Melodram | 17 Mayıs 2012 02:41 | Cevap: Kalem, kağıt ve ben. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Şehir değişikliğinin iyi geleceğine inanıyoruz sürekli biz. Bütün kaçamaklarımız da Eskişehir'e artık gözümüz kapalı dolanıyoruz. Birkaç hafta sonra okullar kapanınca belki oraya da düşmez yolumuz, yer bulamayız yani. Her neyse birkaç hafta dedik, birkaç hafta sonra bizimde bu şehirde işimiz biter. Şu finalleri bir atlatabilirsem öyle mutlu olacağım ki yani bunun tarifi mümkün değil. Her neyse, bugün okula gittim ama tabii ki şenlik için, Sıla hanım için. Galiba bu sene en çok bugün eğlendim, Duman'da iyiydi, Şebnem'de iyiydi, Bilkent'te kendini sergileyen Hadise, sonra Kenan falan filan onlarda iyi tabii ama bugün sanki ayrı bir mutluluk vardı üzerimde. Okula uğradığım ilk an bizim aslanları buldum, böğürelim bağıralım derken saat 9'a geliyordu. Muhabbet dönüyor aramızda, konser nerede yaaaaaa? Neyse girdik sahaya, tıklım tıklım, mıy mıy mıy öne ilerlemeye çalıştık. Yok böyle bir kalabalık, biraz bekletti bizi ama sonunda çıktı hatun. Yahu kadın kadının dibi, ses müthiş, sahne müthiş. Çok tatlı çok. Gayet eğleniyoruz, kafa nereye biz oraya, bana biraz renk ver falan filan derken, sevişmeden uyumayalım dedi. Sen misin bunu diyen, çıldırma zamanı. Hobaaaa! Neyse efenim sonra aşk ilanları başladı. Millet pankart hazırlayıp gelmiş, Emre Zeynep'i seviyor, Emre Zeynep'i seviyor diye başladılar Efe'yle Sıla, bizim bızdıklar sanki ahah. Sonra çocuğun tekini sahneye aldı, iddiaa mı ne varmış, serseri bağırıyor iPhone'mu hazırla olum çıktım sahneye, sarıldım Sıla'ya ahah. Şans. Hatun rahattı, biri anahtar atmış 126 yazıyor üzerinde, '' 126 numaralı odada mı bekliyorsun beni? '' dedi, ne çok seviyoruz biz bu işleri hemen böğürmeler, anırmalar, sonra biri de fıstık ezmesi atmış. Neyse sonuç olarak pek güzeldi. Yalnız Fener şampiyon olmuş, onun haberini sahnede söyledi bir çığlıklar kopuyor, Galatasaray'ı da tebrik etmek lazım tabii dedi, delirdi herkes. O kadar zıplamışız, hoplamışız ve bağırmışız ki 20 dakika önce eve girdim, ölmüş bitmiş ayaklarım ama tabii ki sıfır uyku. Öylesine yazayım dedim belki yazarken gözlerime bir haller olur gibilerinden.
Aa bak bir de bugün ne oldu, öf felaket.
Metroda arkadaşlarımı bekliyorum, liseliler var 5-6 kişi. Bir tane çocuk elinde çiçekle sevgilisini bekliyor, sonra sevgilisi geldi ama çocuğa tokat attı ve diğer erkeklerin yanına gitti. Orda konuşuyorlardı, meğer sevgilisi çocuğu sabah bir kızla görmüş. Hatta kızda metroda, küçük bıcırık bir şey, 1.30 falan boyu var, diğer hatun onu her şekilde yerdi. Neyse önce sakindi ortalık, sonra bu aldatılan kızımız başladı ağlamaya, bağırıyor, cırlıyor falan, ee haklı yani aldatılmış. Sonra o küçük kızı gördü, bir koşuşu vardı arkadan saçına yapışışı. Eyvahlar olsun. Neyse döndüler dolaştılar elinde çiçek olan yani esas oğlanımız, aldatan köpek benim yanımda durdu, küçük kızda geldi şapşal şapşal '' - ay bunun derdi ne? '' dedi. Esas oğlanda '' Cebimde bıçak var s*kecem o bebeleri '' demez mi, ben hemen tin tin tin yana doğru kaymaya çalışıyorum. Aldatılan kızda geldi, artık dayanamayıp sarılacaktım kıza, sonra birden ayaklarımın önüne düştü, fenalaştı. Bende öküz değilim tabii, yardım etmek istedim. O sırada bıçaklar çekildi, herkes birini kovalıyor, polisler geldi, daha önceden de ambulansı aramıştı bir tane çocuk, hepsi döküldü metroya. Ben kızın başındayım, polis gelmiş, aha dedim götürecekler beni de sorguya. ( Ergenlerin arasındaki koca kız, eyvaaaah! ) Neyse onları götürdüler, ben kaldım tabii ki. Hani bıçaklar çekilince, aklımdan neler geçiriyorum ben. Bana gelirse, şurda ölsem nolur, annem üzülür, babam uzakta şu an nasıl gelecek, Pelin iyi ki gelmedi onada bir şey olur falan derken arkadaşlar geldi de beni o şoktan çıkardılar. Yani hayat böyle bir şey işte, her an her şey oluyor.
Yazının en başında demiştim ya gözümüz kapalı dolanıyoruz diye, Engelliler Haftası hazır bunu da söylemeden geçemem. Önceki gün metroda görme engelli bir vatandaşımız bindi, yardımlarla aşağı kadar indirilmişti. Tüm yol boyunca onu izledim ve sadece düşündüm. Gözlerim kapalı olsa, bırak dışarı çıkmayı evin içinde bile yolumu bulamazdım, dedim içimden. Gözüm kapalı yemek yemeyi düşündüm, gözüm kapalı yemek yapmayı, herhangi bir ihtiyacımı karşılamayı, sonra bayanız tabii makyajı düşündüm, görmediğim şeyi nasıl yapabileceğimi düşündüm sonra. Renkleri düşündüm, insanların yüzlerini düşündüm. Hiçbir şey göremeden her şeyi anlamanın nasıl olabileceğini düşündüm. Hani diyoruz ya,
'' Bu dünya görmeye değmez '' diye, isyan ediyoruz. Eğer birkaç dakika düşünme zahmetinde bulunabilirsek, bu dünyanın görmeye değer olduğunu anlayabiliriz. Ben bunu zaten anlayabiliyordum, ama dün 25 dakika boyunca daha derin düşünme fırsatım oldu. Herkes tıkır tıkır merdivenleri inerken, biz adamın iki kolundaydık ve yardım ettik. Yardım etmek sorun değil tabii ki, neden sorun olsun, hatta bunu söylemek bile saçma, edeceksin eşek gibi. Engelleri onların kendi seçimleri değil, ya doğuştan ya da sonradan olay bazı olaylar yüzünden vücutlarındaki, organlarındaki hasarlardan ibaretti. Bunu yazmak çok kolay geliyor bize, daha çok empati lazım bütün toplumlara. Kalkıp milyonlarca doları asfalt yapmaya yatıracağına, engelliler için yürüme yolu yap, tekerlekli sandalye kullananlar için özel bir yol yap. Karşıdan karşıya geçmek zorunda bırakma onları, çubuğun sesiyle ne kadar yönlenecek ki, bu kadar hayvan sürücü varken ve inanın o hayvanlar karşıdakine aldırış etmeden sürüp gidiyor.
Engelleri kaldıralım, ama beynimizdekileri. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Böyle de bir şey işte.
Çok uzun oldu da her neyse, uykum yok ne yapabilirim? |