![]() |
![]() |
![]() | #141 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Merdümgiriz. Neresinden düğüm atsam hayata İlk oradan kopuyor bağım. ''Hayat!'' diyorum; Rüya neyse o. Neye yorulsa avunmak için Sonunda ona yorgun yaşanıyor. Nedensiz bir soğuma evresine duruyor dünya, Kördüğüm hislere dolandırıyor kendini, Çözmeye korkusunun korkusu peyda! Benimse durmuyor aklım, Durmadan koşuyor kalbime yetişmek için. ''Kalbim!'' diyorum; Ellerim neyse o. Neye tutunsa bırakmamak için Sonunda ona yorgun düşüyor. Soluğumda kor sözcükler taşıyorum, Topraktan havaya, oradan muammaya. Ey çakılmaya müsait zemin Ayağımın altından çekil Dizlerim hiç olmadığı kadar esrik Algım, elmadan değil Üzüm taneciğinden evrik! Sahih bir yansımadır artık cemrenin düşüşü Boşluğa ilk çığlık sesimle düşüyor çünkü. ''Boşluk!'' diyorum; Bilincim neyse o. Neye meyletse tamamlamamak için Sonunda ona yorgun, yalnızlaşıyor. Neredeyim? Nasıl kurulur mekansızlığın izahı Her yer siyaha belirirken duvarsız, Burası hangi hiçlik uzayının çarmıhı Birini ben çivilemiştim ama Çerçeveye sığmayan şu kabil elimin acısı. ''Acı!'' diyorum; Çivi neyse o. Neye saplansa bir sebep için Sonunda ona yorgun, eğiliyor. Gözlerimin irisine ayna tutuyor kimseler, Önce kendimle körleştirmeye kalkışıyorlar Sonra bir ölünün uzayan tırnaklarıyla Ve uzayan tırnaklara kum biriktirenler Her gün daha çok umut boğuyorlar. ''Umut!'' diyorum; Aylan neyse o. Neye varacaksa yaşamak için Sonunda ona yorgun, ölüyor! Uyandırın beni artık şu kabustan Yoruldu el, yoruldu bilinç Uyandırın beni Yoruldu çivi, yaşansın umut! Bahri Butimar - Yorgunluk Çıkmazı
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
| ![]() |
![]() | #143 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Merdümgiriz. Konuşmam artık, ağır sözler söylemem bir düş için sabahları göğsüme sedeften bir çiçek işlerim Hiç bilmedim, konuştuklarımdan ne anladın, ormanın korkunçluğunu söyledim, ovanın serinliğini sustum, sen uzun bir uykuyu uyudun, ben düş gördüm Durmadan bir yoldan söz ettim: suyum ben, adımı unutmadım, dolanıp, bir gün yanına düştüğüm bir dağdan söz ettim; dünyanın işine karışmadım, beni avutmaz dünya, beni tutmaz da, dolanıp içinde kirinin yine temiz geldim. Göğsümde sedeften bir çiçek taşırım: Bir büyü bu, hayata karşı yaptırdım konuşmam artık, kalbini kırdımsa senin bil ki yanına düştüm. Birhan Keskin - Su
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
| ![]() |
![]() | #144 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Merdümgiriz. Sözleriniz ne güzel, gözleriniz sis, lütfen yüksek sesle sevmeyiniz. Sıcacık bir serçe düşer gözlerimden. Uzar akşamların sıkıntısı, uzar ay kılıklı bir aşk, evlere sığmaz… Yalnızlığım yalnız kaldı Güvercin uçuşu bir öpücük alır mıydınız? Saat altı. Hüznün mesaisi bitti. Hadi içelim, şimdi insan olma vakti. Bir adam çekip giderim buralardan ıslığıdır. Çekip gidemez buralardan bu onun dalgınlığıdır. Ey kül rengi kadın sahi siz en pıhtı tanıdığım mıydınız? Gün bir uyanmak gibi gerinir. Neyimize yetmez küf ve su, baharat konuşur. Öpün üşüyen ağzımdan, köpürsün gövdem. Şaşırsın böcek! Konuşsun lamba! Korkunç uyumsuzum. Ey gecelerimin ormanı, düzelt hüznümü, köpürt! Su rengi çiçeğim, kestane saçlım, buğum benim. Gece ve çıplak. Çıngırak ve tomurcuğun sesi. Ve hayat ve hayat komuta bende artık!.. Topallayan ah deli yüreğim Böyle başlamak istemezdim… Engin Turgut - Böyle Başlamak İstemezdim
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
| ![]() |
![]() | #145 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Merdümgiriz. ![]() “Sonra içime ve hatta dışıma kapandım. Küsmek gibi bir şey. Bir çeşit gölge fesleğeni. Bir çeşit olmayan hayat. Zaten hiçbir şeyi kararında bırakamamak ve ortasını bulamamak gibi bir sorunum var benim. Epeyce göçebe yaşadım, sadece iki valizim oldu. Bir yığın insan tanıdım. Ama hep yalnızdım.” -Didem Madak.
__________________ Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir. |
| ![]() |
![]() | #146 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Merdümgiriz. Hayır, hayır, hayır.. Kardeşler,bu dünya bana göre değil. Kötü basılmış bir kitap gibiyim Çamur duygusu veriyorum okuyana Elimde bir gümüş zincir Alnımda bir derin leke Kar mı yağmur mu ne yağdığını bilmediğim bir gecede Ey hayat, seni sevdiğim için özür diliyorum Duruyorum önünde, düğmelerim ilikli, aklımın ipleri çözük.. Ahmet Erhan - Hayır Hayır Hayır
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
| ![]() |
![]() | #147 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Merdümgiriz. Beden bir bütündür, öyle değil mi? Bir uyumdur. Öğelerinden biri koparılıp alınırsa -estetik cerrahi yoluyla bile olsa- bir şeyleri eksik kalacaktır. Bedenin bir bölümünün dönüştürülmesi ya da kesilmesi, uzun bir sakatlanmanın başlangıcıdır. Ardından o bedenden başka şeyler de alınacak ve sonunda hipbir şey kalmayacaktır. Ben böyle düşünüyorum. Benim yaşamım işte bu süreci izledi. Bazı safdiller -ya da alaycı kişiler mi bilemiyorum- hala neden tablolarımda kendimi hep çok ciddi çizdiğimi sorma cüretini gösteriyorlar. Kıpırdamadan ve yanıtlamadan bakıyorum olanlara.Herhalde kendimi sürekli kahkahalar atarken resmedecek değilim. Gündelik yaşamımda kahkaha atmadığımdan değil ama kendi kendimle baş başa kaldığımda -ki resim yaptığım zamanlar tam da bu anlara karşılık gelir, başka türlü olamaz- hiç gülecek halim yoktur. Onlara yaşamımın acıklı bir öykü olduğunu, resim yapmanın da yaşamımdan bir farkı olmadığını söyleme cüretini gösterebilir miyim acaba? Frida Kahlo Aşk ve Acı
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
| ![]() |
![]() | #148 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Merdümgiriz. Aşksız ve paramparçaydı yaşam bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Aşk demişti yaşamın bütün ustaları aşk ile sevmek bir güzelliği ve dövüşebilmek o güzellik uğruna. işte yüzünde badem çiçekleri saçlarında gülen toprak ve ilkbahar. sen misin seni sevdiğim o kavga, sen o kavganın güzelliği misin yoksa... Bir inancın yüceliğinde buldum seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. bin kez budadılar körpe dallarımızı bin kez kırdılar. yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz bin kez korkuya boğdular zamanı bin kez ölümlediler yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri suyun ayakları olmuştur ayaklarımız ellerimiz, taşın ve toprağın elleri. yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık törenlerle dikilirdik burçlarınıza. türküler söylerdik hep aynı telden aynı sesten, aynı yürekten dağlara biz verirdik morluğunu, henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz... Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne ne tan atışı doğumların sevincine ey bir elinde mezarcılar yaratan, bir elinde ebeler koşturan doğa bu seslenişimiz yalnızca sana yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Saraylar saltanatlar çöker kan susar birgün zulüm biter. menekşelerde açılır üstümüzde leylaklarda güler. bugünlerden geriye, bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler... Şiirler doğacak kıvamda yine duygular yeniden yağacak kıvamda. ve yürek, imgelerin en ulaşılmaz doruğunda. ey herşey bitti diyenler korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler. ne kırlarda direnen çiçekler ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! Adnan Yücel - Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
| ![]() |
![]() | #149 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Merdümgiriz. Dirayetimizin sınavında hep bütünlemelere kaldık kabul edelim. Önce parmaklarımız çürümeye başladı, sonra gözlerimiz, sonra biz… Tab edilmeden yandığı anlaşılan filmler gibiyiz. Bozuk, atılası ama hep “ne güzel şeyler vardı içinde” diye sohbetlere konu olası. Çocukluğumda tanıdığım güzel bir terzi vardı: “Hayata dikiş tutturacağız diye teğellerimizden olduk” demişti. Siyah önlüğümün beyaz düğmesini dikiyordu. Uzun uzun baktım yüzüne. O da bana bakınca gülümsedim, yanağımı okşadı nasırlı elleriyle. Canım acıdı ama üzülür diye belli etmedim. O terzi öldü bir sabah. Kadınlar kefenini hazırlarken gizlice girdim odaya. İğne iplik kullanmadılar. Dünya böyle bir yer işte. Sen hayatı nakışlarsın, ölürken kefenine düğüm bile atmazlar. O günden sonra siyah önlüğümü bir daha giymedim. O zamanlar benim yüzümden öldüğünü düşünmüştüm. Hâlâ aynıyım, kendimi değiştirmedim. Düşündükçe kayıplara karışıyor insan. Yok olmak var olmaya gebe gibi. Eğer bu bir hastalıksa, sessizlik bu hastalığın ilk belirtisi. Yok oldukça öğrendim… Sonra dağlar gördüm, nehirler… Güzel şarkılar dinledim. Güzel dostlarım oldu. Güzel insanlarla güzel hayaller kurdum. Hatalarım da oldu, okkalı kayıplarım da. Acılarımın hepsi resmi kayıtlara dökülecek cinstendi. Büyümek böyle bir şey mi? Aynı hataları, aynı kayıpları zamana yayıp takvim yapraklarına el yordamıyla hayatı devirmek mi? Henüz anlamını yitirmemiş şeyler varken üstelik. Kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan kedi gibi dönüp dururken ruhumuzun darp edilişine bilet kestiriyoruz. Seyretmeye doyamadığımız da kendi ömrümüz, şikayet ettiğimiz de. Konusunu beğenmediğimiz hikâyelerin hepsi biz’li. Peki ne yapmalı şimdi, sayfayı mı çevirmeli? … Karanlıktan korkan birinin sonradan kör olması ne demektir? Ne demektir iğnenin güneşe saplanması, kaybolmak ne demektir? Adres bilmeden çarpa çarpa koşmaya çalışırken dönememek ne demektir? Kaldığın yere dahil olup ait olamamak, çölün ortasında kum fırtınasına yakalandıktan sonra oradan oraya savrulmak, kendini bir mahsene kapatmak, kocaman tatlı bir gezegene parmaklarının ucuyla tutunmaya çalışmak, demlenmeyen acı, ruhta meydana gelen yırtık, zarar-ziyan-zaiyat, tükenen parmak uçları ve bütün bitişlerden sonra üzerine gün ışığı düşmeyen bir sadakatin gölgesizliği ne demektir? Beşe beş var. Ve sis. İkinci el bir mevsimin tam ortasında savrulan yapraklarımı seyrederken kederli bir sigara tutuşturup kesik kesik üflüyorum. Neyse ki bunların hepsine fotoromanlarda rastlanır. Sayfayı çeviriyorum. Sevim Demiröz - Bunların Hepsine Fotoromanlarda Rastlanır
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
| ![]() |
![]() | #150 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Merdümgiriz. Yıllar geçtikçe uyumak da dinlendiremiyor bizleri. Çünkü oynamaktan değil yaşamaktan halsiz düşmüşüz ve yorulan ne bacaklarımız ne de bedenimiz; artık yorgun ruhumuz, kalbimiz… Eskisi gibi akmıyor gözyaşlarınız ve susmayı öğretiyorlar size, daha çok yoruluyorsunuz. Söyleyecekleriniz birikiyor, farkında olmadan yalnızlık çekiyorsunuz. Sırtladığınız hayat yükü ağır gelmeye başlayıp da sarkınca suratınız, yakınlarınız dahi tahammül edemiyorlar size. Mecburen “Mutluluk” maskesini takıp mutluyu oynuyorsunuz. İşte o zaman fark ediyorsunuz her surete yapışmış maskeleri, dönen bunca oyun içinizi ürpertiyor ve özlüyorsunuz; çocukluğunuzu, masumiyetinizi arıyorsunuz. Ömrünüz o masumiyeti aramakla geçecek, bilmiyorsunuz… Öğrendiğiniz vakit eliniz kalemle buluşuyor; “Masumiyetimi özledim nicedir, Gözleri doğrudan ötesini göremeyen, Çocukluğuma hasretim. Artık gelmiyor düşlerimi kaplayan nur, Bir türlü dolmuyor hayallerimin yeri! Yastık altı ettiğim huzuru bulamıyorum.” Burak Çakır- Yoruluyoruz
__________________ bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
alıntı, anlatı, merdümgiriz |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
| |