim öyleymiş, geçen gün fal baktırdığım kadın öyle söyledi. ( Ankara'da olup falcı arayan varsa, önebilirim, hayatınızı bir de bu kadından dinleyin hohho ).
Hayalperest bir tarafın var ama hayallerin bile çok düzenli ve mantıklı, hayal olarak kurduktan sonra düzenli bir şekilde gerçekleşmesini bekliyorsun, dedi.
Vay be, ben neymişim demeden geçemedim.
Bir hayal kuruyorsanız, insanlarla ilgili hayaller kurmamanızı tavsiye ederim, pek kurmadım. Arada ipin ucu kaçarsa kurduğum oluyordu, ama önemli olan hayal kurmaktan çok kurduğun hayalin arkasında durabilmektir.
İlkokuldayken bir şeyler yazmak benim için işkence gibi geliyordu, nasıl cümle kuracağımı bilemiyordum, yani yazmak hayaldi.
Şimdi daha farklı düşünüyorum, yazmak hayat benim için.
Belki de bir şeyin zorluğunu anlamadan kıymet bilmiyoruz ya biz insanlar, o yüzden şimdi her cümlem benim için altın değerinde gibi geliyor. Bu kendini beğenmişlik değil tabii ki, beğendiğim için söylemiyorum, iyi yazdığımı da iddiaa etmiyorum, sadece yazıyorum ben.
Şu sıralar da kendime vakit ayırmanın verdiği mutluluk var üzerimde. Herkesin de fark ettiği bir mutluluk bu, büyük bir değişim ve gülen bir ben.
En çok annem yakınıyordu asık suratlı halimden, o da şimdiler de pek sevinçli böyle olduğum için.
Alışkanlıklarım derslerin erken başlamasıyla değişti, daha düzenli bir hayatım var ve bundan çok memnunum.
Sabah erken kalkmak benim için dert bile değil, çünkü enerjimi derslere verdikten sonra güneş tepedeyken dersten çıkıyorum.
İhmal ettiğim arkadaşlarımla vakit geçiriyorum, ha sorsan Ankara'da mutlu musun diye, aslında şu an '' hayır mutlu değilim '' demek bile gelmiyor içimden. Benim sıcaklığını hissettiğim çoğu insan Ankara'da, en önemlisi de ailem. Ne olursa olsun, insan elindekinin kıymetini bilmeli, bilmek zorunda. Belki de okulum bitince giderim bu şehirden, belki kalırım ve ne kadar şikayet etsem de, beni bu şehirde tutan bir şeylerin olduğuna inandırırım kendimi.
Şimdilik her şey yolunda ve bütün hayatım boyunca da bunu diliyorum.

Sevgiler, Melodram.
( Ahaha bu mektubu kime göndersem ki? )

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

İnsanlara, '' senin için ölürüm, sensiz yaşayamam, sensiz ölürüm '' gibi cümleler kurmak yerine, onlarla nasıl yaşayabileceğinizi göstermeyi deneyin.
Hemen yokluğunu düşünmek değil de, varlığının ne denli huzurlu olduğunu hissettirin.
Doğanın kanunu hep erkeklerden yana ya, aşkın kanunu da öyle sanki.
Aslında ilk günden beri onların bilinçaltında '' ayrılık, ölüm, eksiklik, yokluk '' yatıyor ve buna şartlanıyorlar ama hayat bazen onları tongaya getiriyor. Skor tablolarına bir puan daha eklenemeden, yolun ortasında bırakılıyorlar.
Bence birkaçınız bunu hak ediyor, birçoğunuz çoktan bunu yaşamış ve birazınız bunu yaşamak için sabırsızlanıyor.
Sonra bir laf vardır diyorum, son zamanlarda çok gördüm.

- Çok kadın hiç kadındır, yalnızlıktır sonu.
Tıpkı dendiği gibi, aslında çok yalnızlar, çok yalnızız.
Hatta yalnızım, yalnızız, yalnızlar elimde değil diyerek Vega ile veda edelim.

Dün, dün ile gitti, şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Soğuk bir Ankara Ekim'inden dökülüşler.
Gerçekten sonbahar ve kışı Ankara'da yaşamayan insan, hayatı doyasıya yaşadım demesin bence.
Seviyorum bu şehri işte.
Bu şehirde üşümeyi, bu şehirde ıslanmayı, bu şehrin ayazında otobüs beklemeyi, bu şehrin karlarına gömülmeyi, seviyorum.
Ne diyorduk biz?
- İstanbul şiir yazdırır, Ankara roman.
Ve ben şiirleri, romanlardan çok sevmeme rağmen yazmaktan açılınca konu Ankara'yım.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 19 Ekim 2012, 00:45   #209
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.






Hani sizi üzmek istemezdim ama, böyle adamlarda vardı bir zamanlar. İyi ki de varlarmış, çünkü yani onlar olmasa şimdiki adamlarla ömür geçmezdi, heh laf.
Bazı insanların yaşadığı kafadan istiyorum ben de, bilmiyorum nasıl başarıyorlar, nasıl yaşıyorlar ama istiyorum.
Bilmem kaç aydır, en yakın arkadaşıma acının dibini yaşatan adam, adam diyorum çünkü severim onu, ayrılıktan sonra her gün aramaya, sormaya başlamış, başladı. Hani ya Eskişehir'e gittiğimde ya da o bayramda geldiğinde tutup '' Oğlum sen neyin kafasını yaşıyorsun '' diyesim var, acayip yani. Eskişehir demişken, artık Eskişehir şey gibi oldu bize, '' aa anne ben halamlara yemeğe gidiyorum '' der gibi. Artık bir vazgeçelim ordan, geçilir gerçi geçilmeyecek bir yanı yok ama neyse.
Sonra o tutup bu cümleyi kurduğum adam da, bildiğin sempatik, komik bir şey olduğu için gülerim diye korkuyorum. Yok yok gülmem, hatta şöyle bile derim '' lan benim arkadaşımı üzen adamın var ya ... ''
Neyse efenim, malum havalar bu ara pek karışık.
Gündüz sıcağından nefret ettiğim kadar, bazı insanlardan nefret etmemişimdir. Sıcak ne ya, bir insan sıcağı nasıl sever ki? Sıcak be, sıcak. Tamam gelin soğuğu sevin de demiyorum da, peki işinize karışmıyorum, sustum.
Ha şey, benim Eskişehir'de okuyan bir arkadaşım daha var. Konuşmuyorduk ne zamandır, özlemişim ben, cidden. Hayattaki bir diğer hata, gözünde büyüttüklerin yüzünden ötekileri ezip geçmenmiş. Bunu ben söylemesem de bilirdin. Bazen bir isim koyasım geliyor sana. Mesela geçen arkadaşın sevgilisinin adı çok hoşumuza gitti. Çağkan'dı adı. Çok tatlı bir isim değil mi ya? Öyle öyle.
Felsefe okuyan bir arkadaşınız varsa, hayat gerçekten çok zor.
Sadece uykum gelir umuduyla 3 bira içtim ben ve itiraf etmeliyim ki ne yazacağımı unuttum. Gerek yoktu bütün bunlara, Turgut Uyar tek başına da yeterdi, yeterdi hatta artardı bile.
Bir de ben şu başka başka şehirlerde okuyanların, bayramlarda ailelerinin yanına gitmek için kapıldıkları telaştan istiyorum.
Pek hoşuma gidiyor o muhabbet, şimdi ailesinin yanına gelen bütün arkadaşlarımdan bende faydalanacağım.
Dur bana bir sıkıntı geldi, yine gerildim Ankara'da okuduğuma.
Yok valla bir şey oluyor.
Tamam geçti.
O zaman iyi geceler.



__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 06 Kasım 2012, 15:47   #210
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Zamanı yaralarla ölçen kadın.




[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Sana bir şey söylemem lazım.
Bu cümleyi duyar duymaz hissettiğim şeylerin sanırım sonu yok. Merak, korku, şüphe, heyecan, endişe, sevgi, huzur, mutluluk, hüzün hepsini barındırıyor içinde.
Düşündüm acaba beni anlatan bir şey bulabilir miyim diye ama benden çıkan bir şey olmalıydı bu ve buldum işte, tam da bu cümle. Herkes tarafından bilinen, herkes tarafından söylenen ama herkeste bambaşka şeyler uyandıran bu cümle, çok düşündürücü değil mi? Bana benziyor biraz, aslında herkesin söylediği söylüyorum sadece gidiş yolum farklı. Ben zaten matematik yazılılarında aldığım bütün puanları gidiş yolundan alıyordum, sonuca varamadan. Matematikte sonuca varmayı başardığım gün gidip ben de anneme '' Sana bir şey söylemem lazım '' demiştim ve çok korkmuştu. Çünkü ben bütün sevimliliğimin altında korkutan bir insan olmaya bayılıyordum. Matematikte sonuca vardım anne dememiştim tabii ki de, sadece notumu söylemiştim ve ben o günden beri matematik yapabiliyordum. Bunu sağlayan kimdi biliyor musun? Bana bir şey söylemesi lazım olan bir adam. Söyledi ve ben de başardım.
Sana bir şey söylemem lazım, diye yazan insanlar asla söyleyecekleri şeyin devamını cümlenin ardına eklemezler, çünkü onlarda merak uyandırmak isterler ya da karşıdakinin tepkisini ölçmesini. Böyle bir cümleyle karşı karşıya gelen hiçbir insan kalkıp da '' SÖYLEME '' demez. Neyine istiyorsanız, bahsine girerim, diyemez; çünkü içi içini kemirir ve kendi kendini bitirir, uyduruktan bu cümle yüzünden. En çok da sevdiğin insanların bu cümleyi kullanması korkutur. Ayrılığın habercisi olabilir çünkü, bir dostun gidişi olabilir, acı bir bitiş olabilir, kötü bir anı bazen de müjde olur, mutluluk olur, sevinç olur ama en başında hep korkutur.
Ben de vaktinde bir şeyler söylemek istedim, söyledim ve hiçbir şey birikmedi bende, zamandan başka. Eğer bir şey söylemek istiyorsanız, bana bir şey söylemeyin, bana bir şeyi söyleyin.
Sana bir şey söylemem lazım.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Hayat nasıl devam ediyor bilir misiniz?
Birileri gelir, birileri kendini tanıtır, siz birilerine kendinizi tanıtırsınız ve birkaç dakika içinde büyük olasılıkla memnun olursunuz. Aylar önce hatta 1 yıl 1 ay önce falan kurduğum bir cümle vardı. '' Memnun olmak istiyorsanız, insanlarla tanışın diye. '' Hafızamın kuvvetli olduğunun bir kanıtı sanırım bu da, unutmam da ben ne dediğimi, ne yaptığımı, ne denildiğini ve ne yaşadığımı ama hatırlamam da. Benim bu cümlelerim Nietzsche'yle yarışır gibi duruyor, sadece duruyor ama yarışmıyor, yok daha neler yani. Ne diyordum ben? Hah memnun olursunuz diyordum. Sonra zaman geçer, adından, yaşından ve yaşadığı yerden daha çok şeyi öğrenirsiniz onun hakkında. Hatta hayatının birçoğunu sizinle paylaşır ve siz aptal gibi buna memnun olmaya devam edersiniz, pişman olana kadar. Az önce 4 yıldır benim hayatımda çok önemli bir yere sahip olan, başkaları yüzünden de haksızlık ettiğim bir dostum-ki dosttan öte- bana '' Beni tanıdığına memnun musun? Olma. '' dedi. Nedeni de, mutsuzluğu ve mutluluğu yaşarken sınır tanımaması. Mutluysa ölümüne mutlu, mutsuzsa ölümüne mutsuz olmasıymış ve bu beni üzermiş. Ona söylediğim şey ise, '' Ne insanlar tanıdım, memnun oldum, sonra pişman oldum. Hepsinin pişman edecek bir şeyler vardı çünkü ve ben şimdi mutluluğun ve mutsuzluğun sınırını tanımama gibi bir yapısı olduğu için çok sevdiğim bir insanı tanıdığıma pişman olmam. ''
Çünkü neden? Çünkü onun kaygıları çok başka, çünkü onun hayata karşı bakışı bambaşka. Çünkü o bana çok benziyor. Herkese yardım için koşar ama kimsenin ona koşmasını istemez, önce içinde cebelleşir, önce kendini bitirir, önce kendiyle mücadele verir. Sonra dönüp etrafında kimin olduğuna bakar ve kimi bulur? Tabii ki o kayda değer kesimdeki, başka kaygılı insanları. Buradaki kaygının, sınav kaygısı, aile kaygısı, gelecek kaygısı olmadığını söylememe gerek olmamasına rağmen, söylemek zorunda hissediyorum.
Çünkü o zaman olağanın dışında olduğumuzu bir kez daha anlıyorum.
Ve ben Pazar günü biraz daha güçlü hissettim kendimi.
Üç minik adamla beraber saatlerimi geçirdim, hem de tek başıma.
Umutsuz ev kadınlarındaki Elif gibiydim.
Kucağımda bebekle dolandım tüm gün, mutluluğumun tarifi yoktu. 7 aylık, uzun kirpikli, geleceğin esmer bombalarından olacak bu veletle geçirdim tüm günümü, tabii 5 ve 6 yaşlarında iki abisi de vardı. Bez değiştirdim, hepsine yemeklerini yedirdim, oyun açtım, çizgi film izledik, su içirdim, kumandayı araba yapıp oynadık, çişleri geldi yaptırdım, kakaları geldi yaptırdım, popolarını bile sildim. Hep tekrarlıyorum ya, hayatta en çok anne olmayı istiyorum diye. Ben bunları yaşarken kendimi tam bir anne gibi hissettim, çünkü bir şey oldu mu hep bana koştular. Ayağımda sallayıp uyuttum, yatağa yatırıp giderken arkamdan ağladı, gittim yanına ve bana doğru emeklemeye başladı.
Ben bugün annelik provası yapmış gibi oldum ve bu hayatta yaşadığım en en en en en en en en en yorucu gün ve en tatlı gündü.
Galiba annelerimizin kıymetini bir kez daha anlamalıyız, şaka maka kadınlar bildiğin yoruluyor.
Bu sohbete nereden geldiğimi bilmiyorum ama mutluluğumu paylaşayım dedim.
Bak yine çok uzun oldu sanırım yazdıklarım, ama kısa olursa herkes okur ki.
Ben en sevilmeyen, kalın kitabım.
Bugün güzel, yarın daha güzel, gelecek en güzeli.
Ha bu arada,
'' Sana bir şey söylemem lazım. ''
(merak,korku,heyecan,şüphe,mutluluk,sevinç,hüzün,n eşe,keder,endişe)
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
heh.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
birden, hepimiz, sevinemeyiz


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kemal Kılıçdaroğlu 'tokalaşamama' anını anlattı Seth Haber Arşivi 0 31 Ağustos 2014 11:39
Doğum anını gören erkeklerdeki değişimler Süslü Ah Erkekler 3 11 Şubat 2010 13:59