![]() |
![]() |
|
![]() | #1 | |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mülksüzler Hayatın kıyısına tutunmuş insanların yurduydu, Katır sırtı görmüş çaya yataklık yapan, sidik ve tütün kokan çay ocakları .. Hayatında şiir nedir bilmemiş, Nikotin kokulu çatal dilli ihtiyarlara Ece Ayhan şiirleri okur, Yoldan geçenleri izler, hangisinin Samsa misali böceğe dönüşme potansiyeli taşıdığını hesaplardık.. Sonra ciğere dolan dem ve dumanın sarhoşluğu ile Yılmaz Odabaşı'na selam eder bir başka kedere yelken açardık.. "Biz şimdi ölsek; en fazla kahvede çaylar soğur... " Sahi siz hiç öldünüz mü ? [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] | |
| ![]() |
![]() | #2 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mülksüzler Derin mi yoksa sığ mı diye düşünüyorken bir kaç yorumu okuyarak kendime gelmeyi yeğledim. Ancak kavram çatışmaları ile karşılaşmadım diyemem. İlginç ki tam konunun ana düşüncesini okurken bir elimde kahve bir elimde sigara kalakaldım. Mülkün tanımını tabiiki de elimizde olan imkanlara göre sıralamayacağım, çünkü ben veya sizler çok şanslı insanlarsınız. İçtiğiniz kahve veya sigarayı geçin şuraya yazdığınız yazı bile bir mülkün sayesinde. Mülklü ama mülksüzün tekiyim. Birine bağımlı yaşıyorum şuan tabii ki konudaki Neruda gibi değil. Ama genel anlamda bakarsak olaya (aile dışındaki etkenlere) hepimiz hasta ve yorgun değil miyiz? Acaba biz mi ölmeliyiz yoksa bizi öldürmek isteyenler mi? Biz de direniyoruz, tabii direnmeyip de anın tadını çıkaranlar da yok değil. Direnmeden insan nasıl yaşayabilir mi? Denizimiz yok diye, denizsiz mi kalalım? Perdenin arkasında deniz olmasa bile bir yağmur yağdığında gökkuşağı ve toprak kokumuz var kim engel olabilir ki bu duruma? Nazım Hikmetin bir sözü var "yaşamak bir oyun" diye. Gerçekten yaşamak bir oyun değil mi? Sadece oyunu yönetenler zorbacı diye biz çocukluğumuzdaki gibi oyunlardan mahrum mu kalalım. Konunun siyasi yönü çok tartışılır yazdığımın yazının son metnini güncel bir olayla kapatmak istiyorum, sanıyorum bu olaya nokta gibi bir şey olur. Geçenlerde haberlerde İzmiri su bastı, yollar çöktü insanlar su da geziniyor gibisinden tırıvırı haberler çıkmıştı bir çoğunuz muhakkak izlemiştir. Ah ne gülmüştüm Dünyanın hikmetini yola bağlıyorlar diye. Bununla kalmayıp prim yaptılar hatta ve hatta reklamlarda çıkıp boy gösterdiler bakın orası kimin elinde o ne yapmış diye. Aradan 1 hafta geçti geçmedi Ankarayı dolu vurdu, bazı köprülerin altı su havuzuna döndü kalmadı temizce yağmur yağdı ha hala daha yağıyor. Acaba şimdi de çıkıp ya biz yağmura engel olamadık Allahın hikmeti mi denilecek. Peki prim çalışması ne olacak. Bu olaya çok güldüm. Paylaşmak istedim. Yani demem o ki, biri çıkıp bir şeyleri engellemeye çalışsa da yağmur yağmurdur, yağar yağar, kaldırımları öper sonra da mis gibi koku yayar. Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir. |
| ![]() |
![]() | #3 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mülksüzler Ortalama bir kariyer icin elinden geleni yapmisti. Cocuklugundan beri ortalama okullarda okumus, ortalama arkadasliklar kurmustu, Asiri uclardan hep uzak durmustu...Cogu bilincsizce, bir kismini ogretilenlerin bilincinde, ilkokul,ortaokul,lise uygulayip durmustu....Hic sinifta kalmadan planlamisti hayatini...Isyan ettigi ya da icinde firtinalar koptugu anlar oluyordu ama bunlar sadece anlardi ve yasamin akisini etkilememeliydi asla... O akilliydi yasamin kucuk aldatmacalarina, gonulcelenlere, sorunlara, bunalimlara takilamazdibutun bunlar "sorunlu" ve inancsiz, sorumsuz insanlara ait budalaliklardi... ve butun bunlarin acisini cikaracakti su fakulte bitsindi... Buyuk sehirdeki ortalama bir universiteye girmisti artik...Mahalledeki cocuklarin hepsinden iyiydi; annesi babasi ellerinden geleni yapmislar artik gurur duymaya hak kazanmislardi... Universite yillarinda ortalama bir fizik. ortalama bir surat,ortalama bir zeka ve espri yetenegi ile bir kac kizla bazi iliskileri olduama oyle kizlara asik olmamak gerekirdi dersler vardi,lisedeyken de boyle olmustu boyle ufak tefek seyler ama ask onun gibi sorumluluk sahibi insanlarin isi degildi, belaydi butun bunlar bela.... Okulda bir suru salak oglan ve kizlar vardi gittigi partilerde gordugu, icip dagitip asik oluyolr ve dersleri beceremiyolardi... Edebiyatta okumayip siir yazanlara varincaya kadar salak doluydu etraf... Ne olacakti bunlarin sonu anne babalarina yuk olup evden para alip duruyolardi... Oysa o hic sinifta kalmadan ortalama bir dereceyle okulu bitirmisti iste.... Acikcasi cok soru sormadi, cok soru sorulmasini da istemedi.... Ne olacakti ki taniyinca birbirini...Kimin kime faydasi vardi... Sistemini kurmustu,hersey yolundaydi... Saglikliydi, universite takimina girememist ama egzersizle saglikli bir vucut kazanmisti, sigara icmiyordu,sadece bir kac kere arkadaslariyla beraber icki icmis ve aslinda pek hazzetmemisti... Soyledim ya cok soru sormadi kahramanimiz, sorgulamadi,onune konulani yedi ve sizin soru sormanizi da cok sevmedi acikcasi beli ac kalirim dusuncesiyle elinden gelenin en iyisini yapti, iyi notlar,torpilli askerlik, askerlik sonrasi beklemedigi iyi bir es, ortalamanin uzerinde bir is.... cok gecmedi karisi alti aylik hamileyken ilk terfisini aldi... ve dogum sirasinda (toplantidaydi ama olsun) saglik bir oglu olmustu ailenin ilk torunu, karisi da saglikliydi... her zaman ki gibi hersey yolundaydi ama aslinda bu onun eseriydi... dogru doktor, dogru kontroller, ozel hastahane... Normal olarak kendine benzeyecek saglikli bir oglu olmustu ortalama bir fizik ortalama bir zekaya sahip ama onun icin dunyanin en guzel cocuguydu... Butun birikimini aktaracakti ona.... butun yillarca ucuz marketleri gezip ucuz zeytinyaglarini alarak aradaki farki hesaplamisti ve aradaki bu fark hicte azimsanmayacak bir farkti... deterjanlar ve cocuk bezleri icinde boyleydi... Onun icin bankada bir hesap acmisti ve bu maddi birikimiydi ama asil bildiklerini anlatacakti ki Cem (ogluna verdigi ad) bilsin ve o da ogluna anlatsindi.... Ardindan karisi ailesi ve is arkadaslari dediler ki; Cem SIKILIR tek basina ona bir kardes lazim.... Ardindan Didem (nedense) geldi... Cem ve Didem'in ikinci isimleri dede ve babaanneye aitti...Sonra dede oldu ve yasam devam ediyordu... Keske Cem in sunnetini gorebilseydi... Gurur duyulcak bir hayat yasiyordu ve hala marketlerde ozel indirimlerden yararlanip ucuza denk getiriyordu.... biraz daha yukselmisti kariyeri ustelik cok uluslu bir sirkette... Butun hersey Cem ve Didem icindi aslinda,Kooperatif denk getirdi sonra akilli bir yatirimdi... Bir kac yil icinde sehrin ortalama bir muhitinde ortalama bir evi oldu, kendinindi.... ama hic beraber tatile gidemediler.... Sirada sirketin ona verdigi arabanin yanina karisina da bir araba almak kalmisti.... Inanmazsiniz ama hersey yolunda gidiyordu... Butun bunlar Cem ve Didem (nedense) icin de gecerliydi... iste bir basarma hikayesinin perde arkasi, perdelerimizi mutlu sonla kapattik... Bu oykude bahsi gecen karakterlerin butun gercek karaterlerle ilgisi vardir....ve ben bunlari bir sise absolut un son dublesinde son sigaramin yuregimi isitan atesi ile yazdim... soz ucar yazi kalir rock'n roll forever.... hic kendimizi kandirmayalim bizi bekleyen hikaye bu...sistem bize mulku dayatir...
__________________ You will naturally be submissive to a man that you trust to lead, even if you're a alpha female! |
| ![]() |
![]() | #4 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mülksüzler "Kahrolsun; daha en basinda iktisadin manipule tanimiyla "bireylerin/toplumlarin sinirsiz ihtiyaci" diyerek, "tuketim cilginligini" ve kendi varligini sigorta eden sermaye!" girizgahiyla selamliyorum tum mulk-i retcileri : ) Ne guzel bir deyimdir "mulk-i ret". Ve Mulkiret, ancak Julide'den beklenebilecek bir cocuk ismi onerisi yaraticiliginda : ) Anladigim kadariyla mevzu iki ana damardan akiyor. Bir yandan ezilen sinifa dayatilmis mulksuzluk, ote yandan "kendine yeterlilik" dusturuyla yola cikanlarin; Heidi'nin ciplak ayaklari tadinda bir mulksuzluk. Glu mevzunun siyasi ve tarihi boyutunu -kendi deyisiyle yuzeysel olsa da- oldukca aciklayici ve net bir bicimde, diger boyutunu nefis orneklerle ele alirken; MorteFlore, daha cok kisisel tercihle varilan kutsi mulkiyetsizlik uzerinde hassasiyetle durmus. Sermayenin besledigi toplumsal eşitsizliklerden kaynaklı "dayatilmis mulksuzlukle", bireysel manada tercih edilen kutsi mulksuzlugun kol kola ilerledigi bu muhabbetten; Run arkadas gibi ben de buyuk keyif aldim. Burasi forumda bir utopya gibi parildiyor .) Aklima cevresindeki esyaya duydugu ofkenin ifade edilemeyen sikintisiyla bunalan, utunamayangillerden Turgut'cugumun; parasıyla orantılı olarak yararlandığı küçük burjuva nimetlerinden "salon-salonmanje" imgesi geldi. Durust olmam gerekirse tuketim cilginligindan nasiplenmedigim gibi bende boyle bir ofke de hic olmadi. Bu da MorteFlore'nin belirttigi paradoks iktizasinca yadirganacak bir hal olmasa gerek. Hernekadar gunumuz dunyasinda "davranis bozuklugu" etiketiyle sokaklardan toplatilacak olsak da; "her turlu gereksinimden siyrilip, kendine yeterlilik" ogretisinin ve kinik okulu kurucusu Antisthenes'in ogrencilerinden Diyojen gibi; yaninda sokak kopekleriyle, bir fici icinde yasamak kesinlikle sayginlik uyandirici ve buyuk cesaret. Ezoterik yapilanmalarda, dergah kapilarinda, eski Atina okullarinda; inisiasyon vasitasiyla, 'bir lokma, bir hirka" ogretilerinin aktarildigi icsel yolculuk, erdem ve kendine yeterliligin; hirka ve lokmalarinin haddi hesabi olmayan masonlar tarafindan, kendi lojalarinda bir rituelle sembolik bicimde anlatilmasi da bir o kadar ironik. (Bunu dile getirmeden gecemezdim elbet). Arkadaslarin klavyelerinden cikan nefis kokularin; halka halka, forumun her tarafina sirayet ettigi; istisare cemberiyle insa edilen bu utopik binaya "bir tugla da benden olsun" diyerek konunun bir baska boyutunu ele alayim istedim. Run arkadasin da belirttigi gibi bu sistem bizi o derece cirkinlestirmis olmali ki, mulkiyet hirsi; ikili iliskilerde de futursuzca "sevgi" kisvesi altinda, insan uzerinde bir hak edepsizligini dogurmus.Hayat arkadasim dedigin kisinin uzerinde tahakkum kurmanin cok dogal bir davranis oldugunu dusunuyor/dusunmuyor; esinin, sevdiginin(!), hangi saatlerde, kimlerle, nerede, nasil davranmasi gerektigini; kisaca senin onun icin cizdigin alanda kendi zavalli manevra hakkiyla yasamini idame ettirmesini bekliyorsun. Tam da bu noktada derdimi; felsefeye merakli, kendisinin de namini duymus, filozoflara deger veren donemin imparatoru Buyuk Iskender'in; "Ne istersin benden?" sorusuna, "golge etme baska ihsan istemem" yanitini veren Diyojen'in "dogaya aykiri bir kurum olan ailenin yerini, kadinlarin ve erkeklerin tek bir ese bagli olmadigi, cocuklarin ise butun toplumun sorumlulugunda bulundugu dogal bir durumun almasi gerek" sozleriyle belirtmek istiyorum. Mevzunun hipodrumunda, ucuncu damar mahiyetinde, dis kulvardan kosturabilir mi bu at mulksuzler? [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
| ![]() |
![]() | #5 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mülksüzler O kadar cok sey yazilmis ki neyi nerden ele almam gerektigini sasirdim... Oncelikle Facebook, apple microsoft ibm vs yani insanlarin kendi kisisel teknolojik devrimlerini yaptiklarina inandiklari mekanizmalar ve enteresan olan bunlari ozgurluk olarak gormeleri... Sorun burda zaten yaratilan tek tip toplum prototipi, kendimi bu prototip'de gormuyorum, bunun nedeni kesinlikle yanlis anlasilmasin anti emperyalist tutum degil biraz da oznel secimler diyebiliriz... Mesela hic bir sosyal ag ile baglantim yok, resmi kayit bilgilerime ulasilabilcek herhangi bir hesabim yok kisacasi internet de... Bu da anarsik bir tavir degildir kesinlikle, izolasyondan kaynakli, steril bir hayatim hic olmadi, yani surdan cikinca suraya gittim, oraya gidince sunla sunu yedim, pazar saat onikide efenin yanindaydim, haydarpasaya giderken de selfie cektim diyemedim hic, benim hayatimda hep birileri birseyleri bilmemek zorundaydi, diger birileri diger birilerinin bilmedigini bilmemek zorundaydi, diger birileri birilerinin bilmediklerinin farkinda olmamak zorundaydi, digerleri farkinda olmayanlarin farkindasizliklarinin farkinda olmamaliydi vs, yani hep bir haltlar karistirdim, kapitalizmin yarattigi sahte toplumcu ahlakla bu sekilde bas edebiliyordum bilmiyorum, ama insanlara bakiyorum herkes ne kadar steril, ne kadar wonderland kafasi ile yasiyor, yeryuzundeki tek uckagitci benim demek ki... Cep telefonumu bile karistirsaniz sosyal cevreme ulasmaniz zordur, cunku kiz kardesimi Anna Boleyn, babami Don Carleone, eski sevgilimi naturdamin kamburu Quasimodo, bana karsi sucluluk hissetmesini istedigim arkadasimi Raskolnikov, en yakin arkadas paketimi atos patos aramis, samimi olmadigim birini Camus un meursault ve buna benzer kahramanlarla kaydetmis biriyim, cunku ona bile benim disimda kimsenin mudahalesini istemiyorum.... bu sekilde bir kod sistemi gelistirdim, ve bu izolasyon bana sonsuz ozgurluk veriyor, bu ozgurlukte beni "mulksuz"lestiriyor her anlamda.... "mulk" bir yuktur cunku... ama konuyu kisisel ele almanin bizi yanlis bir noktaya goturcegini dusunuyorum... hatta daha eglenceli olacak sekilde "populer kultur" ile ele alinmasini oneriyorum, bu "modern zamanlar" isiginda olabilir bilemiyorum... cunku bir tarih okuma yontemi olarak "populer kultur"de buyuk bir potansiyel oldugu dusunulur, Biz "Modern zamanlar"i o isikla incelemisdik... ama karsit gorus olarakta karsimizda, Marksist yaklasim vardi... bu yaklasimda ise "populer kultur"un yonetsel etkileri uzerinde yogunlasilir, kisacasi "populer kultur" kitlelere sahte bilinc asilar, sahte ihtiyaclar yaratir deniyordu...Ama biz o tarafdan bakmayalim suanda, zaten nerden bakmak gerektigini de bilmiyorum (: cunku sadece "Modern zamanlar" i bile konusmak gunlerce surebilir sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] arkadasin da soyledigi uzere... ozetle sunu soyleyelim o zaman filmle alakali, filmdeki en onemli veri "cark"lardir... cunku insanlarla olusturulan uretim sisteminin carklarla ayni olmasi genel olarak donemin sistemini temsil eder, ikisinde de birbirine bagli olan dislerden birinin arizalanmasi durumunda sistemin hata vermesi soz konusu, filmin basindaki kara koyun ki bu Chaplin'dir ve kendisi carkin arizali disini temsil eder film boyunca...Yani aslinda sadece sinema bile incelendiginde tarihe bir cok noktada isik tutabilir insan... Ornegin Amerikan ruyasinin islendigi "altina hucum" bile topluca zengin olma histerisi yasayan bir toplumun vicdan sesi gibidir... velhasil "populer kultur" diye yaftaladigimiz sinema, donemsel olarak, tuketim toplumuna elestirileri, toplumsal guc mucadelelerini, sanayi devrimini,buyuk buhrani, ikinci dunya savasi ve soguk savaslarla degisen toplumsal siyasal dinamikleri, degisen sosyo kulturel yapilari... kent insanlarini, donemlerin uretim tuketim iliskilerini yansitir aslinda... Tez yaziyor gibi oldu (: Aslinda ben karsit fikirli insanlarla tartismaktan daha cok keyif aliyorum sanirim, cunku ayni goruste oldugum insanlar bana sadece edebi bir keyif veriyor, ama karsi fikirlerle karsilastigimda ozellikle belli bir donanima sahip ve tartisma adabina uyabilen bir insanla iletisim benim zihnimde yeni bir pencere acilmasina sebep oluyor ve bu beni daha cok heyecanlandiriyor... bu baglamda sormak istedigim birsey var sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]' ya, cunku daha once bir yazisinda rastlamistim, fakat baslik olarak bir tartisma zemini olusturmak yanlis olabilir dusuncesi ile soramamistim... Orada iktidari savunan bir arkadasa "ben seni cok iyi anliyorum cunku ben de senin gibi dusunuyordum, ben de ayni hataya dusmustum" gibi veya buna benzer bir beyanati vardi... ve ben kendisini takip ettigim kadari ile bana biraz nasil diyim "anlasilmasi zor" gelmisti... Akp iktidarina sempati duyacak bir ideolojiye sahip degil gibi duruyorsunuz cunku... Daha acik soyle sorabilirim hocam siz "yetmez ama evetci" misiniz? bunu hem konunun ipsiz ucurtma misali olmasindan oturu, hem yeni fikirler, yeni fikir catismalari, yeni bir bakis acisi ogrenebilmek adina soruyorum, amacim kesinlikle gerilim yaratmak degildir...
__________________ You will naturally be submissive to a man that you trust to lead, even if you're a alpha female! |
| ![]() |
![]() | #6 |
Çevrimiçi ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mülksüzler @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] son paragrafın konuya yeni bir boyut kazandırmış bu çok hoşuma gitti, bu konuya şu açıdan bir derinlik kazandırmak istiyorum eğer Nötralizm (Herhangi bir devletin, hukuki statü, denge ve antlaşmalarla gerek barış ve gerekse savaş sırasında tarafsızlık durumunu benimsemesi. ) tüm toplumlar tarafından benimsenmiş olsaydı daha adaletli bir dünya ve yaşanabilir toplumlar üretilebilirdi. Daha da önemlisi bu sistemi halk içine indirgeyerek. insanlara benimseterek toplumsal dayatmadan uzaklaştırılabilir bilinçli nesiller yetiştirilebilirdi. Aslında bu yazımın ana fikri insan psikolojisi, toplum bilimleri, sosyal, kültürel, ekonomik, siyasal bilimsel duruşların hayatın içindeki yerini Nötralizm'i içine şırıngalamalıdır. Bizim gibi üçüncü sınıf ülkelerde Totalitarizm mutlak hakim olduğu, toplumsal dayatmanın ve günü kurtarmanın bir yaşam tarzı olduğu günümüzde, gelecek nesillere iyi bir gelecek, özgür ve yaşanılabilir bir dünya bırakmanın kaygısında olanların daha fazla gayret göstermesi gerekiyor.
__________________ Hiçbir şey istediğim yok senden felek! Ama yine de ucuz olsun ekmek Ve pahalı olsun insan hayatı... ‘R.Hamzatov’ |
| ![]() |
![]() | #7 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mülksüzler Ben dün cahil bir insandım ha bugün çok mu değiştim belki de hiç değişmedim bilemiyorum. Her cahil insan gibi benim de sesim çok gür çıkar, inandığım şeyi bildiğim 3-5 şeyle ölümüne savunurdum. Geçmiş halime bakınca utanmıyorum aksine mutlu oluyorum. Yanlış bir yol bile olsa fikrimi savundum, bugün de öyleyim ama bugün ayaklarım yere basıyor. Bugün inandığım şeylerin temeli sağlam ancak geçmişte öyle değildim. Evet yetmez ama evetciydim. Son ana kadar umudumu korudum, egom bana izin vermedi yanlışları görmeye. Yanlışımı kabul etmedim. 2011 Van depremi benim için kırılmanın başlangıcı oldu. O dönem yapılan açıklamalar, vicdansız yaklaşımlar beni inandığım şeye karşı soğuttu. Tam da bu dönemde sosyal çevrem çok büyük oranda değişti. Yeni insanlar tanıdım. Dolu ve ayağı yere basan insanlar. Tartışmaya giremeyeceğim kadar dolu insanlar^^ sesimi çıkarmadan onları dinleyip bir şeyler öğrenmeye çalışıyordum. O dönem kendi inandıklarımı çok sorguladım. Okuduğum yazarları-kitapları-dergileri tamamen değiştirdim. Yav Osmanlıyı şuanki Ecdatcılardan daha ballandıra ballandıra anlatırdım ben^^ Her cahil insan gibi ben de tartışırken karşı görüşün fikirlerini ve ideolojisini bilmeden umursamadan tartışırdım. Ben sol jargon bilmezdim, sosyalist düzen nedir, marksist bakış açısı nasıldır, bu sol ne menem şeydir hiç bilmezdim. Tarih veya Edebiyat gibi bölümlerde insanlar solcu olmazlar daha doğrusu olamazlar çünkü hocalarından öğrencisine kadar bir milliyetçiliktir yürür gider. Kitaplar da bu çizgidedir araştırmalar da. Yav bilimsel makale yazıyor herifler akademik dil yok ama öğrenciyken bu ne yahu diyemiyorsun ki. Benden bilgili insanlarla konuştukça tartıştıkça bir şeyler öğrendim. Her gün öğreniyorum bu hayatta tek amacım bu. Benim cahilliğim buradan gelmekteydi. Egom beni şişirdi ama sonra öğrendim ki bizim ki içi gaz dolu tek müdahalede patlayacak durumdaymış^^ Sözün özü, ben kendimin bu halini seviyorum aslında. Bu cehalet duygusunu ve bunu aşmak için çabalamayı seviyorum. Hayatımda çok güzel insanlar tanıdım, mükemmel hocalardan ders aldım. Bir yola girdik doğru mu yanlış mı bunu ulaşabilirsek yolun sonu gösterecek. Ben öğrenmeyi seviyorum, okumayı ve özellikle konuşmayı çok seviyorum gayrısı önemsiz. Ha aslında yetmez ama evetcilikten evvel azılı bir Ak parti yandaşıydım. Bundan utanmıyorum işin açığını söylemek gerekirse. Pişman da değilim. Sevdiğim bir hocamın deyişiyle "hayatta her nefes alış bir tecrübe" ben de bu bakış açısıyla bakıyorum. Dünden çıktım daha yarına da gelmedik mevzu şu gün şu dakikada. Biraz kaçamak oldu ama benim hikayem bu^^ ******** Aslında bir önceki yorumumda bir çelişkiyi belirttim o noktadan devam edeyim. Mülk = fikir ve beden dedim. Bu noktadan hareketle günümüz dünyasında hepimiz mülksüzüz. Evet fikirlerimiz var ama belirli seçenekler arasından bunları seçmek zorundayız yoksa önümüzde uçsuz bucaksız bir fikir deryası yok. Bedenimiz de öyle. Bizim ama bizde değil. Neyse mevzu uzun umarım hep beraber bir sonuca varırız^^ böyle kaçamak kaçamak yazıyorum ki tadı çıksın ve okunsun yoksa uzun yazıp kimseyi sıkmayalım^^ |
| ![]() |
![]() | #8 |
Çevrimiçi ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mülksüzler @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bir sorum olacak arkadaşım sana yazını keyifle okudum, yaşadığın bu devrim hakkında çevrenden nasıl etkilendin, sonuçta günlük bir geçiş değildi bu. Sende ki değişimin etkileri neler oldu ve bu geçiş süresi ne kadar sürdü? Mutlaka bir fikir çatışması yaşamışsındır bir çok konuda ve kendinle çeliştiğini fark ettiğin zamanlarda ne gibi çıkış yöntemleri denedin.
__________________ Hiçbir şey istediğim yok senden felek! Ama yine de ucuz olsun ekmek Ve pahalı olsun insan hayatı... ‘R.Hamzatov’ |
| ![]() |
![]() | #9 |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mülksüzler @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bir arkadaşımla şuan çok yakın arkadaşlarımın olduğu mekana gittik ben daha bunları hiç tanımıyorum. Bunlar Ak parti eleştirisi yapıyorlar ama ekonomiden, dış borçtan, üretimden, bilimden, sanattan konuşuyorlar. İşin açığı o dönem hiç anlamadığım şeyler ben tipik bir icraat aşığı Ak partiliydim neymiş otoban yapmış, neymiş hastane yapmış bilmem şu bu. Bu adamlar hiç bu sulara gelmiyorlar^^ ben de orta yollu konuşuyorum yav işte sosyal devletin gerkeliliklerini yapıyorlar ona ne dersiniz falan pat çürütüyorlar^^ ben daha da ses etmedim cahilliğimi kabul ettiğim an bu oldu. Beni okuduğum bölümde falan böyle entel, bilgili falan biliyorlar halbuki^^ Bu çocuklarla samimi oldukça fikir alışverişinde bulunduk ne okuyorsunuz ne izliyorsunuz falan bayağı konuşuyorduk. Filmi izliyorduk saatlerce konuşuyorduk. Tartışmak her zihnin kilidini açar bence. Kendimle en çok tarih bilgim noktasında çeliştim. Kitap okuyorum yazar yorum yapmış işte "bilmem şu padişah çok içki içerdi" yav bu saçmalık pat kapatırdım kitabı sonra dayanamaz tekrar okurdum öyle öyle değiştim. Zaten bu forumdaki eski mesajlarım da duruyor oradan nasıl değiştiğim çok net görülür. Zamanında cemaati övmüş adamım ben yav^^ Ben şunu anladım ideolojiden evvel başka şeyler var o başka şeyleri göremediğim müddetçe bir şeyi tam manası ile kavrayamazsın. Örneğin, insan olma, saygılı olma. Ben bu forumda da olmuştur çok kişiyi fikirlerinden dolayı küçümsedim, hatta "bu kadar da salakça şeye inanılmaz" falan diyordum. Bunu aşmak, egoyu geride bırakmak gerçekten zor. Ha şuan diyemem ki ben pirupak bir insanım, hiiiiiiç egom yok var ego biraz var ama törpülemeye çalışıyorum. Dediğim gibi 2011-2012 yılları arası bayağı bir değişime uğradım sonrası zaten malum. Davranış bilinci J.Watson kabaca "bana bir düzine bebek verin onları doktor, hırsız, tüccar yaparım" diyor. Ben çevre etkisini çok önemsiyorum. Evet çevre tek başına etkili değil ama bireyi belli bir kalıba oturtan çevredir. Eğer düzgün bir çevren varsa şanslısın yoksa kendi çabanla oradan yükselip başka bir yere geçmeye çalışacaksın. Burada çevreden kasıt eş dost akraba değil iletişim halinde olduğun herkes. Okuldaki hocadan, yakın-uzak sınıf arkadaşlarına kadar. |
| ![]() |
![]() | #10 |
Çevrimiçi ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | Cevap: Mülksüzler Çevre den bahsetmişken sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] toplumsal normlar, yaptırımlar aracılığıyla bireylerin davranışlarını biçimlendiriyor, bunun sonucunda da sürekli tekrarlanan normlar bir müddet sonra alışkanlığa dönüşüyor. Toplumsal normlar, bireyler arası ilişkilerin kurulmasında da önemli bir etkiye sahip diye düşünüyorum, toplumun ekonomik yapısı, kültürü, inançları gibi çeşitli etkiler den bahsedebiliriz. Senin bu devrimin insanın yaşam içerisinde emek, eğitim ve deneyimleri ile sonradan kazandığı statülere çok güzel bir örnek bence, kendini eleştirebiliyor olman ve hayatında ki değişimi geçmişinden utanmadan anlatmak örnek alınması gereken bir davranış güzel yürekli arkadaşım.
__________________ Hiçbir şey istediğim yok senden felek! Ama yine de ucuz olsun ekmek Ve pahalı olsun insan hayatı... ‘R.Hamzatov’ |
| ![]() |
![]() |
Etiketler |
mülksüzler |
Konuyu Toplam 5 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 5 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Mülksüzler - Ursula K. Le Guin | Zen | Kitap Tanıtımları | 2 | 31 Mayıs 2020 17:30 |