IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

715Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 28 Aralık 2011, 11:14   #101
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.






Yeni yıla bu kadar kötü bir haberle başlangıç yapacağımı düşünmemiştim.
Cumartesi iç, eğlen, coş.
Pazar günü ayılmaya çalış.
Pazartesi İktisat finali !
Bu adalet mi? Haksızlık değil mi bu bize? En babaları ilk haftaya koymuşlar sağolsunlar. Bu finaller benim finalim olabilir yani ehah.
Stres zaten şimdiden başladı, kalın kalın kitapların hepsinden sorumlu olmak can sıkıcı. Politika, psikoloji ve hukuk finalleri ergenliğe yeni girmiş bir çocuk suratı oluşturmaya yetecektir.
Geçmiş olsun melo.
2 haftalık maraton başlayacak, haliyle 2 hafta sana yazmam gibi gözüküyor güncecan. Haberin olsun da, sonra alınma.
Vay efendim bu kız neden yazmıyor, falan filan!
En kötü hepsinden 70 almam lazım işi garantilemek için, yoksa çan eğrisinden büğrüsünden sakata gelebiliriz.
Tamamdır, bu kadar.
Ben Cumartesi eğlenemem sanki, ders çalışarak gireyim en güzeli.
Her yıl aynı hikâye!
Stres tavan.
* güm -.-



__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 28 Aralık 2011, 12:09   #102
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




her gece
bacaklarımıza sırnaşan ısırgan otlarından
şerbetler yaptım
sırtıma dövmeler yap diye

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 01 Ocak 2012, 01:36   #103
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.






Ne oldu şimdi?
..

Arkadaşlarımı evlerine bıraktım, döndüm.
Normal bir gün işte, sadece alkolün biraz daha çok alınması damga vurmuş olabilir. Biraz baş zonklaması dışında hiçbir şeyimiz yoktur efenim.
Sen kalk 2011 boyunca gülme ( yalaaan ), gel son gününde gülmekten yanaklarına ağrılar girsin.
Ne hoş, ne güzel.
Dün itibariyle şanslı biri olduğuma karar vermiştim, umarım bu şansım bu yılda da devam eder.
Bir sürü iyi dileğim vardır elbet, yazarız onları da bir gün.
Zaman çok hızlı geçiyor, yaşlanıyoruz anlayamadan.
2011 benim için hayat yolumu çizmeye adım attığım bir yıl oldu.
Bundan sonrası için yapmam gerekenleri anladığım ve planlar yaptığım bir yıl.
Ocak'tan başlasam Aralık'a kadar neler sığdırmışımdır belki bu yıla, belki benim bile haberim yoktur ha, hayatıma sığdırdıklarımdan. Sığdırmaya çalıştıklarımdan.
Eh haydi bakalım bu yılımız güzel olsun.
İçelim güzelleşelim diye vurduk kadehleri, kâh aşka, kâh başarıya, kâh barışa vurduk.
Belki kirli sol'larda tükendik bir yıl daha.
Yolla - yoldaş arasında kaldık, tökezledik.
Neyin yanlış, neyin doğru olduğunu anlayamacak kadar da acemiydik.
Aslında biz insanlar, hayata karşı hep acemiyiz.
Bazen tedbirsiz, bazen korkak.
Neyse şu an bunu yazacak kafada değilim.


*Bir arada artar mutluluk..
ehe, pek mutluyuz.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 03 Ocak 2012, 00:21   #104
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.






Neyin kafasındayız?
3 gündür iktisata bakmaktan yoruldum, sıkıldım.
200 tane soru çalıştım, çok umutluyum. Ama bilirim ki para kazanmak tatlı bir şeydir, eah hani biraz kasalım bu gençleri, yaz okuluna malzeme çıksın.
Bizzat ağızdan dökülenler.
Çok iyi öğrendiğim tek bir şey var. Rakip mallar olan çay ve kahve.
Neymiş efenim, kahvenin fiyatı artarsa, çaya olan talep artar.
Bu iktisata göre öyle tabii, bana sorsan çayın yakınından bile geçmem.
Bir de tamamlayıcısı olan mal var, benzin ve otomobil.
Benzin fiyatları artıyor, insanlar ne yapıyor? Hurraa toplu taşıma araçlarına yöneliyor, sonra sürpriz toplu taşımaya zam.
Şimdi ne yapacak insanlar?
- Halil Sezai gibi rakıyı alıp, boş bir odaya geçecekler, parmağını gitarın 2. ve 3. perdelerine koyup, isyaaaan diye bağıracaklar.
Burda da şöyle bir sorun çıkıyor ortaya, toplu ulaşım için para vermeyen insan ya da bulamayan insan, nasıl rakı alacak?
Ne soru biter ne sorun.

Dipdibenot: O resmi ben yapmadım, yapanın emeğine sağlık diyelim.
Kahretmesin, hiç güleceğim yoktu bunu da başardım gece gece.
Uykusuz her gece diye bağırasım geldi.

Örnek: Kıvanç Tatlıtuğ'a(mal) olan talep artınca, annesi ve babası(üretici) bundan etkilenerek arzı arttırmak isterler ama ne yazık ki, tutturamazlar.
Tamam ben kapmışım bu işi.
Yıl başında bile o kadar içtim böyle bir kafaya sahip olamamıştım.
Gidip bende resim çizeyim.
:kendinikaybettiğinianlayansmile.



__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 04 Ocak 2012, 21:12   #105
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




Sınavlar güzel geçince moral oldu haliyle, galiba iyi başladık bu yıla.
Daha doğrusu bunlar iyi tarafı, iyi görünenler, öyle görmek istediklerimiz.
Görünmeyeleri saymaya başlamak istiyorum bugün ama çok uzun sürer, yazamayacak gibiyim.
**
Genç bir kadın, çok seviyordu. Liseyi bitirmiş genç bir kadındı o, kocasının kollarında. Hayattaki en büyük pişmanlığı yaşayacağını kestiremeyecek kadar küçüktü bakışları. Ne olduğunu anlayamamıştı, bir okul çıkışıydı. O zamanlar öyle okuldan çıkıp cafelere gitmek yoktu, doğru eve gidilir, yemek yapılırdı. Varsa birikmiş ütüler halledilirdi, sonrasında bulaşıklar. O zamanlar becerikli olmak zorundaydı kadınlar, hepsi minikti aslında. Hepsinin küçücüktü bakışları, çaresizliğin perdesiyle örtüyorlardı umutlarını. Özgürlük kelime olarak bile zihinlerinde yoktu o zaman kadınların. Bilmezlerdi özgürlük nedir? Hak nedir bilmezlerdi. Nerden bilsinler, onlar yaşamıyorlardı aslında. Nefes almak her insan için yaşamak demek değildir. Biliyordu o kadınlar. İşte o kadınlardan biri, lise çıkışlarında tutulmuştu birine. Siyah gözlerini ayıramıyordu, cüssesi sağlam olan adamdan.
Küçük bedenini 3'e katlayan adamın peşinden gidiyordu her çıkışta. Hayat sürüklüyordu onu belkide sonu olmayan bir çıkışa. Zaman geçti, birkaç ay sonra.. Siyah pileli eteğini çıkarmıştı artık, beyaz gömleği boğazına kadar düğmeli değildi, giymek zorunda olduğu ama aslında o hiç sevmediği kalın okul hırkası o da yoktu şimdi sırtında.
Dizlerinin biraz daha altında siyah bir elbisesi vardı. Saçlarını örmekten vazgeçmeliydi artık, açtı. Dalga dalga omzundan akan siyah saçlarını açtı.
Sonra yukardan topladı, topuz yaptı, anne topuzu diyorlardı ona. Belki o zamandan hazırlık yapıyordu anneliğe, bilmeden. O artık liseli genç bir kız değildi, hayalleri de yoktu. Çünkü hayatı kendi ellerinde değildi, sadece kuklaydı o. Okul kitaplarını tutardı minik kınalı ellerinde. Şimdi çelik bir tepsi tutuşturdular, birkaç fincan.. Tepsinin dantel örtüsünü de unutmamak lazımdı. Kabullenilmeyeceğini bile bile çıktı o evden. Gittiği yerde hiç sevmeyeceklerdi onu. Kimse kendi annesi gibi bağrına basamazdı küçük kadını. Ama o küçük kadın, daha da küçükken kaybetmişti annesini. Hayat onun için 7'sinde başladı, 17'sinde yeniden başlayacağı umudunu taşıyarak, babasına kızarak gitti o evden. Yeni bir dünya kapısı açılmıştı, sol ayakla girdi koca şehrin karanlık bir evine.. 18 oldu.. Doğum gününü bile hatırlamayacak kadar bitkin düşmüştü hayat yolunda. Sadece 18 yaşındaydı.. Belki de modayı takip edip kendine güzel şeyler almak isteyecekti, saçlarını boyatmak, saçlarını kestirmek, özgürce gezmek, arkadaş edinmek isteyecekti. Peki var mıydı öyle bir hakkı? Hakları kimde saklıydı? İri cüsseli adamda.. Kendini yeni keşfetmeye başlamışken, yeni birini daha keşfedeceği haberini aldı. Sevdiği adamdan bir çocuk sahibi olacaktı.. O zamanlar belki de ultrason yoktu, belki de vardır. Karnın şeklinden anlaşılıyordu cinsiyeti, baktılar. Aşirete yeni bir erkek çocuk gelecek diye seviniyorlardı. Küçük bedeni bu yükü nasıl kaldıracaktı, kimse düşünmüyordu.. 8. ay, ani bir sancı, erken doğum, korku, panik.. Ebeler gözünüz aydın kızınız oldu diyemedi, deseydi eğer gözünüz aydın diye, keserlerdi sesini oracıkta. Kan ter içinde minik bir kız, kanlar içinde elindeki minik bir bebeğiyle, 18'inde yeniden başladı hayata. Zaman geçti, yıllar geçti, çocuk büyüdü, boyu kadar oldu.. Babası gibi uzun bir kız oldu, annesi gibi siyah iri gözleri ve siyah saçları vardı.. Babası hiç okşamamıştı siyah saçlarını, daha küçüktü kızı, babası gitmişti. Başka kadınlar, başka ilişkiler, başka yataklar, başka bedenler.. Zaman ne olursa olsun, erkek vazgeçemiyordu kadınlardan. Belki nice siyah saçlı kızları vardı, haberi yok.. Hiçbirini sevemeden, bir başka kapıdaydı çünkü o adam.
**
Bunu daha fazla yazabilirdim ama gerçekten kötü hissediyorum kendimi. Psikolog olmayı istediğimden beri kendimi bu tür şeylere hazırlıyordum, insanları dinlerken onların benden etkilenmemesi için sakin olmayı becerebilmek için çalışıyordum. Evet istediğim olmadı, belki biri bana anlatırken para da kazanmıyorum. Para..
Yaşamak için gerekli değil mi? Az ya da çok, bir şekilde olmak zorunda.
İşte o adam parayla satın alabileceği çok kadın olmasına rağmen, siyah saçlı kızı seçmişti kendine.. Parası neyse babasına verecekti, oysa kız sadece seviyordu. Bugün o kızla konuştum, kadın. Artık saçları siyah değildi, belki de geçmişin izlerini silmek için boyatmıştı ama ne yazık ki geçmiş her ay santim santim fışkırıyordu saç diplerinden. Gözleri, onlar hiç değişmemişti. Bazen hayatta her şey sevmek değil ya da nasıl desem, işte çok yakışıklı demek değil mesele. Çok güzel bir kız seviyorum demek hiç değil, hiçbiri değil. Sevmek sol memenin altında bulunan yumruğumuz kadar olan yerden dışarıya çıktığından beri, sevmek değil işte. İşte o yumruk bir kadının hayatının tam ortasına indiğinden beri, sevmek değil o.
Ağlayan insanlara dayanamıyordum.
En çok da ağlayan adamlara, ama en çok ağlayan çocuklara..
Hiçbir suçu günahı yoktu çoğunun, neden terk edildiğini anlamayacak kadar toydular.. Babalarının bir anlık zevkiyle dünyaya gelen ve sonra terk edilen o çocukların ağlamasına dayanamıyorum.
Güne çok hareketli başladım, güzeldi aslında her şey, normaldi diyelim.
Sonra bu yazdıklarımın hepsini dinledim, anlattı bana o kadın.
Belki de o zaman ilk kez hayatta olmanın ne demek olduğunu anladım, ilk kez nefes almak bu kadar zor geldi.
Ve ben hiç bu kadar tutmamıştım gözyaşlarımı..
'' Kadınlar çok konuşuyorlar '' diyenlerin aksine susan bir kadınla konuştum bugün..
Aslında susuşundan belliydi, içindeki volkanın şiddeti.
Ve patladı..

- Adalet çalıştığım hukuk kitaplarından başka hiçbir yerde yok.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 04 Ocak 2012, 21:21   #106
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




Verdiğin sözleri düşün !
hayallerin iç dünyanda ki
boşlukları yalıyor
kutuna git bence !
Nihahahah !

Neşet Ertaş-Yaniyorum( Kardeş Türküler ile)

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 09 Ocak 2012, 23:47   #107
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.




[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ne güzel ders çalışıyorum 4-5 gündür.
Ezbere karşıyız ama buna mecbur bırakılıyoruz, ne kötü.
Gel öğren deseler, öğreniriz zamanla.
Hayatımdaki en heyecanlı şey, iki bıcırığım.
Bir de kuzenimin 2 hafta sonraki nişanı. Tüm akrabalar bize gelecek, sevgi yumağı olacağız. ( peh )
Şu resmi de ben yaptım, bir emek verdim sorma, belli değil mi?
Photoshop olduğunu unutmuşum masaüstünde, öyle bir gireyim de şu güzelim şarkının sözünü şıptırtayım dedim.
- iyi dedin.
*
Beni böyle habersizce alıp giderken,
bavuluna kalbimi de atsaydın bari..
- İncirler olana kadar kalsaydın bari.
Bir şarkı daha var hoşuma gitti.
En son sardunyalarda soldular gibi bir şeydi, o da hoş.
İncir, sardunya, elma, armut gidiyor işte hayat.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Ocak 2012, 16:55   #108
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.





 
Alıntı ile Cevapla

Alt 11 Ocak 2012, 01:17   #109
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.





..
Şanssız ve karlı bir Ankara gününü devireli 1 saat oluyor, birazda geçmiş.
10 Ocak 2012, belki de hayatım boyunca bir daha bu kadar şanssız olamam.
Ne kadar aksilik varsa beni buldu, günün sonu getirebilmem mucizeydi bana göre.
Öyle oturup saatlerce yazabilecek şeylerim yok elimde.
İşin aslı elimde de bir şey yok.
Belki hiç olmadı, belki kayıp gitti, belki ben bir Cuma günü bıraktım onu en işlek camii avlusuna.
Birileri bulmuştur, bakmıştır.
Bir not aramıştır, bir iz..
Belki hala bıraktığım yerdedir, hiç sesini çıkarmadan bekliyordur.
Belki de bunların hiçbiri yaşanmamıştır, uyduruyorumdur.
-ki zaten en doğrusu bu oldu, uyduruyorum-
Şimdi şöyle bir düşündüm de, Sonbahar bitmiş.
Neyse o zaman, Ümit Yaşar Oğuzcan'ın kapısını çalalım..
Bekleyenler için demiş, iyi de demiş.
Beklemenin sonu yok, bilirim.

Şöyle bitiyor şiir:
(genelde başlangıcı yazarlar ya, tersim ben belirteyim)

Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum.
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişlerimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlayacağım..
Hani bazen bir şeyler yolunda gitmez ya, işte öyle şeylerdeyim.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 12 Ocak 2012, 23:28   #110
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Kalem, kağıt ve ben.






! Resme aldanmayın, alakasız şeyler yazdım.


C: Sadece notlardan mı sorumluyuz?
G: İnan bilmiyorum canım.
C: Peki kitap baştan sona mı?
G: Ya canım inan bilmiyorum.
C: Word'e baktın mı, pratiklik olsun diye?
G: Yok canım ya, ben bilmiyordum ki Word olduğunu.
C: Ase kaç almış?
G: Bilmiyorum ki canım ya.
C: Sen ne biliyorsun, gerdin beni gece gece g..!
G: Valla inan canım ben de bilmiyorum ya.

Hayatımda böyle insan tanımadım ben. Bildiği tek şey bilmediği olsa neyse, onu bile bilmiyor, neyi bildiğini merak ediyorum.
Bu kadar umutsuz bir insan olamaz, hani umutsuz ev kadınları bu kızın yanında halt etmiş.
Sakin ol Cansu, geçecek.
Dicle'de mesaj attı illa görüşelim, görüşelim, kurtuluşumuz yok sanırım.
Yarın saat 12 itibariyle, mode: uyuyan güzel.
Uyuması tuttu da, güzellik tartışılır diyelim, aferin.
Dido'da Eskişehir'e gel diyor, Ozan'da Eskişehir'e gel diyor, babaannem bir yanda ağlıyor.
Halan özledi, ben de özledim, bak büyükbaban hasta, gel kızım Urfa'ya!
- Eyvahlar olsun diyesim gelse de bilemedim belki kıyamam.
Pazartesi gününe kadar lütfen kimse dokunmasın bana, sırf bunun mutluluğuyla yarın erken kalkacağıma üzülemiyorum.
Bunları yazdım ama ben hala şu kıza gerginim.
Bir gün fena patlay(t)acağım.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
birden, hepimiz, sevinemeyiz


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kemal Kılıçdaroğlu 'tokalaşamama' anını anlattı Seth Haber Arşivi 0 31 Ağustos 2014 11:39
Doğum anını gören erkeklerdeki değişimler Süslü Ah Erkekler 3 11 Şubat 2010 13:59