IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   IF Günlük (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/)
-   -   Düş'(üş)ler ~ (https://www.ircforumlari.net/if-gunluk/379177-dususler.html)

Mara 05 Aralık 2011 12:03

-
 
III
Madem arkandan ağlamamı bile çok gördün bana
Al bu taşlar senin olsun o halde
Ve bundan böyle bütün davullar vursun, telleri kopsun sazların
Boşluğa bağırsınlar, birlikte;
Kan kusacağız.
Kan kusacağız.
Madem dünya bunca zalim
Madem yakışmıyor kalbimize.

Bütün davullar gümlesin
Boşluktan gelen, boşluğu dolduranı
Boşluğa böğüreni
Vursunnnn.

Bak! nasıl kan kusuyor külde uyuyan
Dünya görsün.

IV

Her kezim ben

Küle ne öğretebilirse hayat
Onu öğretti bana da.


Ben külün içinde çok uyumuşum.
Ben külün içinde çok uyudum.
Ben külün içinde çok uyudum.

II

İçerde tıkanan çığlık dışarıda inliyor

Sabaha karşı
Uyku kabul etmiyor beni
Dışardan bir yerden
Uzuuuuunnnnuzun
Bir inilti kopuyor.
İçimde zulmün duvarları.
Uykuuuuuuuu
Alsana beni koynuna.
Kalktığımda,
Banyoya seyirttiğimde gözümden sesler boşanıyor.
İçerde,
Sonra bu sessizce akan yaşlar senin, diyor. içimin duvarlarında
Bu taşlar oturuyor,
Çıkaramadığım bir ses var, benden onu çıkarıyor,
Taşın sessizliğinde;
Kalın, ilkel, boşluğa doğru, gecenin kovuğundan
Dışşşşarı doğğğruuuu:
Seni bu yalan dünyaya saldım sonunda
Acıyor çoooooookkkkkkkkkkkkkk,


VI

Ben seni hep sevgilim ben seni hep

Yüzünden geçen dalgalardan okudum.
Ellerine sevgi okudum gözlerine şefkat okudum
Annen seni inkar etmişti
Aldım etime dokudum.


V

Yanmamı bekleme benden
Ben ne çok yandım, biliyorsun.
Yanamam ben yanamam
Yanamam küllerim uçuyor.
Rüyamda sapladığın jiletler etimde
Kanamıyor acımıyor.
Acımıyor
Bu dünya buz, bu buzzzzzzzzzzzzzzzzda
Hiçbir şey acımıyor.

Bunlar yalan,
Yalan söylediklerim
Yalan söylediklerin
Bunlar ancak dünyaya yakışıyor.

Küldüm ben zaten
Küldüm zaten küldüm zaaaateeeen
Kalmışsa eğer
Külün içinde şimdi insanım
uyanıyor.

Dünya görsün şimdi.
Bembeyazzzz dünyaaaaaaaaaaaa
Yoluna baş koyup buzzzdaaaaaaa
Kan kusanı.

I

Tek tek dururken onlar
Öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor :
O ikisi yan yana, alt alta geldiklerinde
Dünya böylece daha geniş oluyor
Biri ötekine ateş sunuyor

Ve eski kitaptan çıkıp başka bir anlam oldukları gibi oluşlarını da beraberlerinde taşıyarak
Çoook eski bir kitapta, ısınsın diye
Masalı tetikliyor ama yine de olduklarının ötesine taşan bir başka masal oluyor
Öbürü, henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor :
Büyü böylece büyü oluyor
Öbürü henüz yanına gelmemiş olanı çağırıyor :
Masal mıydılar, soruyor…
Maaaasssssssaaaaallllllllllllllll…

VII

Dünya ne ki sevgilim,
Benim sana yaptığım kubbe yanında?
Düşsün, olsun, bırak,
İçinde yıldızlar patlıyor.
Kolaydır inanmak kadar inanmamak da.
İster sal kendini dünyaya, ister kal yanımda
Her şeyden öte öyle sevdim ki ben seni
Yoluna baş koymak diyoruz
Biz barbarlar buna.

VIII

Kırdım, evet, o yalan mekânı kırdım
Çıksın diye ortaya
Çırrrrrrrıııllçıpplaaaaaaak :
Sen benim yuvamsın
Yuvanım ben senin.


IX

Beni bilmediğim bir dünyaya attı...
Bir cümlem yok, darrrrğğmadaaaaaaanıım, bundan.
Bir düşümüz vardı, "birlikte yaşamak" koymuştuk adını,
Çok acıyor, belki bundan.
Aşkî bir cümle mi bekliyorsun benden.
Beklemeeeeeeee.
Mutfakta reçel yapan iki kadın. Kırmızı biberleri filan.
Rüzgâr alan biraz tepe bir yer.
Bakınca, iki yandan
Uffffffffffffuk filan.
Dünya yuvarlak değil de hafif elipsmiş gibi.
Kaldı ki iki kadın, dünyanın yuvarlağını
Zaten anlamayan.
Böyle.
Kendime inandığım gibi inanmıştım ona da.
Aşk olanın ötesinde bir aşktan söz etmek, aaaaaaah
Bir inançtı desem.
Bu kadar dağılmam kendimi şimdi
Bu dünyaya fırlatılmış gibi
Hissetmem, bundan.
Ne söylememi bekliyorsun
Hava aldıkça sızlayan bir diş var içimde.
Susmam bundan,
Konuşmam bundan.
Ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata.
İnsan olmuştum ilk o zaman.
Ya da bozmuşlardı ben yenidoğandan.
Kendimi acıya teslim ettiğimde hatırladım,
Ölünmüyordu, hatırladım.

Ölünmüyoooooorrrrrrrrrrrdu.

XI

Acı çekerken de adil ol, diyor bana.
Adil ol.
Sen değil misin inanan
Hayatın büyük bir kader olduğuna,
Kaderi yönlendirmek bile o büyük kaderin
İçindedir
Filllllllllllan.
O yüzden şimdi adil ol.
Sus. Söyleme böyle şeyler! adil ol.
İnanmıyorsun değil mi?
Beni bilmediğim bir dünyaya attı,
Diyyyyyyyorum.
Diyorum ki,
Sözde kalır her şey. sözzzzzzzzde kalıyor.
Bir de bana adil ol, diyorsun.


X


Ey duymayan insanı,
Ey hayat dedikleri büyük kusur.
Ey kimselere değişmediğim
Ayrılığın neden bunca ağır?
Hani adalet?
Bir kasım' dan öteki kasıma
Bir yanım kör bir yanım sağır.

XIII

Darmadağınım.
Darmadağğğnıııımmmm ve
Hepsi burada; aprın çor tigin haşim, kadı burhaneddin
Hepsi burada, kör, topal, haşin
Bağğğğrrrrıyorlar :
Bırak soğusun,
Bırrrak soğusssuuun
Bırak soğusun parçaların
Tekrar bitiştiğinde
Başka bir şey olacaksın


XV

Ben başka bir şey olmak istememmm
İstemedim başka şey.
Sabırla sevgilim sabırla
Acılarımız
eşitlensin bu şehirde
Diye diye.
Bu şehirde etten geçip kalbe erişene
Dek sabırla. tek, sabırla.
Kaç kişi var bu şehirde
Ruhunu sana kubbe,
Kubbeeeeeeeeeeeeeeeee
Etmiş!

XIV

Büyük keder içerirmiş, gördüm, anladım
Etten geçip aşka varanın sevgisi.
Bunun yanında sevgilim bunun yanında
Etin ihaneti, kısaca Hiçbir şeydir.

XII

Şimdi bir masaldan bir peri
Sessizce dinlesin beni,
Alsın yorgun başımı
Alsın cümlemi
Usulca kalbine koysun.
Benim cümle taşıyacak halim
Yooooooğğğğğğğ.

XXXI

Katlanan, insanın birbirine yapışan yaralarından
Bir yuva inşa etmektir aşk da, varla yok arasından
Ve ahşabı kemiren de ahşaba dahildir,
Değil dışarıdan.
Beyhude insanın yuva arayışı ama
Yine de yuva arar insan.
Dışarısı sevgilim, dışarısı senin
Kendini sürekli kaçak kılacağın yollardan başka nedir?
Yollar ki hep gider, hep yatay.
Ah ben bu kubbe fikrine o yüzden
Takılmışım; kubbe ki yüzseksen derece bir şey,
Büyük bir arzuyla mümkün.
Gayretin bildiğimiz ve unuttuğumuz anlamıyla örülen.

XVI

İn ordan, in ordan
İnnnnnnnnn, diyor bana
Zamanın ensesinden.
Ay adaletten söz eden zalim
Şimdi bi dur, düşün :
Ev ki, en büyük mahremiyetti
Kimdi vuran, kimi, en mahreminden?

XVIII

En acısını sevgilim en acısını
Tadayım istedin :
En acısı buydu.

XVII

Omurgamı aldın benim.
Omurgamı aldın.
Omurgamı aldın.
Omurgamı.
Niye?!

XIX

Varla yok arasındayım
Varla yok arasındayım
Hep, varla yok arasındaydım.
Zaten.
Ben bilmedim ki
Niye teyelliyim, niye?
Varla yok arasında
Varla yok arasında
Elimde bir kırık testi
Elimde bir kırık testi
Nereye bırakayım!

XX

Gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum

Yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep
Ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
Bilemem, belki bu yüzden
Ben sana yanlış bir yerden edilmiş
Bir büyük yemin gibiydim.
Beni hep aynı yerimden yaralayan o eve Yine de döneyim döneyim istedim.

XXI

Ah benim sesimle
Söylesem de, inanmazlar
Benzemiyor çünkü bir
dile.
Döndüğüm, döndüğüm ama döndüğüm
Döndüğüm bu sema sensin. dönnnnnnnnn
Düğüm.
Sen benim kara ömrüme vuran
Suyumu harelendiren sevincimdin.

XXXV

Onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim.
Bağışla kendini artık onu da
Bırak gitsin.
Bırak gitsin.
O senin en ezel gününden kaderin
Sen onu nasılsa bin kere daha
Seveceksin.


XXII

Günler öylece kendi kendine
Geçsin diye
Bir camın arkasında durdum
Bana dokunmasın hiçbir şey
Hiçbir şey yarama merhem olmasın
İyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye
Bir camın arkasında durup
Akan hayata ve zaman baktım.
Bilirdim, biliyordum, biliyorum,
Bittiğinde, geçtiğinde,
Azaldığında sızı, iyileştiğimde,
O saman tadıyla karıştığında;
Her şey daha acı olacak.

XXXIII

Ne sanıyorsun?
Ne sanıyorsun?
Benim olan artık
senin de kaderin :
Dağbaşı,
Oradaki yaralı ıssızlık.

XXIII

Biz iyileşmeyiz diyor ilhan
Biz iyileşmeyiz bunu bil, diyor.
Biliyordum : ağırdı
Biliyordum : çok ağrıdı
Biliyordum : adım adım...
Ben seninle sevgilim
Mutsuz ama bahtiyardım.

XXIV

Bir masal
Bir taş
Ağırlığında olabilir mi?
Olurmuş meğer.
Birlikte bir masala inanmak istedim
Ben seninle, sadece bu.
Sen beni tek
Tek
Tek
Bıraktın.

Benim artık taş taşıyacak,
Taş kaldıracak, taş atacak
Halim mi var!

XXV

Evet kara bir ömür bu benimki.
Kara bir toprak.
Gerçekle değil,
Hakikatle değil,
Kalbimin aklıyla kurduğum
Kara bir ömür.
Yalnız değilim, biliyorum
Binlercesi var,
Onbinlercesi vardı.
Kara bir ömürle buradan geçen.
Sen bundan böyle
Gerçeğin yan yana getirilmiş
Yamalarıyla yaşayacaksın.
Ben çoktan çıvdırılmış bir şeydim
Sevgilim.

XXVII

Gözlerimde
Bir çita oturuyor birazdan deppppp
Parrrrrrrrrrrrrrrrrr.
İçimdeki çilekeş fujiyi tırmanıyor sana
Eski bir mektuptan gözlerime yağma
Dünyanın bütün neonları yanıyor sönüyor
Ve bir fotoğraf iki jiletle
paramparça.
Bir su aygırı kadar yaralıyım dünyadan
Anlıyor musun?
İçimde uzağa bakan bir zürafa var
Hayat orda burda her yerde kaynıyor.
Birazdan öleceğim, içeceğim su nerde?

XXX


Kar şiddetle rüzgârla büyük bir kırgınlıkla
Vardı gece yarısı dağlarına.
Gelemem artık yanına.
Ben kaybettiğime ağlayayım sen kaybettiğine ağla

XXVIII

Ömrümü adadımdı.
Elimden aldığın ve parçaladığın şey bu!
Adaletin adını neden anmıyorsun burada da?

O yüzden büyük yaram
O yüzden büyük öfkem
O yüzden dinmiyor
İçimde hepsi, hınca hınç.
Hıncahıııııııııııınnnnnç.

XXVI

O kadar uzun yol geldik ki seninle
Şimdi, sen ayrı ben ayrı olan o yolu
Nasıl yürüyeceğiz?
(Biz seninle yoldayken
Yanımızdan ovalar, ağaçlar; titreşen
rüzgârlar akmıştı.
Bir yolumuz olduğunu,
Yol kazalarını, yol yorgunluğunu o zamanlar biliyor muyduk?)

XXXII

Ömrü gurbette geçenler gibiydim senin yanında
Duymadın mı, çok söyledim?
O uzun gurbette,
Ben senin "adalet" diye diye nasıl unufak olduğunu
Gördüm.
Göre göre, duya duya,
Yine de bigâne olarak her şeye.
Bilmedin ki; ben senin gurbetinde delirmemek için
Kalbimin aklıyla ördüğüm bir yıldızlı kubbede
Yaşadım.
Tecellinin içinde ecel durur sevgilim, görmedin mi?
Adaletin içinde bir zalim oturur.

XXIX


Sonra, çoook sonra, bu parçaların sonunda
Sen beni kızını çok seven
Bir anne olarak hatırla.
Ben ki hiç kavuşamamıştım sana.

XXXXII


Ve huzurla, içerde bir yumuşak ışık
Dışarda dağların etrafını saran kızıllık vardı.
Durmak için dünyanın dışında iyi bir sebep
Ve bir ana enstrüman;
İncecik bir müzikle piyanonun tuşlarına vuran.
Yüzünde yeryüzünü gördüğüme duyduğum bir şükran.
Her şeyin sertliğini gömen ve uyutan bir kış,
Sen ki, de ki grand teton' a kar yağdı.
O karın ortasında önümüzden bir nehir
Karla karışık akardı.
Sarartma beni
Sarartma
beniiiiiiiiiiiiiiiiiii.. Sarartma.

XXXXIII

Fazla insansın sen sevgilim fazla insan
Bir barbarım ben oysa, bir hayvan
Dilim bağışlamaktan söz eder benim
Seninki adalet ve intikam.
Söylemeye gerek var mı sevgilim
Söylemeye gerek var mı şimdi
Yetiştirdiğim en iyi nişancı vurdu beni
Klimanjaronun karları sevgilim
Klimanjaronun karları
İnnnniiiiiyor aşağı.

XXXIV


Birini seviyorsan onu öldürme! demek kolay
Oysa her âşık önce kendine sonra yanındakine cellat.
Ve aşkta ölümün bir anlamı vardır, görklü kılınan
Bozulsun diye im
Her ateş önce yanını yoklar sevgilim.
Bundan böyle ne vakit bir yangından artakalan
İsle kararmış bir şair
Gölgesi görsen
Başıboş, duran, susan, içinden yanan :
Ya da bir kızkardeş, ağlayan kekliğine,
Uzak ve göğsüne klarnet sesiyle dolaşan.

XXXVI

Bunca zaman sonra, neden ona dokunmadığımı
Neden çekmediğimi silahlarımı kınından
Planı biteni kalbime koyup kendimi çektiğimi
Soruyorsan...
Ona dokunmadıysam,
Dokunmadıysam tek bir sebepledir...
Bir barbar ancak eşitine dokunur.

XXXVII

Akan sokaklarda yan yatmış otlara benziyorum
Rüzgârla yana savrulan dallara.
Aşk için ihanetle vuran aşk
Aşkmola?

Ah ciğerimin köşesi, kavrula kavrula
Kopuyor gönülbağım, sen bağla.

XXXXI

Bir nefeslik can kalsaydı sana üflerdim canımdan
Diyecekler; çok yüksekti ondaki zindan
Görmeli, eline almalı, sıvazlamıydın, öğretemeden
Yazgına kanat ol kol ol diyemeden ayrı düştüysem senden.
Buna yanarım çok, en çok buna yanarım inan.
Onaramazdım kırdığım yerleri
Onaramazdın kırdığın yerleri

Son bir nefesle sana sarıldımdı.
En acısı buydu.
En acısı buydu.

XXXIX

Aşk iki kişi arasında asla eşitlenmeyendir.
Ben bir divan şairi değilim ki sevgilim
Sana bercesteler düzeyim
Yine de giderayak, gözlerine, ellerine, ayaklarına
Tutulmuşluğumu herkes bilsin isterim.
Ben bu çıldırmış vaktin, ben bu yılan zamanının
Paramparça edilmiş şairiyim.ne diyeyim!
Yine de içimde, çooook eskiden kalma bir
Ya leyl...ya leyyylllllllllle bir çöl gecesine ismini bırakayım.

XXXVIII

Bir dalda iki kiraz gibi
Aşk ile öfke arasında
Yanayana,
Dursun bu aşk. aşk, mola!
Ey yaban!
Ayaklanacağım
Ayaklanacağım!
Dizlerimin bağını bağla.

XXXX

Sözde kalır sevgilim
Sözde kalır bütün sözler
Aşk çünkü, aşk çünkü kendine bir yol, bir ideoloji ister.
Bilirim, çöl rüzgârında çalıdır bazı yaşlar.
Sen sevgilim ilerde,
Biraz daha ilerde
Bir tarihe başlayacaksın, orası işte
Benim tarihimle başlar.
Ve say, geriye doğru, tek tek
Sende kalsın şimdi al bu taşlar.

. b i r h a n k e s k i n .
-TaşParçaları-

Mara 05 Aralık 2011 12:15

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ağzımdan dökülen cümleler;
  • İnsanın kafasındaki sesler hiç susmuyor bazen.
  • İkinci kattaki kadın hergün sokağı izliyor o ahşap pencereden, üçüncü kattaki adamda elinde kalemle okuyor hep kitapları oysa çok yaşlı.
  • Çok kırıyor bazen insanlar..
  • Yalanlar, yarabantlarıdır.
  • Doğayı ve denizi iyi zannederdim, birgün ikisinin de aslında varederken yokettiğini öğrendim.
  • Tüm fikirler, tüm düşünceler, duygular, zevkler, paylaşımlar, tüm hisler herkes için aynı, herkes istediği takdirde, hiçbir şey bir ‘ince bel’ etmiyor.
  • bazı şarkılar, çok yalnız.
  • bir sandığın içine giriyoruz sandığı odanın en ücrasına saklıyoruz kilitliyoruz mutlaka sonra bir tahtakurusu geliyor kalbimize kadar giriyor, hepsi bu.
  • bazen çok acıyor, demiş miydim?
  • çok fazla acıyor bazen de..
giz.

Mara 12 Aralık 2011 19:19

- - - - -
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Ben sana en ücra köşeleri açtım içimdeki, seni yaraladıktan acıttıktan sonra..
Anlarsın zannettim, her şeyin bir nedeni olduğuna inanmamı, insanlara değer vermeden kırmamı, parçalamamı, öldürmemi anlarsın zannettim,
beni nasıl öldürdüklerini sana anlattığımda cinayetimin öfkesi seni de sarar zannettim..
Beni nasıl lime lime ettiklerini, acımadan nasıl deştiklerini anlattığımda vahşeti onaylamaz zannettim yüreğin..

Yaralardan bahsetmiyorum sana ben, parça parça kesilen etlerimden, kandan, hançerin bir deriyi tam sırtında nasıl yırttığından bahsediyorum..

Kanayan yerlerime tuzu gözlerinden düşürüp basmadılar bile, elleriyle tuzları bastılar bu yüzden acım öyle derin, öyle içten hâlâ..

Beni nasıl kandırdıklarından, beni nasıl bu noktaya getirip bıraktıklarından bahsettim sana günlerce gecelerce, dizlerinde, omzunda bunun izleri var..

Ama olmadı, anlattığımda yüreğin biraz sızlasa da sabah uyandığında her şeyi unutmuştun -hepiniz unutursunuz nedenleri zaten-, ben hâlâ suçluydum, katildim, kötüydüm..

Oysa içimdeki öfke dinmiyor, acım geçmiyor öldürdükçe, bana yaptıklarını onlara yaptıkça duruluyorum, sakinleşiyorum. Hepsi bu.

Evet ben beni öldürenleri bu hâle getiremedim, belki şimdilik masum olanlardan aldım öcümü ki bu yüzden suçlarsın sen hep beni,
ama hiçbiri, hiçbirimiz masum değiliz aslında, bıraksam tekrar izin versem yine öldürürlerdi onlarda.

Ben öldürülmeden, öldürüyorum.


not: kendi cinayetimin acısı,sızısı,öfkesi,sevgisi,yarası hiç ama hiç azalmadı.
giz.

esekherif 12 Aralık 2011 19:23

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
Bir şehrin uzak semtleri gibi gözlerin
üzgün, kara, ayaklanmaya hazır
ben yaralar kuşanıp katılırım onlara
onlara katılırım yedek mermi ve şarkılar alarak
seni alırım sonra her bir yanım çağıldar
bir oyuna kalkarız sıkılmış yumruklarla
yazarız duvarlara fırtınalı yazılar...

İ.Özel

Mara 12 Aralık 2011 19:33

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Bedenindeki yara izimi,

kalbindeki hançerimin izini,
seni çok sevdiğim sabahları,
delirip terk ettiğim geceleri,
seni ağlattığım geceleri,
beni terkettiğin akşamüstlerini
yastıklarındaki çığlıklarını/çığlıklarımı nasıl unutursun
nasıl ilgilendirmez nasıl olduğum seni!
Beni sen nasıl unutursun..

ben, giz.. giz’im ben,
o şarkıları şiirleri sesinin titreyişini nasıl unutursun..
Büyüttüğüm ve büyüdüğüm bir çocuktun sen,
adam oldun(!) ve gittin.

bu senin olsun;
Fazla insansın sen sevgilim fazla insan
Bir barbarım ben oysa, bir hayvan
Dilim bağışlamaktan söz eder benim
Seninki adalet ve intikam.
Söylemeye gerek var mı sevgilim
Söylemeye gerek var mı şimdi
Yetiştirdiğim en iyi nişancı vurdu beni
Klimanjaronun karları sevgilim
Klimanjaronun karları
İnnnniiiiiyor aşağı.
.birhankeskin.

Hayat 13 Aralık 2011 12:29

Cevap: Jean Seberg ~
 
Alıntı:

Mara Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1040935465)
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Yaşadığı bunalımlı günlerden sonra depresyona giren Seberg film çevirmeye devam etti.Fakat sık sık intihar teşebbüslerinde bulunuyordu. En son 1978 yılında Paris metrosunda bir trenin altına atlamaya çalıştı. Bir hafta ortadan kaybolduktan sonra 8 Eylül 1979'da Paris'in dışında bir yerde arabasında ölü bulundu. Yanında boşalmış bir kutu uyku ilacı ve bir intihar notu vardı.

  • yaşamına son verdiğinde elinde romain gary ile evliliğinden olan oğluna seslenen bir mesaj vardı: diego, sevgili oğlum, beni affet. artık yaşayamıyordum. beni anla. bunu yapabileceğini biliyorum ve seni sevdiğimi biliyorsun. güçlü ol. seni seven annen.

“Ne değiştirebildiğin, ne yardım edebildiğin, ne de terk edebildiğin bir kadını sevmenin ne demek olduğunu bilemezsiniz…”

Mara 15 Aralık 2011 12:31

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...][Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Mesela vivaldi sizi asla öldürmez.
Hüzünlendirir, huzur verir, düşündürür ama asla öldürmez.
Beethoven da öyledir çok istisnai durumlarda çok üzebilir.

Ancak Mozart öyle değildir.
O isterse sizi öldürebilir, intihar ettirebilir, delirtebilir, süründürür, acıdan geberip yeter dersiniz bunu Mozart çok rahat yapabilir.

Bu yüzden tipik bir insan olarak bende Mozart ı daha çok ve bir ayrı severim diğerlerinden.

Mara 15 Aralık 2011 12:53

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
Her yara tende bir iz için,
hatırlanması yasak bir giz için kabuk bağlar.

yagmuR 15 Aralık 2011 13:01

Cevap: Jean Seberg ~
 
Alıntı:

Hayat Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1040957169)
“Ne değiştirebildiğin, ne yardım edebildiğin, ne de terk edebildiğin bir kadını sevmenin ne demek olduğunu bilemezsiniz…”

demis Mara*..
“Ne değiştirebildiğin, ne yardım edebildiğin, ne de terk edebildiğin bir erkegi sevmenin ne demek oldugunu bilemezsiniz'' diyor yagmuR


Mara 16 Aralık 2011 11:57

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

kendi kötülüğümü istiyorum .kendimi kendime kırdırıyorum .uzun soluklar alıp vermeyi başaramadığım için kısa kısa yaşıyorum .kendi kötülüğümü istiyorum !

'' bazı kadınlar kırmızı sever ''


- eskiyorum .jartiyerli iki bacak arasında tüketiyorsun bizi yada çoğaltıyorsun .eskiyoruz tek bildiğim bu .seninle ben ,seninle o ,seninle diğerleri ne kadar çoğaldık . biz yalnızlığı elinden alınmış iki zavallıyız ve sen bir kaç kadının intihar sebebi farkındamısın ? .kalabalıklar ağzımı ağzından söküyorlar .


'' bazı kadınlar siyah çorap giymemeli ''


şimdi sizin için bir şarkı seçeyim müzik kutusundan.yada bir koku gecenin gündüze taşıdığı bir koku .bir kaç tane umut dolu sözcük armağan edeyim saçlarınıza sabah olduğunda odasında ilk kez otuz bir çekerken yakalanan çocuk kadar utanın beni ondan ,onu benden ayrı diyarlara attığınıza .dün gece herkes öldürüldü bu kentte .siz nefes almaya devam edin aldırmayın .her zaman bir yangın merdiveni vardır nasılsa !


'' bazı kadınlar sadece çok iyi sever ''


- kan göğsü geçer gider

bana beni öldüreceğini söyle der gibi baktı kadın .
sayfa 55 ..titriyorum sensiz yatışlarımda .terin bile soğuk .titriyorum .

'' bazı kadınlar çok güzel ölür ''


........ göğsümde bir ağrıyla uyandım sabah birileri içimi boşaltmış .birileri içime yalnızca iki kelime bırakmış .

adın ve soyadın .
soyadın ve adın .
içim .

'' bazı kadınlar ''

kedi sever ve canı sürekli yeşil erik ister !kendi kötülüğümü istiyorum .kendimi kendime kırdırıyorum .uzun soluklar alıp vermeyi başaramadığım için kısa kısa yaşıyorum .kendi kötülüğümü istiyorum !

'' bazı kadınlar kırmızı sever ''


- eskiyorum .jartiyerli iki bacak arasında tüketiyorsun bizi yada çoğaltıyorsun .eskiyoruz tek bildiğim bu .seninle ben ,seninle o ,seninle diğerleri ne kadar çoğaldık . biz yalnızlığı elinden alınmış iki zavallıyız ve sen bir kaç kadının intihar sebebi farkındamısın ? .kalabalıklar ağzımı ağzından söküyorlar .


'' bazı kadınlar siyah çorap giymemeli ''


şimdi sizin için bir şarkı seçeyim müzik kutusundan.yada bir koku gecenin gündüze taşıdığı bir koku .bir kaç tane umut dolu sözcük armağan edeyim saçlarınıza sabah olduğunda odasında ilk kez otuz bir çekerken yakalanan çocuk kadar utanın beni ondan ,onu benden ayrı diyarlara attığınıza .dün gece herkes öldürüldü bu kentte .siz nefes almaya devam edin aldırmayın .her zaman bir yangın merdiveni vardır nasılsa !


'' bazı kadınlar sadece çok iyi sever ''


- kan göğsü geçer gider

bana beni öldüreceğini söyle der gibi baktı kadın .
sayfa 55 ..titriyorum sensiz yatışlarımda .terin bile soğuk .titriyorum .

'' bazı kadınlar çok güzel ölür ''


göğsümde bir ağrıyla uyandım sabah birileri içimi boşaltmış .birileri içime yalnızca iki kelime bırakmış .

adın ve soyadın .
soyadın ve adın .
içim .

'' bazı kadınlar ''

kedi sever ve canı sürekli yeşil erik ister !


dilem kuşaklı.

esekherif 16 Aralık 2011 12:25

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
Bazı kadınlar vardır
ayağını burkup
çatık kaşlarıyla sayfa sayfa
emzirdikleri
hayatı kusarlar

Mara 18 Aralık 2011 13:31

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Seni bu sabah içimden azad ettim,
çoktan gitmiştin belki yanımdan ama bu sabaha karşı o sert kahveyle biraz uykusuzlukla seni sisli gökyüzüne bıraktım, sana en yakın olabildiğim şehirde.

Çok değil bundan bir ay önce burasının planını yapıyorduk,
hayatımda en güvendiğim insanlardan biriydin. ben pek güvenemem bilirsin, tanırız insanları.
-birkezbilesormadınyargıladınveastın-
bu konuya girmeyeceğim şimdi, gereği yok artık.

ben senin kadar kolay vazgeçemedim senden bilirsin her seferinde sen direnirken ben ağlak bir hâlde dön diye uğraşırdım,
çünkü olmadığında akciğerlerim bunu yadırgıyor düzgün nefes alamıyorum.
kocaman bir parça eksik kalıyor,
ve ben o boşlukta ne yapacağımı şaşırıyordum.
hayatımda birinin bana kurabileceği en ucuz ve en yaralayıcı cümleyi kurdun.
neyse oralara girmeyeceğim,

yine aynı oldu aslında tüm yaşananlara, birbirimizi öldürmeye yüz tutmuşluğumuza rağmen ben hala umarım bir şekilde bunu da atlatırız, belki döner gibi şeyler söylüyordum,
bugün sabaha karşı bu cümleleri de bıraktım peşinden ben o gökyüzüne.

içimde ne kin var ne nefret, bir zamanlar çok sevmiştim seni cümlesi açıklıyor artık benim lûgatımda seni, hepsi bu.
Çok mutlu ve huzurlu olmanı can-ı gönülden dilerim,
ben bu sabah senin için ağlamayı bıraktım gökyüzüne,


uzağımda açık denizdi o, yürüdü gitti.
ben kıyıda ıssız bir ev, ince boğazda gıcırdayan tahta iskele,
iskelede bir lastik, az ilerde turuncu bir şamandıra,
içimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum.

bir siyah beyaz kare içinde, hepsi hepsi bir hatıra işte
bıraktın, unuttum, unutuldum.
.birhankeskin.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Hayat 19 Aralık 2011 19:17

Cevap: Jean Seberg ~
 
Alıntı:

yagmuR Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1040959546)
demis Mara*..
“Ne değiştirebildiğin, ne yardım edebildiğin, ne de terk edebildiğin bir erkegi sevmenin ne demek oldugunu bilemezsiniz'' diyor yagmuR

Yani? Sizi anlayamadım.

yagmuR 20 Aralık 2011 14:47

Cevap: Jean Seberg ~
 
Alıntı:

Hayat Nickli Üyeden Alıntı (Mesaj 1040966115)
Yani? Sizi anlayamadım.

@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] neresini anlamadınız ki ? siz bir kadını sevmekten bahsetmissiniz .. ben de dedim ki :

“Ne değiştirebildiğin, ne yardım edebildiğin, ne de terk edebildiğin bir erkegi sevmenin ne demek oldugunu bilemezsiniz''
ben de bir boyle bir erkegi sevmenin ne demek oldugunu bilemezsiniz .) sevdigim birin, tarif ettim kısacası.

Mara 12 Ocak 2012 10:36

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Yeni başlayan bir gün yardımcı olmuyor
Uykusuz geçen gece yardımcı olmuyor
Aldığım ilaçlar,gittiğim doktorlar,
Vücudumdaki yaralar yardımcı olmuyor

Gittiğim şehirler, tatiller
Yeni yüzler yardımcı olmuyor
Aldığım kararlar,bozduğum kurallar
Kendime yenildiğim günler yardımcı olmuyor

Şırıngayla çekip alsınlar seni, tüm vücudumdan ruhumdan,
Kırıntın bile kalmasın beynimde
Ki ben yine ben olayım...

Yeni yüzler yardımcı olmuyor
Geçen aylar,geçen zaman
Hayatına uzaktan bakmak yardımcı olmuyor
Olmuyor,yardımcı olmuyor...

Grace 12 Ocak 2012 10:42

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
Oldurmaya yetemeyişi hallerin can çekişi der susarım.

Mara 15 Ocak 2012 12:18

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Mara 15 Ocak 2012 15:07

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
baş parmaklarımın kenarlarını işaret parmaklarımın tırnaklarıyla yoluyorum, etimi, bazen kanıyorda. bazen bunu sadece baş parmaklarıma yapmıyorum.

alt dudağımı kemiriyorum, genelde yara yapıyorum.

kollarımda, bacaklarımda, sırtımda kücücük kırmızı nokta yaralar yapıyorum iki tırnakla.

saçlarımı kesiyorum ara ara.

günde 1 öğün yemek yiyorum 3 öğün içiyorum.

sigarayı aktif bir şekilde kullanır hâldeyim.

durbenbirsigaradahayakayım.

bunlar bana garip, kötü,ciddibirsorunvaralarmı hissi vermiyor, bir çoğunuz okuduğunuzda garipseyeceksiniz muhtemel.

üzülüyorum bazen yaşıtlarım hayat sevinciyle dolup taşarken, birşeylere heyecan biriktirirken, bazen sendeleselerde bir şekilde kalkıp gülüp eğleniyorken, ben bir sigara daha yakıyorum evde.

çağıranlara, arayanlara,çevremdekilere bahaneler üretiyorum ne benim uydurmaya emek harcadığım ne de onların inandığı cinsden.

eskiden düşüyor gibi hissederdim, şimdi sadece savruluyorum gibi hissediyorum, oysa yatağıma kazık çattım galiba.

klasik bir depresyon hâlini kronik olarak yaşıyorum sanırım. bazı şarkılara gülüyorum, bazı filmlere ağlıyorum ama en çok bazı şiirlere çok ağlıyorum.

kimse beni sevmiyor tribinde değilim, kimseyi sevemiyorum hâlinde de değilim.
hatta çoğu zaman biraz fazla seviyor olabilirim sevdiklerimi, ama bir yalnızlık, anlaşılamama, yahut sadece bıkkınlık hissediyorum.

ben lisedeyken ergenlikte olduğuma kanaat getirmiştim, ya ben hâlâ ergenlikten çıkamadım ya da bukowskinin dediği gibi diğer insanlar benim anlamadığım bir şeyi anladılar hayatta.

ben sadece biraz fazla ağlıyorum, biraz fazla kırılıyorum, biraz fazla içiyorum.
nedensiz yere bazen, diğer insanlardan fazlaca.

kendim kalkıp, ’ hey bak burda ben varım, bunu da ben yaparım.’ bu cümleyi kurabileceğime inanmıyorum.
bu yüzden birgün; ‘hey bak burda kim varmış, bence sende bunu yapabilirsin hadi beraber yapalım.’ diyecek henüz yanımda olmayan o insanı bekliyorum.

o insana; hiçbir zaman bir sıfat biçmedim, biçmeyeceğim de.

sevgi her hâliyle güzel.

.giz.
15/01/2012

Mara 18 Ocak 2012 11:07

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Önce kendini sevmelisin, diyordu tüm kişisel gelişim kitplarında ve kutsal kitaplarda.

Önce kendini sevmelisin ki tüm dünyayı hayatı insanları sevebilesin, diyordu tüm kitaplar ve çok sevdiğim insanlar.

Birini sevmek çok kolaydı, onun iyi yanlarını kötülerine tercih etmek çok kolaydı, görmezden gelmek, kabullenmek çok kolaydı, çünkü bir insan asla bir diğerinin içindeki kaosa erişemiyor. O yüzdende görüneni, yüzeysel hissedileni sevmek çok kolaydı.

Ama kendini sevmek çok zor. İçindeki her şeye rağmen, tüm geçmişe rağmen düşüncelerine rağmen kendini sevmek çok zor. Hep çocukluğumuza dönmek istememiz bundan aslında, zaman hiçbirimizi düşlediğimiz insan yapmadı bu yüzden kendimiz aklımızda hep uyuşmayan oldu, kimimiz farketti kimimiz farketmedi, farkedenlerin kimi kabullendi kimi artık aramızda yoklar. Kendini sevmek çok zor, birilerinin sevgisine inanmıyorken bunu yapmak çok daha zor. Bazen aslında ya bu insan beni çok seviyor yoksa böyle böyle yapmazdı falan diyoruz ya hani o bir iluzyon sanırım. Bence bir insanı hayatında en çok anne ve babası sever yani ailesi. Sevebilir yani herkes gider onlar kalır, hep onlar destektir sizi kırmaktan üzmekten çekinirler, hep mutlu olun hep en iyisine sahip olun isterler. İşte bir insanı ailesi sevmiyorsa, başka insanların sevmesine imkan yok.
Bazen aileniz sizi kötü bir insan olduğunuz için sevmezler, ama bazen kötü bir insan olmasanızda sevmezler. Mesela çocukken bile sevmeyebilirler, önemsemeyebilirler. Kendilerince, kendi hayatlarını etkileyen nedenleri vardır elbette ama sonuç size patlar, olabilir yani. Sizi etkileyen her kararda söz hakkınız olacak diye bir kaide yok. İşte o sevgisizlik, çok sonra sizi dengesiz, ilişkilerini yürütemeyen, dünyada kalmaya katlanamayan, bir şekilde gitmeyi planlayan, ve hiçbir şeyi gerçekleştiremeyen bir insan yapabilir. Aslında sevgisizlik değil bu, şevkat sanırım. Sevgiyle duyulan şevkat, insanın bu dünyada ihtiyacı olan tek duygudur bence ve sahtesi en yaygın olan duygudur. Birini sevebilirsiniz, önemseyebilirsiniz, saygı duyabilirsiniz ama şevkat bambaşka birşeydir tamamen karşınızdaki tabanlı bir şeydir. Ona şevkat duyduğunuzda alacağınız kararların, yapacağınız davranışların sizin cephenize olan etkilerini görmezsiniz karşınızdakinin iyiliği, mutluluğu vs önemlidir. Bir insanın kendinden geçerek bir başka insanı sevebildiğinin göstergesidir şevkat..

Şevkat olmadığı zaman her şey biraz sahte, her şey biraz yavan bu dünyada. Sahtesi bile bizi dünyada tutmaya yetiyor, oysa gitmek düşlerindeyken aklımız.

Ben gideceğim biliyorum, gitmeliyim artık biliyorum.


.giz.

Mara 04 Şubat 2012 03:26

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Seni yaprakların gölgeli yalnızlığına bırakıyorum.
Gün doğumunda uyanan nefese ve sana dönen gözlerin
Yakaran çizgisine.
Çölden aldığını çöle ver
Hayattan aldığını hayata.
Artık beklemiyorum
Kal orada.
Geride, tepelerin art arda dizilmekle
Var ettikleri dünya bir hiçlik ahtı gibi.
Bir hiç ve gölge.
Gece ay
Gece tül ve yokluk.
Yok gece.

Çölden aldığını çöle ver
Hayattan aldığını hayata.


Mara 21 Şubat 2012 11:55

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
”O” da gidince her şey anlamını yitirdi, sadece kitaplar ve yazarlar kaldı.
Çünkü gerçek insanların hepsi düş kırıklığı yaratır.

Mara 27 Şubat 2012 22:35

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Resimde bir tek kedimiz eksik..
her şey ne kadarda bize dair.

hayatta hiç bir şeyim az olmadı senin kadar...

Mara 28 Şubat 2012 00:38

Kuşlar ~
 
Sana kuşlar topladım, göç etme diye..
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Mara 30 Mart 2012 02:49

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
Yazılıp silinen mesajlar, atılıp silinen postlar, twitler, yazılar, durumlar, güncellemeler,
çevrilip tam çalacakken çalmadan kapanan telefonlar,
ele alınıp alınıp bırakılan telefonlar,
kağıtlara önce kalemi değdirip sonra buruşturup çöpe fırlatmalar,
özleyip de dönmemeler,
karar verememeler,
karamsar ruh hâlleri,
şaraplar,
şişede durduğu gibi kanda durmayan sıvılar,
akılda mantıklı durduğu gibi yürekte mantıklı durmayan kararlar,
gidilen yolların bir bir dönüşleri,
kendini kandırmacalar,
karşıdakini hiçe saymalar,
hiç etmeler,
hiç yokken mahvetmeler,
yanlış zamanda umut biriktirmeler,
o umutları bir bir ezmeler,
her şeye rağmen özlemeler,
mesafeler,
unutulduğunu izlemeler,
kabullenememeler,
hak vermeler,
yine de özlemeler,
alıştığını çok çok sonraları anlamalar,
kahvenin ayıltamadığı sarhoşluklar,
sigaranın geçiremediği iç sıkıntıları,
yatağın öbür yanının ona ait olduğunu bilmeler,
bilip de hep sağda uyumalar,
boş-lukları biriktirmeler,
gözyaşının kurumayan bir madde olduğunu öğrenmeler,
acının fiziksel bir kavram olmadığını farketmeler,
VAR.

İyi geceler var birde usûlen söylenen.
giz.

Mara 11 Eylül 2012 23:34

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
Bir süredir yoktum bir kaç cümle bırakmak istedim.

Güzel bir yazdı, sıcak akşamlarda samimi dostlarla geçirilen keyifli zamanlardı
Güneşi karşıladığımız gecelerimiz, birkaç damla süzüşlerimiz, şen kahkahalarımız vardı bu yaz.
Yaz sonu biraz stresli bir dönemdi, malum ösym tercihleri istedi yaptık, bekledik, bekledik, çok bekledik biraz ve sonunda açıkladı kendi sıralamamın 85bin altı bir bölüme yerleştim bence haksızlık ve şanssızlıktı yaşadığım ancak teselliyi yıllardır istediğim aklımda yer eden bölüm olmasında buldum. Üstelik yıllardır uzak yaşadığım memleketimi kazandım. Mersinde felsefe okumaya çalışan bir insanım bundan böyle.
Babamın nefes aldığı şehre geldim.. Mesela Ay'a aynı açıdan bakıyoruz artık :)

Mersin bir hayli serin büyüdüğüm şehre benzemiyor elbet havası burada çok fazla nem var ve ben bazen gerçekten zor nefes alıyorum. Saçlarımı amelié gibi kestirdim uçları hafif dalgalıdır hep zaten birde koyu bir kırmızıya bıraktım rengini. Sanırım denilen doğru kadınlar kendilerini değiştirmeye saçlarından başlıyor hep. 5 kilo verdim azimli bir diyet kurbanıyım şu günlerde. Birde sigarayı çoğalttım günde bir paket bitiriyorum genelde, bu hiç hoş olmadı. Burası benim son şansım kendimi toparlamam için düzenimi kurmam için her şeye sahibim şu an.
Biraz evimden bahsedeyim; öğrenci evi gibi bir siteye taşındım evim 2+1 bir oda tek kişilik bir oda 2 kişilik salon, mutfak ve banyo ortak ben tek kişilik odada kalıyorum diğer odaya henüz 3. kişi gelmedi şimdilik evde iki kişiyiz 11. katta oturuyorum balkonumdan biraz eğilirsem denizi görebiliyorum eğilmezsem şehrin ışıklarını. Bu defa yemek yapmayı öğrenmeye karar verdim mesela çok güzel meyhane pilavı yapıyorum artık malum rakının yanında güzel gider.
Mersin'e gelirken en üzüldüğüm şey Gece'yi Bilecik'te bırakmış olmam, burada evcil hayvan yasak ve annem geceden ayrılmak istemedi. Daha 12 gündür buradayım ama çok özledim yakışıklı oğlumu ben, ona dün bir sürü ödül kurabiyesiyle oyuncak aldım bugün annemle gönderdim :)
Evet birde o var, bugün annemi yolcu ettim tek başıma kaldım artık.
Yarın sabah 8:30da ilk dersim var heyecanlı değilim ama biraz merak ediyorum elbet, felsefeyle ilgilenmeyi, üzerine kitaplar okumayı yıllardır çok seviyorum ama Türkiyedeki örgün eğitim sistemiyle nasıl olacak, sevebilecek miyim yoksa sadece felsefe tarihi öğrenip gönderilecek miyim henüz bir fikrim yok.
Malum burası benim memleketim olunca geldiğimden beri çok fazla akraba ziyareti gerçekleşti ve hep aynı soru ' Peki kızım bitirince ne olacaksın?' Ben şimdilik bitirince okulu dedemin bıraktığı mersinin gülnar ilçesine bağlı kücücük bir köyündeki önünde badem ağaçları ve kocaman bir dut ağacı olan o eve yerleşmeyi düşünüyorum. Umarım ilerleyen yıllarda egoma yenilip toplum içinde kalmak zorunda kalmam. İnziva, nietzschenin dediği gibi gerçekten bir zümrüt hayal.

Her neyse artık kalkıp saçlarımı kurutup uyuyayım, sabah zor kalkıyorum yoksa :)

yagmuR 12 Eylül 2012 00:48

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
sevgili @[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] seni yine yeniden gormek,okumak inanılmaz guzel..tebrik ederim yerleştiğin bolumde dilerim mutlu olursun.) okulu bitirince ne olacaksın diyenleri fazla önemseme bence ..hayallerimiz ile pek ortusmuyor zira : ) bu paylaşımını okudugumda içindeki enerjiyi ,sanki taa buradan hissettim..''gitme '' fikrinin itici gücü sana çok iyi gelmiş..(bence) bazı seylerin guzelliği bilinmezliğinde sanırım.
hayatımızdaki en buyuk engeller,kendi kendimizin kendimize koydugu engeller..umarım boylesi engellerin olmaz..
içindeki kuş olma(ya da kuş gibi özgür olma) isteği hiç dinmesin..kocaman opuyorum;s9



Mara 12 Eylül 2012 07:16

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
Canımm.. Foruma girer girmez gözlerim ilk seni aramıştı bırakmadığını gördüğümde çok sevinmiştim güzel yorumların ve dileklerin için çok teşekkür ederim artık hepimiz için iyi zamanlar diliyorum. Bir adım atmaya çalışıyorum umarım tökezlemem bu defa :)

Mara 12 Eylül 2012 15:24

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
Konuşmam artık, ağır sözler söylemem.
Bir düş için sabahları göğsüme sedeften,
Bir çiçek işlerim.


Birhan Keskin.

Mara 13 Eylül 2012 10:45

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
yuvarlanarak geçtim buradan:
görmediniz.
güneş bile yumdu gözlerini
kapattı kulaklarını
işitmedi
sözlerimi.

yaralanarak geçtim buradan:
sağaltmadınız.

gök bile örtündü bulutlarını
sakladı yıldızlarını
dinlemedi
umutlarımı.

yok olarak geçtim buradan:
yaşatmadınız.
ölüm bile çekti aldı anlarını
tuttu attı anılarımı
dindirmedi
acılarımı.

-oruç aruoba; işitilmeyen.

Mara 13 Eylül 2012 21:17

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 

iki beyaz martıdır
ellerinle gelirsin
gizli bir yerinden tutuşmuş yanar
kederinle gelirsin
yorgun bir yelkenliyim
hayatının ufkunda
intihar ihtimali gözlerinle gelirsin
sinsi bir deprem
sürer gider durgunluğunda

93 senesinin en uzun günü

akşam
güneş dehşetle çekilip kaybolduğunda
vahşi ve dokunulmaz
şiirinle gelirsin

hiç olmasan da mutlaka varsın

on üç yaşındasın
ne kadar da mahzun
başın omzuma yaslanmış kucağımdasın
ay birazdan doğacak
dağların arkasında henüz
gökyüzüne vurmuş kızıllığı
yıldız alacasında
görünmez böceklerin
belli belirsiz ıslığı
aslında sen şimdi kimbilir nerede
hangi hayal şilebinde kaçak yolcu
hangi korkunç yalnızlıktasın

dip balıklarıyla arasındaki sır

hiçbir zaman anlaşılamamıştır
sabaha karşı yağmurlu güller
sessiz sedasız
ona doğru büyürler

rüzgârsız

tek yaprak kımıldamaz bir havada
rüzgâr çıngırağının çınladığını duyarsınız
hiç kimse farkında olmasa da
sarışın gölgesi
geçmiştir bahçeden apansız

sabah kuşları güneşten erken

dallardan gökyüzüne
pırıl pırıl
kokuları yola çıkmış çiçeklerden
yaprağın yeşiline beyaz tırtıl
gece çiğ düşmüş
buğulanıyor

sen ve ben

uzak bir yoldan gelmişiz
göz alabildiğince ılıca koyu
mavisi kaç türlü zengin
eli yüzü temiz
çıplak omuzlarına güneş doğdu
aydınlık bulaşıyor ellerinden
kolların sanki gümüş suyuna batırılmış
kaşların tel tel ışığı yansıtıyor
gözlerin ayna kırığı deniz

gerçekten

yaşanacak bir an mı sezdiğimiz
acaba gelecekten,
yoksa eskittiğimiz
yoğun bir mutluluğun
birden hatırlanması mı?

hadi canım

içlenmenin alemi yok
çocukluğun sırası mı?

geçen yaz gibi bu yaz da

aynı parlak kristal aydınlığı
aynı soluk aldırmayan rüzgâr
aynı plajda

geçen yaz gibi bu yaz da

kumlarda küçüklü büyüklü
aynı çocuk kalabalığı
bir org gibi gürültülü
aynı dalgalar
aynı plajda

geçen yaz gibi bu yaz da

herşey eskisi gibi
hiçbir şey değişmemiş
aynı plajda
ne gökyüzünün deli mavi sonsuzluğu
ne denizin cam yeşili huzursuzluğu
ne fânilik düşünceleri
ne dudak dudağa çiftler

sadece ben farklıyım

biraz dalgın ve uzak
bir hayli karamsar
biliyorsun,
içimde kirli bir balon gibi büyüyen boşluğun
tek bir sebebi var
senin yokluğun

/ Attila İlhan
.

Mara 16 Eylül 2012 12:36

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
“Bulanık çıkmış fotoğraflar gibiydim,
görünümsüz
Yalnızdım, karışıktım
Beni tanıyan kimseler yoktu
Hiç yoktu…”

Edip Cansever

Mara 16 Eylül 2012 13:26

Aze'm.
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Gökyüzü senindir, tenha sokaklar benim.

Martılar düşüyor gökyüzünden denizlere, ütopyaları cehennemleri oluyor birden,
denizsiz yaşayamazken denizde ölüyorlar.
Çığlıkları sitem aslında, bu yüzden böyle acı böyle gerçek martı çığlıkları.
Denizi seviyorlar, çığlık çığlığa sesleniyorlar O'na ama biliyorlar düştüklerinde, bir olduklarında öleceklerini.
Martıları sevdikleri öldürüyor. Ölümlerin en acısı..

Kediler öyle mi ama, kediyi kolay kolay hiçbir şey öldürmez.
Çok sevse de bir şeyleri kendinden parçalar koyamaz kediler sevdikleri şeylere bu yüzden karşılarındakiler isteseler de en fazla üzerler kedileri öldüremezler.
Kedileri çok üzerler.
Kedilerin lanetidir belki de bu, sonsuz hüzün... Ölseler kurtulurlardı belki.
Kedi her gördüğü kötülükte kendinden pay vermiştir mutlaka, bu yüzden martılar gibi çığlıkla bağırmaz acısında haksızlığa uğramamıştır.
Çünkü ihanet değil, nankörlük değildir gördüğü.
Kendi ekmiştir hep hüzünlerini ve ne derler bilirsin ektiğini biçersin..

Bir kedi nasıl öğrenir sevmeyi, şefkâti, kendini adamayı..
Bir martı nasıl vazgeçer sevdasından ?
Bir insan nasıl gider, ardına bakmadan? ...

Bir defasında bana, 'Bana kötü hiçbir şey yapmıyorsun ama kendine çok kötü şeyler yapıyorsun ve ben seni evladım gibi, kardeşim gibi seviyorum bu yüzden yüreğim ta derinden acıyor ben bu acıya dayanamıyorum, bunu görmeye katlanamıyorum bu yüzden gitmek istiyorum.' demiştin,
o gün anladım ben ömrüme nasıl ince ince işlediğimi ruhunu.
Bu yüzden onca zamandan, onca pervasız sözden sonra şimdi bir aradayız.

Kendimedir zararım, kime ne? derdim, dememeyi öğretiyorsun bana,
kediliğime martılık katıyorsun işte bu yüzden iyiki varsın, bu yüzden iyiki teğellemişsin acılarını acılarıma.
Çığlık atmayı öğrenmek güzel, insanın acısı azalıyor sanki yüreğinden sesiyle birlikte uçup gidecekmiş gibi geliyor sitemleri.

Birde bahsetmek istediğim bir şey var, ömrümce Kafka'nın Milena'y
a yazdığı mektupları her okuduğumda çok beğendim ama hiç samimi bulmazdım çünkü kafka ve milena çok uzaklardı yalnızca kelimeleri buluşurdu en mahremlerini açsalarda birbirlerine bir kaç kısa görüşmeden ibaretti yanyana gelmişlikleri hep kağıtlarda, bekleyişlerde, kelimelerde kalmıştı sevgileri, birbirlerini tanıyışları. Bizim de seninle bir araya gelişlerimiz kısa, nadir oldu yakınımıza düşemedik sık sık ama tanıyorum seni, belki annenden sonra en iyi ben biliyorum yüreğini, kezâ benimkisini de sen. Şimdi Kafka'nın 'Odandaki dolap olsam kendimi kapının önüne atardım Milena kıskançlığımdan, orada olamayışımın doğurduğu hüzün ve öfkeyle' demesini anlıyorum..

Okurken ağlarsın bilirim, başım bir kez daha omzuna düşmeden düşürme damlalarını lütfen.

giz.

Mara 25 Eylül 2012 18:49

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Anneannem doksanındaydı o zaman en çok Neşet Ertaş’ı dinlemeyi severdi, hiç rakı içmemişti, hiç aşk acısı çekmemişti ondördünde evlendirilen 10 çocuklu bir yörük kadınıydı anneannem, toprak ne demek emek ne demek yoksulluk ne demek iyi bilirdi. Ve doksanındaydı, namazında niyazında bir kadındı. Ne zaman neşet ertaş çalsa, ağlardı. Bizde kaldığı bir yaz o zaman 87sindeydi sanırım bana o bağlama çalan adamı bir çalıver yavrum derdi, ismini sorsan ‘bağlama çalan adam’ derdi, -chpye de hep altıok derdi- neyse, anneannemin incecik yaşları vardı kırışmış pamuk yüzünden akardı ne zaman dinlese, onu öyle gördüğümde bir zaman;
Insanın öz toprağındaki kadınlar nasıl ağlamışsalar o sesleri unutmuyor ruhu..
O kadınlar gözyaşlarını nasıl düşürmüşseler o topraklara o topraktan o seslerle doğuyor insan..
Ne zaman çok üzülsem, ruhum yırtılmaya yüz tutsa ardımdan hep ince bir bağlama sesi duyulması bundandır.
Yüreğimin en çok esmer çocuklarda titremesi, çorak toprakta ıslanmasi hep bundandır.
Bundandır ve anneannemin zamanında ince ince ağlayışındandır bağlamanın sesinin zaman zaman jilet gibi keskin oluşu boynumda..

bunu yazmıştım.

Sonra, ne zaman bir aşk acısı doğsa yüreğimde rakı sofralarına konuk olurdu Neşet Ertaş, ‘yazımı kışa çevirdin’ olurdu tüm eski sevgililer.


Ve ben hayattan bu kadar memnunsuzken; hayat ‘ah yalan dünya’ olurdu.


Neşet Ertaş’ı ne zaman dinlesem yanaklarımdan inen yaşlar olurdu.


İnsan olan yanlarımıza en güzel o dokunurdu.

Yani demem o ki, benim için Neşet Ertaş biraz anneannem, biraz yiten aşklarım, sitemlerim ve gözyaşlarımdı.

Hoşça kal Neşet baba, biz bu yalan dünyada biraz daha arabesk biraz daha yetim kalacağız senden sonra.

giz.

Mara 19 Ekim 2012 14:42

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
@[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...];

Göğsümde ince bir ağrısın,

kalbimin; yüreğe dönüşmesini sağlayan bir ince noktasın,
boynuma dolanan, asla görünmeyen o ince sicim sensin,
artık yoksun, hissedebiliyorum bunu,
gitmemiş olmayı diliyorsun, gitmemeni diliyorum
ama artık ince bir yolsun ömrümde,
seni kaybetmek istemedim tanıdığımdan beri,
ruhum ruhuna işlendi sandım her düşüşümüzde,
şimdi ince birer yarayız birbirimizde
biz o kırılganlığımızı birbirimize hançer yapmışız, bilememişiz.
hep varken, hiç yokmuşuz aslında.
sana bunları ben artık yokum demek için yazıyorum ama göğsümdeki o ince zincir hep sensin,
birbirimizi samimiyetsizlikle öldürmeyelim istiyorum.
yabancılaşmamızı ve olmayışımızı birkaç kelimeyle birkaç telefon görüşmesiyle normalmiş gibi, yokmuş gibi göstermeyelim istiyorum.
O yüzden sana bir veda bırakıyorum, ama belki sadece zamandır ihtiyacımız olan.
Seni sevmeyi kendime saklıyorum ben hâlâ, sadece biraz ötede oynuyorum ben artık.
Gökyüzümde ince bir martı kanadısın hâlâ, arka sokağında kapı ardlarına saklanan bir kediyim bense artık.
Anlarsın bu kelimelerin altında yatan kırgınlığı, şefkâti ve mânâları bilirim, en iyi sen anlarsın beni hayatta.
Belki huysuzluğumdan yine kendimi kırıyorum.

Sen benim en güzel yaramsın..

Ben soluklanmak için durdum burada,
Sen hayatımdaki en gerçekçi 'incelik'tin..

giz.

Mara 20 Ekim 2012 21:30

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

esekherif 21 Ekim 2012 01:22

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
şehir onu tanımazlıktan geldi
uykuluydu haydarpaşa
asfalt kaldırımlar genzinden geçti
tam düşecekken
sular çekildi derin kuyulardan

Mara 08 Ekim 2013 13:47

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
Fırsatım olsaydı ona hayal aleminde zaman kavramı olmadığını anlatabilirdim. Lakin her şey o kadar gerçekti ki.

Şiir kadar gerçekti mesela; hiç tanımadığım kadar gerçekti, okul falan kadar, sabah kadar, başka bir kadının varlığı kadar, içimde patlayan fişekler kadar, gülümseyen fotoğrafı kadar, nerede olduğunu bile bilmediğim biri ve kim olduğunu dahi, ama gerçekti, fazla mı hayalciydim ben ona göre değil miydim, bilemiyordum o sıra, çok gerçekti; ödemem gereken faturalar kadar, bastıramadığım hayranlığım kadar, dillendiremediğim hislerim kadar, nasıl peyda olduğunu bir türlü çözemediğim hislerim kadar, fazla mı gerçekti bana göre değil miydi? Çok mu farklıydık, bir olamaz mıydık, aynı şarkıda içip ağlayamaz mıydık misal, başka bir kadın ne kadar vardı? Neden vardı?

Tanıyacağım en iyi adamdı, çok şey öğreniyordum ondan haberi bile olmuyordu, haberi olmuyordu daha birçok şeyden söylemiyordum, tanıyacağım en iyi adamdı zira; aldatmazdı, kandırmazdı, bırakmazdı, söylesem beni sevmezdi, biliyordum, o kadar iyiydi ki; bile bile sevmeye yeltensem, benimle artık konuşmazdı.

Beni tek annem anlardı.
Eğer anlatabilseydim, annem beni ilk kez anlardı. Kızardı. Zamanında kendine çok kızmıştı çünkü hatırlıyorum, bir adama çok kızmıştı, tanıdığı en iyi adamdı, “izin vermemişlerdi”, onlar da farklılardı. Bizimle aynılardı.
Her neyse.

Kafasının içindeki dipsiz kuyuya gözüm kapalı inmek istiyordum, hiç etmediğim kadar merak ediyordum; nelere gülmüştü, nelere ağlamıştı doğduğundan beri, nasıl sarhoş olurdu, neler okurdu, nelerin bahsi açılsın istemezdi, neler değişebilirdi benimle birlikte, neleri değiştirebilirdi bende?
Götürmek istediğim bir yer vardı onu, sevecekti biliyorum, belki beni de severdi, neden olmasın belki çok severdi.
Allah aşkına, o kahvaltı her sabah hazır olurdu zaten, niçin hayalime ortak olmuyordu?

Bana gelirdi bir gün belki, neden olmasın, belki hep kalırdı.

Biliyorum, tanıyacağım en iyi adamdı.


Ebru Vatansever.

Mara 16 Mart 2015 18:04

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
üzerine akşamın kapandığı gölüm ben
bir kez hatıra ettim aşkı, bir daha etmem.

seyrek salkımım bağda
güz geçmiş üstünden
ve tenha.

Birhan Keskin.

Mara 16 Mart 2015 18:05

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
yeni hükümetlere ihtiyacımız yok
yeni devrimlere ihtiyacımız yok
yeni kadınlara ihtiyacımız yok
yeni yollara ihtiyacımız yok
şefkate ihtiyacımız var.

müşfik davranmıyoruz
birbirimize.
müşfik davranmıyoruz.

korkuyoruz.
nefretin gücü simgelediğini
sanıyoruz.
cezalandırmanın
sevgi olduğunu.

daha az sahte bir eğitim bize gereken
daha az kural
daha az polis
ve daha iyi öğretmenler.

bir odada
bir başına acı çeken
öpülmemiş
dokunulmamış
bir başına bitki sulayan
olsa da çalmayacak
bir telefondan yoksun
insanın dehşetini unutuyoruz.

müşfik davranmıyoruz birbirimize
müşfik davranmıyoruz birbirimize
müşfik davranmıyoruz birbirimize


Charles Bukowski.

Mara 17 Mart 2015 13:45

Cevap: Düş'{üş}ler ~
 
Hep ama hep aynı şeyi yaptım, sevgi aradım, sevgi istedim.
Tatminsiz, doyumsuz, isterik bir şekilde, en çok sevgiye ihtiyaç duydum...

Kanat Güner / Eroin Güncesi


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:29.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk